Giriş

Bu çalışma, uluslararası koruma başvuru hakkının kapsamı, özellikle geri gönderme merkezinde veya hakkında sınır dışı etme kararı alındıktan sonra bu hakkın kullanılıp kullanılamayacağı sorularını, sunulan literatür kaynakları temelinde analiz etmektedir. Çalışma, başvuru hakkının temelini, sınır dışı kararı ile ilişkisini, geri göndermeme ilkesinin rolünü ve başvuru sürecinin hukuki sonuçlarını incelemektedir.

1. Uluslararası Koruma Başvuru Hakkının Niteliği ve Kapsamı

Literatür, devletlerin egemenlik yetkilerinin uluslararası koruma talep etme hakkı ile sınırlandığını kabul etmektedir. Yabancının ülkeye yasal olmayan yollardan girmiş olması veya hakkında giriş yasağı bulunması, bu temel hakka erişimini engellemez. Devletlerin yabancının ülkesine girişini denetleme ve yabancıyı kabul etmeme üzerindeki egemenlik yetkisinin, sığınmacılar söz konusu olduğunda en azından sığınma talep etme hakkına erişebilmesi gerekliliği ile sınırlandırıldığı kabul edilmektedir. Hukukumuzda da Türkiye’ye girişine izin verilmeyecek kişilerden olan veya yasa dışı giren yabancıların uluslararası koruma başvurusu yapmaya hakları olduğu ve başvuru yapmaları halinde, başvurularına ilişkin değerlendirme sonuçlandırılana kadar ülkeden gönderilmeyecekleri düzenlenmiş ve uluslararası koruma başvurusu yapabilmeleri güvence altına alınmıştır.

Bu yaklaşım, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin ruhuna uygun olup, sığınma arayan kişinin her zaman yasal giriş şartlarını sağlayamayacağı gerçeğine dayanmaktadır. YUKK m. 8 de ülkeye yasal giriş şartlarının uluslararası koruma başvurusuna engel teşkil edecek şekilde uygulanamayacağını belirtir.

2. Sınır Dışı Kararı Varlığında veya Geri Gönderme Merkezinde Başvuru Yapılması

Hakkında sınır dışı etme kararı alınmış olması veya bu karar uyarınca geri gönderme merkezinde idari gözetim altında tutuluyor olmak, uluslararası koruma başvurusu yapma hakkını ortadan kaldırmaz. Hakkında sınır dışı etme kararı verilen yabancılar da uluslararası koruma başvurusunda bulunabilirler. Hakkında sınır dışı etme kararı verilip gerekli görüldüğü için idarî gözetim uygulamasına tâbi tutulanlar, bu süre zarfında uluslararası koruma başvurusunda bulunabilirler. Bir yabancının sığınma hakkının korunması, o yabancı hakkında alınan sınır dışı etme kararının dayandığı ülkesel egemenlik ilkesine kıyasla uygulama önceliğine sahip olmalıdır. Dolayısıyla, hakkında sınır dışı etme kararı alınsa dahi, bir yabancının uluslararası koruma başvurusunda bulunması engellenememelidir.

3. Başvuru Sürecinin Sınır Dışı İşlemine Etkisi ve Geri Göndermeme İlkesi

Uluslararası koruma başvurusunun yapılması, sınır dışı etme sürecinde kritik bir hukuki sonuç doğurur: Geri göndermeme ilkesi devreye girer. Bu ilke, YUKK m. 4’te temel bir ilke olarak düzenlenmiştir ve bir kişinin işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muameleye ya da zulme uğrayacağı bir yere gönderilmesini yasaklar. Bu ilkenin bir sonucu olarak, başvuru süreci sonuçlanana kadar yabancı sınır dışı edilemez.

Genel kural kapsamında yabancıların, sığınma işlemleri devam ederken sınır dışı gerekçesiyle idari gözetim altına alınması yasal değildir ve taleplerine ilişkin nihai karar verilene kadar sınır dışı edilemezler.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı da bu görüşü desteklemektedir.  S.D. v. Yunanistan ve R.U. v. Yunanistan kararlarında AİHM, sığınma başvurusu hakkında nihai bir karar alınana kadar sığınmacının sınır dışı edilemeyeceğini ve bu amaçla gözetim altında tutulmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu tespit etmiştir.

4. Uluslararası Koruma Sürecinin Olumsuz Sonuçlanması

Uluslararası koruma başvurusunda bulunma hakkı mutlak olsa da, bu hakkın kullanımı kişiye süresiz bir kalış hakkı tanımaz. Başvuru sürecinin olumsuz sonuçlanması durumunda, sınır dışı etme prosedürü yeniden gündeme gelir. YUKK m. 54/1-i bendi bu durumu düzenlemektedir. “…uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenler haklarında verilen son karardan sonra, YUKK’un diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar hakkında sınır dışı etme kararı alınmalıdır.” Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay, sınır dışı kararı için sadece başvurunun olumsuz sonuçlanmasının yeterli olmamasıdır. Yabancının ayrıca “YUKK’un diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkının bulunmaması” (örneğin geçerli bir ikamet izni olmaması) gerekmektedir.

Sonuç

Sunulan literatür kaynakları ışığında, uluslararası koruma (mülteci statüsü/asylum) başvurusunda bulunma hakkının, yabancının ülkeye giriş şekline veya hakkında bir sınır dışı kararı bulunup bulunmadığına bakılmaksızın var olduğu sonucuna varılmaktadır. Geri gönderme merkezinde idari gözetim altındayken veya hakkında sınır dışı kararı verildikten sonra dahi bu hak kullanılabilir.

Başvuru yapılması, geri göndermeme ilkesi uyarınca, başvuruya ilişkin nihai karar verilene kadar sınır dışı işleminin fiilen ve hukuken durmasını sağlar. Ancak, uluslararası koruma başvuru süreci nihai olarak olumsuz sonuçlanırsa ve yabancının Türkiye’de kalmasını sağlayacak başka bir yasal dayanağı yoksa, YUKK m. 54/1-i uyarınca hakkında sınır dışı etme kararı alınması yasal bir zorunluluk haline gelmektedir. Bu süreç, devletin egemenlik hakları ile bireyin temel hakları arasındaki dengeyi yansıtmaktadır. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?

Uluslararası koruma başvurusu, kişinin ülkeye giriş şekline veya hakkında sınır dışı kararı bulunmasına bakılmaksızın her zaman yapılabilir. Özellikle İstanbul Tuzla Geri Gönderme Merkezi gibi idari gözetim altında tutulan yabancılar için bu hak, sınır dışı işlemine karşı en önemli güvencelerden biridir.

Başvuru yapıldığında, geri göndermeme ilkesi gereği, başvuru sonuçlanana kadar yabancının sınır dışı edilmesi mümkün değildir. Ancak sürecin yanlış yürütülmesi, eksik başvuru veya usule ilişkin hatalar, hem başvurunun reddine hem de hızlı bir şekilde sınır dışı işleminin uygulanmasına yol açabilir.

Bu nedenle, uluslararası koruma başvurularının ve sınır dışı kararlarına karşı itirazların mutlaka alanında uzman bir avukat tarafından takip edilmesi büyük önem taşır. Uzman avukat desteği, hak kayıplarının önlenmesini, sürecin hukuka uygun yürütülmesini ve kişinin Türkiye’de kalma hakkını koruyabilmesini sağlar.