Giriş

Bu çalışma, konkordato komiserine İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 299. maddesi uyarınca belirlenen 15 günlük yasal süre içerisinde alacağını bildirmeyen bir alacaklının hukuki durumunu, haklarını ve başvurabileceği yasal yolları analiz etmektedir. İncelenen yargı kararları, sürenin kaçırılmasının alacak hakkını esastan sona erdirmediğini, ancak alacaklının konkordato sürecindeki usuli haklarını (müzakereye katılma, oy kullanma vb.) kısıtladığını ortaya koymaktadır. Çalışma, alacaklının tasdik edilen konkordato projesi karşısındaki konumunu, dava açma imkanlarını ve farklı senaryolara göre değişen hukuki sonuçları detaylandırmaktadır.

Alacak Hakkı Sona Ermez: Sürenin kaçırılmasının temel yaptırımı, alacağın ortadan kalkması (sükutu) değildir. Alacaklı, maddi hukuk bakımından alacak hakkını muhafaza eder. Birçok Bölge Adliye Mahkemesi kararında bu ilke, “on beş günlük süre içinde alacak bildirmemenin yaptırımı kesinlikle alacağın sükutu değildir” şeklinde oybirliğiyle vurgulanmıştır (Örn: bam-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi-2022/1980-2023/205).

Usuli Haklar Kaybedilir: Alacağını süresinde bildirmeyen alacaklı, konkordato projesinin müzakerelerine katılamaz, oy kullanamaz ve alacağı konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaz. Bu durum, “süresi içinde alacak bildirimi yapmayan alacaklılar, konkordato projesine ilişkin müzakerelere kabul edilmeyecek yani bu alacaklılar konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmayacak, konkordato projesinin kabulü veya reddi konusunda oy kullanamayacaklardır” ifadesiyle netleştirilmiştir (bam-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi-2023/920-2023/865).

Tasdik Edilen Konkordato ile Bağlılık: Süreyi kaçıran alacaklı, tasdik edilen konkordato projesi ile bağlıdır. İİK m. 308/c uyarınca, “Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir.” Bu nedenle alacaklı, alacağını ancak tasdik edilen projedeki tenzilat ve ödeme planı çerçevesinde talep edebilir (Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi-2019/613-2021/1055).

Dava Yoluyla Hak Arama İmkanı: Alacaklı, alacağının tespiti ve tahsili için dava açma hakkına sahiptir. Bu konuda iki farklı yaklaşım öne çıkmaktadır:

İİK m. 308/b Kapsamında Dava: Alacakları itiraza uğramış (veya kaydedilmemiş) alacaklılar, tasdik kararının ilanından itibaren bir ay içinde dava açabilirler.

Süresiz Dava Hakkı: Bazı kararlar, süresinde bildirim yapmayan alacaklıların bir aylık süreye tabi olmaksızın her zaman dava açabileceğini belirtmektedir. Alacağını süresinde yazdırmamış olan alacaklılar 1 aylık süreye bağlı olmadan davalarını her zaman açabilirler. Bu alacaklılar da tasdik edilen konkordato ile bağlı olduklarından, 1 aylık süreden sonra açtıkları davayı kazanırlarsa… kendilerine borçlu tarafından, konkordatoya göre ödeme yapılır” (bam-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi-2022/488-2022/496).

Konkordatonun Feshi Talebi: Alacaklı, açtığı davayı kazanmasına veya alacağı borçlu tarafından kabul edilmesine rağmen konkordato projesine uygun ödeme yapılmazsa, İİK m. 308/e uyarınca konkordatonun kendisi bakımından feshini talep etme hakkına sahiptir (İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi-2025/184-2025/477).

Borçlunun Defter Kayıtlarının Rolü: Alacaklı bildirimde bulunmasa dahi, alacağı borçlunun ticari defterlerinde kayıtlı ise komiser tarafından re’sen alacaklılar listesine eklenebilir. Bu durumda alacaklı, konkordato projesine dahil olur ve ayrı bir dava açmakta hukuki yararı kalmayabilir (Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi-2023/450-2024/289).

Yargı kararları, konkordato komiserine alacak bildirme süresini kaçıran alacaklının durumunu farklı açılardan ele almaktadır. Temel ilke, alacak hakkının özünün korunması, ancak konkordato sürecinin işleyişini temin etmek amacıyla usuli hakların kısıtlanmasıdır.

1. Süre Kaçırmanın Hukuki Niteliği ve Sonuçları

İİK m. 299’da öngörülen 15 günlük süre, hak düşürücü nitelikte değildir; alacağın kendisini ortadan kaldırmaz. Sürenin kaçırılmasının birincil ve en net sonucu, alacaklının konkordato projesinin oylanacağı alacaklılar toplantısına katılımının engellenmesidir. Bu durum, projenin kabulü için gerekli olan alacaklı ve alacak çoğunluğunun (nisap) hesaplanmasında bu alacaklının saf dışı bırakılması anlamına gelir.

Ancak, alacaklının durumu borçlunun bilançosunda kayıtlı olup olmamasına göre farklılık gösterebilir. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (2018/1449-2021/139) kararında belirtildiği gibi, “Borçlunun bilançosunda kayıtlı alacaklıların ilan tarihinden itibaren alacaklarını bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır (m. 299).” Bu nedenle, alacağı bilançoda kayıtlı olan bir alacaklı bildirim yapmasa dahi projeye dahil edilebilirken, bilançoda yer almayan alacaklının bildirim yapmaması projeden tamamen dışlanması riskini doğurur.

2. Tasdik Sonrası Başvuru Yolları

Süreyi kaçıran alacaklının en önemli hakkı, tasdik kararından sonra alacağını yargı yoluyla talep etmektir. Bu noktada kararlar arasında nüanslar bulunmaktadır:

Çekişmeli Alacak Davası (İİK m. 308/b): Genel kabul, alacağı borçlu tarafından kabul edilmeyen veya listeye hiç yazılmayan alacaklının, tasdik kararının ilanından itibaren bir ay içinde “çekişmeli alacak davası” açabileceğidir. Bu davanın kazanılması halinde alacaklı, diğer alacaklılar gibi konkordato projesindeki koşullarla ödeme alma hakkı kazanır.

Genel Hükümlere Göre Alacak Davası: Birden fazla karar, süresinde bildirim yapmayan alacaklının bir aylık süreyle bağlı olmadığını ve her zaman genel hükümlere göre alacak davası açabileceğini kabul etmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin (2022/528-2022/477) kararında bu durum, “Alacağını süresi içinde yazdırmamış olan alacaklıların bir aylık süreye tabi olmadan her zaman dava açabileceği” şeklinde açıkça ifade edilmiştir. Bu davanın kazanılması durumunda da borçlu, konkordato şartlarına göre ödeme yapmakla yükümlü olacaktır.

3. Farklı Süreçlerde Alacaklının Durumu

Konkordato Talebinin Reddi: Eğer konkordato talebi mahkemece reddedilirse, geçici ve kesin mühletin alacaklılar üzerindeki durdurucu etkisi ortadan kalkar. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin (2025/403-2025/1008) kararında belirtildiği gibi, bu durumda alacaklı, borçlu aleyhine dava açmakta veya icra takibi başlatmakta serbest hale gelir.

İflas Kararı Verilmesi: Konkordato sürecinin iflasla sonuçlanması halinde, alacaklı bildirim süresini kaçırmış olsa dahi alacağını iflas masasına kaydettirebilir. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (2023/379-2024/334) kararında, konkordato dosyasına bildirim yapmayan alacaklının iflas masasına yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı sıra cetveline itiraz davasının kabul edildiği görülmektedir.

4. Kanun Yoluna Başvuru Hakkı

Süreyi kaçıran alacaklının konkordato tasdik kararına karşı kanun yoluna (istinaf) başvurma hakkı mevcuttur. Ancak bu hak, İİK m. 304/1 uyarınca tasdik duruşmasından en az üç gün önce mahkemeye yazılı itirazda bulunma şartına bağlanmıştır. Bu usuli şartı yerine getirmeyen alacaklının istinaf talebi, esasa girilmeden usulden reddedilecektir (bam-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi-2024/849-2025/648).

Sonuç

Konkordato komiserine alacak bildirme süresini kaçıran alacaklı, alacak hakkının özünü kaybetmemekle birlikte, konkordato projesinin müzakere ve oylama sürecine katılma gibi önemli usuli haklarından feragat etmiş sayılır. Bu alacaklı, tasdik edilen konkordato projesinin getirdiği tenzilat ve ödeme planı ile bağlıdır. Alacaklının başvurabileceği en temel hukuki yol, tasdik kararından sonra alacağının tespiti ve konkordato şartlarında tahsili için dava açmaktır. Yargı kararları, bu dava hakkının İİK m. 308/b’deki bir aylık süreyle sınırlı olmaksızın her zaman kullanılabileceği yönünde bir eğilim göstermektedir. Alacağın borçlunun ticari defterlerinde kayıtlı olması, alacaklının durumunu güçlendiren önemli bir faktördür. Borçlunun tasdik edilen projeye uygun ödeme yapmaması halinde ise alacaklı, konkordatonun kendisi bakımından feshini talep etme hakkını saklı tutar. Bir yazı önerisi ve benzer konu yönlendirmesi.

Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?

Konkordato komiserine alacak bildirme süresini kaçıran alacaklının hukuki durumu, hem maddi hukuk hem de usul hukuku açısından son derece teknik bir çerçeveye sahiptir. Yargı kararları, alacak hakkının saklı kalmasına rağmen usuli hakların kaybı, tasdik edilen projeye bağlılık, dava açma süreleri, defter kayıtlarının etkisi, fesih talebi ve kanun yolu sınırlamalarının her biri için titiz bir hukuki değerlendirme yapılması gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle alacaklıların hak kaybına uğramamaları, borçluların ise süreci doğru yönetebilmeleri için uzman bir konkordato avukatının desteği kritik öneme sahiptir.

Uzman bir konkordato avukatı:

15 günlük bildirim süresinin hukuki niteliğini doğru değerlendirir,

Alacaklının müzakere, oy kullanma ve nisap etkisi gibi kaybettiği usuli hakları nasıl telafi edebileceğini belirler,

Alacaklının durumuna göre İİK m. 308/b’ye göre bir aylık dava mı, yoksa genel hükümlere göre süresiz dava mı açılması gerektiğini tespit eder,

Borçlunun ticari defterlerindeki kayıtların alacaklıya sağladığı avantajları analiz eder,

Tasdik edilen projeye bağlı ödeme yapılmaması hâlinde konkordatonun feshini talep etme stratejisini oluşturur,

Konkordato talebinin reddi, iflas kararı veya mahkeme dışı yapılandırma gibi alternatif senaryolarda alacaklının en güçlü hukuki konumda olmasını sağlar.

Konkordato süreci, teknik ayrıntılar ve hak düşürücü riskler barındırdığından, alacak bildirme süresini kaçıran bir alacaklı için dahi doğru hukuki yolun seçilmesi profesyonel uzmanlık gerektirir. Bu nedenle konkordato hukukunda tecrübeli bir avukatla çalışmak, hem alacaklının haklarını korumak hem de borçlunun süreci sağlıklı yönetebilmesi açısından büyük önem taşır.