Av.Meryem GÜNAY, Av.Dr.Mehmet GÜNAY

Giriş

Ticari denizcilikte, gemilerin tanımı, kullanımı ve ilgili hukuki sorumluluklar, TTK’nın 931 ile 946. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, deniz ticaretinin önemli bir parçası olan gemilerin tanımını, hukuksal statüsünü ve tarafların yükümlülüklerini belirlemektedir.

1. Geminin Tanımı ve Ticaret Gemisi Statüsü (TTK m. 931)

Türk Ticaret Kanunu’na göre gemi, suda hareket etme yeteneğine sahip, yüzme özelliği bulunan, pek küçük olmayan her araç olarak tanımlanır. Kendiliğinden hareket edemese bile, suda yüzmesi ve hareket edebilmesi amaçlanan bu araçlar “gemi” kabul edilir. Eğer bu gemi ekonomik bir menfaat sağlama amacıyla tahsis edilmiş veya fiilen bu amaçla kullanılıyorsa, “ticaret gemisi” sayılır. Kimin adına ya da hesabına kullanıldığına bakılmaksızın bu nitelikteki tüm gemiler, ticaret gemisi statüsüne girer.

2. Geminin Elverişliliği (TTK m. 932)

Gemi, denize, yola ve yüke elverişli olmalıdır. Gemi, yolculuk sırasında olası tehlikelere karşı koyabilecek niteliklere sahip olmalı ve gerekli donanımlara, mürettebat yeterliliğine sahip bulunmalıdır. Bir gemi, gövde, donatım, makine, kazan gibi ana unsurlarıyla, yapacağı yolculuk sırasında karşılaşacağı deniz tehlikelerine (anormal tehlikeler hariç) karşı dayanıklıysa “denize elverişli” kabul edilir. Gemi, teşkilatı, yakıtı, kumanyası, yükleme durumu ve mürettebatın sayısı ve yeterliliği bakımından yolculuğun tehlikelerine uygun olduğu takdirde yola elverişli” sayılır. Soğutma tesisatı dâhil, yük taşımaya uygun şekilde donatılmışsa “yüke elverişli” olur.

3. Tamir Kabul Etmez ve Tamire Değmez Gemi (TTK m. 933):

Bir geminin tamir edilemez hale gelmesi ya da tamir masraflarının aşırı olması halinde, gemi tamir kabul etmez veya tamire değmez olarak sınıflandırılır.

Tamir kabul etmez gemi, bulunduğu yerde tamir edilmesi mümkün olmayan ve tamir edilebileceği bir limana götürülemeyen gemi olarak tanımlanır. Bu tür bir gemi, ciddi hasar görmüş olabilir ve tamir edilmesi teknik olarak imkansızdır. Bu durum, geminin fiziki durumunun tamir edilemeyecek kadar kötü olduğunu gösterir. Örneğin, bir geminin gövdesinde ağır bir hasar varsa ve denizde güvenle bir limana götürülemiyorsa, bu gemi tamir kabul etmez olarak kabul edilir.

Tamire değmez gemi ise, tamir giderlerinin geminin önceki değerinin dörtte üçünü aşması durumunda tanımlanır. Bu hesaplama, geminin yolculuk sırasında veya başka bir zaman diliminde denize elverişsiz hale gelmeden önceki değerine dayanır. Örneğin, bir geminin ağır bir kaza geçirmesi sonucu onarım masrafları geminin eski değerinin büyük bir kısmını aşarsa, bu gemi tamire değmez olarak kabul edilir. Bu durumda, tamir edilmesi ekonomik olarak mantıklı görülmez ve sigorta şirketleri genellikle gemiyi perte çıkarır. Burada önemli olan, tamir maliyetinin ekonomik açıdan geminin yeniden işler hale getirilmesine değmeyecek kadar yüksek olmasıdır.

Bu düzenlemeler, gemi sahiplerinin büyük finansal kayıplar yaşamaması ve sigorta şirketlerinin gemi değerlendirmeleri açısından önemli kriterler sunar. Bu ayrımlar, geminin ekonomik ve operasyonel değerlendirilmesinde kritik rol oynar. Gemi sahipleri ve deniz sigortacıları için, geminin tamir edilebilir olup olmadığını belirlemek, ticari kararlar açısından önemli bir aşamadır.

4. Gemi Adamları (TTK m. 934)

Türk Ticaret Kanunu’nun 934. maddesine göre, “gemi adamları” terimi gemide çalışan tüm personeli kapsar. Bu tanım, geminin yönetim ve operasyonel görevlerini yerine getiren kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide çalıştırılan diğer kişileri içerir. Gemi adamları, geminin güvenli ve düzenli bir şekilde işletilmesinden sorumludur. Bu kişiler arasında kaptan, geminin yönetiminden sorumlu en üst düzeydeki kişi olarak görev yapar, zabitler ise kaptana yardımcı olur ve teknik işleri yürütür.

5. TTK’nın Deniz Ticaretiyle İlgili Hükümlerin Uygulama Alanı ve İstisnalar(TTK m. 935)

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 935. maddesi, deniz ticareti ile ilgili hükümlerin hangi gemilere uygulanacağını ve hangi gemilerin bu hükümlerden muaf tutulacağını düzenlemektedir. Madde 935, deniz ticaretinin temelini oluşturan ticaret gemileri için genel düzenlemeler getirirken, belirli türde gemiler için özel istisnalar da tanımlamaktadır.

a. Genel Uygulama Alanı:

Ticaret Gemileri: Madde 935’in birinci fıkrası, TTK’nın deniz ticaretiyle ilgili hükümlerinin ticaret gemileri üzerinde uygulanacağını belirtir. Ticaret gemileri, deniz yoluyla ekonomik kazanç sağlama amacı taşıyan ya da bu amaca tahsis edilen gemilerdir. Bu tür gemiler, yük veya yolcu taşımacılığı gibi ticari faaliyetlerde bulunur ve deniz ticareti hükümlerine tabidir. Ticaret gemileri, hem ulusal sularda hem de uluslararası sularda Türk Ticaret Kanunu’nun getirdiği yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır.

Ticaret Gemileri için Kapsam: Ticaret gemileri, bu kanunun deniz ticaretine dair hükümlerinin tümünü uygulamak ve deniz alacakları, çatma, kurtarma ve kaptanın yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemelere uymak zorundadır. Aksi kanunlarda belirtilmedikçe, bu hükümler ticaret gemileri için geçerlidir.

b. İstisnalar:

Madde 935’in ikinci fıkrası, ticaret gemisi statüsünde olmayan ve farklı amaçlarla kullanılan gemilere uygulanacak özel hükümleri düzenlemektedir. Bu gemilere yönelik getirilen istisnalar, deniz hukuku alanında farklı statü ve sorumluluklar doğurur.

aa) Sadece Gezinti, Spor, Eğitim, Öğretim Ve Bilim Amaçlarına Tahsis Edilmiş Gemiler

Yalnızca gezinti, spor, eğitim, öğretim ve bilimsel araştırma amacıyla kullanılan yatlar ve denizci yetiştirme gemileri, ticari faaliyetlere katılmadıkları sürece, TTK’nın tüm hükümlerine tabi değildir. Ancak, bu gemilere Gemi,” “Kaptan,” “Gemi Alacaklarıgibi deniz hukuku başlıklarıyla ilgili düzenlemeler ve özellikle çatma ve kurtarma hükümleri uygulanır. Bunun yanında, donatanın gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluklarına ilişkin Madde 1062 de bu gemiler için geçerlidir.

Bu tür gemiler, ticari amaç gütmedikleri için deniz ticareti hükümlerinin dışında bırakılmakta, ancak denizde meydana gelebilecek çatma ve kurtarma gibi durumlarda bu gemilere ticaret gemileri ile benzer sorumluluklar yüklenmektedir.

bb) Kamu Hizmetine Tahsis Edilen Devlet ve Askeri Gemiler:

Kamu hizmetine tahsis edilen devlet gemileri, askeri gemiler ve yardımcı gemiler de deniz ticareti kanununun birçok hükmünden muaftır. Bu gemiler ticaret gemisi olarak değerlendirilmediği için, ticari sorumluluklar ve borçlardan doğan deniz alacaklarına karşı sınırlı sorumluluk hükümleri gibi yükümlülüklerden muaftırlar. Ancak, devlet gemileri de denizde yaşanacak çatma ve kurtarma durumlarına ilişkin hükümlere tabi tutulur. Özellikle, uluslararası sularda kamu hizmeti yürüten bu gemilerin ticaret gemisi statüsünde olup olmayacağı, uluslararası hukuk ve devletler arası anlaşmalar çerçevesinde şekillenir.

cc) Yabancı Devlet veya Vatandaşlarına Ait Türkiye’de İnşa Edilen Gemiler:

Türkiye’de inşa edilmekte olan ve yabancı bir devlete veya onun vatandaşlarına ait gemilere TTK’nın belirli hükümleri uygulanabilir. Bu gemiler için Türk Ticaret Kanunu’nun bayrak şahadetnamesi (944. madde 2. fıkra ve 945, 947, 948, 949. maddeler), gemi sicili (955, 956, 973, 991. maddeler), kanuni ipotek (1013. madde) ve yapı hâlinde bulunan gemiler üzerindeki haklara ilişkin hükümler (1054-1058. maddeler) uygulanır. Yani, Türkiye’de inşa edilen yabancı bir gemi, bayrak tescili, sicil kaydı ve ipotek gibi işlemler için Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabidir. Ancak, bu gemilere TTK hükümleri sadece nitelikleriyle bağdaşan ölçüde uygulanır.

Sonuç itibariyle 935. madde, deniz ticaretine ilişkin hükümlerle ticaret gemilerini kapsarken, ticari faaliyette bulunmayan yatlar, eğitim gemileri ve kamu hizmetine tahsis edilmiş devlet gemilerine farklı hükümler getirir. Bu ayrım, deniz ticaretinin karmaşık yapısını düzenlerken, ticari kazanç sağlayan gemilerle kamu hizmeti veya kişisel amaçlar için kullanılan gemilerin farklı sorumluluk ve haklara tabi olmasını sağlar. Örneğin, bir yat yalnızca eğlence amacıyla kullanılıyor olsa da, denizde meydana gelebilecek bir çatma veya kurtarma durumunda ticaret gemisi gibi sorumlu tutulabilir.

6. Gemilerin Hukuki Statüsü ve Sicil Kaydı (TTK m. 936)

Gemiler, Türk Ticaret Kanunu uyarınca taşınır mal statüsündedir. Ancak bazı durumlarda, taşınmazlara ilişkin hükümler de gemilere uygulanabilir. Bu durumlar, geminin sicile kaydı ve hukuki işlemleri açısından önem taşır.

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 937. maddesinin ikinci fıkrası, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) bazı maddelerine atıfta bulunarak, belirli hallerde gemilerin “taşınmaz” olarak kabul edileceğini ve gemi sicilinin “tapu sicili” gibi değerlendirileceğini açıklar. Bu düzenleme, gemilerin özellikle mülkiyet, rehin ve ipotek gibi hukuki işlemlerde taşınmaz mal statüsüne benzer bir şekilde işlem görmesini sağlar. Gemilerin taşınmaz olarak kabul görülmesi gerektiğine ilişkin atıf yapılan TMK maddeleri şu şekildedir;

Türk Medeni Kanunu Madde 429(1)(2) : Bu madde, taşınmaz malvarlığına ilişkin yönetim ve tasarruf yetkilerini düzenler. Madde 429(1)(2) bendi, gemilere de uygulanabilecek bir taşınmazın yönetimi ve idaresini elinde bulunduran kişinin bu varlığı, mülkiyet hakkını koruyacak şekilde nasıl kullanacağını ve hangi durumlarda başkalarının bu taşınmaz üzerindeki haklarının devreye gireceğini düzenler. Gemiler açısından, tamamlanmış veya yapı hâlindeki gemilerde mülkiyet hakkına sahip olan kişinin bu hakkı yönetimi sırasında dikkat etmesi gereken sorumluluklar, taşınmazlara benzer şekilde ele alınır. Yani, gemi üzerinde yapılan hukuki işlemler, taşınmaz işlemleri gibi sıkı düzenlemelere tabidir.

Türk Medeni Kanunu Madde 444 : Bu madde, taşınmazların korunmasına ilişkin düzenlemeler içerir. Bu madde, taşınmaz mallar üzerindeki hakların korunması için alınabilecek önlemlerden ve mülkiyet sahibinin bu hakları devretme veya kullanma şekillerini düzenler. Gemiler, bu düzenleme kapsamında değerlendirildiğinde, gemi siciline kayıtlı olan bir geminin mülkiyet hakları, taşınmazlarda olduğu gibi korunur. Sicile kayıtlı olan gemi üzerindeki haklar, güvence altına alınmış olur ve hukuki işlemler sırasında bu hakların nasıl devredileceği belirlenir.

Türk Medeni Kanunu Madde 523 : Bu madde, taşınmazlar üzerindeki mülkiyet hakkının teminat altına alınması ve devrine yönelik hükümlerdir. Bu madde, taşınmazların mülkiyetinin devri sırasında yapılması gereken işlemleri belirler. Gemilere uygulandığında, gemi siciline kayıtlı olan bir geminin mülkiyet devri sırasında aynı hükümler geçerli olur. Özellikle yapı halinde olan veya tamamlanmış gemilerin mülkiyeti, tıpkı bir taşınmaz mülk gibi devredilebilir, rehin edilebilir veya ipotek altına alınabilir.

Türk Medeni Kanunu Madde 635 : Bu madde, taşınmazlar üzerindeki ipotek hakkını düzenler. Bu madde, taşınmaz bir malın ipotek altına alınabilmesi için gerekli şartları ve bu sürecin nasıl yürütüleceğini belirler. Gemiler açısından, yapı hâlindeki veya tamamlanmış gemiler üzerinde de ipotek işlemleri yapılabilir. Gemi sicili, taşınmazlarda kullanılan tapu siciline benzer şekilde bu hakların kaydedildiği ve ipotek işlemlerinin yapıldığı bir sicil defteri işlevi görür. Yani, bir gemi üzerine ipotek koyulacaksa, bu işlem tıpkı bir taşınmaz üzerindeki ipotek işlemi gibi yürütülür ve gemi siciline kaydedilir.

Gemi Sicilleri ve Tapu Sicili Benzerliği: TTK 937(2) uyarınca, gemi sicilleri, taşınmazlar için kullanılan tapu sicili gibi değerlendirilir. Yani, geminin mülkiyetinin devri, ipotek işlemleri ve rehin gibi hukuki işlemler, sicile kaydedilen ve oradan takip edilen işlemler olacaktır. Bu durum, gemilere taşınmazlara benzer bir hukuki güvence sağlar.

Türk Medeni Kanunu’na yapılan bu atıflar, gemilerin bazı durumlarda taşınmaz statüsünde kabul edilerek, özellikle sicil, mülkiyet ve ipotek işlemlerinde taşınmaz hükümlerine tabi tutulmasını sağlar. Gemiler, taşınır mallar olarak kabul edilse de, bu özel düzenleme ile mali ve hukuki işlemler açısından taşınmazlar gibi işlem görürler. Sicile kayıtlı olan gemiler üzerinde mülkiyet, ipotek ve rehin gibi işlemler, tapu siciline benzer şekilde gemi sicilleri üzerinden yürütülerek güvence altına alınır. Bu durum, gemilerin hukuki işlemlerde daha güvenli ve düzenli bir şekilde işlem görmesini sağlar.

7. Geminin Kimliği ve Bayrağı (TTK m. 938-946)

Gemilerin kimliği, sahip oldukları isim ve bayrak ile tanımlanır. Türk Ticaret Kanunu’nun 938 ile 946 maddeleri, gemilere verilen isim, bayrak çekme hakkı ve bağlama limanına ilişkin kuralları belirleyerek, Türk gemilerinin uluslararası hukuktaki statüsünü güvence altına alır. Türk Bayrağı çekme hakkı yalnızca Türk vatandaşlarına ve Türk şirketlerine tanınmıştır ve geminin bu bayrağı taşıyabilmesi için özel hükümler getirilmiştir.

a. Geminin Adı

aa. Seçme Serbestisi (TTK m. 938)

Türk Ticaret Kanunu’nun 938. maddesi uyarınca, geminin ilk Türk maliki, gemiye dilediği adı vermekte serbesttir. Ancak, bu isimlendirme serbestisi, geminin adının diğer gemilerle karışıklığa yol açmayacak şekilde benzersiz olması şartına bağlıdır; böylece, deniz taşımacılığında gemilerin kolayca ayırt edilebilir olması sağlanır. Eğer malik, geminin adını değiştirmek isterse, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan izin almalıdır. Bu durumda, değiştirilen gemi adı sicil kayıtlarında da güncellenir.

bb. Gövde Üzerine Yazılma Zorunluluğu (TTK m. 939)

Geminin adı, Türk Ticaret Kanunu’nun 939. maddesi uyarınca, sicile kayıtlı her geminin bordasının her iki tarafına ve kıç kısmına, silinmez, bozulmaz ve kolayca okunabilecek harflerle yazılmalıdır. Kıç kısmına ayrıca geminin bağlama limanı da yazılmalıdır. Bu düzenleme, denizcilikte gemilerin tanınmasını kolaylaştırır ve geminin sicil kaydında belirtilen bilgilerle doğruluğunu sağlar.

b. Geminin Bayrağı

aa. Türk Bayrağını Çekme Hakkı ve Yükümlülüğü (TTK m. 940)

Her Türk gemisi, Türk Bayrağı çekme hakkına sahiptir ve bu bayrağı çekmekle yükümlüdür. TTK’nın 940. maddesine göre, geminin yalnızca Türk vatandaşlarına veya belirli koşulları sağlayan Türk şirketlerine ait olması gerekmektedir. Bu koşulların detaylandırılması, Türk bayrağını çekme hakkına sahip gemilerin milliyetini ve hukuki statüsünü belirleyerek uluslararası hukukta tanınmalarını sağlamaktadır.

Türk Gemisi Statüsü:

Paylı Mülkiyet: Birden fazla kişiye ait olan gemilerde, payların çoğunluğunun Türk vatandaşlarına ait olması şartıyla gemi Türk gemisi olarak kabul edilir.

Elbirliğiyle Mülkiyet: Gemi, birden fazla kişinin ortak mülkiyetinde ise, mülkiyet hakkına sahip kişilerin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması koşuluyla gemi Türk gemisi sayılır.

Tüzel Kişiliklere Ait Gemiler: Türk Ticaret Kanunu’na göre tüzel kişiliğe sahip kuruluş, kurum, dernek ve vakıfların mülkiyetindeki gemilerin Türk Bayrağı çekebilmesi için, yönetim organında bulunan kişilerin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması gereklidir.

Türk Ticaret Şirketlerine Ait Gemiler: Türk ticaret şirketlerine ait gemilerde, şirketi yönetmeye yetkili kişilerin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması ve şirket sözleşmesinde oy çoğunluğunun Türk ortaklarda bulunması gerekmektedir. Anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde ise, payların çoğunluğunun nama yazılı olması ve bir yabancıya devrinin şirket yönetim kurulunun iznine bağlı olması şartıyla gemi Türk Bayrağı çekebilir.

Donatma İştiraklerine Ait Gemiler: Türk ticaret siciline tescil edilen donatma iştiraklerinin mülkiyetindeki gemilerde ise, payların yarısından fazlasının Türk vatandaşlarına ait olması ve iştiraki yönetmeye yetkili paydaş donatanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olması durumunda Türk Bayrağı çekme hakkı tanınır.

bb. İstisnalar (TTK m. 941)

Türk Ticaret Kanunu’nun 941. maddesine göre, belirli şartlar altında Türk Bayrağı çekme hakkına sahip bir gemi yabancı bayrak çekme izni alabilir. Eğer Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedecek kişilere devredilen bir Türk gemisi, en az bir yıl süreyle kendi adlarına işletilmek üzere bırakılmışsa, malikin talebi üzerine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bu geminin yabancı bayrak çekmesine izin verebilir. Bu izin süresince veya izin sona ermediği sürece gemi Türk Bayrağı çekemez. Türk bayrağı olmayan bir gemi ise Türk bayrağı çekme hakkına sahip kişilere en az bir yıl süreyle devredilmişse, malikin izniyle Türk Bayrağı çekmesine izin verilebilir; ancak, bu gemi her iki yılda bir şartları sağladığını belgelendirmek zorundadır ve Bakanlık tarafından özel bir sicile kaydedilir.

cc. Türk Bayrağı Çekme Hakkının Kaybedilmesi (TTK m. 942)

Türk Ticaret Kanunu’nun 940 ve 941. maddelerinde belirtilen koşulların ortadan kalkması durumunda gemi Türk Bayrağı çekme hakkını kaybeder. Bu durumda, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na derhal bildirimde bulunulmalıdır. Bakanlık, geminin Türk Bayrağı çekme hakkını en fazla altı ay daha devam ettirme izni verebilir; bu sürenin sonunda gemi, artık Türk Bayrağı çekemez.

dd. Hakkın İspatı

Gemi Tasdiknamesi (TTK m. 943): Türk Bayrağı çekme hakkının ispatı, gemi tasdiknamesi ile sağlanır. Gemi tasdiknamesi alınmadıkça gemi Türk Bayrağını çekemez. Gemi yolculuğu sırasında gemi tasdiknamesi veya sicil müdürlüğünce onaylanmış bir özeti ya da bayrak şahadetnamesinin gemide bulundurulması zorunludur.

Bayrak Şahadetnamesi (TTK m. 944): Türkiye dışında bulunan bir gemi, Türk Bayrağı çekme hakkını elde ederse, bulunduğu yerdeki Türk konsolosluğu tarafından verilen “bayrak şahadetnamesi” gemi tasdiknamesi yerine geçer ve bu belge en fazla bir yıl geçerlidir. Türkiye’de yapılmış, fakat Türk Bayrağı çekme hakkı olmayan gemilere, teslim edileceği yere kadar geçerli olmak üzere bayrak şahadetnamesi verilebilir. Ayrıca, 941’inci maddenin ikinci fıkrası ve 942’nci maddede belirtilen hallerde, bayrak şahadetnamesi izin süresi için geçerli olmak üzere düzenlenir.

Muafiyet Durumları (TTK m. 945): 18 gros tonilatodan küçük gemiler ve 935’inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan yatlar ve eğitim gemileri gibi özel amaçlı gemiler, gemi tasdiknamesine ve bayrak şahadetnamesine gerek olmaksızın Türk Bayrağı çekebilirler.

c. Geminin Bağlama Limanı (TTK m. 946)

Bir geminin bağlama limanı, geminin seferlerinin yönetildiği yerdir. Bu liman, geminin sicil kayıtlarında belirtilir ve geminin kıç kısmına ad ile birlikte yazılması zorunludur. Bağlama limanı, geminin operasyonel merkezini ifade eder ve hem yasal hem de operasyonel süreçlerde geminin kimlik bilgilerinin tamamlayıcı bir parçası olarak görülür.

Türk Ticaret Kanunu’nun bu düzenlemeleri, Türk gemilerinin kimliklerini ve bayrak haklarını uluslararası hukukta tanınan bir güvence altına alır. Gemilerin adlandırılması, bayrak çekme hakkı ve bağlama limanı gibi unsurlar, gemilerin milliyetini, hukuki statüsünü ve deniz ticaretinde sahip oldukları yasal hakları belirlemekte önemli rol oynar. Bu düzenlemeler sayesinde, Türk Bayrağı altında seyreden gemilerin statüsü korunur ve ilgili prosedürlerle uluslararası sularda yasal güvence sağlanır.

Sonuç

Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleri, deniz ticaretinde gemilerin tanımı, hukuki statüsü ve tarafların sorumluluklarını net bir şekilde düzenler. Gemi sahipleri, donatanlar ve mürettebatın yükümlülükleri açıkça tanımlanmış olup, bu sorumluluklar deniz ticaretinin güvenli ve düzenli bir şekilde işlemesini sağlar.

ÖNEMLİ HATIRLATMA

Gemilerin tanımı, hukuki statüsü ve bayrak çekme hakları konusunda gemi sahiplerinin ve ilgili diğer tarafların haklarını koruyabilmeleri ve yasal süreçlerin herhangi bir aksamaya mahal vermeksizin sorunsuz şekilde ilerleyebilmesi için alanında uzman bir hukuk danışmanı veya ile çalışmaları önem arz eder. Geminin bulunduğu liman ister Tuzla, ister Dilovası, ister Zeytinburnu ister İstanbul ister İzmir olsun fark etmez. Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddelerine uygun hareket edilmediğinde doğabilecek hukuki ve mali sonuçları minimize etmek amacıyla uzman bir destek almak, gelecekte yaşanabilecek olası problemleri en aza indirgeyecektir.