Giriş

Boşanmada kusurlu eş nafaka alabilir mi? Bu çalışma, yoksulluk nafakasının şartlarını Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları çerçevesinde analiz etmek amacıyla hazırlanmıştır. İncelenen yargı kararları, yoksulluk nafakasının yasal dayanağını, “yoksulluk” kavramının yargısal yorumunu, kusur durumunun etkisini, asgari ücret gibi gelirlerin nafaka hakkına tesirini ve nafakanın amacını detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır. Çalışma, bu unsurları sistematik bir biçimde ele alarak konuya ilişkin bütüncül bir perspektif sunmaktadır.

1. Nafaka Yasal Şartlar ve Yargısal Uygulama

İncelenen tüm kararlarda yoksulluk nafakasının temel çerçevesi TMK’nın 175. maddesiyle çizilmektedir: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” (Yargıtay HGK, 2022/150 E., 2023/406 K.). Yargı kararları bu maddenin uygulanmasında dört temel unsurun varlığını aramaktadır:

Talep: Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için mutlaka bir talep bulunmalıdır (Yargıtay HGK, 2003/280 E., 2003/274 K.).

Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşme: Nafaka talep eden tarafın, boşanma olmasaydı düşmeyeceği bir yoksulluk durumuna boşanma nedeniyle düşmesi veya düşme tehlikesiyle karşılaşması gerekir. Bu şart, nafakanın en temel unsurudur. Mahkemeler, bu durumu tespit etmek için tarafların gelir ve malvarlıklarına ilişkin kapsamlı bir araştırma yapmak zorundadır (Yargıtay 2. HD, 2024/252 E., 2024/1159 K.). Yoksulluk durumunun değerlendirilmesi, boşanma kararının kesinleştiği an itibarıyla yapılır (Yargıtay 2. HD, 2023/9137 E., 2023/6314 K.).

Kusurun Daha Ağır Olmaması: Talep eden tarafın boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz olması veya kusurunun diğer eşten daha ağır olmaması şarttır. Eşit kusur halinde dahi yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Ancak boşanmada tam veya ağır kusurlu olan taraf, diğer şartlar oluşsa bile yoksulluk nafakası alamaz (Yargıtay HGK, 2017/1006 E., 2019/1132 K.).

Nafaka Yükümlüsünün Mali Gücü: Nafaka, yükümlünün mali gücü oranında belirlenir. Bu nedenle, nafaka ödeyecek tarafın da bu nafakayı karşılayabilecek ekonomik güce sahip olması gerekir (Yargıtay HGK, 2020/28 E., 2022/1392 K.).

2. “Yoksulluk” Kavramının Değerlendirilmesi ve Gelirin Etkisi

Yargıtay, yoksulluk kavramını statik bir gelir seviyesine bağlamamaktadır. Yoksulluk, günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir.” (Yargıtay 3. HD, 2013/3138 E., 2013/4994 K.). Bu dinamik yaklaşım, özellikle asgari ücretle çalışan kişilerin durumunda önem kazanmaktadır.

Yargıtay’ın istikrar kazanmış görüşüne göre, “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir” (Yargıtay HGK, 2017/1036 E., 2019/1147 K.). Zira asgari ücret, kişinin temel ihtiyaçlarını karşılamaya ancak yetmekte olup, evlilik birliği sırasındaki yaşam standardını sürdürmeye veya kişiyi yoksulluktan tamamen kurtarmaya yeterli görülmemektedir. Ancak bazı kararlarda, asgari ücretli bir gelire sahip olan ve kira gibi ek bir gideri bulunmayan tarafın yoksulluğa düşmeyeceği sonucuna varıldığı da görülmektedir (Yargıtay HGK, 2017/2671 E., 2021/808 K.). Bu durum, her somut olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Benzer şekilde, geçici işlerde çalışmak veya yetim aylığı gibi ek gelirlerin varlığı da nafakanın tamamen kaldırılmasını gerektirmeyip, miktarının indirilmesinde bir etken olarak kabul edilebilmektedir (Yargıtay 3. HD, 2015/9825 E., 2015/13574 K.; Yargıtay HGK, 2017/1025 E., 2019/1135 K.).

3. Yoksulluk Nafakanın Süresi, Miktarı ve Ödeme Şekli

TMK 175. madde uyarınca yoksulluk nafakası kural olarak “süresiz”dir. Mahkemenin nafakayı belirli bir süre ile sınırlandırması hatalı bulunmaktadır (Yargıtay 2. HD, 2024/7203 E., 2025/3258 K.). Nafaka, TMK 176. maddede sayılan hallerde (yeniden evlenme, taraflardan birinin ölümü, yoksulluğun ortadan kalkması vb.) sona erer.

Nafakanın miktarı belirlenirken TMK’nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve yükümlünün ödeme gücü bir bütün olarak değerlendirilir.

Yargı kararları, nafakanın ödeme şekli konusunda da mahkemelere takdir yetkisi tanındığını vurgulamaktadır. TMK 176. madde uyarınca nafaka, aylık irat şeklinde veya toptan ödenebilir. Mahkemeler, “tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre ve yaşları, ortak çocukların bulunmayışı ve hakkaniyet ilkesi” gibi faktörleri dikkate alarak toptan ödeme seçeneğini de değerlendirmelidir. Bu hususun değerlendirilmemesi, Yargıtay tarafından bir bozma sebebi olarak kabul edilmektedir (Yargıtay 2. HD, 2023/9752 E., 2024/6014 K.).

Sonuç

Yargı kararları ışığında yoksulluk nafakası, TMK’nın 175. maddesinde belirtilen yasal şartların yanı sıra, Yargıtay içtihatlarıyla şekillenen ve hakkaniyet ilkesine dayanan bir kurumdur. Nafakaya hükmedilebilmesi için talep eden tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşmesi, kusurunun daha ağır olmaması ve nafaka yükümlüsünün mali gücünün bulunması gerekmektedir. Yoksulluk kavramı, her somut olayın özelliklerine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve günün koşullarına göre hâkim tarafından takdir edilmektedir. Asgari ücretle çalışmak gibi düzenli bir gelire sahip olmak, tek başına nafaka talebini reddetmek için yeterli bir sebep olarak görülmemekte, ancak nafaka miktarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Mahkemelerin, bu şartları değerlendirirken kapsamlı bir araştırma yapması ve nafakanın ödeme şekli (irat veya toptan) konusunda da bir değerlendirmede bulunması zorunludur. Bir makale önerisi.

Neden Uzman Boşanma Avukatı Desteği Gerekli?

Yoksulluk nafakası, hem hukuki hem de ekonomik boyutlarıyla oldukça karmaşık bir konudur.
Kusur tespiti, gelir durumunun araştırılması, delillerin doğru sunulması ve yargı içtihatlarının doğru yorumlanması, tecrübeli bir boşanma avukatı desteği olmadan çoğu zaman hatalı sonuçlara yol açabilmektedir.

İstanbul, özellikle de Tuzla, Pendik, Tepeören, Maltepe, Kartal, Çayırova ve Gebze gibi bölgelerde boşanma davalarına bakan mahkemelerde, her dosyanın kendine özgü özellikleri nedeniyle uzman desteği büyük önem taşır.
Bir İstanbul boşanma avukatı veya Tuzla boşanma avukatı, hem yerel mahkeme uygulamalarını hem de güncel Yargıtay içtihatlarını takip ederek, yoksulluk nafakası taleplerinin doğru şekilde yürütülmesini sağlar.

Bu nedenle, boşanma sürecinde hak kaybı yaşamamak, nafaka miktarının doğru belirlenmesini sağlamak ve süreci hukuka uygun biçimde yürütmek için uzman bir boşanma avukatıyla çalışmak büyük önem taşımaktadır.
2M Hukuk Avukatlık Bürosu olarak İstanbul Anadolu yakası başta olmak üzere Tuzla, Pendik, Kartal, Gebze ve çevresinde nafaka davaları, mal paylaşımı, velayet ve boşanma süreci danışmanlığı alanlarında profesyonel hukuki destek sağlamaktayız.