Giriş

Bu çalışma, yabancıların Türkiye’de oturma izni, çalışma izni ve vatandaşlık başvuru süreçlerine ilişkin olarak sunulan yargı kararları analizlerinden derlenmiştir. İncelenen kararlar, başvuru süreçlerinin nasıl yapılacağına dair adım adım bir rehber sunmaktan ziyade, bu süreçlerde aranan temel şartları, idarenin yetkisini, başvuruların reddedilme veya iptal edilme nedenlerini ve başvuru sahiplerinin dikkat etmesi gereken kritik noktaları ortaya koymaktadır. Rapor, bu dağınık bilgileri bir araya getirerek başvuru süreçlerinin hukuki çerçevesini ve yargısal denetimdeki önemli unsurları aydınlatmayı amaçlamaktadır.

Yargı kararlarının analizi, oturma izni, çalışma izni ve vatandaşlık süreçlerinin birbiriyle yakından ilişkili olduğunu ve özellikle geçerli bir ikamet statüsünün diğer tüm başvurular için temel bir ön koşul olduğunu göstermektedir.

1. Çalışma İzni Başvuruları

Kararlar, çalışma izni başvuru usulüne ilişkin temel çerçeveyi çizmektedir. Başvurunun yapılacağı yer, yabancının Türkiye’de bulunup bulunmadığına göre değişmektedir.

Başvuru Yeri: Türkiye dışında ikamet eden yabancılar için genel kural, başvuruların “bulundukları ülkelerdeki Türkiye Cumhuriyeti temsilciliklerine” yapılmasıdır. Buna karşılık, “Türkiye’de geçerli ikamet izni olan yabancılar veya bunların işverenleri başvurularını doğrudan Bakanlığa yapabilirler” (uyusmazlik-Hukuk Bölümü-2008/155; danistay-10. Daire-2021/4351).

İzin Sonrası Süreç: Çalışma izni alan bir yabancının süreci tamamlanmış sayılmaz. Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında belirtildiği üzere, “Çalışma izin belgesini alan yabancıların, bu belgeyi aldıkları tarihten itibaren en geç doksan gün içinde ülkeye giriş vizesi talebinde bulunmaları, ülkeye giriş yaptıkları tarihten itibaren en geç otuz gün içinde İçişleri Bakanlığına ikamet tezkeresi almak için başvurmaları zorunludur” (aym-2010/30-2012/7).

İznin Niteliği: 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, geçerli bir çalışma izni aynı zamanda ikamet izni sayılmaktadır (danistay-10. Daire-2017/144).

Özel Durumlar: 2527 sayılı Kanun, Türk soylu yabancıları, normalde sadece Türk vatandaşlarına hasredilmiş meslekleri icra etme konusunda “Türk vatandaşı olma” koşulundan istisna tutmaktadır (danistay-10. Daire-2009/13017).

2. Oturma İzni Başvuruları

Oturma izni, yabancıların Türkiye’deki yasal kalışlarının temelini oluşturmakta ve birçok davanın merkezinde yer almaktadır. Kararlar, başvuruların reddi veya iptali konusunda idarenin (özellikle Valiliklerin) geniş yetkisine, ancak bu yetkinin hukuka uygunluk denetimine tabi olduğuna işaret etmektedir.

Yetkili Makam: Kararlar, “Türkiye içinden yapılan ikamet izni talebinin reddi, ikamet izninin uzatılmaması veya iptali ile bu işlemlerin tebliği valiliklerce yapılır” hükmünü vurgulamaktadır (danistay-10. Daire-2016/106).

Red ve İptal Nedenleri: Yargı kararlarında sıklıkla karşılaşılan ret ve iptal gerekçeleri şunlardır:

Muvazaalı (Anlaşmalı) Evlilik: Aile ikamet izni alabilmek amacıyla yapıldığı tespit edilen evlilikler, iznin reddine veya iptaline sebep olmaktadır. Ancak bu tespitin “somut bilgi ve belgelere dayalı olması gerektiği” vurgulanmaktadır (danistay-10. Daire-2016/522).

Gerçeğe Aykırı Beyan: Başvuru sırasında verilen adres bilgisinin gerçeği yansıtmaması gibi idareyi yanıltıcı bildirimler, ikamet izninin iptali için hukuka uygun bir gerekçe olarak kabul edilmektedir (bim-İstanbul BİM 10. İdari Dava Dairesi-2018/1755).

Amacı Dışında Kullanım: Özellikle öğrenci ikamet izninin, öğrenim amacı dışında “sadece Türkiye’de kalabilmek ve Türk vatandaşlığına geçmek için” kullanıldığına kanaat getirilmesi, başvurunun reddine yol açabilmektedir (danistay-10. Daire-2016/711).

Kamu Düzeni ve Güvenliği: Yabancının kamu düzeni açısından sakıncalı bulunması, ikamet izninin uzatılmamasına gerekçe olabilir (danistay-10. Daire-2015/113).

3. Türk Vatandaşlığı Başvuruları

İncelenen kararların en net şekilde ortaya koyduğu bulgu, Türk vatandaşlığı başvurularında geçerli ve uygun türde bir ikamet iznine sahip olmanın mutlak bir zorunluluk olduğudur.

Kesintisiz İkamet Şartı: 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca temel şartlardan biri, “başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmesi” ve “Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmesi” gerekliliğidir (bim-Ankara BİM 10. İdari Dava Dairesi-2017/600).

Geçerli İkamet İzni Türleri: Vatandaşlık başvurularında her ikamet türü geçerli sayılmamaktadır. Bir kararda, İçişleri Bakanlığı genelgesine atıfla; çalışma izni, kısa dönem ikamet izni, aile ikamet izni ve uzun dönem ikamet izni gibi türlerin geçerli olduğu belirtilmiştir (bim-Ankara BİM 10. İdari Dava Dairesi-2017/600). Buna karşılık, “geçici koruma kimlik belgesinin ikamet izni yerine geçmediği ve Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamadığı” Anayasa Mahkemesi tarafından vurgulanmıştır (aym- – -02.10.2024).

Evlilik Yoluyla Vatandaşlık: Bu yolla başvuran ve Türkiye’de ikamet edenlerden de “en son tarihli ikamet tezkeresi” istenmesi, yabancının yasal kalışını teyit amacı taşıyan doğal bir gereklilik olarak görülmektedir (danistay-10. Daire-2019/10218).

Yatırım Yoluyla Vatandaşlık: Danıştay kararı, taşınmaz edinimi yoluyla vatandaşlık başvurusunda aranan asgari değerin, taşınmazın satın alındığı tarihe göre değiştiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır: “12/01/2017-18/09/2018 tarihleri arasında satın alınmış taşınmazlar için… en az 1.000.000 Amerikan Doları; 19/09/2018 tarihi ve sonrası satın alınmış taşınmazlar için… en az 250.000 Amerikan Doları tutarında olması gerekmektedir” (danistay-10. Daire-2020/3336).

İnceleme ve Değerlendirme

İncelenen yargı kararları, yabancılara ilişkin idari süreçlerin katı kurallara ve şartlara bağlandığını göstermektedir. Başvuru süreçleri, bir “hak” olmaktan çok, kanunla belirlenen şartların eksiksiz yerine getirilmesine bağlı bir “imkan” olarak şekillenmektedir. Mahkemeler, idarenin takdir yetkisini denetlerken, işlemin yasal dayanağının olup olmadığına, usul kurallarına uyulup uyulmadığına ve kararın somut, objektif gerekçelere dayanıp dayanmadığına odaklanmaktadır. Özellikle aile ikamet izni ve vatandaşlık gibi özel hayata ve aile hayatına derinlemesine etki eden başvurularda, idarenin muvazaa veya kamu düzenine aykırılık gibi iddialarını somut delillerle ispatlaması gerektiği yönündeki kararlar dikkat çekicidir.

Sonuç

Yargı kararları analizine dayalı bu rapor, yabancılar için oturma, çalışma izni ve vatandaşlık başvurularının nasıl yapılacağına dair doğrudan bir usul kılavuzu sunmamakla birlikte, bu süreçlerin başarıyla tamamlanması için hayati önem taşıyan hukuki gereklilikleri ve potansiyel engelleri ortaya koymaktadır. Öne çıkan temel sonuçlar şunlardır:

İkamet İzninin Merkezi Rolü: Geçerli ve amaca uygun bir ikamet izni, Türkiye’de yasal olarak kalmanın, çalışmanın ve nihayetinde vatandaşlık başvurusunda bulunmanın temel taşıdır.

Şartların Eksiksiz Sağlanması: Başvurularda kanun ve yönetmeliklerde belirtilen (kesintisiz ikamet süresi, yatırım miktarı, geçerli sağlık sigortası vb.) şartların eksiksiz olarak yerine getirilmesi zorunludur.

Doğru ve Dürüst Beyan: Başvuru sırasında verilen bilgilerin (adres, medeni hal vb.) gerçeğe uygun olması kritik öneme sahiptir. Gerçeğe aykırı beyanlar, kazanılmış hakların dahi iptaline yol açabilmektedir.

İdarenin Takdir Yetkisi ve Yargısal Denetim: İdarenin, özellikle kamu düzeni ve güvenliği gerekçesiyle başvuruları reddetme konusunda geniş bir takdir yetkisi bulunmakla birlikte, bu yetkinin kullanımı yargı denetimine tabidir ve somut gerekçelere dayanmalıdır. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?

Türkiye’de yabancıların oturma izni, çalışma izni ve vatandaşlık başvuruları hukuki açıdan oldukça teknik ve detaylı süreçlerdir. Her aşamada farklı kurumlar devreye girmekte, süreler ve belgeler değişmekte, küçük bir hata dahi başvurunun reddine veya mevcut iznin iptaline yol açabilmektedir. Bu nedenle, sürecin doğru yönetilebilmesi için yabancılar hukuku alanında uzman bir avukatın desteği büyük önem taşır.

Özellikle İstanbul, Tuzla, Gebze, Pendik, Tepeören, Aydınlı, Orhanlı, Mercan Mahallesi, Şifa Mahallesi ve Bayramoğlu gibi bölgelerde yaşayan yabancılar için, yerel uygulamaları ve idari prosedürleri bilen bir avukat, başvuru sürecinin eksiksiz yürütülmesini sağlar. Avukat desteğiyle; gerekli belgelerin hazırlanması, başvuru türünün doğru seçilmesi, olası ret gerekçelerine karşı hukuki savunmanın yapılması ve yargı yoluna başvuru süreçleri profesyonel biçimde takip edilir.

Uzman bir avukat, yalnızca başvuru aşamasında değil, başvurunun reddi veya iptali halinde de müvekkilinin haklarını koruyarak yargı mercilerinde gerekli itirazları yapar. Bu nedenle, hem zaman hem de hak kaybı yaşanmaması adına yabancılar için en güvenli yol, sürecin başından itibaren profesyonel bir avukat desteğiyle ilerlemektir.