Giriş

Bu yazı, “Destekten yoksun kalma tazminatı nedir?” ve “Bu tazminat talep edilebilir mi?” sorularına yanıt olarak sunulan yargı kararları ve hukuki dokümanların analiziyle hazırlanmıştır. Yazı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) Madde 53/3’te düzenlenen destekten yoksun kalma tazminatının tanımını, amacını, talep koşullarını, hukuki niteliğini ve uygulamadaki farklılıkları incelemektedir. Analiz, Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemeleri ve İlk Derece Mahkemeleri’nin çeşitli kararlarını esas alarak konuyu bütüncül bir bakış açısıyla ele almaktadır.

Tanım ve Amaç: Destekten yoksun kalma tazminatı, bir kişinin haksız bir fiil sonucu ölümü nedeniyle, hayattayken onun maddi yardımından faydalanan kişilerin bu destekten mahrum kalmaları sonucu uğradıkları zararın giderilmesidir. Yargı kararlarında tazminatın temel amacı istikrarlı bir şekilde, “destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.” (örn: bam-Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi-2022/447-2022/633).

Temel Şart “Eylemli Destek”: Tazminata hükmedilebilmesi için aranan en temel şart, ölen kişi (destek) ile tazminat talep eden (destekten yoksun kalan) arasında hukuki bir bağdan (akrabalık, mirasçılık vb.) ziyade, fiili bir durumun varlığıdır. Kararlarda bu durum, “ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı” olarak ifade edilmektedir.

Bağımsız ve Asli Bir Hak: Bu tazminat hakkı, ölenin mirasçılarına kalan bir hak olmayıp, doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin şahsında doğan “asli ve bağımsız” bir haktır. Sigorta Tahkim Komisyonu kararında belirtildiği gibi, bu zarar “mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır.” (sigorta—–2015/İHK.1294-03.06.2016).

Kusurun Rolü: Genel kural, sorumluların kusuru oranında tazminatın talep edilebilmesidir. Ancak, desteğin %100 kusurlu olduğu durumlarda tazminat talep edilip edilemeyeceği konusunda farklı yaklaşımlar mevcuttur. Bazı kararlar, desteğin tam kusurlu olması halinde yakınlarının tazminat talep edemeyeceğini belirtirken (ilkDerece-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi-2021/736-2022/314), bu konu Yargıtay içtihatlarında tartışmalıdır ve somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmektedir.

1. Hukuki Dayanak ve Kavramsal Çerçeve

Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesinde “Ölüm Hâlinde Zararlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Maddenin 3. fıkrası, “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” ifadesiyle bu zararın tazmin edileceğini hüküm altına almıştır.

Yargı kararları, bu tazminatın amacını salt bir maddi kaybın giderilmesi olarak görmemekte, sosyal bir boyutu olduğunu vurgulamaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun atıf yapılan bir kararında tazminatın niteliği şöyle açıklanmıştır: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır. (ilkDerece-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi-2019/912-2021/1169)

2. Tazminatın Şartları ve “Destek” Kavramı

Mahkemeler, destekten yoksun kalma tazminatına hükmederken belirli şartların varlığını aramaktadır. Bu şartların en önemlisi, “destek” kavramının içeriğidir. Kararlarda bu kavramın hukuki bir ilişkiden ziyade fiili bir durumu ifade ettiği ısrarla belirtilmektedir: “6098 sayılı TBK 53/3 maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.” (ilkDerece-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi-2022/2-2022/1069)

Bu kapsamda, düzenli ve sürekli yardımın varlığı esastır. Ayrıca bazı kararlarda, destekten yoksun kalanın “devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunması” gerektiği de ek bir şart olarak belirtilmiştir (ilkDerece-Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi-2021/1075-2023/639).

Öte yandan, anne ve babanın çocuklarının ölümü nedeniyle açtıkları davalarda, ispat külfeti açısından bir kolaylık sağlanmıştır. Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında bu durum, “Anne, babanın çocuğunun haksız fiil ve / veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, çocukların anne – babaya destek olduklarının karine olarak kabulü gerekmektedir” şeklinde ifade edilmiştir.

3. Kusur Durumunun Tazminat Talebine Etkisi

Tazminat talebinin kabul edilip edilmemesinde kusur durumu kritik bir rol oynamaktadır. Sorumluların kısmi kusurlu olduğu durumlarda, kusurları oranında tazminat ödemeleri genel bir kuraldır.

Ancak en tartışmalı konu, ölen desteğin kazanın meydana gelmesinde tam (%100) kusurlu olduğu durumlardır. İncelenen kararlardan Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/314 sayılı kararı, bu durumda tazminat talebinin reddedilmesi gerektiği yönündedir. Mahkeme bu görüşünü şu gerekçeye dayandırmıştır: “…destekten yoksun kalma tazminatının yansıma yolu ile doğan bir zarar olduğu, destek tazminatı talep edenlerin kendisine destek sağlayanın hakkından daha fazlasına sahip olamayacağı…” Bu yaklaşım, destekten yoksun kalma hakkını, ölenin kendi uğrayacağı zararı talep etme hakkına bağlı “yansıma bir zarar” olarak kabul etmektedir. Ancak bu görüş, tazminat hakkının “bağımsız ve asli bir hak” olduğu yönündeki yerleşik içtihatlarla çelişki yaratabilmektedir. Nitekim İzmir Bölge Adliye Mahkemesi kararında, bu hakkın “desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına ait” olduğu ve destek olan kişinin kusurundan etkilenmeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle, desteğin tam kusurlu olduğu hallerde tazminat talebinin akıbeti, Yargıtay’ın güncel içtihatları ve somut olayın koşulları çerçevesinde dikkatle değerlendirilmesi gereken bir husustur.

Sonuç

Yapılan inceleme neticesinde, destekten yoksun kalma tazminatının;

Haksız bir fiil sonucu ölen kişinin fiili ve düzenli yardımlarından mahrum kalanların, ölümden önceki yaşam standartlarını korumayı amaçlayan, sosyal karakterli ve kendine özgü bir tazminat türü olduğu,

Talebin temel şartının, akrabalık gibi hukuki bağlardan ziyade, fiili, düzenli ve sürekli bir yardım ilişkisinin varlığı olduğu,

Bu hakkın, ölenin terekesine dahil olmayan, doğrudan destekten yoksun kalanın şahsında doğan bağımsız bir hak olduğu,

Tazminat talebinin, sorumluların kusuru oranında kabul edildiği, ancak ölen desteğin tam kusurlu olduğu durumlarda tazminat talep edilip edilemeyeceği hususunun yargı kararlarında tartışmalı olduğu ve farklı yorumlara açık olduğu tespit edilmiştir.

Bu nedenle, destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinde, fiili destek ilişkisinin somut delillerle ispatlanması ve özellikle kazadaki kusur oranlarının tespiti, davanın sonucu açısından belirleyici olacaktır. bir yazı önerisi.

Neden Tuzla Avukat Desteği Gerekli?

Destekten yoksun kalma tazminatı davaları, hem maddi hem de manevi boyutları olan, karmaşık hukuki süreçler içeren davalardır. Bu davalarda doğru delillerin toplanması, fiili destek ilişkisinin ispat edilmesi, kusur oranlarının doğru değerlendirilmesi ve güncel Yargıtay içtihatlarının takip edilmesi büyük önem taşır.

Özellikle tazminat hesaplamaları teknik bilgi gerektirmekte olup, küçük bir hata hak kaybına yol açabilir. Ayrıca, desteğin kusuru, sigorta şirketlerinin sorumluluğu ve dava zamanaşımı süreleri gibi konularda yapılan hatalar, tazminatın tamamen reddedilmesine dahi sebep olabilir.

Tuzla’da faaliyet gösteren bir avukat;

Delillerin toplanması ve mahkemeye sunulması konusunda profesyonel destek sağlar,

Kusur oranlarının doğru tespit edilmesi ve itirazların yapılmasında rol oynar,

Sigorta şirketleri ve karşı tarafla müzakerelerde hak kaybını önler,

Güncel Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarını takip ederek davayı en güçlü şekilde yürütür.

Bu nedenle, İstanbul, Tuzla avukat, Pendik avukat, Kartal avukat, Maltepe avukat, Gebze avukat, Aydınlı avukat, Orhanlı avukat, Tepeören avukat, Darıca avukat, Bayramoğlu avukat veya Çayırova avukat, Şekerpınar avukat, Güzelyalı avukat Postane avukat ve Akfırat avukat gibi bölgelerde ya da Tuzla’da ikamet eden veya burada dava açacak kişilerin, alanında deneyimli bir Tuzla avukatından profesyonel destek alması, hem sürecin hızlanması hem de en yüksek tazminat miktarının elde edilmesi açısından son derece önemlidir.