
Giriş
Bu yazı, “Araç değer kaybı nedir?” sorusuna yanıt olarak sunulan çeşitli ilk derece mahkemesi, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay kararlarının analiziyle hazırlanmıştır. Yazı, yargı kararlarında araç değer kaybı kavramının nasıl tanımlandığını, bu zararın tazmini için hangi kriterlerin arandığını ve hesaplama yöntemlerine ilişkin mahkemelerin yaklaşımını ortaya koymayı amaçlamaktadır. İncelenen kararlar, kavramın Türk hukuk uygulamasında yerleşik bir “gerçek zarar” kalemi olarak kabul edildiğini ve tazminat davalarının önemli bir konusunu oluşturduğunu göstermektedir.
İncelenen yargı kararları ışığında araç değer kaybı ile ilgili temel bulgular şunlardır:
Tanım: Yargı kararlarında araç değer kaybı, istikrarlı bir şekilde, trafik kazası sonucu hasar gören bir aracın, onarımı yapıldıktan sonraki piyasa değeri ile kaza öncesindeki hasarsız piyasa değeri arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları bu tanımın temelini oluşturmaktadır. Örneğin, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında Yargıtay’a atıfla, “değer kaybı zararı, aracın olay tarihindeki hasar değeriyle hasarı giderildikten sonra (tamir edilmiş hali ile) edeceği değer arasındaki farktan ibarettir” denilmektedir.
Hukuki Nitelik: Araç değer kaybı, mahkemeler tarafından bir “gerçek zarar” kalemi olarak kabul edilmektedir. Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin belirttiği gibi, “Meydana gelen kaza nedeni ile araçta değişen parçalar veya yapılan onarım nedeni ile meydana gelen değer kaybı gerçek zarar kalemleri arasında sayılır.” Bu niteliği gereği, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarına konu olmakta ve trafik sigortacılarının sorumluluğu kapsamında değerlendirilmektedir.
Hesaplama Kriterleri: Değer kaybının belirlenmesinde mahkemeler, somut olayın özelliklerine göre bir dizi kriteri dikkate almaktadır. Bu kriterler arasında; aracın markası, modeli, yaşı, kilometresi, hasarın niteliği ve boyutu, onarımda kullanılan parçaların orijinalliği ve aracın kaza geçmişi bulunmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/1270 sayılı kararı, bu unsurların tamamının uzman bir bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir raporla değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Bilirkişinin Rolü: Değer kaybı miktarının tespiti, teknik bir konu olması nedeniyle neredeyse tüm kararlarda uzman bilirkişi raporlarına dayandırılmaktadır. Mahkemeler, Yargıtay içtihatları doğrultusunda, serbest piyasa koşullarını gözeten, aracın kaza öncesi ve sonrası rayiç değerlerini karşılaştıran ve ulaştığı sonucu gerekçelendiren raporları hükme esas almaktadır.
1. Araç Değer Kaybı Kavramının Yargısal Yorumu
Mahkeme kararları, araç değer kaybının sadece fiziksel onarımla giderilemeyen, aracın ikinci el piyasasındaki mübadele değerinde meydana gelen ekonomik bir kayıp olduğunu kabul etmektedir. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2025/133 sayılı kararında bu durum şu şekilde ifade edilmiştir: “…araç tamamen onarılmış olsa dahi, teknolojinin gelişmesi sebebiyle, parça değişimi yapılmamış olsa dahi, araçların kaza geçirdiği, kaportanın onarım ve boya gördüğü konuları kolaylıkla tespit edilebilmekte bu da aracın kaza geçirmesi sebebiyle kazanın şekline göre değişen oranlarda bir kısım değerinden kaybetmesine sebebiyet vermektedir.” Bu yorum, onarımın aracı eski haline getirse bile “orijinalliğini” yitirmesi nedeniyle piyasa algısının olumsuz etkilendiği ve bunun malvarlığında bir eksilme yarattığı kabulüne dayanmaktadır.
2. Değer Kaybı Hesaplamasında Yöntem ve Tartışmalar
Kararlarda, değer kaybı hesaplamasının nasıl yapılması gerektiğine dair önemli detaylar bulunmaktadır. Özellikle Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2024/588 sayılı kararı, Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kanun maddelerindeki bazı ibareleri iptal etmesiyle, değer kaybı hesaplamasının artık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Genel Şartları ekindeki formüllere göre yapılamayacağını belirtmektedir. Bu durum, mahkemeleri Yargıtay’ın “gerçek zarar” ilkesine dayalı eski uygulamalarına yöneltmiştir. Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2024/297 sayılı kararında bu husus şöyle vurgulanmıştır: “…değer kaybının, Genel Şartlar yürürlüğe girmeden önceki Yargıtay uygulamaları dikkate alınarak kaza tarihindeki serbest piyasa koşullarına göre, aracın kazadan önceki değeri ile onarım sonrası değeri arasındaki farka göre belirlenmesi gerekir.” Bu yaklaşım, her bir davanın kendi özel koşulları içinde, piyasa gerçeklerine uygun olarak değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
3. Değer Kaybı Talebini Sınırlayan veya Ortadan Kaldıran Haller
İncelenen kararlar, her kazanın otomatik olarak bir değer kaybı yaratmayacağını da ortaya koymaktadır. Özellikle aracın mevcut hasar geçmişi, değer kaybı taleplerinde önemli bir savunma argümanı olarak öne çıkmaktadır. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2025/209 sayılı kararında, daha önce hasar görmüş parçaların tekrar hasarlanması durumunda yeni bir değer kaybı oluşmayacağı belirtilmiştir: “…son kazada eş değer parça kullanımı ya da bütün parçalar orijinal olsa da söz konusu parçalar önceden hasarlandığından araç ikinci bir değer kaybına uğramayacağı”. Benzer şekilde, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1357 sayılı kararı da aracın modeli, kilometresi ve özellikle kapsamlı hasar geçmişi nedeniyle “daha önce değer kaybetmiş araca tekrar değer kaybı hesaplaması yapılamayacağı” gerekçesiyle talebi reddetmiştir. Bu kararlar, değer kaybının aracın “orijinalliğinin” bozulmasından kaynaklandığı, zaten orijinalliğini yitirmiş bir araçta bu zararın oluşmayabileceği mantığına dayanmaktadır.
Sonuç
Yargı kararları bütüncül olarak incelendiğinde, araç değer kaybının; bir aracın kaza sonrası onarılmasına rağmen, hasar geçmişi nedeniyle ikinci el piyasa değerinde meydana gelen ve “gerçek zarar” olarak nitelendirilen ekonomik bir kayıp olduğu sonucuna varılmaktadır. Yargı pratiği, bu zararın tazmin edilebilir olduğunu ve sorumluluğun kusurlu taraf ile onun trafik sigortacısına ait olduğunu kabul etmektedir.
Değer kaybının tespiti, katı formüllere bağlı olmaktan ziyade, Yargıtay tarafından çerçevesi çizilen; aracın özellikleri, hasarın niteliği ve güncel piyasa koşulları gibi dinamik unsurları dikkate alan, uzman bilirkişilerce yapılan somut ve gerekçeli bir değerlendirmeye dayanmaktadır. Aracın mevcut hasar geçmişi gibi faktörler ise değer kaybı taleplerini sınırlayabilen veya tamamen ortadan kaldırabilen önemli unsurlar olarak kararlara yansımaktadır. Sonuç olarak, Türk hukuk sisteminde araç değer kaybı, hakkaniyete uygun ve gerçek zararı karşılamaya yönelik, içtihatlarla şekillenmiş yerleşik bir tazminat kalemi olarak varlığını sürdürmektedir. Bir yazı önerisi.

🔹 Neden Tuzla Uzman Avukat Desteği Gerekli?
Araç değer kaybı tazminat davaları, teknik ve hukuki birçok karmaşık unsur içerir. Hesaplamaların doğru yapılması, bilirkişi raporlarının etkin kullanımı ve mevcut hasar geçmişi gibi detaylar, sürecin doğru yürütülmesi için kritik öneme sahiptir. Bu noktada Tuzla’da deneyimli bir avukattan destek almak, mağduriyetin önlenmesi ve tazminat hakkının korunması açısından önemlidir.
Avukat desteği sayesinde:
Değer kaybı miktarının tespitinde bilirkişi raporları ve piyasa verileri etkin şekilde kullanılabilir,
Sigorta şirketlerinin haksız sınırlama veya reddi durumlarında hukuki süreç yönetilir,
Mevcut hasar geçmişi veya aracın teknik özellikleri gibi dava lehine veya aleyhe olan deliller doğru şekilde dosyaya sunulur,
Mahkeme sürecinde usul hataları önlenir ve tazminat talebinin kapsamı en iyi şekilde korunur,
Çelişkili veya eksik bilirkişi raporları karşısında etkili itiraz ve ek rapor talepleri yapılabilir.
Özellikle İstanbul, Tuzla avukat, Pendik avukat, Kartal avukat, Maltepe avukat, Gebze avukat, Aydınlı avukat, Orhanlı avukat, Tepeören avukat, Darıca avukat, Bayramoğlu avukat veya Çayırova avukat, Şekerpınar avukat, Güzelyalı avukat Postane avukat ve Akfırat avukat gibi yoğun trafik ve kaza riski yüksek bölgelerde, uzman avukat desteği olmadan süreç yürütmek, hak kayıplarına ve tazminatın eksik ödenmesine yol açabilir. Bu nedenle araç değer kaybı tazminat davalarında Tuzla’da alanında uzman bir avukatla çalışmak, hakkaniyetli ve etkili bir çözüm için büyük önem taşır.

