
Giriş
Bu çalışma konkordato başvurusunun mahkeme tarafından reddedilmesi durumunda borçlunun karşılaşacağı hukuki sonuçları ve başvurabileceği yasal yolları, sunulan yargı kararları analizleri ışığında incelemektedir. Analizler, konkordato talebinin reddinin borçlunun hukuki statüsüne (iflasa tabi olup olmamasına) göre farklı sonuçlar doğurduğunu göstermektedir. Başlıca sonuçlar arasında borçlunun iflasına karar verilmesi, konkordato sürecinde sağlanan koruma tedbirlerinin kaldırılması ve alacaklıların takibatlarına devam edebilmesi yer almaktadır. Bununla birlikte, borçlunun ret kararına karşı istinaf ve temyiz gibi kanun yollarına başvurma, belirli şartlar altında yeniden konkordato talep etme veya mahkeme dışı anlaşma yollarını deneme gibi imkanları da bulunmaktadır.
1. Konkordato Talebinin Reddi Sonrası Hukuki Sonuçlar
Yargı kararları, konkordato talebinin reddi halinde borçlunun hukuki ve mali durumuna göre farklılaşan sonuçlar ortaya koymaktadır.
a. İflas Kararı Verilmesi İflasa tabi borçlular (genellikle şirketler) için en sık karşılaşılan sonuç, konkordato talebinin reddiyle birlikte iflaslarına karar verilmesidir. Mahkemeler, konkordato projesinin başarıya ulaşamayacağının anlaşılması, borçlunun borca batık olması veya malvarlığının korunması gerekliliği gibi durumlarda İİK m. 292 uyarınca bu kararı re’sen vermektedir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında bu durum, “Konkordato talebinin reddi durumunda borçlunun da iflasına karar verileceği aynı maddede düzenlenmiştir. Borçlu borca batık olmasa da İİK’nun 292. maddesi gereğince konkordato talebi reddedildiğinde iflas kararının verilmesi gerekir” şeklinde net bir dille ifade edilmiştir (bam-Ankara 23. HD-2025/1130). Benzer şekilde, birçok ilk derece ve Yargıtay kararı, talebin reddiyle birlikte doğrudan iflas kararı verildiğini teyit etmektedir (yargitay-6. HD-2021/4143; ilkDerece-Ankara 1. ATM-2023/185).
b. İflas Kararı Verilmeyen Durumlar Bununla birlikte, ret kararı otomatik olarak iflas anlamına gelmemektedir. Borçlunun hukuki statüsü bu noktada belirleyicidir. İflasa tabi olmayan gerçek kişiler için konkordato talebi reddedilse dahi iflas kararı verilemez. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında, “iflasa tabi olmayan gerçek kişi yönünden kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir (ilkDerece-Bakırköy 3. ATM-2022/219). Ayrıca, iflasa tabi bir şirket olsa dahi, mahkeme yaptığı incelemede şirketin borca batık olmadığı kanaatine varırsa iflas kararı vermeyebilir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında, borçlu şirketin “borca batık olmadığı da gözönüne alınarak” iflas kararı verilmediği vurgulanmıştır (bam-İstanbul 17. HD-2025/429).
c. Koruma Tedbirlerinin Kaldırılması ve Diğer Sonuçlar İflas kararı verilsin veya verilmesin, konkordato talebinin reddedilmesiyle birlikte borçluya sağlanan tüm korumalar sona erer. Mahkemeler, “geçici mühlet kararının kaldırılmasına”, “tedbir kararlarının kaldırılmasına” ve “Konkordato komiserler kurulunun görevine son verilmesine” karar verir (ilkDerece-Ankara 1. ATM-2023/185). Bu durum, alacaklıların durmuş olan icra takiplerine devam etmelerine ve yeni takipler başlatmalarına yol açar. Nitekim bir kararda, konkordato talebinin reddi sonrası icra takibine devam edildiği görülmektedir (ilkDerece-Antalya 4. ATM-2020/340).
2. Borçlunun Başvurabileceği Hukuki Yollar ve Diğer Seçenekler
Konkordato talebi reddedilen borçlu, karara karşı çeşitli hukuki yollara başvurabilir.
a. Kanun Yolları: İstinaf ve Temyiz Borçlunun en temel hakkı, ret kararına karşı kanun yollarına başvurmaktır. Kararlar, ret kararının tebliğinden itibaren genellikle iki hafta içinde istinaf yolunun açık olduğunu belirtmektedir (ilkDerece-Sakarya ATM-2023/198; ilkDerece-Kayseri 1. ATM-2025/324). İstinaf başvurusunun da reddedilmesi halinde ise Yargıtay nezdinde temyiz yolu açıktır. Bir Yargıtay kararında, “Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir” ifadesiyle bu süreç açıkça görülmektedir (yargitay-15. HD-2021/640). İstinaf başvurusu, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını sağlayabilir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında, ilk derece mahkemesinin ret kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak konkordato talebinin kabul edildiği ve projenin tasdik edildiği bir örnek bulunmaktadır (bam-Ankara 23. HD-2025/854). Ayrıca, yargılama sırasında “konkordato talep eden borçlu şirketlerin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkemeye çağrılarak dinlenmediği” gibi usuli hatalar, kararın üst mahkemece bozulmasına neden olabilmektedir (yargitay-15. HD-2021/2921).
b. Yeniden Konkordato Başvurusu Yargı kararları, konkordato talebinin reddinin kural olarak yeni bir başvuruya engel olmadığını göstermektedir. Bir mahkeme kararında, “Konkordato talebinden feragat durumunda veya reddi durumunda kural olarak aynı borçlu için yeniden konkordatoya başvurma önünde engel bulunmamaktadır” denilmiştir (ilkDerece-İstanbul Anadolu 1. ATM-2025/43). Ancak bu hakkın kötüye kullanılmaması gerekir. Özellikle önceki başvurunun borçlunun dürüst olmayan davranışları nedeniyle reddedilmesi halinde yeniden başvuru yapılamayacağı ve mahkemenin yeni başvuruyu incelerken “daha titiz olması gerektiği” belirtilmiştir (bam-Sakarya BAM 7. HD-2024/1062).
c. Mahkeme Dışı Anlaşma Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararı, borçlunun başvurabileceği alternatif bir yola işaret etmektedir. Buna göre borçlu, “Resmi makamları sürece katmaksızın alacaklılar ile tek tek görüşerek borç ödeme konusunda karşılıklı anlaşma yapabilirler.” Bu yol, “mahkeme dışı konkordato” olarak adlandırılmakta ve borçluya alacaklılarıyla doğrudan müzakere etme imkanı tanımaktadır (bam-Erzurum BAM 3. HD-2021/1891).
Sonuç
İncelenen yargı kararları, konkordato başvurusunun reddedilmesinin borçlu için ciddi sonuçlar doğurduğunu, ancak bu sonuçların tek tip olmadığını ortaya koymaktadır. İflasa tabi şirketler için en olası sonuç iflas kararı iken, iflasa tabi olmayan gerçek kişiler veya borca batık durumda olmayan şirketler için sadece koruma tedbirlerinin kaldırılması söz konusu olabilmektedir. Her durumda borçlunun, ret kararına karşı istinaf ve temyiz gibi etkili kanun yollarına başvurma hakkı bulunmaktadır. Yargılama sürecindeki usuli hatalar, kararın bozulması için önemli bir zemin oluşturabilmektedir. Ayrıca, şartların oluşması halinde yeniden konkordato başvurusu yapmak veya alacaklılarla mahkeme dışında anlaşma yoluna gitmek de borçlu için değerlendirilebilecek seçenekler arasındadır. Bir makale önerisi.

Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?
Konkordato başvurusunun mahkeme tarafından reddedilmesi; iflas kararı, mühlet ve koruma tedbirlerinin kaldırılması, icra takiplerinin yeniden başlaması ve borçlunun mali açıdan ciddi zararlara uğraması gibi çok ağır sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle konkordato, sıradan bir borç yapılandırma süreci değil; İcra ve İflas Kanunu’na sıkı sıkıya bağlı, ileri düzey hukuki ve finansal uzmanlık gerektiren özel bir prosedürdür.
Yargı kararları, hatalı hazırlanmış konkordato ön projelerinin, eksik belgelerin, yanlış düzenlenmiş karşılaştırmalı tabloların, mali analiz hatalarının veya eşitlik ilkesine aykırı ödeme planlarının başvurunun doğrudan reddine yol açtığını açıkça göstermektedir.
Bu nedenle uzman bir konkordato avukatının rehberliği, sürecin başarısı için hayati öneme sahiptir.
Uzman konkordato avukatının sağladığı kritik katkılar:
Dava şartı niteliğindeki tüm belgelerin eksiksiz ve usule uygun hazırlanması
Mali tabloların doğru, güncel ve gerçeğe uygun sunulması
Kaynaklarla orantılı, uygulanabilir ve mahkemelerin aradığı kriterleri taşıyan bir konkordato projesi oluşturulması
Alacaklı çoğunluğunun doğru hesaplanması ve stratejik yönetilmesi
Komiser raporlarının doğru yönlendirilmesi
Tasdik aşamasında mahkemenin re’sen araştırdığı tüm kriterlerin karşılanması
Başvuru reddedildiğinde ise, istinaf–temyiz kanun yollarının doğru kullanılması, yeni başvuru stratejisinin belirlenmesi ve gerekirse mahkeme dışı borç yapılandırma seçeneklerinin değerlendirilmesi ancak uzmanlıkla mümkündür.
2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul–Tuzla merkezli olup Pendik, Kartal, Maltepe, Ataşehir, Kadıköy, Şekerpınar, Darıca, Çayırova, Dilovası, Gebze ve Tepeören bölgelerinde konkordato başvurusu, mühlet ve tasdik süreçlerinde profesyonel hukuki destek sunmaktadır.
Deneyimli konkordato avukatları, dosyanın hazırlanmasından tasdik yargılamasına kadar sürecin tüm aşamalarını yöneterek konkordatonun başarı ihtimalini maksimum seviyeye çıkarmaktadır.



