
Üçüncü kişilerden işkenceyle elde edilen delillerin yargılamada kullanılması mümkün müdür? AİHM’e göre üçüncü kişilerden işkenceyle elde edilen delillerin yargılamada kullanılması, “adaletin açıkça tanınmaması” veya “adaletin reddi/inkarı” anlamına gelir.
Sözleşme’nin 3. maddesinin ihlali suretiyle elde edilen ve yargılamada sanık aleyhine kullanılan deliller, sanık dışında üçüncü bir kişiden elde edilmiş olabilir. Kuşkusuz bu şekilde üçüncü kişiden, 3. maddenin ihlali yoluyla elde edilen hukuka aykırı delillerin sanık aleyhine kullanılmasının yargılamayı adil olmaktan çıkarıp çıkarmayacağı, çözülmesi gereken önemli bir sonundur. AİHM, bu tür durumlarda 3. maddeye aykırı olarak elde edilen delilin yargılamada kullanılamayacağına ilişkin katı yaklaşımını değiştirmemiştir. Zira AİHM, özellikle üçüncü kişiden işkenceyle elde edilen delilin yargılamada kullanılmasının, “adaletin açıkça tanınmaması” veya “adaletin reddi/inkarı” anlamına geleceğine karar vermiştir. Görüldüğü üzere AİHM’in bu kabulü yalnızca 3. maddeye aykırı muamelenin mağdurunun asıl davalı olduğu durumlarda değil, aynı zamanda üçüncü şahıslar söz konusu olduğunda da geçerlidir. (El Haski/Belçika, 2012, pr.85; Othman (Abu Qatada)/Birleşik Krallık, 2012, pr.263 ve 267; Kaçiu ve Kotorri /Arnavutluk, 2013, pr.128) Örneğin, sanık dışında bir tanıktan veya müşterek başka bir sanıktan işkence veya insanlık dışı muamele yoluyla elde edilen belge veya beyan delillerinin sanık aleyhine kullanılması durumunda, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Bir kitap önerisi.

Neden Bireysel Başvuru Konusunda Uzman Avukat Desteği Gerekli?
Üçüncü kişilerden işkence veya kötü muamele yoluyla elde edilen delillerin yargılamada kullanılması, AİHM içtihadına göre doğrudan “adaletin inkârı” anlamına gelir. Ancak bu tür iddiaların bireysel başvuruya konu edilmesi, hem iç hukuk yollarının tüketilmesi hem de başvurunun kabul edilebilirlik şartlarına uygun şekilde hazırlanması bakımından oldukça teknik bir süreçtir.
Bireysel başvuru sürecinde, özellikle hangi delillerin işkence veya insanlık dışı muameleyle elde edildiğinin ortaya konulması, bu delillerin sanık aleyhine nasıl kullanıldığının ispatı ve ihlalin adil yargılanma hakkıyla bağlantısının kurulması kritik öneme sahiptir. Yanlış strateji veya eksik belge sunulması, başvurunun esasa hiç girilmeden reddedilmesine yol açabilir.
Bu noktada uzman avukat desteği alınmasının temel sebepleri şunlardır:
Usul kurallarına hâkimiyet: AYM ve AİHM başvurularında süreler, şekil şartları ve delil sunma yöntemleri katıdır. Küçük bir hata hak kaybına neden olabilir.
İhlalin hukuki temellendirilmesi: İşkenceyle elde edilen delillerin kullanımının hangi sözleşme ve anayasa maddelerine aykırı olduğu, güçlü bir hukuki çerçeveyle ortaya konulmalıdır.
Somut olayla bağlantı kurma: İhlalin sadece soyut bir iddia değil, başvurucunun davasında nasıl sonuç doğurduğu somutlaştırılmalıdır.
Başarılı örneklerden yararlanma: AİHM’in El Haski, Othman, Kaçiu kararları gibi içtihatların başvuruyla doğru ilişkilendirilmesi, ihlalin kabul edilme ihtimalini artırır.
Sonuç olarak, işkenceyle elde edilen delillerin kullanıldığı bir yargılamada bireysel başvuru yapmak ciddi bir uzmanlık gerektirir. Uzman avukat desteği, hem başvurunun kabul edilebilirliğini hem de ihlalin etkili bir şekilde ortaya konulmasını sağlayarak hak kaybı yaşanmasının önüne geçer.

