
Giriş
Bu yazı, “Yurtdışında yaşayan birinin Türkiye’de dava açıp açamayacağı” sorusunu, sunulan Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi ve İlk Derece Mahkemesi kararları ışığında analiz etmek amacıyla hazırlanmıştır. İncelenen kararlar, bu sorunun yanıtının kesin bir “evet” olduğunu, ancak bu hakkın kullanımının davanın türüne, tarafların vatandaşlık durumuna ve Türkiye ile olan bağlarına göre değişen usul ve yetki kurallarına tabi olduğunu göstermektedir. Yazı, bu konudaki temel yasal dayanakları, yetkili mahkemenin nasıl belirlendiğini, farklı dava türleri için öngörülen özel durumları ve uygulamadaki önemli detayları ortaya koymaktadır.
İncelenen tüm yargı kararları, yurtdışında yaşayan bir kişinin Türkiye’de dava açmasının mümkün olduğu konusunda hemfikirdir. Bu hakkın yasal çerçevesi ve uygulanışına dair temel bulgular şunlardır:
Temel Yasal Dayanak: MÖHUK Madde 41
Neredeyse tüm kararlarda atıf yapılan temel düzenleme, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 41. maddesidir. Bu madde, özellikle yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının “kişi hâlleri” (nüfus kaydının düzeltilmesi, vesayet, vb.) davaları için bir yetki hiyerarşisi belirlemektedir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2023/8479 E. sayılı kararında da vurgulandığı gibi bu kural şu şekildedir:“Türk vatandaşlarının kişi hâllerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması hâlinde ilgilinin sâkin olduğu yer, Türkiye’de sâkin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.”
Genel Yetki ve “Mutad Mesken” Kavramı
Kişi hâlleri dışındaki davalarda, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, iç hukukun genel yetki kurallarına göre belirlenir (MÖHUK m. 40). Bu noktada, Türkiye’de resmi bir yerleşim yeri olmayan ancak düzenli olarak kaldığı bir adresi (“mutad mesken”) bulunan kişiler için bu adresin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olabilmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2022/2347 E. sayılı kararı, “Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir” diyerek bu ilkeyi açıkça belirtmiştir.
Tanıma ve Tenfiz Davaları
Yurtdışında yaşayan kişiler, yabancı bir mahkemeden aldıkları kararın Türkiye’de icra edilmesi için “tanıma ve tenfiz” davası açabilirler. Bu, kişinin doğrudan yeni bir dava açması yerine, mevcut bir kararı Türkiye’de geçerli kılmasıdır. MÖHUK’un 51. maddesi uyarınca bu davalarda yetki, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin (davalının) Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer, o da yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerindedir (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 2024/10633 E.).
Yabancılar ve Mavi Kartlılar
Bu hak sadece Türk vatandaşlarına özgü değildir. Mavi Kartlılar Kütüğüne kayıtlı olup Türk vatandaşlığını kaybeden kişiler, “Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edecekleri” için dava açma hakkına sahiptir (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 2020/429 E.). Yabancı uyruklu kişiler de Türkiye’de dava açabilirler, ancak mahkemenin yetkili olması ve bazı durumlarda (uluslararası anlaşmalarla muafiyet yoksa) teminat göstermeleri gerekebilir (İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2022/808 E.).
Farklı Dava Türlerine Göre Değerlendirme
Yurtdışında yaşayan birinin dava açma hakkı genel olarak mevcut olsa da, yetkili mahkemenin belirlenmesi ve uygulanacak özel kurallar davanın konusuna göre farklılık gösterir.
Kişi Hâlleri Davaları (Nüfus, Vesayet vb.): Bu tür davalar, MÖHUK m. 41’in en sık uygulandığı alandır. Kararlar, nüfus kaydının düzeltilmesi (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 2023/10303 E.) veya kısıtlı adayı için vesayet (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2014/19503 E.) gibi davalarda, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri veya sakin olduğu yerin tespitinin önemini vurgulamaktadır.
Miras Davaları: Miras davalarında yetki, MÖHUK m. 41’den farklı olarak, 43. maddede özel olarak düzenlenmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2019/1831 E. sayılı kararında belirtildiği gibi:“Mirasa ilişkin davalar ölenin Türkiye’deki son yerleşim yerindeki mahkemesinde, son yerleşim yerinin Türkiye’de olmaması halinde terekeye dahil malların bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” Bu kural, miras bırakanın (muris) Türkiye ile olan bağlantısını esas alır.
Boşanma Davaları: Boşanma davalarında yetki, MÖHUK’un genel düzenlemesinden ziyade Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesine göre belirlenir. Bu maddeye göre yetkili mahkeme, “eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2008/8999 E.).
Haksız Fiil Davaları: İnternet üzerinden kişilik haklarına saldırı gibi haksız fiillerde, davacıya seçimlik bir hak tanınmıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2015/3017 E. sayılı kararında, zarar görenin (davacının), haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği yer veya kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabileceği belirtilmiştir. Bu durum, yurtdışında yaşayan birinin, Türkiye’de zarara uğradığını iddia ederek dava açmasını kolaylaştırır.
İcra ve İflas Hukukuna İlişkin Özel Durumlar: Bazı dava türleri özel usul şartları gerektirebilir. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/305 E. sayılı kararına göre, ihalenin feshi davası açan borçlunun “yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla” dava açabileceği belirtilmiştir. Bu, kanunun kötü niyetli taleplerin önüne geçmek için getirdiği özel bir zorunluluktur.
Sonuç
İncelenen yargı kararları bütünüyle değerlendirildiğinde, yurtdışında yaşayan bir kişinin Türkiye’de dava açmasının hukuken mümkün olduğu net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Türk hukuku, vatandaşlarının ve belirli koşullar altında yabancıların, yurtdışında ikamet etseler dahi Türkiye’deki mahkemelere erişimini güvence altına almıştır.
Bu hakkın kullanılmasında kilit nokta, yetkili mahkemenin doğru tespit edilmesidir. Bu tespit;
Türk vatandaşlarının kişi hâlleri davalarında MÖHUK m. 41’deki hiyerarşiye,
Miras davalarında MÖHUK m. 43’e,
Boşanma davalarında TMK m. 168’e,
Diğer davalarda ise iç hukukun genel (HMK m. 6, 9) ve özel (HMK m. 10, 16) yetki kurallarına göre yapılmaktadır.
Kişinin Türkiye’deki “son yerleşim yeri”, “sakin olduğu yer” veya “mutad meskeni” gibi bağları, yetkili mahkemenin belirlenmesinde kritik rol oynamaktadır. Bu bağlantıların hiçbiri yoksa, MÖHUK, son çare olarak Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerini yetkili kılmaktadır. Dolayısıyla, yurtdışında yaşayan bir birey, dava konusuna uygun yasal düzenlemeleri takip ederek Türk mahkemelerinde hak arama imkanına sahiptir. Bir yazı önerisi.

Neden Tuzla Avukat Desteği Gerekli?
Yurtdışında yaşayan kişilerin Türkiye’de dava açması hukuken mümkündür; ancak bu süreç, davanın türüne göre değişen yetki kuralları, özel usuller ve teknik detaylar içerir. Örneğin, kişi hâlleri davalarında son yerleşim yeri tespiti, miras davalarında terekenin bulunduğu yer, boşanma davalarında eşlerin son birlikte yaşadığı adres gibi kriterler davanın yönünü doğrudan etkiler.
Ayrıca tanıma-tenfiz gibi özel dava türlerinde usul hataları, davanın reddine yol açabilir. Türkiye’de mutad mesken, sakinlik, yerleşim yeri gibi kavramların doğru yorumlanması da uzmanlık gerektirir.
Tüm bu teknik süreçlerde Tuzla’da yer alan uzman bir avukat, davanın doğru mahkemede açılmasını sağlar, gerekli belgeleri eksiksiz hazırlar ve süreci hızlandırır. Özellikle yurtdışında ikamet eden bireyler için bir yerel avukatın desteği, hem zaman kaybını önler hem de hak kaybı riskini en aza indirir. Bu nedenle, İstanbul, Tuzla avukat, Pendik avukat, Maltepe avukat, Kartal avukat, Gebze avukat, Aydınlı avukat ve Orhanlı avukat, Tepeören Avukat, Darıca Avukat, Bayramoğlu avukat, Çayırova avukat gibi yerlerde hukuki sürecin sağlıklı ilerlemesi ve hakların etkin şekilde korunması için Tuzla uzman avukat desteği büyük önem taşır.

