
Giriş
Bu çalışma, konkordato projeleri kapsamında alacaklılara sunulan ödeme planlarının içermesi gereken zorunlu hususları, İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümleri ve güncel yargı kararları ışığında analiz etmektedir. Analiz, imtiyazsız alacaklılara yönelik tenzilat, vade, taksitlendirme ve ödeme periyotları gibi temel unsurların mahkemeler tarafından nasıl değerlendirildiğini ortaya koymaktadır. Çalışma İİK m. 305’te düzenlenen tasdik şartları olan; teklifin iflasa göre avantajlı olması, borçlunun kaynaklarıyla orantılılık, alacaklılar arasında eşitlik ve projenin nitelikli çoğunlukla kabulü gibi zorunlu unsurların uygulamadaki yansımalarını incelemektedir.
Planların Çeşitliliği: Yargı kararları, “tenzilat konkordatosu”, “vade konkordatosu” ve bu ikisinin birleşiminden oluşan “karma konkordato” olmak üzere çeşitli ödeme planı yapılarını ortaya koymaktadır. Planlar, %0’dan %50’ye varan tenzilat oranları, faiz eklemeleri, faizden feragat, birkaç aydan on yıla yayılan vadeler ve farklı ödeme periyotları (aylık, üçer aylık, altı aylık) gibi geniş bir yelpazede çeşitlilik göstermektedir.
Temel Tasdik Şartları (İİK m. 305): Mahkemeler, bir ödeme planını tasdik ederken değişmez olarak şu kümülatif şartları aramaktadır:
İflasa Göre Avantajlı Olma: Teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması zorunludur.
Kaynaklarla Orantılılık: Plan, borçlunun mevcut ve gelecekteki nakit akış projeksiyonları ile uyumlu, yani gerçekleştirilebilir olmalıdır.
Alacaklılar Arasında Eşitlik: Plan, benzer hukuki durumdaki tüm alacaklılara adil, dengeli ve eşit muamele sağlamalıdır.
Mahkemenin Re’sen Düzeltme Yetkisi: Mahkemeler, alacaklılar tarafından kabul edilmiş olsa dahi, bir ödeme planını İİK m. 305/son fıkrası uyarınca re’sen düzeltme yetkisine sahiptir. Özellikle vadenin uzunluğu, ödemesiz dönemin hakkaniyete aykırılığı veya enflasyonist ortamda alacaklı aleyhine oluşan “örtülü tenzilat” gibi durumlarda mahkemeler, vadeyi kısaltarak, ödeme periyodunu sıklaştırarak veya ödeme başlangıç tarihini öne çekerek plana müdahale etmektedir.
Red ve Bozma Gerekçeleri: Planların reddedilmesinin veya istinaf/temyiz aşamasında bozulmasının en yaygın nedenleri; alacaklılar arasında eşitlik ilkesinin ihlali, teklifin borçlunun kaynaklarıyla orantısız olması, aşırı uzun vadelerle konkordatonun “ucuz kredi aracı” olarak kullanılması ve projenin gerçekleştirilebilirliğine dair ciddi şüpheler bulunmasıdır.
1. Konkordato Projesindeki Tenzilat Oranı ve Faiz Uygulamaları
Yargı kararları, tenzilat oranının borçlunun mali durumuna göre esneklik gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bazı kararlarda %20 (Bakırköy 1. ATM – 2020/447), %30 (Ankara Batı ATM – 2019/785) veya %50 (Bakırköy 1. ATM – 2022/215) gibi net tenzilat oranları kabul edilirken, birçok projede %0 tenzilat ile anaparanın tamamının ödenmesi taahhüt edilmektedir.
Ancak faizsiz ve uzun vadeli ödeme planları, mahkemeler tarafından “örtülü tenzilat” olarak değerlendirilmektedir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi, bu durumu “yıllık bazda borçlardan faiz oranı kadar örtülü tenzilat yapıldığı” şeklinde ifade ederek, borca batık olmayan bir şirketin bu yola başvurmasının kaynaklarla orantılılık ilkesine aykırı olduğuna hükmetmiştir (Antalya BAM – 2024/345). Benzer şekilde Yargıtay, yüksek enflasyon ortamında teklif edilen düşük faiz oranlarını menfaat dengesini bozucu nitelikte bularak eleştirmiştir: “ülkemizdeki enflasyon oranı dikkate alınarak yüksek seyreden enflasyona rağmen alacaklıların zararına olacak şekilde aylık %1 faiz işletilmesi ve 4 yıl gibi uzun bir sürede ve her yıl bir taksit olmak üzere ödemenin kararlaştırılmış olması“ (Yargıtay 6. HD – 2025/2139).
Buna karşılık, bazı mahkemeler anaparanın %100’üne ek olarak faiz ödenmesini öngören planları tasdik ederek alacaklı lehine bir denge kurmuştur. Örneğin, bir kararda “Konkordatoya tabi borçların %100’ünün, ek olarak %20 faiz ile ödenmesi” şeklindeki teklif, borçlunun kaynaklarıyla orantılı bulunarak kabul edilmiştir (Bakırköy 1. ATM – 2024/366).
2. Vade, Ödemesiz Dönem ve Taksit Yapısı
Ödeme planlarındaki vade süreleri, projenin niteliğine göre büyük farklılıklar göstermektedir. 15 aylık kısa vadelerden (Bakırköy 1. ATM – 2024/366), 10 yıllık uzun vadelere (İstanbul BAM 45. HD – 2021/560) kadar geniş bir aralık mevcuttur. Ancak mahkemeler, özellikle uzun vadeleri alacaklıların aleyhine bir durum olarak görme eğilimindedir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 60 aylık faizsiz bir ödeme planını şu gerekçeyle reddetmiştir: “Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasına göre bu kadar uzun ödeme süresi konkordatonun amacına aykırı olup, alacaklıları zararlandıracak niteliktedir.” (Ankara BAM 23. HD – 2024/1607).
Ödemesiz dönemler de sıkça karşılaşılan bir unsurdur. 6 ay, 1 yıl veya 24 aya varan ödemesiz dönemler teklif edilebilmektedir. Ancak mahkemeler, bu dönemlerin alacaklı-borçlu menfaat dengesini bozmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi, 6 ay ödemesiz ve 48 ay faizsiz bir planı “alacaklılar ile borçlu arasındaki menfaat dengesini borçlu lehine bozar mahiyettedir” diyerek reddetmiştir (Bursa BAM 5. HD – 2024/1358).
Taksit yapıları ise genellikle eşit aylık, üçer aylık veya altı aylık periyotlar şeklinde düzenlenmektedir. Bununla birlikte, şirketin nakit akışına uygun olarak kademeli artan ödeme planları da (örneğin, ilk yıl %10, ikinci yıl %20, üçüncü yıl %30, dördüncü yıl %40) kabul görmektedir (Bursa 1. ATM – 2022/153).
3. Alacaklılar Arasında Eşitlik İlkesi
Eşitlik ilkesi, ödeme planlarının en kritik zorunlu unsurudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun belirttiği gibi, “konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması” esastır (YHGK – 2023/620).
Bu ilkenin ihlali, planın reddi için tek başına yeterli bir sebeptir. Özellikle küçük alacaklılara erken veya tam ödeme teklif edilip büyük alacaklıların uzun vadeye yayılması, mahkemelerce “eşitlik ilkesine aykırı” ve “kabul nisabını etkilemeye yönelik” bir manevra olarak görülmektedir. Yargıtay bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Somut olayda, tasdik edilen konkordato projesinde davacı şirketten düşük oranda alacağı bulunan ile yüksek oranda alacağı bulunan alacaklılar arasında ayrım yaratacak şekilde bir ödeme planı öngörüldüğü ve eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı görülmektedir.” (Yargıtay 6. HD – 2022/1994).
Benzer şekilde, bazı alacaklılarla özel protokoller yaparak onlara daha avantajlı ödeme koşulları sunmak da eşitlik ilkesinin açık bir ihlali olarak kabul edilmekte ve projenin kötü niyetli olduğu sonucuna varılabilmektedir (Ankara BAM 23. HD – 2023/309).
4. Kaynaklarla Orantılılık ve Gerçekleştirilebilirlik
Bir ödeme planının tasdik edilebilmesi için borçlunun mali tabloları, nakit akış projeksiyonları ve faaliyet potansiyeli ile uyumlu olması şarttır. Mahkemeler bu değerlendirmeyi komiser ve bilirkişi raporlarına dayanarak yapar. Raporlarda, “teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartının sağlanmış olacağı” (Bakırköy 1. ATM – 2024/366) veya “projedeki ödeme planı davacı şirketin işletme potansiyeli ve nakit akım öngörüsüne uygun hazırlanmıştır” (Bursa 1. ATM – 2022/153) gibi tespitler, planın gerçekleştirilebilirliğini teyit eder.
Tersine, şirketin borca batık olması, mali tablolarının çelişkili olması veya hedeflenen kârların yakalanamaması gibi durumlar, planın kaynaklarla orantısız olduğuna işaret eder ve talebin reddine yol açar (İstanbul Anadolu 1. ATM – 2021/918; Ankara Batı ATM – 2019/785).

Sonuç
Alacaklılara sunulan bir konkordato ödeme planının tasdik edilebilmesi için, İİK m. 305’te belirtilen kümülatif şartları eksiksiz olarak karşılaması zorunludur. Yargı kararları, bu şartlar arasında özellikle “alacaklılar arasında eşitlik” ve “kaynaklarla orantılılık” ilkelerine büyük önem atfedildiğini göstermektedir. Bir ödeme planı, sadece alacaklıların çoğunluğu tarafından kabul edilmesiyle değil, aynı zamanda adil, dengeli, ekonomik gerçeklerle uyumlu ve gerçekleştirilebilir olmasıyla hukuki geçerlilik kazanır. Mahkemeler, konkordato kurumunun amacından saptırılarak borçluya haksız avantaj sağlayan veya alacaklıları aşırı zarara uğratan planları re’sen düzeltme veya reddetme yetkisini aktif olarak kullanarak menfaatler dengesini korumaktadır. Bu nedenle, bir ödeme planı hazırlanırken tüm bu zorunlu hususların titizlikle gözetilmesi, projenin başarısı için hayati önem taşımaktadır. Bir makale önerisi.
Neden uzman konkordato avukatı desteği gereklidir?
Bu çalışma, konkordato projeleri kapsamında alacaklılara sunulan ödeme planlarının içermesi gereken zorunlu unsurları, İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümleri ve güncel yargı kararları çerçevesinde incelemektedir. Mahkemelerin konkordato planlarını değerlendirirken özellikle tenzilat oranı, vade, faiz, eşitlik ilkesi, kaynaklarla orantılılık ve planın gerçekleştirilebilirliği gibi kriterlere sıkı şekilde bağlı kaldığı görülmektedir. Uygulamada birçok konkordato talebi, yalnızca bu unsurlardan birinin eksikliği nedeniyle reddedilmekte veya tasdik edilse dahi üst mahkemelerde bozulmaktadır.
Yargı kararları açıkça göstermektedir ki, konkordato planının başarısı teknik ve stratejik bir hukuk bilgisini gerektirir. Her konkordato planı yalnızca borç ödeme takvimi değil, aynı zamanda borçlunun ekonomik varlığını sürdürme iradesini hukuken geçerli bir zemine oturtan bir projedir. Bu süreçte yapılan küçük bir hesap hatası, eksik belge ya da eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme, konkordato talebinin tamamen reddine neden olabilir. Bu nedenle, hem borçluların hem de alacaklıların menfaatlerini koruyacak şekilde hazırlanacak bir konkordato planının, uzman konkordato avukatlarının gözetiminde oluşturulması zorunluluk haline gelmiştir.
2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul, Tuzla, Pendik, Maltepe, Umraniye, Kartal, Maltepe, Gebze ve Tepeören bölgelerinde faaliyet gösteren işletmelere konkordato sürecinin her aşamasında profesyonel danışmanlık sağlamaktadır. Deneyimli konkordato avukatlarımız, ödeme planlarının yasal şartlara uygun hazırlanması, mahkeme ve komiser denetiminde kabul edilebilir bir yapı oluşturulması ve tasdik sürecinin başarıyla tamamlanması için kapsamlı hukuki destek sunmaktadır. Doğru yapılandırılmış bir ödeme planı, sadece borçtan kurtulmanın değil, aynı zamanda işletmenin yeniden yapılanmasının da temel adımıdır — bu nedenle konkordato sürecinin her aşamasında uzman avukat desteği hayati önem taşır.


