
Giriş
Bu yazı, “Kiracımı nasıl tahliye edebilirim, ihtar göndermek yeterli mi? Tahliye edebilmem için neler yapmalıyım?” sorusuna, sunulan Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları temelinde yanıt vermek amacıyla hazırlanmıştır. İncelenen kararlar, kiracı tahliyesinin tek bir eylemle, özellikle de sadece ihtarname göndermekle mümkün olmadığını, aksine belirli yasal prosedürlere, sürelere ve şekil şartlarına sıkı sıkıya bağlı, çok aşamalı bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yazı, bu sürecin temel dinamiklerini, dikkat edilmesi gereken kritik noktaları ve farklı tahliye nedenlerine göre değişen yaklaşımları özetlemektedir.
İncelenen farklı yargı kararından elde edilen temel bulgular şu şekildedir:
İhtarname Tek Başına Yeterli Değildir: Kararların neredeyse tamamında vurgulanan en net bulgu, kiracıyı tahliye etmek için ihtarname göndermenin tek başına yeterli olmadığıdır. İhtarname, yasal sürecin zorunlu bir başlangıç adımı olmakla birlikte, tahliyeyi tek başına sağlamaz.
Mahkeme Kararı veya İcra Takibi Şarttır: Tahliye, ancak bir mahkeme kararı (tahliye ilamı) veya geçerli bir sebebe dayalı olarak başlatılan ve sonuçlanan bir icra takibi ile mümkündür. Yargıtay-3. Hukuk Dairesi’nin (2019/5313) belirttiği gibi, “…mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez.” Bu ilke, kiraya verenin kendi başına tahliye işlemi yapamayacağını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
İhtarnamenin İçeriği ve Usulü Hayati Önem Taşır: İhtarnamenin hukuki bir sonuç doğurabilmesi için içeriğinin kanunun aradığı şartları taşıması zorunludur. Özellikle kira borcunun ödenmemesi (temerrüt) nedeniyle çekilen ihtarlarda; talep edilen kira bedeli, ödeme için tanınan yasal süre (genellikle 30 gün) ve en önemlisi “verilen süre içinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin ve tahliye davası açılacağının açıkça belirtilmesi” gerekmektedir (Yargıtay-6. HD, 2011/4965; Yargıtay-3. HD, 2018/3224). Bu unsurlardan birinin eksikliği, ihtarı geçersiz kılabilir ve açılacak davanın reddine neden olabilir.
Tahliye Sebebine Göre Prosedürler Değişir: Tahliye süreci, dayandığı yasal sebebe göre farklılık gösterir. İncelenen kararlarda öne çıkan başlıca sebepler; kira borcunun ödenmemesi (temerrüt), bir kira yılında iki haklı ihtara sebep olunması, tahliye taahhüdü, yeni malikin ihtiyacı ve konut/işyeri ihtiyacıdır. Her bir senaryonun kendine özgü ihtar, dava açma süresi ve ispat yükümlülükleri bulunmaktadır.
Yasal Sürelerin ve Usulün Takibi Zorunludur: Tahliye davalarında haklı olsanız dahi, usuli hatalar veya sürelerin kaçırılması davanın reddedilmesine yol açabilir. Örneğin, tahliye taahhüdüne dayalı davaların “taahhüt edilen tarihi izleyen bir (1) ay içinde açılması” (Yargıtay-6. HD, 2011/13723) veya iki haklı ihtar sonrası davanın “kira sözleşmesinin bitiminden itibaren bir ay içerisinde açılması” (Yargıtay-6. HD, 2011/11846) gibi kritik sürelere uyulması şarttır.
Tahliye Sürecinde İzlenmesi Gereken Adımlar ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Kararlar, tahliye sürecinin farklı senaryolara göre nasıl işlediğine dair detaylı bilgiler sunmaktadır.
1. Kira Bedelinin Ödenmemesi (Temerrüt) Halinde:
Bu, en sık karşılaşılan tahliye sebebidir. Süreç şu adımları içerir:
Adım 1: Usulüne Uygun İhtarname veya Ödeme Emri: Kiracıya, ödenmemiş kira borcunu, bu borcu ödemesi için en az 30 gün süre tanındığını ve bu süre içinde ödeme yapılmazsa sözleşmenin feshedilerek tahliye davası açılacağını içeren yazılı bir ihtarname (genellikle noter kanalıyla) gönderilmelidir. Alternatif olarak, tahliye talepli icra takibi başlatılarak kiracıya bu ihtarları içeren bir ödeme emri gönderilebilir.
Adım 2: Dava veya İcra Mahkemesine Başvuru: Verilen 30 günlük sürede borç ödenmezse, kiraya veren Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tahliye davası açabilir veya başlattığı icra takibine itiraz edilmemişse İcra Hukuk Mahkemesi’nden tahliye talep edebilir.
Önemli Alıntı: Yargıtay-3. Hukuk Dairesi (2018/3224), ihtarda tahliye davası açılacağının belirtilmemesi halinde ne olacağını net bir şekilde açıklamıştır: “…ihtarnamede kira bedellerinin 30 gün içinde ödenmesi, aksi halde sözleşmenin feshedileceği bildirildiği halde davalı aleyhinde tahliye davası açılacağı hususu belirtilmemiştir.” Bu eksiklik nedeniyle mahkemenin tahliye kararı vermesi hatalı bulunmuştur.
2. Yeni Malik Olma Durumunda:
Kiralanan mülkü yeni satın alan bir malikseniz, süreç farklıdır. Yargıtay-6. Hukuk Dairesi’nin (2013/6427) belirttiği gibi, “…kiraya veren durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekir.” Yani yeni malik, öncelikle mülkü satın aldığını ve kiraların artık kendisine ödenmesi gerektiğini bir ihbarname ile bildirmelidir. Ancak bu bildirimden sonra kiracı temerrüde düşerse, standart temerrüt prosedürü işletilebilir.
3. Tahliye Taahhütnamesi Varlığında: Geçerli bir yazılı tahliye taahhütnamesi varsa, bu güçlü bir tahliye sebebidir. Ancak Yargıtay-6. Hukuk Dairesi (2011/13723) kararında belirtildiği gibi, dava veya icra takibinin taahhüt edilen tarihi izleyen bir ay içinde başlatılması zorunludur. Bu sürenin kaçırılması halinde taahhüde dayalı tahliye hakkı kaybolur.
4. Usul Hataları ve Diğer Kritik Detaylar: Kararlar, tahliye davalarının usuli hatalar nedeniyle kaybedilebileceğini göstermektedir:
Usulsüz Tebligat: İhtarname veya ödeme emrinin kiracıya yasalara uygun şekilde tebliğ edilmesi şarttır. Örneğin, bir şirkete yapılacak tebligatın yetkili temsilciye yapılması gerekirken yetkisiz bir çalışana yapılması, tebligatı geçersiz kılar (Yargıtay-6. HD, 2011/11557).
Yanlış Kişiye İhtar: İhtarname, kira sözleşmesinde taraf olan kiracıya gönderilmelidir. Kiracı olmayan birine gönderilen ihtar hukuki sonuç doğurmaz (Yargıtay-6. HD, 2010/973).
İcra Takibinde Eksiklik: Tahliye talepli icra takibi başlatılırken, takip talepnamesinde “tahliye” talebinin açıkça belirtilmesi zorunludur. Aksi halde, sonradan tahliye istenemez (Yargıtay-6. HD, 2012/2336).
Sonuç
Sunulan yargı kararları ışığında, kiracının tahliyesi için ihtarname göndermenin gerekli ancak asla yeterli bir adım olmadığı kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Tahliye süreci, yasal bir zemine oturtulması gereken, şekil ve süre şartlarına titizlikle uyulmasını gerektiren hukuki bir prosedürdür.
Kiraya verenlerin tahliye sürecinde başarılı olabilmeleri için:
Tahliye için Türk Borçlar Kanunu’nda belirtilen geçerli bir sebebe (temerrüt, iki haklı ihtar, ihtiyaç, tahliye taahhüdü vb.) sahip olmaları,
Bu sebebe uygun, kanunun aradığı tüm unsurları içeren bir ihtarnameyi usulüne uygun olarak kiracıya tebliğ etmeleri,
Yasal süreler içerisinde Sulh Hukuk Mahkemesi’nde tahliye davası açmaları veya İcra Müdürlüğü kanalıyla tahliye talepli takip başlatmaları,
Dava ve takip süreçlerindeki tüm usuli kurallara riayet etmeleri gerekmektedir.
Sürecin karmaşıklığı ve yapılacak küçük bir usul hatasının davanın kaybedilmesine neden olabileceği göz önünde bulundurulduğunda, bir avukattan profesyonel hukuki destek alınması şiddetle tavsiye edilir. Bir yazı önerisi.

Neden Tuzla Avukat Desteği Gerekli?
Kiracı tahliyesi süreci, yalnızca ihtarname göndermekle tamamlanmayan, usul ve süre şartlarına sıkı sıkıya bağlı, çok aşamalı bir hukuki süreçtir. Tahliye sebepleri, ihtarname içeriği, tebligat usulleri ve mahkeme veya icra prosedürleri konusundaki en küçük bir hata, davanın reddine yol açabilir.
Tuzla, İstanbul’un en yoğun kira ve ticari mülk hareketliliğine sahip bölgelerinden biri olması nedeniyle, bu alanda uzmanlaşmış avukatlar kritik bir rol oynar. Tuzla’da faaliyet gösteren uzman avukatlar:
Bölgesel uygulamaları ve mahkeme pratiklerini yakından bilir; Sulh Hukuk Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinde sürecin hızlı ve doğru ilerlemesini sağlar.
İhtarnamenin veya tahliye talepli icra takibinin yasal şartlara uygun hazırlanmasını temin eder ve olası eksiklikleri önler.
Tahliye sebebine göre (temerrüt, tahliye taahhüdü, yeni malik ihtiyacı vb.) doğru stratejiyi belirler ve dava sürecinde riskleri minimize eder.
Usul hatalarını önleyerek, hak kaybını önler ve tahliye sürecinin etkin sonuçlanmasını sağlar.
Bu nedenle İstanbul, Tuzla avukat, Pendik avukat, Kartal avukat, Maltepe avukat, Aydınlı avukat, Orhanlı avukat, Gebze avukat, Çayırova avukat, Tepeören avukat, Darıca avukat, Bayramoğlu avukat gibi bölgelerde kiracının tahliyesinde hem hak kaybını önlemek hem de süreci en kısa ve güvenli şekilde tamamlamak için, Tuzla’da tahliye hukuku konusunda deneyimli bir avukattan profesyonel destek almak büyük önem taşır.

