
Bu çalışma, bir gemi adamının ülkesine geri gönderilme (repatriation) hakkının varlığı, bu hakkın hangi koşullarda doğduğu ve masrafların kim tarafından karşılanacağı sorularını, sunulan yargı kararları analizleri ışığında incelemektedir. Analizler, gemi adamının bu hakkının hem Deniz İş Kanunu hem de Türk Ticaret Kanunu kapsamında güvence altına alındığını, ancak hakkın kullanımının belirli usul ve esaslara tabi olduğunu göstermektedir.
Ana Bulgular
Repatriation Hakkının Varlığı: Yargı kararları, gemi adamının ülkesine geri gönderilme hakkının bulunduğunu net bir şekilde teyit etmektedir. Bu hak, Türk Ticaret Kanunu kapsamında “gemi alacaklısı hakkı” ve “deniz alacağı” olarak nitelendirilerek güçlü bir yasal güvenceye kavuşturulmuştur.
Hakkın Doğduğu Durumlar: Hak, genellikle hizmet sözleşmesinin yurt dışında sona ermesiyle ortaya çıkmaktadır. İncelenen kararlara göre bu durumlar; gemi adamının hizmet sözleşmesini haklı nedenle (örneğin ücretlerin ödenmemesi) feshetmesi, hastalanması, yaralanması, geminin batması veya işverenin sözleşmeyi haksız feshetmesi gibi hallerdir.
Masrafların Sorumlusu: Genel kural olarak, ülkeye geri gönderme masraflarını (yol, iaşe vb.) işveren (gemi donatanı, maliki, işleteni veya kiracısı) karşılamakla yükümlüdür.
Prosedürel Şart: Hakkın kullanılabilmesi için kritik bir usul şartı bulunmaktadır. Deniz İş Kanunu’na atıf yapan Yargıtay kararlarına göre, gemi adamının hizmet sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir hafta içinde yurda iade için başvuruda bulunması zorunludur. Bu süreye uyulmaması, hakkın kaybına neden olmaktadır.
İstisnai Durumlar: Gemi adamının kusurundan kaynaklanan durumlarda veya belirli fesih hallerinde (ücretlerin ödenmemesi nedeniyle fesih gibi) işverenin ödediği masrafları geri talep etme hakkı gibi istisnalar mevcuttur.
1. Hukuki Dayanağı ve Niteliği
İncelenen Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay kararları, gemi adamının ülkesine geri gönderilme hakkının yasal temelini Türk Ticaret Kanunu’nda bulduğunu göstermektedir. Bu hak, gemi adamının gemideki çalışmasından doğan bir alacak olarak kabul edilmekte ve kanun tarafından özel olarak korunmaktadır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi (2023/435) ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesi (2016/2758) kararlarında, TTK’nın 1320. maddesine atıfla bu hakkın bir “gemi alacaklısı hakkı” olduğu vurgulanmıştır. Kararlarda yer alan alıntı şöyledir:“Ülkelerine getirilme giderleri ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma payları da içinde olmak üzere, gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları…” Bu niteleme, ülkeye iade masraflarının gemi üzerinde kanuni bir rehin hakkı ile güvence altına alındığı ve geminin mülkiyeti değişse bile yeni malike karşı ileri sürülebileceği anlamına gelmektedir. Benzer şekilde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi (2024/1636) kararı da bu alacağı TTK m. 1352 uyarınca bir “deniz alacağı” olarak tanımlamıştır.
2. Repatriation Hakkının Doğduğu Haller ve Masrafların Sorumluluğu
Yargı kararları, hakkın doğduğu çeşitli senaryoları ve masrafların kime ait olduğunu detaylandırmaktadır:
Haklı Nedenle Fesih: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı kararlarında (örn: 2010/51135, 2010/48602, 2010/50021), gemi adamının hizmet sözleşmesini yurt dışında haklı bir nedenle (ücretlerinin ödenmemesi gibi) feshetmesi halinde işverenin iade masraflarını karşılamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.“Deniz İş Kanunun 21. ve 23. maddelerine göre hizmet akdinin yurtdışında gemi adamı tarafından haklı nedenle feshedilmesi halinde iş verenin gemi adamını geminin bağlama limanına iade etmekle yükümlü olduğu…”
Haksız Fesih: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/538 sayılı kararında, işveren tarafından sözleşmesi haksız feshedilen gemi adamının başlangıçta alacağından kesilen yol giderlerinin, mahkeme kararıyla işverenden tahsil edilmesine hükmedilmiştir.
Hastalık, Yaralanma veya Gemi Kazası: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi (2022/119) kararında, gemi adamının hastalanması veya yaralanması durumunda yurda iade masraflarının talep edilebileceği belirtilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi (2018/246) kararı ise geminin batması sonrası kurtarılan mürettebatın ülkelerine gönderilme masraflarının donatanın sorumluluğunda olduğunu ortaya koymaktadır.
Sorumluluğun Tespiti (Çıplak Gemi Kirası): İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi (2020/1498), “çıplak gemi kira sözleşmesi” gibi özel durumlarda sorumluluğun gemi malikine değil, gemiyi kiralayan ve işleten kiracıya ait olduğunu TTK m. 1127’ye dayanarak vurgulamıştır.
3. Hakkın Kullanımına İlişkin Sınırlamalar ve İstisnalar
Gemi adamının bu hakkı mutlak değildir ve kullanımı belirli şartlara ve sürelere bağlanmıştır.
Bir Haftalık Başvuru Süresi: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin birden fazla kararında (2010/51135, 2010/48602, 2010/50021, 2010/50020) altı çizilen en önemli sınırlama, gemi adamının hakkını kullanmak için hizmet sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir hafta içinde başvuruda bulunma zorunluluğudur. Bu sürenin kaçırılması, yurda iade tazminatı talebinin reddine neden olmaktadır.“davacı gemiadamının Deniz İş Kanunu’nun 25/II maddesi uyarınca hizmet akdinin sonra ermesinden sonra bir hafta içinde yurda iadesi için başvuruda bulunmadığından, yurda iade tazminatının sonuç olarak reddine karar verilmesi de isabetlidir.”
İşverenin Masrafları Geri Talep Hakkı: Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2013/2307 sayılı kararı, önemli bir istisnayı ortaya koymaktadır. Eğer gemi adamı, sözleşmesini ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle (Deniz İş Kanunu m. 14/II-a) feshetmişse, işveren iade masraflarını ödemekle yükümlü olsa da, sonrasında bu masrafları gemi adamından geri talep etme hakkına sahiptir.
Gemi Adamının Kusuru: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/53 sayılı kararında, geminin alıkonulmasına kendi kusuruyla (deniz kirliliği) sebep olan başmühendisin, bu süreçteki ücret alacağı talebi “hukukta hiç kimse kendisinin kusuruyla ortaya çıkan bir durumdan dolayı kendi lehine hak talep edemeyeceği” gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu ilke, repatriasyon masrafları için de bir sınırlama teşkil edebilir.
Sonuç
Yargı kararları ışığında, gemi adamının ülkesine geri gönderilme (repatriation) hakkı, hem Deniz İş Kanunu hem de Türk Ticaret Kanunu ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Masraflar kural olarak işveren veya gemi işleteni tarafından karşılanır ve bu alacak, gemi üzerinde kanuni rehin hakkı veren bir “gemi alacağı” niteliğindedir. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi, Deniz İş Kanunu’nda öngörülen bir haftalık başvuru süresine sıkı sıkıya bağlıdır. Ayrıca, feshin nedenine ve gemi adamının kusur durumuna göre işverenin ödediği masrafları geri talep etme hakkı gibi önemli istisnalar da bulunmaktadır. Bu nedenle, her somut olayda hakkın doğduğu koşullar ve usul şartlarına uyulup uyulmadığı dikkatle değerlendirilmelidir. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?
Gemi adamlarının ülkesine geri gönderilme (repatriation) hakkı, Türk Ticaret Kanunu ve Deniz İş Kanunu ile güvence altına alınmıştır. Ancak bu süreç, özellikle İstanbul limanları ve Tuzla bölgesinde yaşanan uyuşmazlıklarda, karmaşık yargı kararları ve sıkı süre şartları nedeniyle profesyonel destek gerektirir.
Bir haftalık başvuru süresinin kaçırılması, masrafların kimin tarafından karşılanacağı veya işverenin geri talep hakkı gibi hususlar, yanlış bir adımda gemi adamı lehine hak kaybına yol açabilmektedir. Bu nedenle, deniz iş hukuku alanında deneyimli bir avukat, hem gemi adamının hem de işverenin haklarını koruyarak sürecin doğru şekilde yürütülmesini sağlar.
Özellikle Tuzla tersaneleri ve İstanbul’daki diğer limanlarda ortaya çıkan uyuşmazlıklarda, uzman bir avukatın hukuki desteği, hem ulusal mevzuata hem de uluslararası kurallara uygun çözüm elde etmenin en güvenilir yoludur.

