
Giriş
Bu bu çalışma, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin usul ve esasları, başvuruların reddine neden olan temel eksiklikleri ve bu konudaki idari işlemlere karşı açılan davalarda mahkemelerin en çok iptal kararı verdiği hususları, sunulan literatür verileri ışığında analiz etmektedir. 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun (TVK) 16. maddesi uyarınca, bir Türk vatandaşı ile evlenmek, yabancıya doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmamakta; bu hak, kanunda belirtilen şartların yerine getirilmesi ve yetkili makam olan İçişleri Bakanlığı’nın kararı ile elde edilebilen bir statü olarak düzenlenmiştir. Literatür, bu sürecin idarenin takdir yetkisi ile yargı denetimi arasındaki denge üzerine kurulu olduğunu ve mahkeme kararlarının uygulamanın sınırlarını belirlemede kritik bir rol oynadığını göstermektedir.
1. Evlilik Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılmasının Şartları
Evlilik yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması, hem usule hem de esasa ilişkin bir dizi şartın bir arada bulunmasını gerektirir.
a. Esasa İlişkin Şartlar
TVK’nın 16. maddesi, evlilik yoluyla vatandaşlık kazanmak isteyen yabancıda aranan temel şartları açıkça belirtmektedir. Bu şartlar kümülatiftir ve birinin eksikliği başvurunun reddi için yeterlidir. Öncelikle geçerli bir evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma başvurusu için, başvuruda bulunan yabancının Türk vatandaşıyla kurduğu evlilik kurumunun üzerinden üç yıl geçmiş olması ve hâlen devam ediyor olması gerekmektedir. Bu şartlara ilave olarak başvuruda bulunan yabancıda; aile birliği içinde yaşama, evlilik birliğiyle bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama ve millî güvenlik ve kamu düzeni açısından engel teşkil edecek bir hâlin bulunmama şartları da aranmaktadır.”
Bu şartlar şunlardır:
En Az Üç Yıl Evli Kalma: Başvuru tarihinde yabancının bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldır evli olması ve evliliğin devam ediyor olması gerekmektedir.
Aile Birliği İçinde Yaşama: Eşlerin fiilen birlikte yaşaması ve evliliğin göstermelik (muvazaalı) olmaması esastır. Bu şart, kanun koyucunun gerçek evlilikleri teşvik etme amacını yansıtmaktadır.
Evlilik Birliğiyle Bağdaşmayacak Faaliyette Bulunmama: Başvuranın genel ahlaka aykırı, aile kurumunun saygınlığını zedeleyici veya evlilik birliğinin devamını imkansız kılan faaliyetler içinde olmaması beklenir.
Millî Güvenlik ve Kamu Düzeni Bakımından Engel Teşkil Edecek Bir Hali Bulunmama: Başvuranın kamu düzenini bozacak veya ulusal güvenliği tehdit edecek bir durumunun olmaması gerekir.
b. Usule İlişkin Şartlar
Başvuru süreci belirli bir usule tabidir. Türk vatandaşlığını evlenme yoluyla kazanmak isteyen yabancı, yurt içinde ikamet edilen yer valiliğine, yurt dışında ise dış temsilciliklere başvuru yapabilir. . Evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması istemiyle yapılacak başvurularda, yabancıların başvuru için gerekli şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, illerde oluşturulan “Vatandaşlık Başvuru İnceleme Komisyonu tarafından yapılacaktır.”
Başvurular, yurt içinde valiliklere, yurt dışında ise konsolosluklara yapılır. Başvuru makamları, ilk incelemeyi yaparak dosyanın eksiksiz olup olmadığını kontrol eder. Eksiklik durumunda başvuru kabul edilmeyebilir. Nihai karar ise İçişleri Bakanlığı tarafından verilir.
2. Başvuruların Reddine ve Yargısal İptale Konu Olan Hususlar
Başvuruların reddedilmesi, genellikle TVK m. 16’da sayılan esasa ilişkin şartların sağlanamamasına dayanmaktadır. Ancak idarenin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız olmayıp, mahkemeler tarafından hukuka uygunluk denetimine tabi tutulmaktadır. Mahkeme kararlarında en sık iptale konu olan hususlar şunlardır:
a. Aile Birliği İçinde Yaşama Şartının Yorumu ve Muvazaalı Evlilik İddiaları
İdarenin en sık başvurduğu ret gerekçelerinden biri, evliliğin göstermelik olduğu ve “aile birliği içinde yaşama” şartının sağlanmadığı iddiasıdır. Ancak mahkemeler, bu iddianın soyut beyanlarla değil, somut delillerle ispatlanmasını aramaktadır. Bir Danıştay kararında, idarenin “aile birliği içinde yaşama” şartının sağlanmadığı gerekçesiyle yaptığı ret işlemi, mahkeme tarafından şu gerekçelerle iptal edilmiştir: “…kanun koyucunun hedefinin muvazaalı evliliklerin önüne geçip gerçek evlilikler tesis etmek olduğu, davacının talebi doğrultusunda idarece yapılan soruşturma sonucunda davacının evlendikten sonra aile birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama şartlarını sağlamadığı ile ilgili bir tespitin bulunmadığına… vatandaşlık başvurusunda bulunan yabancı eşin aile birliği içinde yaşama şartını sağlamadığından dolayı vatandaşlık talebinin reddi şeklindeki idari işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı…” Mahkemeler, idarenin yaptığı tahkikatın yetersiz veya varsayımlara dayalı olması durumunda ret kararlarını hukuka aykırı bulmaktadır.
b. Evlilik Birliğiyle Bağdaşmayan Faaliyetler
Bu şartın yorumlanmasında mahkemeler, söz konusu faaliyetlerin zamanlamasına ve niteliğine özel bir önem atfetmektedir. Evlilik birliği gerçekleşmeden uzun zaman önce evlilik birliğiyle bağdaşmayan faaliyetlerde bulunma salt bu nedenle vatandaşlık başvurusunun reddi sebebi sayılmamış, bu faaliyetin evlilik birliğinde de devam ettiğine dair somut deliller ve ifadeler aranmıştır. Evlilik birliği içinde yapılmamış, evlenmeden sonra devam etmemiş veya tekrarlanmamış bu tür faaliyetler birçok mahkeme kararında vatandaşlık başvurusunun reddi sebebi sayılmamıştır.
Bu içtihat, idarenin başvuranın geçmişteki eylemlerini, evlilik birliği üzerindeki güncel bir etkisi olmaksızın mutlak bir ret nedeni olarak kullanamayacağını göstermektedir.
c. Türk Vatandaşı Eşin Durumunun Başvuruya Etkisi
TVK m. 16’da başvuran yabancı eş için şartlar sayılmışken, Türk vatandaşı eşe dair bir şart bulunmamaktadır. Buna rağmen idarenin, Türk vatandaşı eşin adli sicil kaydını veya hükümlülük durumunu gerekçe göstererek başvuruyu reddettiği durumlar yaşanmaktadır. Mahkemeler, bu tür ret kararlarını “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesine aykırı bularak iptal etmektedir. Anayasa’nın 38. maddesindeki ceza sorumluluğunun şahsîliği ilkesi, 66. maddesindeki vatandaşlık hukukuna dair kanunîlik ilkesi ve TVK 16’daki evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma şartları göz önüne alındığında, idarenin Türk vatandaşı eşin adlî sicilini, tutukluluk ve hükümlülük durumunu dikkate alarak yabancı eşin evlenme yoluyla vatandaşlık kazanma başvurusunu reddetmesinin hukuka aykırılık teşkil edeceği görülür. Mahkeme kararlarında da bu husus çokça gündeme gelmiş, yabancı eşin Türk vatandaşı eşin suçuyla bağlantısı görülmezse idarenin vatandaşlık başvurusunun reddi kararları iptal edilmiştir.
d. Millî Güvenlik ve Kamu Düzeni Gerekçesi
Bu gerekçe, idareye en geniş takdir yetkisini tanıyan alandır. Ancak bu yetki de mutlak değildir. Bununla birlikte, MİT Müsteşarlığı gibi istihbarat birimlerinden gelen raporlar söz konusu olduğunda, mahkemelerin idarenin takdirini daha geniş yorumladığı görülmektedir. Bu durum, milli güvenlik gerekçesinin yargısal denetiminin diğer gerekçelere göre daha sınırlı olabildiğini göstermektedir.
e. Yürürlükten Kaldırılmış veya Kanuna Aykırı Yönetmelik Hükümlerine Dayanılması
Vatandaşlık başvurularının reddinde, kanunda yer almayan ancak yönetmeliklerle getirilmiş şartların gerekçe gösterilmesi, “kanunilik ilkesi”ne aykırılık teşkil etmektedir. Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in (TVKUY) 25. maddesinde yer alan “hakkında soruşturma olması” halinin ret sebebi sayılmasının masumiyet karinesine ve kanunilik ilkesine aykırı olduğunu belirtmektedir. Benzer şekilde, evliliğin butlanı halinde vatandaşlığın kaybına ilişkin bir düzenlemenin kanunda olmamasına rağmen yönetmelikte yer almasının Anayasa’ya aykırıdır. Mahkemeler, bu tür normlar hiyerarşisine aykırı idari işlemleri iptal etme eğilimindedir.
Sonuç
Literatür analizi, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılmasının kanunla belirlenmiş net şartlara bağlı olduğunu, ancak bu şartların yorumlanmasında idarenin takdir yetkisinin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, bu takdir yetkisi sınırsız değildir ve yargı denetimine tabidir. Mahkeme kararları, özellikle aşağıdaki hususlarda idarenin keyfi uygulamalarına karşı bir güvence oluşturmaktadır:
İspat Külfeti: “Aile birliği içinde yaşama” gibi soyut şartların yokluğunun idare tarafından somut ve şüpheye yer bırakmayacak delillerle ispatlanması gerekmektedir.
Şahsilik İlkesi: Türk vatandaşı eşin durumu, başvuran yabancı eşin durumuyla doğrudan bir bağlantı kurulmadıkça, tek başına bir ret nedeni olarak kullanılamaz.
Zaman Bakımından Sınırlaması: “Evlilik birliğiyle bağdaşmayan faaliyetler”in evlilik süresi içinde gerçekleşmiş olması veya bu süreçte devam ettiğinin kanıtlanması aranır.
Kanunilik İlkesi: İdari işlemler, kanunda açıkça belirtilmeyen veya yürürlükten kaldırılmış yönetmelik hükümlerine dayandırılamaz.
Bu çerçevede, evlilik yoluyla vatandaşlık başvurularında ret kararlarına karşı açılan davalarda, idari işlemin gerekçesinin somut delillere dayanıp dayanmadığı ve hukukun genel ilkelerine (şahsilik, kanunilik, masumiyet karinesi) uygun olup olmadığı, yargısal denetimin odak noktasını oluşturmaktadır. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?
Evlilik yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması süreci, sadece bir evlilik beyanı değil; idari, hukuki ve yargısal aşamaları olan çok katmanlı bir vatandaşlık prosedürüdür. Başvuruların büyük bölümü, eksik belge, aile birliği şartının yanlış değerlendirilmesi veya idarenin takdir yetkisinin hatalı kullanılması nedeniyle reddedilmektedir.
Özellikle İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Gebze, Tepeören, Aydınlı ve Orhanlı gibi yabancı nüfusun yoğun olduğu bölgelerde yapılan vatandaşlık başvurularında, mülakat süreci, evlilik birliğinin fiili olarak sürdürülüp sürdürülmediği ve kamu düzeni incelemeleri özel bir titizlik gerektirir. Bu aşamada yapılacak küçük bir hata, başvurunun reddine veya yıllar sürecek dava süreçlerine yol açabilir.
Bu nedenle, sürecin başından itibaren vatandaşlık ve yabancılar hukuku alanında uzman bir avukatın desteği kritik öneme sahiptir. Uzman bir avukat:
Başvurunun eksiksiz hazırlanmasını sağlar,
İdarenin keyfi veya hatalı değerlendirmelerine karşı etkili savunma geliştirir,
Ret durumunda idari dava sürecini profesyonelce yürütür,
Mülakat öncesi hazırlık, belge kontrolü ve ifade tutarlılığı konularında yönlendirme yapar.
Doğru hukuki stratejiyle hazırlanan bir başvuru, hem başarılı vatandaşlık kazanımını hem de idari sürecin en kısa sürede tamamlanmasını sağlar. Bu nedenle, İstanbul ve çevresinde faaliyet gösteren tecrübeli bir vatandaşlık avukatıyla çalışmak, süreci güvenle yönetmenin en etkili yoludur.



