Konkordato ilan edilince icra ve haciz işlemleri durur mu?

Giriş
Konkordato ilan edilince icra ve haciz işlemleri durur mu? Bu çalışma, konkordato ilan edilmesinin icra ve haciz işlemleri üzerindeki etkisini, sunulan yargı kararları analiz yanıtları çerçevesinde incelemektedir. Çalışma, konkordato sürecinde (geçici ve kesin mühlet) takip yasağının genel kuralını, bu yasağın hukuki dayanağını, kapsamını, istisnalarını ve sürecin farklı aşamalarında (mühlet, tasdik, ret) icra ve haciz işlemlerinin akıbetini analiz etmektedir.
Genel Kural: Takiplerin Durması: Yargı kararlarının tamamına yakını, konkordato talebi üzerine geçici veya kesin mühlet kararı verilmesiyle birlikte, borçlu aleyhine yeni icra takibi yapılamayacağı ve daha önce başlamış olan takiplerin duracağı konusunda hemfikirdir.
Hukuki Dayanak: Bu kuralın temel hukuki dayanağı, birçok kararda atıf yapılan İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 294. maddesidir. Bu madde, amme alacakları dahil olmak üzere tüm takiplerin durdurulmasını ve ihtiyati haciz gibi tedbirlerin uygulanmamasını emretmektedir.
Mühlet Öncesi Hacizlerin Akıbeti: Konkordato mühleti, mühletten önce usulüne uygun olarak konulmuş hacizleri kendiliğinden geçersiz kılmaz; sadece bu hacizlere dayalı satış gibi takip işlemlerinin yapılmasını engeller. Ancak konkordatonun tasdik edilmesiyle birlikte, İİK’nın 308/ç maddesi uyarınca, geçici mühlet kararından önce konulmuş ve henüz paraya çevrilmemiş hacizler hükümden düşer.
Önemli İstisnalar: Takip yasağı mutlak değildir. Rehinle temin edilmiş alacaklar için takip başlatılabilir veya devam edilebilir, ancak muhafaza ve satış işlemleri yapılamaz. Ayrıca, konkordato koruması asıl borçluya özgüdür ve genellikle müteselsil kefilleri veya aval verenleri kapsamaz.
Takip İşlemleri ve Davalar Ayrımı: Konkordato mühleti, icra takip işlemlerini durdururken, itirazın iptali gibi alacağın esasına ilişkin davaların açılmasına veya görülmesine engel teşkil etmez. Ancak bu davalar sonucunda verilecek kararların infazı, konkordato süreci sonuçlanana kadar yapılamaz.
Tedbirlerin Geçiciliği: Mühlet süresince uygulanan takip yasağı, konkordato sürecinin sonucuna bağlıdır. Konkordato talebinin reddedilmesi veya sürecin iflasla sonuçlanması halinde, mahkeme tarafından konulan tüm tedbirler kaldırılır ve alacaklıların takip yapma imkanı yeniden doğar.
A. Konkordatoda Takip Yasağının Genel Kuralı ve Kapsamı
İncelenen tüm yargı kararları, konkordato mühletinin (geçici ve kesin) borçluyu alacaklıların takiplerine karşı koruyan temel bir mekanizma olduğu konusunda birleşmektedir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2022/13472 E. sayılı kararında bu durum, İİK’nın 294. maddesine atıfla net bir şekilde ifade edilmiştir: “mühlet içerisinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takipler duracağı, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararlarının uygulanmayacağı”
Bu yasak, yalnızca özel alacakları değil, aynı zamanda kamu alacaklarını da kapsamaktadır (Danıştay 3. Daire, 2022/2552 E.; İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesi, 2022/1657 E.). Mahkemeler, mühlet kararı ile birlikte borçlunun malvarlığını korumak amacıyla “her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına” karar vermektedir (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2020/7768 E.). Mühlet kararı sonrası başlatılan takipler ise usulsüz kabul edilerek iptal edilmektedir (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2023/7159 E.).
B. Konkordatoda Mühlet Öncesi Konulan Hacizlerin ve Konkordatonun Tasdikinin Etkisi
Konkordato mühleti, başlamış takipleri “olduğu yerde” durdurur. Danıştay 3. Dairesi’nin 2023/4599 E. sayılı kararında, mühlet kararından önce usulüne uygun olarak tatbik edilmiş bir haczin, mühlet kararı nedeniyle kendiliğinden hukuka aykırı hale gelmeyeceği ve kaldırılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır. Bu yorum, mühletin mevcut haczin geçerliliğini değil, bu hacze dayalı ilerleyen işlemleri (örneğin satış) durdurduğunu göstermektedir.
Ancak konkordato projesinin tasdik edilmesiyle durum değişmektedir. Birçok ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararında vurgulandığı üzere, konkordatonun bağlayıcı hale gelmesiyle İİK’nın 308/ç maddesi devreye girer. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2025/854 E. sayılı kararında bu etki şöyle açıklanmıştır: “geçici mühlet kararından önce başlatılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür.” Bu hüküm, konkordatonun başarıya ulaşması halinde borçlunun, paraya çevrilmemiş eski hacizlerin baskısından kurtularak ticari faaliyetlerine devam etmesini amaçlamaktadır.
C. Konkordatoda Takip Yasağının İstisnaları ve Sınırları
Takip yasağı mutlak olmayıp, yargı kararlarında belirtilen önemli istisnaları bulunmaktadır:
Rehinli Alacaklar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2022/259 E. sayılı kararında belirtildiği gibi, rehinli alacaklılar için durum farklıdır: “Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.“ Bu durum, rehin hakkının sağladığı güvenceyi korurken, borçlunun malvarlığının paraya çevrilmesini engelleyerek konkordato sürecine imkan tanımaktadır.
Kefiller ve Aval Verenler: Konkordato mühletinin sağladığı koruma şahsidir ve sadece konkordato talep eden borçluyu bağlar. Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/456 E. sayılı kararında, “Konkordatoya ilişkin iddialar sadece asıl borçlu için geçerlidir” denilerek, asıl borçlunun konkordato sürecinde olmasının müteselsil kefillere karşı takip yapılmasına engel olmadığı belirtilmiştir. Benzer şekilde, aval verene müracaat hakkının da engellenmediği görülmektedir (İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi, 2021/1198 E.).
Dava Hakkı: Takip yasağı, icra takip işlemlerini kapsamakta, ancak alacağın tespiti veya tahsili için açılan davaları (örneğin itirazın iptali davası) engellememektedir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/1386 E. sayılı kararında, bu tür davaların konkordato sonucunu beklemeden devam edebileceği, ancak dava sonucunda verilecek kararın infazının mühlet süresince yapılamayacağı açıkça ifade edilmiştir.
D. Konkordatoda Tedbirlerin Sona Ermesi
Konkordato mühleti ile sağlanan koruma, sürecin nihai kararıyla sona erer. Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/403 E. sayılı kararında olduğu gibi, konkordatonun tasdikiyle birlikte “Mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının tasdik karar tarihi itibari ile kaldırılmasına” hükmedilir ve konkordato projesi devreye girer. Tersi durumda, konkordato talebinin reddedilmesi veya borçlunun iflasına karar verilmesi halinde de tedbirler kaldırılır ve alacaklıların takip hakları genel hükümler çerçevesinde yeniden canlanır (İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/1387 E.).

Sonuç
Sunulan yargı kararları ışığında, konkordato ilan edilmesiyle birlikte mahkemece verilen geçici veya kesin mühlet süresince borçlu aleyhine icra ve haciz işlemleri kural olarak durmaktadır. İİK’nın 294. maddesine dayanan bu yasak, amme alacakları da dahil olmak üzere yeni takip yapılmasını engeller ve mevcut takipleri olduğu yerde durdurur. Konkordatonun tasdiki halinde ise, mühletten önce konulan ve paraya çevrilmemiş hacizler İİK 308/ç uyarınca düşer. Ancak bu koruma; rehinli alacaklar (satış ve muhafaza yasağı kaydıyla), kefiller ve dava açma hakkı gibi önemli istisnalara tabidir. Sonuç olarak, konkordato mühleti, borçluya mali durumunu düzeltmesi için bir “nefes alma” imkanı tanırken, bu koruma sürecin başarısıyla sınırlı ve kanunda belirtilen istisnalar çerçevesinde geçerlidir. Yazı önerileri.
Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?
Konkordato süreci; takip yasağı, hacizlerin akıbeti, rehinli alacak istisnaları, tasdik sonrası hacizlerin düşmesi, kefil ve aval verenlere yönelik takiplerin devamı gibi son derece teknik alanlar içerdiğinden hataya kapalı bir prosedürdür. Yargı kararları, konkordato mühleti boyunca alacaklı–borçlu ilişkilerinin karmaşıklaştığını ve tek bir yanlış değerlendirmenin ciddi hak kayıplarına yol açabileceğini açıkça göstermektedir.
Bu nedenle, özellikle ticari hareketliliğin yoğun olduğu İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Kadıköy, Ataşehir, Ümraniye, Levent, Maslak gibi bölgelerde faaliyet gösteren şirketler ile Gebze, Dilovası, Çayırova, Tepeören, Şekerpınar sanayi hatlarında yer alan işletmeler için konkordato dosyalarının uzmanlıkla yürütülmesi hayati önem taşır.
Uzman bir konkordato avukatı;
Takip yasağının kapsamını, kamu alacakları dahil doğru şekilde değerlendirir,
Rehinli alacakların hangi işlemleri sürdürebileceğini netleştirir,
Mühlet öncesi hacizlerin tasdik sonrası düşüp düşmeyeceğini belirler,
Kefil ve aval verenler yönünden takip stratejisi oluşturur,
Mühlet, tasdik, ret, iflas gibi her senaryoda borçlunun ve alacaklının en az riskle hareket etmesini sağlar,
Süreç sonunda şirketin mali açıdan yeniden ayağa kalkabilmesi için hukuki yol haritasını hazırlar.
Konkordato, teknik yönleri nedeniyle yalnızca bir başvuru dosyasından ibaret değildir; doğru yönetilmediğinde şirketler için telafisi güç sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, sürecin tüm aşamalarının konkordato alanında deneyimli bir avukat tarafından yürütülmesi, hem borçlu hem alacaklı açısından en güvenli ve doğru yaklaşımdır.


















