
AİHM’e göre Yaptığı bir açıklama nedeniyle kişi hakkında başlatılan soruşturmanın cezasızlıkla sonuçlanması, ifade özgürlüğü hakkının ihlalini engellemez. Çünkü gelecekte benzer bir soruşturmaya uğrama korkusu, kişi üzerinde düşüncelerini açıklama konusunda caydırıcı etki yapar.
İfade özgürlüğüne yönelik adli veya idari soruşturma başlatma ya da başka bir tedbir uygulama şeklinde gerçekleşen bir müdahalenin usul veya esastan ya da fiili durumdan kaynaklanan bir sebepten dolayı takipszilik veya beraat gibi bir kararla cezasızlıkla sonlandırılmış olması, tek başına AİHS’in 10. maddesinin ihlaline engel olmaz. Çünkü doğrudan bir etki doğurmayan, ancak ifade özgürlüğünü kullanan kişi üzerinde gelecekte bir soruşturmaya uğrama, başka bir tedbir veya yaptırıma maruz kalma tehdidi oluşturan ve bu nedenle kişinin davranışlarını ileriye dönük değiştirici veya sınırlayıcı etki doğuran her türlü soruşturma/tedbir müdahale olarak kabul edilmektedir. Zira gelecekte aynı veya benzeri bir müdahalenin yeniden başlatılması ihtimalinin bulunması bile tek başına kişi üzerinde caydırıcı etki (chilling effect) yapar.
Bu nitelikte bir korku veya kaygı nedeniyle kişi bir daha aynı soruşturmaya, engelleyici tedbire veya başka bir yaptırıma maruz kalma riskine girmemek için kendi bilgi ve düşüncelerini ifade etme, yayma konusunda kendisini sınırlamaya veya değiştirmeye zorlayacağı açıktır. Dolayısıyla uygulanan adli/idari soruşturma veya tedbirin sonuçsuz kalması veya verilen cezanın kaldırılmış olması ifade özgürlüğüne yönelik müdahalenin olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmaya ve dahası ifade özgürlüğü hakkının ihlalini engellemeye yeterli olmaz. (Bkz.Altuğ Taner Akçam/Türkiye, 2011, pr.68; Aktan/Türkiye, pr.27-28;Döner ve Diğerleri/Türkiye, 2007, pr.86-89;Gülcü/Türkiye, 2016, pr.99)

İfade Özgürlüğü Hakkı Bireysel Başvurularında Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?
İfade özgürlüğüne yönelik bir müdahaleyi AYM veya AİHM önünde başarıyla ortaya koymak, sadece mağduriyeti anlatmakla sınırlı değildir. Başarılı bir bireysel başvuru için şu unsurlar gereklidir:
Somut olay ile müdahale arasında hukuki bağın kurulması, Soruşturma veya tedbirin birey üzerindeki caydırıcı etkisinin açık biçimde ispatı, AİHM ve AYM içtihatlarına uygun teknik dilekçe hazırlığı, Olayın içeriğiyle örtüşen önceki ihlal kararlarının doğru sunulması
Bu süreç, ciddi hukuki analiz ve deneyim gerektirir. Uzman bir avukat, yalnızca olayın anlatımını değil, olayın ifade özgürlüğü açısından neden ihlal oluşturduğunu hukuk diliyle etkili biçimde açıklar. Nitekim, özellikle ifade özgürlüğü başvurularında başarı şansı, uzman avukatın desteğiyle hazırlanmış bireysel başvurularda çok daha yüksektir. Aksi takdirde, haklı bir şikâyet, teknik eksiklik veya yanlış hukuki değerlendirme nedeniyle reddedilebilir.


