
Giriş
Bu çalışma, konkordato sürecine ilişkin temel hukuki soruları yanıtlamak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışma, Bölge Adliye Mahkemeleri, İlk Derece Ticaret Mahkemeleri ve Yargıtay tarafından verilmiş çeşitli kararların analizine dayanmaktadır. İncelemenin odak noktası; alacaklının konkordato komiserine yaptığı başvurunun reddedilmesi halinde ortaya çıkan hukuki durum, konkordatoya dahil edilebilecek borç ve alacak türleri, konkordatonun tasdiki sonrası ödeme planının işleyişi ve bu karmaşık süreçte hukuki danışmanlık almanın önemi gibi konulardır.
1. Alacaklının Konkordato Komiserine Başvurusunun Reddi
İncelenen kararlarda, alacaklının komiserliğe yaptığı alacak kaydının borçlu tarafından kabul edilmemesi veya komiser tarafından reddedilmesi durumunda, alacağın “çekişmeli alacak” haline geldiği açıkça belirtilmektedir. Bu durum, alacaklının hakkının sona erdiği anlamına gelmez. Aksine, alacaklı için yeni bir hukuki süreç başlar.
Dava Hakkı: Çekişmeli hale gelen alacaklar için alacaklıların dava açma hakkı bulunmaktadır. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bir kararında bu durum şöyle ifade edilmiştir: “bu alacaklının İİK 308/b maddesi uyarınca çekişmeli alacak yönünden tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içerisinde dava açma hakkı da saklıdır.” Benzer şekilde, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi de “çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilebilirler (İİK m.308/b)” hükmünü vurgulamıştır. Alacaklı, bu davayı kazanması halinde, alacağının konkordato projesinde belirtilen koşullar çerçevesinde ödenmesini talep edebilir.
Nisaba Katılım: Alacaklılar toplantısında oy hakkı (nisap) açısından ise mahkeme, çekişmeli alacağın hesaba katılıp katılmayacağına ve hangi oranda katılacağına karar verir (İİK m. 302/VI). Ancak mahkemenin bu kararı, alacağın esasına ilişkin maddi anlamda kesin bir hüküm teşkil etmez.
2. Konkordatoya Dahil Olabilecek Borç ve Alacak Türleri
Konkordatonun temel ilkesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi, “Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir.” Ancak bu genel kuralın önemli istisnaları ve farklı uygulamaları mevcuttur.
Adi Alacaklar: Konkordatonun ana konusunu adi (teminatsız) alacaklar oluşturur. Bunlar arasında banka kredileri, çek ve senet borçları, ticari faaliyetlerden doğan borçlar, kefalet borçları ve kira alacakları gibi çok çeşitli borç türleri yer almaktadır.
Rehinli Alacaklar: Rehinli alacaklar konkordato sürecinin bir parçasıdır ancak özel bir statüye sahiptir. Rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları için konkordato projesindeki indirim veya vade hükümleri doğrudan uygulanmaz. Ancak İİK m. 308/h uyarınca, borçlunun bu alacaklılarla müzakere ederek borçlarını yapılandırması ve bu yapılandırmanın mahkemece tasdik edilmesi mümkündür. Birçok kararda, rehinli alacaklılarla özel protokoller imzalandığı görülmektedir.
İmtiyazlı ve Kamu Alacakları: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin bir kararında belirtildiği üzere, “206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz.” Bu, özellikle işçilik alacakları gibi imtiyazlı alacakların tam olarak ödenmesi veya teminata bağlanması gerektiğini, kamu alacaklarının ise genellikle kendi yapılandırma kanunlarına tabi olduğunu göstermektedir.
3. Onaylanan Konkordato Sonrası Ödeme Planının İşleyişi
Konkordatonun tasdikiyle birlikte, borçlunun borçlarını ödeme şekli ve takvimi, mahkemenin onayladığı projeye göre belirlenir. İncelenen kararlar, ödeme planlarının büyük çeşitlilik gösterebildiğini ortaya koymaktadır.
Planın Yapısı: Planlar genellikle bir ödemesiz dönemle başlar. Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bir kararında, “ilk 6 ay ödemesiz dönemden sonra” ödemelerin başladığı bir plan örneği sunulmuştur. Taksitler, projenin niteliğine göre aylık, üçer aylık veya altışar aylık periyotlarla ve 36, 48 veya 60 ay gibi farklı vadelerle düzenlenebilmektedir. Bazı planlarda taksitler eşitken, bazılarında yıllara göre artan oranlı ödemeler öngörülmüştür.
Denetim Mekanizması: Ödeme planının uygulanması borçlunun insafına bırakılmaz. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararında belirtildiği gibi, “tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla” bir kayyım atanır. Kayyım, borçlunun mali durumunu ve ödemeleri zamanında yapıp yapmadığını denetleyerek iki ayda bir mahkemeye rapor sunar.
Planın İhlali: Ödeme planına uyulmaması, alacaklıya konkordatonun feshini isteme hakkı verir. Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi kararında, “konkordatoya tabi borcun projede yazılı taksitlerden birinin gününde ödenmemesi” durumunda alacaklının “eski hale dönerek tüm alacağına geri kavuştuğu” belirtilmiştir.
4. Hukuki Danışmanlığın Süreçteki Önemi
Kararların hiçbiri hukuki danışmanlığın önemini doğrudan bir başlık altında ele almasa da, kararların içeriği ve gerekçeleri bu önemi dolaylı olarak ve güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır.
Usul Kurallarının Hassasiyeti: Konkordato, katı usul kurallarına tabidir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, alacaklıların itirazlarını belirli bir süre içinde ve usulüne uygun yapmamaları nedeniyle temyiz haklarını kaybettikleri vurgulanmıştır: “İİK’nın 304.maddesi uyarınca usulüne uygun olarak itiraz edilmediğinden, tasdik kararına karşı istinaf hakkı bulunmadığı…” Bu gibi usul hataları, telafisi imkansız hak kayıplarına yol açabilir.
Dava Şartları ve Temsil Yetkisi: Bir başka kararda, konkordato talebinin, şirketi temsil yetkisi olmayan bir yönetim kurulu başkanı tarafından verilen vekaletname ile açıldığı için usulden reddedildiği görülmüştür. Bu durum, dava ehliyeti ve temsil yetkisi gibi temel hukuki şartların doğru bir şekilde sağlanmasının, davanın esasına girilebilmesi için zorunlu olduğunu göstermektedir.
Sürecin Karmaşıklığı: Konkordato süreci, finansal analizler, hukuki yorumlar ve alacaklılarla müzakereler gibi çok katmanlı bir yapıya sahiptir. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında, uyuşmazlığın çözümü için “konkordato hukukçusu uzmanı bilirkişi heyetinden” rapor alınması, konunun ne denli uzmanlık gerektirdiğinin bir göstergesidir.
Sonuç
Yapılan inceleme, konkordato kurumunun borçlular için bir yeniden yapılandırma fırsatı sunarken, alacaklıların haklarını da belirli usul ve esaslar çerçevesinde korumayı amaçlayan karmaşık bir hukuki mekanizma olduğunu göstermektedir. Alacak kaydı reddedilen bir alacaklının dava yoluyla hakkını arayabilmesi, bu koruma mekanizmalarından biridir. Konkordato projesinin kapsamı geniştir ancak rehinli, imtiyazlı ve kamu alacakları gibi özel statüdeki borçlar için farklı kurallar geçerlidir. Onaylanan ödeme planları, kayyım denetiminde titizlikle uygulanmak zorundadır. Tüm bu süreçlerin merkezinde ise, usul kurallarının ve yasal sürelerin hayati önemi bulunmaktadır. Bu nedenle, konkordato sürecinin herhangi bir aşamasında yer alan tarafların, hak kayıplarını önlemek ve süreci etkin bir şekilde yönetmek adına nitelikli hukuki danışmanlık hizmeti alması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bir yazı önerisi.

Neden Konkordato Uzmanı Avukat Desteği Gerekli?
Konkordato süreci, hem borçlular hem de alacaklılar açısından teknik ve usule ilişkin karmaşık bir hukuki mekanizmadır. Alacaklının konkordato komiserine yaptığı alacak kaydı başvurusunun reddedilmesi veya borçlu tarafından itiraza uğraması durumunda, hak kaybı yaşanmaması için sürelere ve İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 308/b gibi özel hükümlerine dikkat edilmesi gerekir. Bu noktada konkordato uzmanı avukat desteği, sürecin doğru yönetilmesi açısından hayati önem taşır.
İstanbul, Tuzla, Gebze, Kartal, Pendik, Maltepe, Çayırova ve Tepeören gibi bölgelerde faaliyet gösteren 2M Hukuk Avukatlık Bürosu, konkordato dosyalarında alacak kaydı, borç yapılandırması ve dava süreçlerinde müvekkillerine profesyonel danışmanlık sunmaktadır. Uzman ekibimiz, mahkeme kararlarını, ödeme planlarını ve alacaklı haklarını titizlikle değerlendirerek en uygun stratejiyi belirler.
Konkordato sürecinde yapılan bir usul hatası veya gecikme, hem alacaklı hem de borçlu için telafisi güç sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle her aşamada konkordato hukukunda deneyimli bir avukat ile çalışmak, sürecin başarıyla sonuçlanması ve hukuki güvenliğin sağlanması için vazgeçilmezdir.



