Av.Meryem Günay, Av.Dr. Mehmet Günay
Ceza soruşturmasında takipsizlik kararı verilmesi, bireyin ifade özgürlüğü temelinde bireysel başvuruda bulunabilmesi için gereken mağdur statüsünü ortadan kaldırmaz. Genel olarak, bir bireyin ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği iddiasıyla başvuruda bulunabilmesi için, o kişinin bu hakka yönelik gerçek bir tehdit veya müdahaleye maruz kalmış olması gerekmektedir. Bir ceza soruşturmasında takipsizlik kararı alınması, bu tehdidin veya müdahalenin varlığını doğrulayabilir. Çünkü böyle bir soruşturma kişinin kendisinde ciddi stres ve kaygı yaratabilir, profesyonel aktivitelerini gölgeleyebilir ve önemli ölçüde kısıtlayabilir.
Örneğin, hükümetin bir başvuranın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 34. maddesi anlamında mağdur statüsüne sahip olmadığını iddia etmesi ve savcılığın başvurana karşı herhangi bir ceza davası açmaması, başvuranın mağdur statüsünü otomatik olarak ortadan kaldırmaz. Başvuran, ifade özgürlüğü hakkını kullanması nedeniyle soruşturmaya tabi tutulmuş ve yargılanma tehdidi altında kalmış olabilir. Yargılama tehdidi özellikle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesi gibi hassas ve tartışmalı maddeler söz konusu olduğunda daha da önem kazanır ve kişinin bu gibi hükümlerden doğrudan etkilenme riski artar. Diğer bir anlatımla bir kişi, bir yasa tarafından gerektirilen davranışını değiştirmek zorunda kaldığında veya yargılanma riski taşıdığında, bu yasanın haklarını ihlal ettiğini iddia edebilir. Bu durum, başvuranın ifade özgürlüğü hakkına yönelik potansiyel bir müdahaleyi gösterir ve bu da onun mağdur statüsüne sahip olabileceğini düşündürür. (Altuğ Taner Akçam/Türkiye, 2012, pr.49-52)

Anahtar kelimeler : İfade özgürlüğü, takipsizlik kararı, mağdur statüsü, bireysel başvuru, AİHM başvurusu, insan hakları avukatı, İstanbul ceza avukatı, ifade özgürlüğü ihlali,