NAVLUN SÖZLEŞMELERİ
Av.Meryem GÜNAY, Av.Dr.Mehmet Günay
1. Navlun Kavramı ve Navlun Sözleşmelerinin Deniz Ticaretindeki Önemi
Navlun, bir yükün deniz yoluyla taşınması karşılığında ödenen ücreti ifade eder. Bu ücretin belirlenmesi ve ödenmesi ise, deniz ticaretinin temel sözleşme türlerinden olan “navlun sözleşmeleri” ile güvence altına alınır. Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1138. maddesinden itibaren, navlun sözleşmesinin kuruluşu, kapsamı ve tarafların yükümlülükleri detaylandırılmıştır.

2. Navlun Sözleşmesinin Tanımı ve Hukuki Niteliği
Navlun sözleşmesi, Türk Ticaret Kanunu’nda taşıyanın, bir yükü navlun bedeli karşılığında deniz yoluyla belirli bir yere taşımayı taahhüt ettiği bir anlaşma olarak tanımlanır (TTK, m.1138). Türk hukukuna göre navlun sözleşmesi, bir taşıma sözleşmesi niteliği taşır ve aynı zamanda Borçlar Kanunu çerçevesinde bir borç sözleşmesi olarak değerlendirilir. Bu bağlamda, navlun sözleşmesi, taraflar arasında karşılıklı hak ve yükümlülükler doğuran, taşıyanın yükü güvenli bir şekilde taşıma ve varış noktasına teslim etme sorumluluğunu üstlendiği, taşıtanın ise navlun bedelini ödeme yükümlülüğü taşıdığı bir anlaşmadır.
Navlun sözleşmesinin hukuki yapısı, tarafların edim yükümlülükleri ve sorumluluklarının net şekilde belirlenmesi yönünden önem taşır. Bu tür sözleşmelerde, taşıyan ve taşıtanın hak ve yükümlülükleri yasa ile detaylandırılmış olup, deniz taşımacılığının güvenli, düzenli ve sözleşmeye uygun biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.
3.Navlun Sözleşmesinin Tarafları ve İlgilileri
Taşıyan: Navlun sözleşmesinde deniz yoluyla eşya taşıma taahhüdünde bulunan taraftır. Taşıyan, yükü belirlenen varış noktasına güvenli bir şekilde ulaştırmakla sorumlu olup geminin denize, yola ve yüke elverişli olmasını sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülükler, taşıyanın navlun sözleşmesindeki temel sorumlulukları arasındadır
Taşıtan: Taşıyan ile navlun sözleşmesi akdeden veya kendi adına ve hesabına navlun sözleşmesi akdedilen kişidir. Deniz yoluyla eşya taşıma karşılığında navlun ödemeyi üstlenir. Taşıtan, aynı zamanda yükleten olarak da hareket edebilir. Ancak bu zorunlu değildir. Taşıtan, taşımayı talep eden olarak taşıyanın taşıma yükümlülüğünü yerine getirmesini bekler ve navlun bedelini ödeme sorumluluğunu üstlenir.
Yükleten: Yükleten, navlun sözleşmesi kapsamında taşınacak malı gemiye getiren veya teslim eden kişidir. Yükleten, yükün taşıyana teslim edilmesi ve doğru bilgi sağlanması gibi sorumlulukları taşır. Bu kişi aynı zamanda taşıtan da olabilir, ancak taşıtandan farklı bir kişi olarak da hareket edebilir.
Donatan: Gemisini deniz taşımacılığı faaliyetlerinde kullanan kişiye donatan denir. Eğer donatan, gemisini başka birine devretmeden ve başka bir amaca tahsis etmeden deniz yoluyla eşya taşıma işini doğrudan üstlenirse, aynı zamanda “taşıyan” sıfatını da kazanmış olur. Böylelikle donatan, yük taşıma faaliyetini gemisinin işletmesini devretmeden kendisi yürütür ve navlun sözleşmesinde taşıyan olarak yer alır.
Gemi İşletme Müteahhidi: Kendisine ait olmayan bir gemiyi, deniz ticareti kapsamında kendi adına işleten kişiye gemi işletme müteahhidi denir. Bu kişi, gemiyi doğrudan veya kaptanı aracılığıyla kullanabilir. Gemi işletme müteahhidi, üçüncü şahıslarla olan hukuki ilişkilerinde, donatan gibi kabul edilir ve gemiyi işletme yetkisi dolayısıyla navlun sözleşmesinde donatan sıfatıyla işlem yapabilir.
Gönderilen: Gönderilen, taşınan yükün varma limanında kendi adına teslim alma hakkına sahip olan kişidir. Gönderilen, yükü teslim almakla birlikte, navlun ve ona bağlı masrafları, sürastarya ücretini ve teslim işlemlerinin gerektirdiği diğer tüm giderleri ödemekle yükümlüdür. Ayrıca, teslim aldığı yükle ilgili olarak kendi hesabına ödenmiş gümrük, resmi ve diğer masrafları da üstlenmek zorundadır. Gönderilenin bu sorumlulukları, teslimin dayandığı navlun sözleşmesi veya konşimento hükümlerine göre belirlenir.
Broker: Broker, navlun sözleşmesinin kurulması sürecinde taşıyan ve taşıtan gibi tarafları bir araya getiren, bu işlem için aracılık yapan kişidir. Brokerler, taşıyan ve taşıtan arasındaki iletişimi sağlamak, sözleşme şartlarını müzakere etmek ve her iki tarafın da çıkarlarını gözeterek uygun bir anlaşmaya varılmasını temin etmekle görevlidir. Brokerin rolü, taraflar arasındaki tüm detayların, navlun bedeli, taşınacak yükün miktarı, taşınma koşulları gibi unsurların netleştirilmesine aracılık etmeyi içerir. Sözleşmenin imzalanması ve tarafların anlaşmaya varmaları sonucunda broker, hizmeti karşılığında belirli bir komisyon alır. Bu komisyon, genellikle navlun bedelinin belirli bir yüzdesi olarak hesaplanır ve brokerin tarafsız hizmet sağlaması amacıyla her iki taraftan da komisyon alması yaygın bir uygulamadır.
4. Navlun Sözleşmesi Türleri
a) Yolculuk Çarteri (Voyage Charter) Sözleşmesi:
Türk Ticaret Kanunu’nun 1138. maddesi kapsamında düzenlenen yolculuk çarteri sözleşmesi, taşıyanın geminin tamamını, bir kısmını veya belirli bir bölümünü taşıtana tahsis ederek belirli bir yolculuk veya sefer için yük taşıma yükümlülüğünü üstlendiği bir navlun sözleşmesidir. Yolculuk çarterinde, taşıyan yükü belirlenen varış noktasına ulaştırmakla sorumludur ve navlun bedeli sefer başına belirlenir. Bu tür sözleşmelerde gemi, yalnızca belirli bir sefer için tahsis edilir. (TTK, m.1138/1-a) Yolculuk çarter sözleşmesi, taşıyan ve taşıtan arasında sözleşmenin şartlarını belirten ve her iki tarafın hak ve yükümlülüklerini içeren bir çarter partisi ile yazılı hale getirilir. Bu partinin düzenlenmesi, tarafların karşılıklı anlaşması ve masrafları karşılaması koşuluyla mümkündür (TTK, m.1139)
b)Kırkambar Sözleşmesi
Kırkambar sözleşmesi, yolculuk çarterinden farklı olarak, geminin tamamını değil, yalnızca belirli bir kısmını veya yük taşıma alanını kiralamak amacıyla yapılan bir navlun sözleşmesidir. Kırkambar sözleşmesinde taşıtan, gemide ayrılmış belirli bir yer veya kapasite karşılığında yükünü taşıtır. Bu tür sözleşmelerde taşıyan, ayrılan kargo alanında yükün taşınmasını sağlar ve varış noktasına güvenli teslimatı üstlenir. Kırkambar sözleşmesi, geminin bir kısmını kullanmak isteyen taşıtanlar için esnek bir çözüm sunar ve genellikle daha küçük yük taşımaları için tercih edilir. (TTK, m.1138/1-b).
c) Yolculuk Çarteri ile Kırkambar Sözleşmesi Arasındaki Farklar
Gemi Kullanımı: Yolculuk çarterinde geminin tamamı veya önemli bir bölümü tahsis edilirken, kırkambar sözleşmesinde yalnızca belirli bir kargo alanı ayrılır.
Navlun Bedelinin Belirlenmesi: Yolculuk çarterinde navlun bedeli sefer başına belirlenirken, kırkambar sözleşmesinde ayrılan kargo alanı veya yük miktarına göre belirlenir.
Kullanım Amacı: Yolculuk çarteri genellikle büyük yükler ve tek bir taşıtan için yapılan seferlerde kullanılırken, kırkambar sözleşmesi küçük miktarda yük taşıyan birden fazla taşıtanın olduğu durumlarda tercih edilir.
5. Navlun Sözleşmesinin Kurulması ve Şekli
Navlun sözleşmeleri esasen sözlü olarak yapılabilse de, uygulamada yazılı şekilde yapılması ispat açısından avantaj sağlar. Yazılı olarak yapılan sözleşmelerde taraflar arasındaki koşullar ve haklar detaylı bir şekilde belirtilir, bu da anlaşmazlık durumlarında belgelere dayanarak hak iddia edebilme kolaylığı sağlar. Yazılı navlun sözleşmeleri, özellikle büyük hacimli yük taşımalarında veya özel şartlar gerektiren taşımalarda tercih edilmektedir.
Yolculuk çarter partisi, taşıyan ve taşıtan arasında yapılan navlun sözleşmelerinde taraflardan birinin talebi üzerine düzenlenebilen yazılı bir belgedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1139. maddesi uyarınca, yolculuk çarteri sözleşmesi kurulduğunda, taraflardan her biri giderini karşılamak koşuluyla, sözleşme şartlarını içeren bir yolculuk çarter partisinin düzenlenmesini ve kendisine verilmesini talep edebilir (TTK, m.1139). Yolculuk çarter partisi, tarafların anlaşma koşullarını yazılı hale getirmeleri açısından önemlidir ve ispat belgesi olarak kullanılır. Bu belge, bir emtia senedinden ziyade, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen bir ispat aracıdır.
Yolculuk çarter partisi dışında, taşıma işlemi sırasında düzenlenen diğer bir önemli belge konşimentodur. Konşimento, yükün gemiye yüklenmesinin ardından taşıyan tarafından düzenlenir ve yükü temsil etme kabiliyeti olan bir emtia senedidir. Taşıyan ve taşıtan arasındaki ilişki, navlun sözleşmesi hükümlerine dayanırken, taşıyan ve konşimento hamili arasındaki ilişki konşimento hükümlerine tabidir. Eğer konşimentoda, yolculuk çarter partisindeki herhangi bir şarttan bahsediliyorsa, bu şartın konşimento hamili tarafından kabul edilmesi için çarter partisinin bir nüshasının konşimento devredildiğinde hamiline verilmesi gerekmektedir.
Kırkambar sözleşmesinde, yolculuk çarterinde olduğu gibi sözleşmenin tarafları arasında özel şartları belirten bir belge düzenlenmesi talep hakkı bulunmamaktadır. Ancak, yükletenin talebi üzerine taşıyan, yükleme işlemi sırasında bir konşimento düzenlemek ve vermekle yükümlüdür. Bu konşimento, taşıyan ile gönderilen arasındaki ilişkiyi düzenlerken, aynı zamanda kırkambar sözleşmesinin içeriğini ispat açısından da önemlidir. Kırkambar sözleşmelerinde, yolculuk çarteri kadar detaylı bir sözleşme düzenlenmemekle birlikte, taşımanın niteliği ve tarafların haklarını belgelemek için konşimento düzenlenmesi uygulamada yaygındır.
Navlun sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması, özellikle HMK’da yer alan “senetle ispat zorunluluğu” kapsamında önemlidir. Yazılı bir belgeye dayanmayan sözlü anlaşmalar, anlaşmazlık halinde ispat açısından sorun yaratabilir. Bu nedenle, uygulamada yazılı navlun sözleşmeleri ve yolculuk çarter partileri gibi belgeler kullanılarak tarafların anlaşması kayıt altına alınır.
6. Navlun Sözleşmesinde Yer Alması Gereken Esas ve Yan Unsurlar
a) Esas Unsurlar(Essential Terms)
Tarafların Kimlik Bilgileri: Taşıyan ve taşıtanın isimleri, adresleri ve iletişim bilgileri belirtilmelidir. Taraflar arasında sözleşme koşullarının anlaşılır olması için tarafların tam kimlikleri yazılmalıdır. Bu, sözleşmenin yasal geçerliliği açısından önemlidir.
Geminin Tanımı ve Özellikleri: Taşıma işini yapacak geminin adı, bayrağı, kapasitesi, sınıfı, yaşı, teknik ve fiziki özellikleri detaylı olarak belirtilmelidir. Geminin eşya taşıma kapasitesinin (dwt) ve su çekim derinliğinin belirtilmesi, taşınacak yükün güvenli bir şekilde taşınmasını garanti etmek açısından önemlidir.
Taşınacak Yükün Miktarı ve Cinsi: Taşımaya konu olan yükün miktarı, cinsi, özellikleri ve gerekirse ambalaj şekli belirtilmelidir. Örneğin, dökme yük veya konteyner taşıması gibi yükün niteliği navlunun belirlenmesini etkileyebilir. (TTK m. 1195/1).
Yükleme ve Boşaltma Limanları ve Zamanları: Yükleme ve boşaltmanın yapılacağı limanlar ve bu işlemlerin gerçekleştirilmesi için öngörülen tarihler açıkça yazılmalıdır. Limanda oluşabilecek gecikmelere karşı yükleme ve boşaltma süreleri ile sürastarya süresi ayrıca belirtilmelidir.
Navlun Bedelinin Belirlenme Şekli ve Ödeme Yöntemi: Miktar Esaslı Navlun: Taşınacak yük miktarına göre (tonaj, ölçü veya sayısına göre) belirlenebilir. Örneğin, belirli bir tonaj üzerinden veya konteyner başına navlun hesaplanabilir. Götürü Ücret : Yük miktarından bağımsız olarak sabit bir ücret belirlenebilir, böylece toplam navlun miktarı eşyanın miktarına bakılmaksızın sabitlenmiş olur. Bu durum, genellikle yükün tam miktarının önceden belirlenemediği durumlarda kullanılır (TTK m. 1195/1). Zaman Üzerinden Navlun: Taşımanın zaman esasına göre yapılması durumunda, belirli bir süre üzerinden navlun hesaplanabilir ve yükleme veya boşaltma işleminin başlama tarihi dikkate alınarak navlun işlemeye başlar (TTK m. 1194/1). Ayrıca, ödeme koşulları ve süresi, gecikme durumunda uygulanacak faiz oranı gibi detaylar da belirtilmelidir.
Navlun Bedelinin Ödeme Zamanı; Genel kural taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, navlun alacağı, eşyanın tesliminin istendiği anda ve her durumda boşaltma süresinin sonunda muaccel hale gelir (TTK m. 1197). Bu taraflar, navlun alacağının ödeme zamanını farklı şekillerde belirleyebilirler. Örneğin yükleme limanında peşin ödeme: Navluna, eşya gemiye yüklendiğinde hak kazanılacak şekilde peşin ödeme yapılması kararlaştırılabilir. Bu durumda, navlun eşyanın gemiye yüklenmesi ile birlikte muaccel hale gelir. Boşaltma limanında ödeme: Taraflar, navlunun boşaltma limanında, eşyanın teslimi anında ödeneceği yönünde anlaşabilirler. Peşin Ödeme İçin Alternatif Zamanlar: Peşin ödeme sözleşmede daha spesifik bir zaman diliminde de kararlaştırılabilir. Örneğin, “eşyanın gemiye yüklenmesi”, “taşıyanın konişmentoyu imzalaması” veya “eşyanın teslim alınması” gibi aşamalardan herhangi biri peşin ödeme anı olarak belirlenebilir. Ertelenmiş Ödeme Seçenekleri: Ödeme tarihinin ileri bir tarihe ertelenmesi de sözleşmede belirtilen bir seçenek olabilir. Örneğin, konişmentonun imzalanmasından 5 gün sonra ödeme yapılması gibi bir hüküm eklenebilir.
Navlun Bedelinin Ödeme Şekli: Navlun ödemesi banka transferi, nakit veya çek gibi farklı şekillerde yapılabilir. Taraflar, ödeme şekline dair spesifik düzenlemeleri sözleşmeye ekleyebilir.
Yolculuk Masrafları: Geminin işletme giderleri (yakıt, kumanya, gemi personelinin maaşları), yolculuk esnasında meydana gelen kanal ve liman ücretleri, kılavuzluk ücretleri gibi masrafların kimin tarafından karşılanacağı belirtilmelidir. Taraflar aksi yönde bir anlaşma yapmadıkça yolculuk giderleri genellikle taşıyan tarafından karşılanır (TTK m. 1196/2).
Yükleme ve Boşaltma Masrafları: Taşıyan veya taşıtanın bu masraflardan sorumlu olup olmadığı, sözleşme koşullarına göre belirlenir. FIOST (Free In/Out Stowed Trimmed) kaydı varsa, yükleme ve boşaltma masrafları taşıtan tarafından ödenecektir. Eğer taşıyan bu masraflardan sorumluysa, navlun bedeli bu masrafları kapsayacak şekilde belirlenmelidir.
Ek Ücret ve Sürastarya (Demurrage): Yükleme ve boşaltma işlemlerinin belirlenen süreyi aşması halinde ödenecek sürastarya (demurrage) ücreti belirtilmelidir. Bu ücret, taşıyanın maruz kaldığı ek maliyetlerin karşılanmasını sağlar. Sürastarya süresi işlemeye başladığında zaman üzerine belirlenen navlun işlemeyecektir (TTK m. 1194/2).
Savaş, Buz ve Liman Yoğunluğu Gibi Ek Riskler: Savaş veya liman yoğunluğu gibi öngörülemeyen durumlarda doğacak ek masrafların kim tarafından karşılanacağı belirtilmelidir. Özellikle tehlikeli bölgelere yapılan taşımacılıkta savaş riski nedeniyle navluna ek ücret (War Risk Surcharge) öngörülmesi yaygındır. Benzer şekilde, liman yoğunluğu nedeniyle ortaya çıkacak maliyetler için liman yoğunluğu ek ücreti (Port Congestion Surcharge) uygulanabilir.
Sigorta Masrafları: Taşıyanın üstlendiği sigorta türleri ve kapsamı, navlun bedeline dahil olup olmadığı belirtilmelidir. Özellikle savaş riski, soğuk zincir gerektiren ürünler veya tehlikeli maddeler için taşıyanın ek sigorta gereksinimleri göz önünde bulundurulabilir. Çarter sözleşmesinin geçerli bir şekilde kurulabilmesi için üzerinde anlaşılması gereken temel unsurlar şunlardır:
Taşıma Coğrafi Sınırları ve Liman Değişikliği Yetkisi: Geminin hangi limanlar arasında faaliyet göstereceği belirtilmelidir. Taşıtanın liman değişikliği yapma yetkisi varsa, bu yetkinin kapsamı ve sınırları da sözleşmede yer almalıdır.
Taşıyanın Sorumlulukları ve Garanti Koşulları: Taşıyanın geminin denize ve yola elverişliliğini sağlama, gemiyi temiz ve güvenli bir halde sunma yükümlülükleri belirtilmelidir. Ayrıca, herhangi bir arıza durumunda gemiyi onarma veya değiştirme garantisi gibi hususlar da eklenebilir.
b) Yan Unsurlar (Additional Terms) ve Özel Klozlar
Yakıt Düzenleme Faktörü (BAF) ve Para Birimi Düzenleme Faktörü (CAF): Yakıt fiyatlarında ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların etkisini azaltmak amacıyla sözleşmede yakıt düzenleme faktörü (Bunker Adjustment Factor – BAF) ve para birimi düzenleme faktörü (Currency Adjustment Factor – CAF) uygulamasına yer verilebilir.
Mutad Navlun: Sözleşmede navlun bedeli açıkça belirtilmediyse, taraflar yükleme yerindeki ve zamanındaki mutad (yaygın) navluna göre ödeme yapar. Mutad navlunun tespiti için yükün cinsi, taşınacağı mesafe, taşıma şekli, geminin yaşı, hızı, teknik donanımı ve mevsim şartları gibi faktörler dikkate alınır (TTK m. 1195/1).
Broker Komisyonu: Sözleşme broker aracılığıyla yapılmışsa, broker ücreti ve bu ücretin ödeme şekli belirtilmelidir. Broker komisyonu, genellikle navlun bedelinden belirli bir yüzde olarak hesaplanır.
Sürastarya ve Acele Primi (Despatch): Bekleme süresi aşıldığında ödenecek sürastarya ücreti ve bekleme süresinden daha kısa sürede yükleme veya boşaltma yapıldığında ödenecek acele primi belirtilmelidir.
Zarar, Gecikme ve Mücbir Sebep Klozları: Mücbir sebep hallerinde (örneğin savaş, grev, doğal afet) sözleşmenin nasıl işleyeceği belirtilir. Bu klozlar, tarafların sorumluluklarını ve zarar-ziyan taleplerini düzenlemek için önemlidir.
İşletme Sınırları (Trading Limits): Taşıtanın gemiyi kullanabileceği coğrafi sınırlar belirtilmelidir. “Trading Limits” olarak adlandırılan bu sınırlar, geminin hangi bölgelerde faaliyet gösterebileceğini belirler.
Off-Hire Klozu: Geminin kullanılamaz hale geldiği durumlarda (makine arızası, mürettebat grevi vb.), çartererin navlun ödemesinden muaf olduğu süreler off-hire klozu ile düzenlenir.
6. Taşıyanın Sorumlulukları
a) Yükün Sağlam Teslimi
Taşıyan, navlun sözleşmesine göre üstlendiği yükümlülükleri yerine getirirken yükü sağlam şekilde teslim etmekle yükümlüdür. Bu kapsamda, taşıyan, eşyanın zıyaı, hasarı veya geç teslimi nedeniyle doğabilecek zararlardan sorumlu tutulabilir. Bu sorumluluk, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu süre içerisinde meydana gelen ziya, hasar veya gecikmeler için geçerlidir. Taşıyanın hâkimiyeti, yükün yükletenden teslim alındığı andan, gönderilene veya kanunen yetkili makamlara teslim edildiği ana kadar olan süreci kapsar (TTK, m. 1178/1-3) b)
Taşıyan, yükü taşıma sözleşmesinde belirlenen sürede veya makul bir sürede teslim etmek zorundadır. Eğer teslim süresi açıkça belirlenmemişse, taşıyan tedbirli bir taşıyandan beklenen makul sürede yükü teslim etmelidir. Bu süre geçer ve yükün teslimi aralıksız altmış gün içinde gerçekleşmezse, yükün zayi olduğu varsayılır. Gecikme durumunda taşıyan, yükün gecikmeden ötürü uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlüdür (TTK, m. 1178/4-5).
b) Geminin Denize ve Yola Elverişliliği:
Taşıyan, geminin denize ve yola elverişli olmasını sağlamak zorundadır; yükleme öncesinde geminin eksiksiz hazırlanması ve seyahat için gerekli koşulların sağlanması bu kapsamda olup bu şartlar sağlanmazsa taşıyan sorumlu olur (TTK, m. 1141).
c) Dikkat ve Özen Yükümlülüğü
Taşıyan, eşyanın yüklenmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle sorumludur. Bu, taşıyanın yüklemeden boşaltmaya kadar olan süreçte, her aşamada maksimum özen göstermesi gerektiğini ifade eder (TTK, m. 1178/1). Ayrıca taraflar, sözleşmede aksi bir hüküm kararlaştırmadıkları sürece, taşıyanın yüklemeden itibaren, özellikle eşyayı koruma ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü devam eder.
Taşıyan, taşıma süresince yükte meydana gelebilecek kayıp, hasar veya gecikmelerden sorumludur. Bu sorumluluk, yükün taşıyanın hâkimiyeti altındaki “limandan limana” taşıma süresini kapsar ve teslim süresi ile yükün güvenliği taşıyanın dikkatine bırakılmıştır (TTK, m. 1178/2).
7. Taşıyanın Sorumluluktan Kurtulma Halleri
a)Taşıyana Yüklenemeyecek Sebepler
Taşıyan, kendi kusuru veya ihmalinden kaynaklanmayan sebeplerden doğan zararlardan sorumlu değildir. Taşıyanın burada sorumluluktan kurtulabilmesi için, zararın taşıyan veya adamlarının kastı ya da ihmali dışında geliştiğini kanıtlaması gerekir. Burada ispat yükü taşına aittir. Taşıyanın “adamları” kavramı, geminin mürettebatını, taşıma işletmesinde çalışan veya taşıyanı temsil eden kişileri ve taşıyanın sözleşmenin ifasında görev alan diğer üçüncü kişileri kapsar. Ancak fiili taşıyana ilişkin hükümler bu kapsamda saklı tutulmuştur. Bu hüküm, taşıyanın adamlarının dışında gelişen olaylar için sorumluluktan kurtulabilmesini sağlamakla birlikte, taşıyanın adamlarının eylemleri veya ihmallerinden kaynaklanan zararlarda, taşıyanın sorumluluğu devam etmektedir (TTK, m. 1179).
b)Teknik Kusur ve Yangın Sebepleri
Türk Ticaret Kanunu’nun 1180. maddesi, taşıyanın sorumluluğunu geminin sevkine, teknik yönetimine veya yangına bağlı zararlarla sınırlandıran özel bir düzenleme sunmaktadır. Bu düzenleme, taşıyanın yalnızca kendi kusurundan kaynaklanan zararlardan sorumlu tutulmasını öngörmektedir. Bu hüküm, deniz taşımacılığında taşıyanın kusuruyla doğrudan ilişkilendirilemeyen bazı olaylar için taşıyanın sorumluluğunu sınırlar ve zararların kaynağına dair ayrım yapılmasını sağlar.
Geminin sevkine veya teknik yönetimine ilişkin zararlar, genellikle geminin seyir, bakım, onarım veya diğer operasyonel faaliyetlerinden doğar. Bu gibi durumlarda, taşıyan yalnızca geminin teknik yönetiminden kaynaklanan kusurlarından sorumlu tutulabilir. Ancak, yükün korunması için alınan önlemler, geminin teknik yönetimi kapsamına dahil edilmez. Örneğin, bir gemi limandan ayrıldıktan sonra rüzgarın etkisiyle dümen sisteminde meydana gelen bir arıza sonucu rotadan sapar ve yük hasar görürse, bu zarar, teknik bir kusurdan kaynaklanmış olabilir. Eğer arıza düzenli bakım eksikliğinden kaynaklanıyorsa taşıyan sorumlu olacaktır. Ancak, gemideki kaptan, yükü korumak için başka bir limanda beklemeye karar verirse ve bu bekleme sırasında yükün bir kısmı zarar görürse, bu durum taşıyanın sorumluluğu dışında değerlendirilir.(TTK, m. 1180).
Yangın durumunda, taşıyan yalnızca yangının kendi kusurundan kaynaklandığı durumlarda sorumlu tutulur. Eğer yangının dışsal bir etkenden (örneğin başka bir gemiden sıçrayan bir kıvılcımdan) kaynaklandığı ispatlanırsa, taşıyan bu zarardan sorumlu olmayacaktır. Örneğin, geminin makine dairesinde meydana gelen bir elektrik arızası nedeniyle yangın çıkarsa ve bu arızanın düzenli bakım yapılmamasından kaynaklandığı ispat edilirse, taşıyanın sorumluluğu doğar. Ancak, gemi seyir halindeyken dışsal bir etkiyle başlayan bir yangın nedeniyle yük hasar görmüşse ve bu durumda taşıyanın kusuru bulunmadığı ortaya konulursa, taşıyan sorumluluktan kurtulur.
Madde 1180’in ikinci fıkrası, zararın teknik yönetimden kaynaklanmadığına dair bir karine oluşturur. Bu karineye göre, taşıyan, zararın teknik bir kusurla bağlantılı olmadığını varsayar ve bunu çürütmek taşıtanın yükümlülüğündedir. Örneğin, gemideki bir yük, dalgalı deniz nedeniyle güvertedeki yerinden kayıp hasar görmüşse, bunun geminin teknik yönetiminden kaynaklandığı iddia edilirse, taşıtan bu bağlantıyı ispatlamak zorundadır.
Özellikle yükün korunması amacıyla alınan önlemler, teknik yönetim kapsamı dışında tutulmuştur. Bu önlemler, taşıyanın yükü koruma yükümlülüğüne dayalıdır ve bu tür durumlarda taşıyan, yükü koruma amaçlı hareket ettiği için sorumluluktan muaf tutulabilir. Örneğin, kötü hava koşulları nedeniyle kaptan yükü korumak için gemiyi açık denizde bir süre bekletir ve bu sırada bazı yükler hasar görürse, bu durum taşıyanın sorumluluğu dışında kalır.
c) Denizde Kurtarma ve Teşebbüs Zararları
Taşıyan, denizde can veya eşya kurtarma ya da kurtarma teşebbüsünden doğan zararlardan müşterek avarya durumu dışında sorumlu tutulmaz. Buradaki temel şart, kurtarma teşebbüsünün, yalnızca mal kurtarma amaçlı ise, aynı zamanda makul bir hareket tarzı içinde olmasıdır. Taşıyanın burada sorumluluktan kurtulması, denizde zor durumda olan kişilere veya mallara yönelik yapılan kurtarma faaliyetlerine yönelik bir teşvik unsurudur (TTK, m. 1181). Örneğin geminin kaptanı, mürettebatı ile birlikte batmakta olan bir yolcu gemisinden insanları kurtarmaya çalışır. Bu sırada gemide taşınan bazı yükler, kurtarma ekipmanlarının yerleştirilmesi veya güvenlik nedeniyle denize atılır. Burada taşıyan, insan hayatını kurtarmak için yapılan bu faaliyetlerden doğan zararlar nedeniyle sorumlu tutulamaz. Çünkü denizde can kurtarma, uluslararası deniz hukuku gereği zorunlu bir faaliyettir ve taşıyanın bu nedenle zarar görmesi beklenemez.
8. Taşıyanın Kusursuzluk Karinesi ve Uygun İlliyet Bağı
a) Kusursuzluk Karinesi (Kusursuzluk Halleri)
Taşıyanın, navlun sözleşmesi kapsamında zararın oluşumunda kusursuz sayılabileceği durumlar belirlenmiştir. Bu haller, taşımanın kendine özgü risklerinden kaynaklanan zararlardan ileri geliyorsa, taşıyan ve onun adamları sorumlu tutulamazlar. Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 1182 uyarınca, aşağıdaki durumlar taşıyanın kusursuzluğunu ortaya koyar:
Deniz ve Diğer Su Yollarındaki Tehlikeler ve Kazalar (TTK, m. 1182/1-a): Deniz taşımacılığı, kendine özgü riskler taşıyan bir faaliyettir. Bu kapsamda, deniz veya geminin işletilmesine uygun diğer su yollarında karşılaşılan doğal tehlikeler veya beklenmedik kazalar nedeniyle meydana gelen zararlar için taşıyan sorumlu tutulamaz. Örneğin deniz taşımacılığının doğal riskleri olan ani fırtınalar veya haritalarda görünmeyen denizaltı kayalıklarına çarpma nedeniyle geminin hasar görmesi sonucu yükte meydana gelen zararlardan taşıyan sorumlu tutulamaz.
Harp Olayları, Ayaklanmalar, Kamu Düşmanlarının Hareketleri (TTK, m. 1182/1-b): Taşıyan, savaş, iç karışıklıklar, ayaklanmalar veya kamu düşmanlarının neden olduğu zararlar için sorumlu değildir. Bu tür olağanüstü durumlar taşıyanın kontrolü dışında gerçekleşir ve bu sebeplerden doğan zararlarda taşıyanın kusuru aranmaz. Örneğin savaş veya iç karışıklık bölgelerinde seyreden geminin deniz mayınına çarpması ya da isyancı grupların silahlı saldırısına uğraması sonucunda yükte meydana gelen zararlardan taşıyan sorumlu tutulamaz, çünkü bu durumlar taşıyanın kontrolü dışındaki risklerdir.
Yetkili Makamların Emirleri veya Karantina Sınırlamaları (TTK, m. 1182/1-b): Devlet veya yerel makamların emirleri, kanuni kısıtlamalar veya karantina tedbirleri nedeniyle meydana gelen zararlar da taşıyanın sorumluluğu dışındadır. Taşıyan, bu tür hukuki zorunluluklardan kaynaklanan gecikmeler veya zararlar için sorumlu tutulamaz. Örneğin salgın hastalık nedeniyle limanda uygulanan zorunlu karantina tedbirleri ya da yetkili makamların belirli mallara el koyması sonucunda yükün gecikmesi veya bozulmasından taşıyan sorumlu tutulamaz. Çünkü bu durumlar taşıyanın kontrolü dışındaki yasal zorunluluklardır.
Mahkemelerin El Koyma Kararları (TTK, m. 1182/1-c): Taşınan eşyaya mahkeme kararı ile el konulmuşsa, bu sebeple meydana gelen zararlardan taşıyan sorumlu tutulamaz. Mahkemelerin müdahalesi, taşıyanın kontrolü dışındaki bir etken olarak değerlendirilir.
Grev, Lokavt veya Diğer İş Engelleri (TTK, m. 1182/1-d): İş dünyasında meydana gelen grevler, lokavtlar veya benzeri iş durdurma olayları sebebiyle oluşan zararlar taşıyanın sorumluluğunda değildir. Bu tür iş engelleri, taşıyanın kontrol edemeyeceği durumlardır.
Yükleten veya Yük Sahibinin Fiil ve İhmalleri (TTK, m. 1182/1-e): Yükletenin, mal sahibinin veya onların temsilcilerinin kasıtlı veya ihmalkâr davranışları sonucunda ortaya çıkan zararlar, taşıyanın sorumluluğunda değildir. Örneğin yükleten, taşıyana yanlış yükleme talimatları verir ve bu nedenle gemideki yükler dengesiz bir şekilde yerleştirilir. Sonuç olarak, gemi seyir esnasında dalgalı denizde zarar görür. Bu durumda, yanlış talimatlar yükletenin hatası olduğundan, taşıyan sorumlu tutulamaz.
Yükün Doğası Gereği Bozulma, Eksilme veya Gizli Ayıplar (TTK, m. 1182/1-f): Taşınan yükün kendine özgü doğal yapısı gereği bozulması, eksilmesi veya gizli ayıplar nedeniyle meydana gelen zararlar taşıyanın sorumluluğu dışındadır. Örneğin organik meyve ve sebzelerin uzun taşıma süresince doğal olarak bozulması ya da kimyasal maddelerin taşıma sırasında doğal buharlaşma veya hacim kaybına uğraması durumlarında, bu doğal eksilmelerden dolayı taşıyan sorumlu tutulamaz. Benzer şekilde taşınan tütün, pamuk veya tahıl gibi ürünlerin, taşıma sürecinde nem kaybı nedeniyle ağırlığında eksilme olması. Örneğin, 100 ton olarak yüklenen mısır, varış noktasında 98 ton olarak tartılmış olabilir. Bu kayıp, eşyanın kendine özgü doğal yapısından kaynaklandığı için taşıyan sorumlu tutulamaz.
Ambalajın ve İşaretlerin Yetersizliği (TTK, m. 1182/1-g, h): Eşyanın yeterli ambalajlanmamış olması veya taşıma sırasında gerekli işaretlerle donatılmamış olması nedeniyle oluşan zararlardan taşıyan sorumlu tutulamaz. Burada yükletenin yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması dikkate alınır.
İstisna: Ancak, bu sebeplerin meydana gelmesine taşıyanın bir kusuru veya ihmali neden olmuşsa, taşıyan sorumluluktan kurtulamaz (TTK, m. 1182/2). Ayrıca, zarar, yukarıda sayılan sebeplerden kaynaklanmış gibi görünüyorsa, taşıyanın kusursuzluğu karine olarak kabul edilir; ancak bu karinenin aksi ispat edilebilir (TTK, m. 1182/3).
b) Sebep Birleşmesi Durumu
Taşıyan veya adamlarının kusurunun başka bir sebeple birleşerek zarara yol açması durumunda, taşıyan yalnızca kendi kusuruna dayalı zararlardan sorumlu tutulur. Örneğin, taşıyanın ihmali nedeniyle bir zarar meydana gelmiş, ancak bu zararın büyümesine dışsal bir faktör katkıda bulunmuşsa, taşıyan yalnızca kendi ihmali nedeniyle oluşan kısmı tazmin etmekle yükümlüdür. (TTK, m. 1183) Ancak taşıyan, zararların kendi kusurundan kaynaklanmayan kısmını ispat ederse, bu kısımdan sorumluluktan kurtulabilir. Ancak taşıyanın bu durumu kanıtlaması gerekmektedir.
9. Taşıyanın Sorumluluğunun Sınırlandırılması
a) Genel Sorumluluk Sınırları
Taşıyanın, taşıma sırasında eşyanın uğradığı ziya (kayıp) veya hasar durumunda sorumluluğu belirli sınırlarla sınırlıdır. Taşıyan, zarar için hangi sınır daha yüksekse o sınıra kadar sorumlu tutulabilir. Bu sınırlar: Koli veya ünite başına 666,67 Özel Çekme Hakkı veya ziya veya hasara uğrayan eşyanın brüt ağırlığının her bir kilogramı için 2 Özel Çekme Hakkı değerindedir (TTK, m. 1186/1).
Özel Çekme Hakkı, ödeme günündeki veya tarafların anlaştığı başka bir tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın belirlediği kur üzerinden Türk Lirasına çevrilir. Eğer eşyanın cinsi ve değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu sınırlamalar uygulanmaz (TTK, m. 1186/1).
Taşıyanın ödeyeceği tazminat, navlun sözleşmesine uygun olarak eşyanın boşaltıldığı yer ve tarihteki değeri üzerinden hesaplanır. Bu değer, borsa fiyatına veya piyasa fiyatına göre belirlenir. Eğer bu bilgiler yoksa, eşyanın benzer nitelikte ve kalitedeki olağan değerine göre hesaplanır (TTK, m. 1186/2).
b) Konteyner veya Palet İçerisindeki Yüklerin Değeri
Eşya, topluca bir konteyner veya palet gibi taşıma gerecine konmuşsa, taşıma senedine her koli veya ünite ayrı ayrı yazılmışsa her biri ayrı bir koli olarak sayılır. Eğer böyle bir kayıt yoksa, tüm taşıma gereci tek bir koli olarak kabul edilir. Ancak taşıma gereci hasar görürse ve bu gereç taşıyan tarafından sağlanmamışsa, bu gereç de ayrı bir koli sayılır. (TTK, m. 1186/3)
c) Yanıltıcı Beyan Durumu
Yükleten, eşyanın cinsini veya değerini kasıtlı olarak yanlış bildirirse, taşıyan bu durumda her türlü ziya veya hasardan dolayı sorumlu tutulamaz. Yanıltıcı beyan, taşıyanın sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırır. (TTK, m. 1186/5)
d) Gecikme Durumundaki Sorumluluk Sınırı
Taşıma süresinin aşılması nedeniyle meydana gelen zararlar için taşıyan, geciken eşya için ödenecek navlunun en fazla iki buçuk katına kadar sorumlu tutulur. Ancak bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarını aşamaz. (TTK, m. 1186/6)
e) Birleşik Uygulama Durumu
Eğer taşıyanın sorumluluğu hem eşyanın ziyaı hem de taşıma süresinin aşılması durumlarını kapsıyorsa, toplam sorumluluk tutarı eşyanın tam ziyaı durumunda ödenecek tutarı geçemez. (TTK, m. 1186/7)
f) Tarafların Anlaşarak Sınırları Belirlemesi
Taraflar, taşıyanın sorumluluk sınırlarını daha yüksek tutarlara çıkarma konusunda anlaşabilirler. Ancak belirlenen sınırlar, kanunda öngörülen minimum sınırlardan daha düşük olamaz. (TTK, m. 1186/8)
g) Sorumluluğu Sınırlandırma Hakkının Kaybı
Kasıtlı veya Pervasız Davranış Durumu: Eğer zarara veya teslimde gecikmeye, taşıyanın kasten veya pervasızca bir davranış sergilemesi ve bu durumun zarar veya gecikmeye neden olacağını bilmesi sonucu yol açılmışsa, taşıyan sorumluluk sınırlarından yararlanamaz (TTK, m. 1187/1).
Taşıyanın Adamlarının Sorumluluğu : Zarara veya gecikmeye taşıyanın adamlarının kasten veya pervasızca davranışları sebep olmuşsa, taşıyanın adamları da sorumluluk sınırlarından yararlanamaz. Bu durumda, taşıyanın adamları da eşit derecede sorumlu tutulur. (TTK, m. 1187/2)
10. İnceleme ve Bildirim Yükümlülükleri
a) Gönderilenin İnceleme Hakkı
Gönderilen (alıcı), eşyayı teslim almadan önce, yükün durumu, miktarı, ölçüsü ve tartısını tespit ettirmek amacıyla inceleme talep edebilir. Bu tespit işlemi, taşıyan, kaptan veya gönderilen tarafından talep edilebilir ve mahkeme, diğer yetkili makamlar veya uzman bilirkişiler aracılığıyla gerçekleştirilir (TTK, m. 1184/1). İnceleme, gönderilenin eşyada herhangi bir hasar veya ziya olup olmadığını önceden belirlemesi açısından önemlidir.
İncelemede mümkünse diğer tarafların da hazır bulunması sağlanmalıdır. Bu, incelemenin tarafsızlığını ve doğruluğunu artırır (TTK, m. 1184/1). Örneğin, yükün durumu hakkında bir uyuşmazlık çıkması durumunda, her iki taraf da sürece katılmış olduğundan, sonuca itiraz etme olasılığı azalır.
İnceleme masrafları, normalde incelemeyi talep eden tarafa aittir. Ancak, inceleme sonucunda yükte bir hasar tespit edilir ve bu hasarın taşıyanın sorumluluğunda olduğu belirlenirse, inceleme giderlerini taşıyan üstlenir (TTK, m. 1184/2).
b) Bildirim Yükümlülüğü
Eğer yükte ziya (kayıp) veya hasar meydana gelmişse, bu durumun en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir. Eğer ziya veya hasar, dışarıdan hemen fark edilemiyorsa, gönderilenin bu durumu eşyanın tesliminden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirmesi yeterlidir (TTK, m. 1185/1). Bildirimde, zararın genel olarak ne olduğu belirtilmeli, ancak ayrıntılı bir açıklama yapılması zorunlu değildir. Bu bildirim, taşıyanın eşyanın taşıma sürecinde zarar görmediğini iddia etmesi durumunda, gönderilenin zarar talebinde bulunabilmesi için önemli bir delil teşkil eder.
Eğer eşyanın durumu mahkeme veya yetkili bir makam tarafından, tarafların katılımıyla resmi bir inceleme yapılarak tespit edilmişse, bu durumda ayrıca bir yazılı bildirim yapılmasına gerek yoktur (TTK, m. 1185/2). Bu durum, taşıyanın sorumluluğunun resmî olarak belgelendiği durumlarda bildirim zorunluluğunu ortadan kaldırır.
Gerçek veya muhtemel bir ziya veya hasarın söz konusu olması durumunda, hem taşıyan hem de gönderilen, eşyanın durumu ve koli sayısının belirlenmesi için birbirlerine gerekli kolaylıkları sağlamakla yükümlüdür (TTK, m. 1185/3). Bu, inceleme sürecinin tarafsız ve hızlı bir şekilde tamamlanmasını sağlamak içindir.
Eğer yükleten, eşyanın cinsine ve niteliğine ilişkin bir bildirim yapmış ve bu bildirim denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu kayıtlar yükleten lehine bir karine oluşturur. Ancak bu karine, taşıyan bakımından bağlayıcı değildir. Yani, taşıyan bu karinenin aksi olduğunu ispat edebilir ve yükletenin bildirimine itiraz edebilir. Bu bağlamda, denizde taşıma senedine yazılan bu kayıtlar, TTK madde 1239’un üçüncü fıkrası kapsamında bağlayıcı kayıtlar olarak değerlendirilemez (TTK, m. 1182/4).
Örneğin, yükleten, taşınan eşyanın ağırlığını veya cinsini yanlış beyan etmişse ve bu kayıt denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu beyanın doğru olduğu varsayılır. Ancak taşıyan, eşyanın gerçek ağırlığı veya cinsinin farklı olduğunu kanıtlayarak bu karineyi çürütebilir. Bu durumda taşıyan, yükletenin yanlış beyanda bulunduğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.
c) Teslimde Gecikmenin Bildirilmesi
Eğer teslimde gecikme meydana gelmişse, gönderilenin bu durumu, eşyanın kendisine tesliminden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak altmış gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirmesi şarttır (TTK, m. 1185/5). Bu süre zarfında bildirim yapılmaması halinde, gecikme nedeniyle doğabilecek zararlardan dolayı tazminat talep edilemez. Bu düzenleme, taşıyanın sorumluluğunu netleştirebilmek ve zararların giderilmesi için zamanında bilgi sahibi olmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir.
d) Fiili Taşıyana Bildirim
Eğer yük, fiili taşıyan (taşımayı fiilen gerçekleştiren kişi veya kuruluş) tarafından teslim edilmişse, gönderilen tarafından yapılan her bildirim, taşıyana yapılmış gibi kabul edilir (TTK, m. 1185/6). Aynı şekilde, taşıyana yapılan her bildirim de fiili taşıyana yapılmış sayılır. Bu düzenleme, taşımanın farklı taraflarca yürütüldüğü durumlarda bildirimlerin etkili olmasını sağlar.
Kaptan veya gemi yetkilileri (örneğin, sorumlu gemi zabiti) gibi taşıyan adına hareket eden kişilere yapılan bildirimler de taşıyana yapılmış sayılır. Böylece, bildirimlerin yalnızca taşıyanın kendisine değil, onun adına hareket eden kişilere yapılması da geçerli kabul edilir (TTK, m. 1185/6). Örneğin gönderilen, yükte bir hasar fark ettiğinde, kaptana veya fiili taşıyana bildirimde bulunursa, bu bildirim taşıyan açısından da geçerli kabul edilir. Bu sayede, taşıyanın sorumluluğu belirlenirken herhangi bir hak kaybı yaşanmaz.
11. Taşıtanın Yükümlülükleri
a) Navlun Ödeme Yükümlülüğü
aa. Navlun Ölçü, Tartı veya Sayıya Göre Ödeme Yükümlülüğü
Navlun, eşyanın ölçüsü, tartısı veya sayısı üzerine kararlaştırılmışsa, taşıtan, limanda teslim edilen miktar üzerinden ödeme yapmakla yükümlüdür (TTK, m. 1193/1). Örneğin, taşıtan, 10 ton çelik taşıtmak üzere anlaşmışsa, teslim limanında eksiksiz olarak teslim edilen çeliğin ağırlığına göre ödeme yapmalıdır. Ancak, teslim edilen miktar kararlaştırılandan eksikse, sadece teslim edilen miktar için ödeme yapılır.
bb. Zaman Üzerine Kararlaştırılmış Navlun Ödeme Yükümlülüğü
Navlun belirli bir süreye dayalı olarak kararlaştırıldığında, taşıtan şu durumlarda ödeme yapmakla yükümlüdür:
Yüklemenin belirli bir günde başlaması kararlaştırılmışsa, navlun o günden itibaren işler. Örneğin, taşıtan, yüklemenin 1 Aralık’ta başlaması için anlaşmışsa, navlun ödemesi bu tarihten itibaren başlar (TTK, m. 1194/1).
Yükleme tarihi belirlenmemişse, taşıyanın hazırlık bildiriminde bulunduğu günü izleyen günden itibaren navlun ödenmeye başlanır (TTK, m. 1194/1).
Eğer gemi boş olarak (safra ile) yola çıkıyorsa, navlun, taşıyanın yolculuğa hazır olduğunu bildirdiği tarihten itibaren işler (TTK, m. 1194/1).
Sürastarya süresi kararlaştırılmışsa, bu süre boyunca taşıtan sürastarya bedelini öderken, zaman üzerine kararlaştırılmış navlun işlemez (TTK, m. 1194/2).
Boşaltma tamamlandıktan sonra, zaman üzerine kararlaştırılan navlun sona erer. Örneğin, yük boşaltıldığında taşıtan artık zaman esaslı navlun ödemek zorunda değildir (TTK, m. 1194/3).
Yolculuk taşıyanın kusuru olmaksızın kesilir veya gecikirse, taşıtan, araya giren günler için de navlun ödemekle yükümlüdür. Örneğin, bir limanda bekleme zorunluluğu doğarsa, taşıtan bu süre için de ödeme yapmak zorundadır (TTK, m. 1194/4).
cc. Navlun Belirlenmemişse Ödeme Yükümlülüğü
Eğer navlun miktarı önceden kararlaştırılmamışsa, taşıtan, yükleme yeri ve zamanında geçerli olan piyasa fiyatlarına göre navlun ödemek zorundadır (TTK, m. 1195/1). Ayrıca taşıtanın, anlaşılan miktardan fazla yük taşıtması durumunda, fazladan taşınan yük için ek navlun ödemesi gerekecektir. Ödenecek ek navlun miktarısözleşmede belirtilen bedelin fazla yüke oranlaması ile hesaplanır (TTK, m. 1195/2).
dd. Navlun Dışındaki Prim ve Giderlerin Ödenmesi
Taşıtan, navlun dışında başka bir ödeme yapmak zorunda değildir. Ancak, geminin seyir masrafları, kılavuz ücretleri, liman vergileri gibi giderler taşıyanın sorumluluğundadır (TTK, m. 1196/2). Örneğin, taşıtan, limanda zorunlu kılavuz hizmeti aldığında bu hizmetin bedelini ödemelidir. Ancak, müşterek avarya durumunda yapılan masraflar bu kapsama girmez (TTK, m. 1196/3).
dd. Navlun Ödeme Zamanı (Muacceliyet)
Navlun, eşyanın tesliminin istendiği anda ve herhâlde boşaltma süresinin sonunda ödenir (TTK, m. 1197/1). Örneğin, taşıtan, boşaltma limanında yükü teslim alırken navlun borcunu ödemek zorundadır.
ee. Eşyanın Navlun Yerine Bırakılmaması
Taşıyan, hasarlı veya bozulmuş eşyanın navlun bedeli yerine kabul edilmesini reddedebilir (TTK, m. 1198/1). Yani, taşıtan navlun borcunu eşyayı bırakarak ödeyemez. Örneğin, bozulmuş gıda ürünleri teslim edilse dahi, taşıtan navlun bedelini para olarak ödemek zorundadır.
ff. Zıyaa Uğrayan Eşya Durumunda Ödeme Yükümlülüğü
Eğer eşya yolculuk sırasında tamamen zıyaa uğramışsa, taşıtan bu eşya için navlun ödemek zorunda değildir; peşin ödenmiş navlun varsa geri alınabilir (TTK, m. 1199/1).
Götürü navlun sözleşmesi yapılmışsa ve eşyanın bir kısmı zıya olmuşsa, taşıtan yalnızca zıyaa uğramayan kısım için navlun öder (TTK, m. 1199/1).
Doğal nedenlerle (örneğin, organik ürünlerin bozulması veya kimyasal maddelerin doğal buharlaşması) zıyaa uğrayan eşya için taşıtan, eşya teslim edilmemiş olsa dahi navlun ödemek zorundadır (TTK, m. 1199/2). Örneğin organik meyveler taşınırken bozulmuş olsa bile taşıtan, navlun bedelini ödemek zorundadır. Aynı şekilde, kimyasal ürünlerin doğal buharlaşması nedeniyle eksilme olması durumunda da navlun bedeli ödenir.
Navlunun borçlusu, esas olarak taşıtandır (TTK, m. 1200/1). Taşıtan, taşıma sürecinde navlun ödeme yükümlülüğünü yerine getirmekle sorumludur. Bu, taşıyanın taşıma hizmeti karşılığında hak kazandığı bedelin eksiksiz ödenmesini gerektirir.
b) Yükün Teslim Edilmesi ve Ambalajlanması
aa. Kararlaştırılandan Farklı Yükün Teslim Edilmesi
Taşıtan, taşıma sözleşmesinde belirlenen yük yerine aynı varış limanı için başka bir yük taşımak isterse, taşıyan bu değişikliği kabul etmekle yükümlüdür. Ancak bu değişiklik, taşıyanın işini zorlaştırmamalıdır. Eğer sözleşmede taşınacak yük özel olarak ferden belirlenmişse, taşıtan farklı bir yük gönderemez (TTK, m. 1144).
Örneğin taşıtan, başlangıçta çimento taşınmasını talep etmişken, taşıma öncesinde bunu tuğla olarak değiştirmek isterse, eğer bu değişiklik taşıyan için ek bir zorluk yaratmıyorsa, taşıyan bunu kabul etmek zorundadır. Ancak sözleşmede yük açıkça belirlenmişse, örneğin “parti halinde A firmasından gelen özel ürünler” gibi, değişiklik yapılamaz.
bb. Yük Hakkında Doğru ve Tam Beyan Yapma Yükümlülüğü
Taşıtan ve yükleten, taşıyana taşınacak yük hakkında tam ve doğru beyanda bulunmak zorundadır (TTK, m. 1145/1). Eğer beyan yanlış veya eksik olursa, taşıtan doğacak zararlardan sorumludur. Örneğin taşıtan, taşınan yükün kimyasal madde olduğunu belirtmezse ve bu kimyasalların taşınma sırasında reaksiyona girerek zarar vermesi durumunda, taşıtan bu zararı karşılamak zorundadır.
cc. Caiz Olmayan Yük ve Yükleme Durumları
Taşıtan, gemiye harp kaçağı veya ithali, ihracı veya transit olarak taşınması yasaklanmış eşya yükleyemez. Ayrıca, yükleme sırasında vergi, gümrük veya diğer mevzuata aykırı hareket ederse, taşıyana ve diğer kişilere karşı sorumlu olur (TTK, m. 1146). Kaptanın bu durumu onaylaması, taşıtanın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Örneğin taşıtan, kaçak sigara yüklerse ve bu durum gümrük yetkilileri tarafından tespit edilirse, taşıtan bu sebepten doğacak tüm cezaları ve zararları karşılamakla yükümlüdür. Ayrıca, bu eşyalar el konulmuş olsa bile taşıtan navlun ödemekten kaçınamaz.
dd. Gizlice Yüklenen Eşya
Kaptanın bilgisi olmadan gemiye gizlice eşya yükleyen taşıtan, bu eşyadan doğan zararlardan sorumludur (TTK, m. 1147). Kaptan, gizlice yüklenen bu tür eşyaları karaya çıkarabilir veya gemiyi tehlikeye soktuğunda denize atabilir. Ayrıca kaptan eşyayı gemide tutarsa, yükleme yerinde ve yükleme sırasında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek navlunun ödenmesi gerekir.
ee. Tehlikeli Eşyanın Bildirimi
Deniz taşımacılığında tehlikeli sayılan eşya hakkında taşıyan ve kaptanın tam olarak bilgilendirilmesi, yükletenin temel yükümlülüklerinden biridir. Eğer taşıtan veya yükleten, eşyanın tehlikeli cins ve niteliklerini kaptana bildirmez ve bu yük kaptanın bilgisi dışında gemiye yüklenirse, yükün neden olduğu tüm zararlardan sorumlu olur. Bu durumda kaptan, tehlikeli yükü gemiden çıkarma, imha etme veya başka bir şekilde zararsız hale getirme yetkisine sahiptir ve bu tür müdahalelerde oluşabilecek zararlardan dolayı taşıyan veya kaptan sorumlu tutulmaz. (TTK, m. 1148/1).Örneğin, yanıcı gaz içeren bir tüp kaptanın bilgisi dışında gemiye yüklenmiş ve bu tüpün sızıntısı yangına neden olmuşsa, taşıtan bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Kaptan, yükün tehlikeli olduğunu bilerek gemiye yüklemeye onay vermiş olsa dahi, bu yükün gemiyi veya diğer eşyaları tehlikeye sokması durumunda aynı yetkileri kullanabilir; yükü gemiden çıkarabilir veya imha edebilir. Bu durumda kaptan ve taşıyan yine zararı tazmin etmekle yükümlü değildir. Ancak bu süreç, müşterek avarya kuralları kapsamında değerlendiriliyorsa, zararların paylaşımına ilişkin hükümler saklıdır. (TTK, m. 1148/2).
ff. Taşıyanın veya Acentesinin Bilgilendirilmesi:
Taşıyanın veya acentesinin bilgisi, kaptanın bilgisi ile eşdeğerdir (TTK, m. 1149). Yani, taşıtan tehlikeli veya yasaklı yük hakkında acenteye bilgi verdiyse, bu bilgi kaptanın bilgisi sayılır.
gg. Ambalajlama ve İşaretleme Yükümlülüğü:
Taşıtan, taşınacak eşyaları uygun şekilde ambalajlamalı ve işaretlemelidir. Yetersiz ambalajlama veya işaretleme nedeniyle oluşacak zararlar taşıtanın sorumluluğundadır (TTK, m. 1145/1). Örneğin cam ürünler uygun şekilde ambalajlanmazsa ve taşıma sırasında kırılırsa, taşıyan bu zarar için sorumlu tutulamaz.
hh. Yükün Tehlike Oluşturması Durumu:
Eğer taşıtan tarafından gemiye yüklenen eşya gemiyi veya diğer yükleri tehlikeye sokarsa, kaptan bu eşyayı karaya çıkarma veya imha etme yetkisine sahiptir (TTK, m. 1148/2). Örneğin yanıcı kimyasal madde taşıyan bir varil, gemide sızıntı yaparsa ve gemiyi tehlikeye sokarsa, kaptan bu varili denize atabilir ve taşıyan bu durumdan dolayı zarardan sorumlu tutulamaz.
12. Navlun Alacağının Güvence Altına Alınması
a) Taşıyanın Hapis Hakkı
Taşıyan, navlun sözleşmesinden doğan alacaklarını güvence altına almak amacıyla yük üzerinde hapis hakkına sahiptir. Bu hak, Türk Medeni Kanunu’nun 950. maddesine dayanır ve taşıyanın alacaklarını güvence altına alana kadar yükü elinde tutabilme yetkisi verir. Eşya, taşıyanın zilyetliğinde olduğu sürece devam eder. Eğer yük teslim edilmişse, taşıyan bu hapis hakkını, yük gönderilenin zilyetliğinde olduğu sürece ve otuz gün içinde mahkemeye başvurarak kullanabilir (TTK, m. 1201/1).
Hapis hakkı, taşıyanın yalnızca alacağı kadar olan eşya üzerinde bu hakkı kullanabilir (TTK, m. 1201/3). Yani taşıyan, alacağının miktarını aşan bir değere sahip olan malları hapsedemez. Ancak istisna olarak, müşterek avarya veya kurtarma alacakları söz konusu olduğunda, taşıyan bu tür alacaklar için eşyaların tamamı üzerinde hapis hakkı kullanabilir. Bu durum, taşıyanın, müşterek avarya veya kurtarma operasyonlarına katılması sonucu oluşan masrafları güvence altına almasını sağlar. Örneğin, geminin kurtarılması için yapılan harcamalar veya ortak bir tehlike durumunda mal sahipleri arasında paylaştırılan masraflar, taşıyanın tüm yük üzerinde hapis hakkını kullanmasını haklı kılar. (TTK, m. 1201/3)
b) Çekişmeli Alacaklar ve Teminat
Eğer taşıyanın navlun veya diğer alacakları konusunda bir uyuşmazlık çıkarsa, bu durumda çekişmeli tutar mahkeme tarafından belirlenir ve mahkemece belirlenen yere yatırılır (TTK, m. 1202/1). Çekişmeli tutarın mahkemeye yatırılmasıyla birlikte, taşıyan artık alacağı garanti altına alınmış sayılır ve eşyayı teslim etmekle yükümlü olur. Yani taşıyan, bu aşamadan sonra alacağını tahsil etmediği gerekçesiyle yükü alıkoyamaz.
Eşyanın tesliminden sonra ise, taşıyan, yeterli bir teminat göstererek yatırılan bu tutarı çekebilir (TTK, m. 1202/2). Yani, taşıyan alacağını garanti altına alabilmek için yatırılan bu çekişmeli tutarı almak istiyorsa, mahkemeye yeterli bir güvence sunmak zorundadır. Örneğin, mahkemeye banka teminat mektubu gibi bir güvence göstererek, yatırılan tutarı tahsil edebilir. Bu düzenleme, alacakların güvence altına alınarak her iki tarafın da haklarının korunmasını amaçlamaktadır.
c) Üçüncü Kişi Gönderilenin Ödeme Yükümlülüğü
Taşıma sürecinde taşınan eşya, taşıtandan başka bir kişiye (örneğin gönderilene) teslim edilecekse, bu durumda gönderilen kişi, navlun sözleşmesi veya konişmento ya da diğer denizde taşıma senetlerine dayanarak yükün teslimini talep ettiğinde, bu talebin dayandığı belgeler çerçevesinde belirlenmiş olan tüm alacakları ödeme yükümlülüğü altına girer (TTK, m. 1203/1).
Gönderilen, taşıyanın elindeki deniz taşıma senedi veya konişmentoya dayanarak eşyanın teslimini istediğinde, bu belgelerde yer alan tüm ücret ve giderleri karşılamak zorundadır. Bu kapsamda, sadece navlun bedeli değil, gümrük vergisi, liman masrafları veya benzeri ek giderler de gönderilenin ödemesi gereken kalemler arasında yer alır. Örneğin, taşıyan, taşıma sırasında eşyayı korumak için ek bir sigorta masrafı yapmışsa veya gümrük vergisi ödemişse, gönderilen kişi bu masrafları ödemeden eşyayı teslim alamaz.
d) Gönderilene Karşı Hapis Hakkının Kullanılması
Gönderilen, taşıma sürecinde eşyanın teslimini talep ettiğinde, taşıyanın alacaklarına karşı bir hapis hakkına katlanmak zorundadır. Ancak burada önemli bir sınırlama vardır: Taşıyan, yalnızca TTK m. 1203’te belirtilen navlun bedeli ve diğer masraflar gibi alacakları için hapis hakkını kullanabilir. Taşıyan, başka alacaklar (örneğin, daha önceki bir taşımadan kalan borçlar gibi) için gönderilenin eşyası üzerinde hapis hakkını kullanamaz (TTK, m. 1204/1).
Eğer taşıyan, hapis hakkını kullanarak eşyayı alıkoymuşsa ve bu durum yasal takip sürecine dönüşürse, borçluya yapılacak bildirim ve tebliğler öncelikle gönderilene yapılmalıdır. Ancak gönderilen bulunamaz veya eşyayı teslim almaktan kaçınırsa, bu durumda gerekli bildirimler taşıtana yapılır (TTK, m. 1204/2).
Örneğin taşıyan, gönderilene navlun borcunu ödemediği için haciz işlemi başlattığında, gönderilenin adresine tebligat yapılır. Eğer gönderilenin adresine ulaşılamazsa veya gönderilen tebligatı kabul etmezse, bu durumda tebligatlar taşıtana yönlendirilir.
e) Birden Fazla Gönderilene Teslim Edilecek Eşya Durumu
Bazı durumlarda, eşya tek bir navlun sözleşmesine dayanılarak taşınmış olabilir, ancak taşıma sürecinde birden fazla konişmento veya denizde taşıma senedi düzenlenmiş olabilir. Bu durumda, taşıyanın hapis hakkını kullanabilmesi için her bir konişmentoya veya taşıma senedine karşılık gelen alacakları ayrı ayrı değerlendirmesi gerekir (TTK, m. 1204/3).
Örneğin taşıyan, bir gemide tek bir navlun sözleşmesi ile yük taşımasına rağmen, yük farklı alıcılara (gönderilenlere) teslim edilecek şekilde birden fazla konişmento düzenlemiş olabilir. Eğer alıcılardan biri navlun borcunu ödemezse, taşıyan yalnızca o alıcıya ait konişmentoya dayanarak hapis hakkını kullanabilir. Diğer gönderilenlerin eşyaları üzerinde ise hapis hakkı kullanamaz.
f) Rücu Hakkı
aa. Eşyanın Teslimi Hâlinde
Taşıyan, eşyayı gönderilene teslim etmişse, bu durumda 1203. maddeye göre gönderilenden talep edebileceği navlun ve diğer masrafları artık taşıtandan isteyemez. Taşıyan, teslim işlemi gerçekleştikten sonra, gönderilenden alması gereken ödemeleri doğrudan taşıtandan talep edemez. Ancak, burada bir istisna bulunmaktadır. Eğer taşıtan, taşıyanın zararına olacak şekilde sebepsiz yere zenginleşmişse, taşıyan bu durumda taşıtana rücu edebilir. Yani, taşıtanın hak etmediği bir menfaat sağlaması durumunda, taşıyan bu miktarı taşıtandan talep etme hakkına sahiptir (TTK, m. 1205)
bb. Hapis Hakkının Paraya Çevrilmesi Hâlinde
Taşıyan, hapis hakkını kullanarak eşyanın satışını istemiş ve satış sonucunda alacağını tam olarak tahsil edememişse, taşıyan bu durumda, navlun sözleşmesine dayanarak kalan alacakları taşıtandan talep edebilir. Bu madde, taşıyanın, eşyayı paraya çevirme işlemi sonucunda tüm alacaklarını tahsil edememesi durumunda, kalan borç için taşıtana başvurma hakkını korur (TTK, m. 1206)
cc. Gönderilenin Eşyayı Teslim Almaması Hâlinde
Gönderilen, eşyayı teslim almaktan kaçınırsa, bu durumda taşıtan, navlun sözleşmesi uyarınca taşıyana navlun bedelini ve diğer alacakları ödemekle yükümlüdür. (TTK, m. 1207/1). Bu, taşıyanın alacaklarını koruma altına alan bir düzenlemedir. Ayrıca, bu durumda boşaltma ile ilgili tüm hükümler, sanki gönderilen yerine taşıtan yükü teslim alıyormuş gibi taşıtan için geçerli olacaktır (TTK, m. 1207/2).
13. Navlun Sözleşmesinin Sona Ermesi
a) Sözleşmenin Hükümden Düşmesi
aa. Geminin Zayi Olması Sebebiyle
aaa.Yolculuk Başlamadan Önce
Gemi, yolculuk başlamadan önce umulmayan bir hâl nedeniyle zayi olursa, navlun sözleşmesi hükümden düşer. Bu durumda, taraflardan hiçbiri diğerine tazminat ödemekle yükümlü değildir. Ancak, geminin zayi olduğu ana kadar doğmuş olan borçların ifası gerekir.
(TTK, m. 1209) Örneğin yolculuk öncesinde gemi, beklenmedik bir kazada tamamen kullanılamaz hâle gelmişse, taşıyan veya taşıtan bu olaydan dolayı birbirine tazminat ödemek zorunda kalmaz. Ancak, varsa yükleme ile ilgili masraflar ödenmelidir.
bbb. Yolculuk Başladıktan Sonra
Gemi yolculuk sırasında umulmayan bir hâl nedeniyle zayi olursa, taşıyan, geminin zayi olduğu ana kadar doğmuş olan alacaklarının yanı sıra, mesafe navlunu talep edebilir. Mesafe navlunu, kurtarılan yükün miktarına, geminin zayi olduğu noktaya kadar kat edilen mesafeye ve yolculuk boyunca karşılaşılan risklere göre belirlenir. Ancak bu navlun, kurtarılan yükün emniyet altına alındığı tarih ve yerdeki değerini aşamaz. Örneğin bir gemi yolculuğun ortasında batmış ve yükün bir kısmı güvenli bir limana getirilmişse, taşıyan kurtarılan yük için mesafe navlunu talep edebilir.
Kaptan, geminin zayi olması durumunda dahi, yük sahiplerinin menfaatlerini korumakla yükümlüdür. (TTK, m. 1211) Acil Hâller: Kaptan, taşıtanlarla iletişim kuramasa bile eşyayı uygun bir yerde depolamalı, satmalı ya da başka bir gemi ile varma limanına göndermelidir. Rehin ve Satış Hakkı: Kaptan, bu işlemler için gerekli masrafları karşılamak üzere eşyayı rehin edebilir veya bir kısmını satabilir. Teslim Şartı: Taşıyanın mesafe navlunu ve diğer alacakları ödenmeden veya bunlar için teminat verilmeden, kaptan eşyayı teslim etmek zorunda değildir. Sorumluluk: Kaptanın bu işlemlerinden doğacak zararlardan taşıyanın yanı sıra donatan da sorumludur.
ccc. Başka Gemiye Yükleme ve Aktarma
Taşıyan, sözleşmede ismen belirtilen gemi dışında başka bir gemiye yükleme yapmaya yetkili ise, geminin zayi olması durumunda taşıma işlemini uygun başka bir gemiyle tamamlayabilir. Ancak, bu tercihi gecikmeden taşıtana bildirmek zorundadır. (TTK, m. 1212) Örneğin sözleşmede açıkça belirtilmeyen bir gemi kullanılabiliyorsa ve bu gemi de zayi olmuşsa, taşıyan yükü başka bir gemiye aktarmak suretiyle taşımaya devam edebilir.
ddd. Geminin Denize Elverişsiz Hâle Gelmesi
Bir gemi, mahkeme kararıyla denize elverişsiz olduğuna hükmedilirse, bu gemi zayi olmuş sayılır. Bu durumda, geminin taşıma işlemini tamamlayamaması nedeniyle navlun sözleşmesi sona erer. Örneğin teknik nedenlerle büyük onarıma ihtiyaç duyan ve denize çıkması mümkün olmayan bir gemi, mahkeme tarafından denize elverişsiz ilan edildiğinde, navlun sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş sayılır.
bb. Eşyanın Zayi Olması Sebebiyle
aaa. Yolculuk Başlamadan Önce
Sözleşmede ferden belirlenen eşyanın tamamı beklenmeyen bir hâl nedeniyle zayi olmuşsa, navlun sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Bu durumda, taraflar birbirlerine tazminat ödemekle yükümlü değildir. Ancak, zayi olma anına kadar doğmuş olan borçların ifası gerekir (TTK, m. 1214/1). Örneğin sözleşmede belirli bir gemiyle taşınması planlanan bir konteyner, yükleme öncesinde yanarak tamamen zayi olursa, taraflar arasında tazminat talep edilemez. Eşyanın yalnızca bir kısmı zayi olmuşsa, taşıtana şu iki seçenek tanınır: Kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshetmek. Taşıyanın durumunu güçleştirmemek koşuluyla başka bir eşya yüklemek (TTK, m. 1214/2). Taşıtan, bu haklarından birini gemi limandan ayrılmadan önce kullanmazsa, tam navlun ödemek zorundadır. Örneğin taşıtan, zayi olan konteyner yerine yeni bir yük yükleme hakkına sahiptir. Ancak, bu hakkını gemi hareket etmeden kullanmalıdır.
Zayi olan eşya yerine başka eşya yüklenmesi tercih edilirse, taşıtan: Bu yüklemeyi mümkün olan en kısa sürede tamamlamak, yükleme masraflarını karşılamak ve sebep olduğu zararları tazmin etmekle yükümlüdür (TTK, m. 1214/3). Örneğin zayi olan mallar yerine yeni bir yükleme gerçekleştiren taşıtan, bu gecikmeden dolayı taşıyanın uğradığı zararları karşılamalıdır.
Sözleşmede tür veya cinsi ile belirtilen eşyanın yükleme öncesinde tamamının zayi olması, navlun sözleşmesini sona erdirmez. Taşıtan, aynı tür veya cinsteki başka bir eşya yükleme hakkına sahiptir (TTK, m. 1215/1). Örneğin taşıma öncesinde bozulmuş bir tarım ürününün yerine aynı türde başka bir tarım ürünü yüklenebilir. Eşya tür ve cinsine göre belirlenmiş ve yükleme sonrası tamamen zayi olmuşsa, taşıtan bu durumu derhal taşıyana bildirerek yerine başka eşya teslim etme hakkına sahiptir. Ancak bu durumda: yükleme işlemini en kısa sürede tamamlamak, fazla giderleri karşılamak ve bekleme süresini aşarsa taşıyanın zararını tazmin etmek zorundadır (TTK, m. 1215/4). Örneğin bozulmuş yük yerine yeni ürün yüklemek isteyen taşıtan, bu süreçte geminin limanda kalma süresinden doğan masrafları karşılamalıdır.
bbb. Yolculuk Başladıktan Sonra
Yolculuk sırasında taşınan eşyanın tamamının beklenmeyen bir hâl nedeniyle zayi olması durumunda, navlun sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Taşıyana yalnızca sözleşmenin sona erdiği ana kadar doğmuş olan alacakları ödenir. Bu kapsamda, eşyanın doğal kayıplarından doğan hükümler de saklıdır (TTK, m. 1216)
Yolculuk sırasında eşyanın beklenmedik bir durum nedeniyle bir kısmının zayi olması, taraflar arasındaki navlun sözleşmesini sona erdirmez. Bu durumda, zayi olan kısmın taşınmamış olması ya da yolculuk sırasında gemiden uzaklaştırılmış olması sözleşmenin devamına engel değildir. Taşıyana bu durumlarda bile tam navlun ödenmesi zorunludur (TTK, m. 1217/1). Örneğin bir gemiye yüklenen 100 tonluk bir buğday sevkiyatının 20 tonu, yolculuk sırasında nemlenme veya sızma nedeniyle zarar görmüş ve taşınamaz hâle gelmişse, taşıyan 80 tonu teslim etse dahi tam navlun ücreti ödenir. Ancak, zayi olan eşyanın niteliği gereği doğal kayıp veya eksilmeden kaynaklanan durumlar varsa, TTK 1199/2 ve 1199/3 hükümleri saklıdır. Örneğin, doğal buharlaşma veya organik ürünlerin taşıma sırasındaki olağan kayıpları için özel düzenlemeler dikkate alınır. Bu hüküm, taşıma sırasında meydana gelen kısmi zayiatların taşıyanın navlun alacağını etkilememesi ilkesine dayanır. Ancak, taşıtanın doğal kayıplar dışında kalan durumlarda zararını taşıyandan talep etme hakkı her zaman saklıdır.
b) Sözleşmenin Feshi
aa. Taraflara Fesih Hakkı Veren Hâller
Navlun sözleşmesi, kamu tasarrufları nedeniyle yerine getirilemez hâle geldiğinde, taraflar tazminat ödemeksizin fesih hakkına sahiptir. Kamu tasarrufu kapsamında; gemiye ambargo konulması, devlet hizmeti için gemiye el konulması, yükleme veya varma limanlarının abluka altına alınması, taşınacak eşyanın ihracat, ithalat veya transit geçişinin yasaklanması gibi durumlar yer alır. Örneğin, yükleme limanı bir ambargo altına alınmışsa, taşıyan veya taşıtan sözleşmeyi feshedebilir (TTK, m. 1218/1).
Henüz yolculuk başlamadan önce sözleşmenin ifasını engelleyen durumların ortaya çıkması hâlinde, bu engelin kısa sürede ortadan kalkmayacağının anlaşılması durumunda taraflar fesih hakkını kullanabilir. Mevcut koşullar, engelin makul sürede sona ermesinin mümkün olmadığını gösteriyorsa, taraflar birbirine tazminat ödemeden sözleşmeyi sona erdirme hakkına sahiptir (TTK, m. 1218/2).
Yolculuk başladıktan sonra ortaya çıkan bir engel nedeniyle sözleşmenin ifası imkânsız hâle gelmişse, taraflar fesih hakkını kullanabilmek için bir aylık bir bekleme süresine tabidir. Bu süre, kaptanın engeli bir limanda öğrendiği tarihten ya da gemi bir limana ulaştığında öğrenmesi durumunda bu tarihten itibaren hesaplanır. Örneğin, varma limanında bir abluka uygulanıyorsa, taşıyan veya taşıtan bir ay bekledikten sonra fesih hakkını kullanabilir (TTK, m. 1218/2).
Kısmi yolculuk çarteri ve kırkambar sözleşmelerinde, taraflar herhangi bir süre bekleme zorunluluğu olmaksızın fesih hakkını kullanabilir. Bu düzenleme, taraflara daha hızlı hareket etme imkânı tanımakta ve ticari kayıpları en aza indirmeyi amaçlamaktadır (TTK, m. 1218/3).
Savaş gibi olağanüstü bir durum ortaya çıktığında, geminin veya taşınacak eşyanın serbest sayılmaması ya da zapt ve müsadere riskinin bulunması durumunda taraflar bekleme zorunluluğu olmaksızın fesih hakkını kullanabilir. Örneğin, savaş bölgesine gönderilen eşya, düşman güçler tarafından ele geçirilme riski taşıyorsa, taraflar sözleşmeyi derhal feshedebilir (TTK, m. 1218/4).
Taşıtan, yolculuk başlamadan önce ortaya çıkan bir engel nedeniyle serbest sayılmayan eşya yerine başka bir eşya yükleme hakkına sahiptir. Örneğin, taşınacak eşyanın ihracatı yasaklanmışsa, taşıtan 1144. madde kapsamında bu yasağa tabi olmayan farklı bir eşya yükleyerek sözleşmenin devamını sağlayabilir (TTK, m. 1218/5).
bb. Tarafların Fesih Hakkına Sahip Olmadığı Hâller
aaa. Eşyanın Sadece Bir Kısmına İlişkin Engeller
Eşyanın yalnızca bir kısmına ilişkin ihracat, ithalat veya transit geçiş yasağı gibi engeller sözleşmenin feshedilmesine neden olmaz. Taşıtan, bu tür kısıtlamalar nedeniyle serbest olmayan eşyayı gemiden almak ve uzaklaştırmak zorundadır. Yolculuk başlamadan önce taşıtan, taşıyanın durumunu ağırlaştırmamak koşuluyla, serbest olmayan eşya yerine başka bir yük teslim edebilir. Alternatif olarak taşıtan, navlun ücretinin yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshetmeyi tercih edebilir. Ancak yolculuk başladıktan sonra, taşınamayan eşya nedeniyle sözleşme feshedilmez ve taşıyana tam navlun ödenir (TTK, m. 1219/1). Örneğin taşıtan, gemiye yüklenmiş olan bir kargonun ithalat yasağı nedeniyle taşınamayacağını öğrenirse, bu eşyanın gemiden uzaklaştırılmasını sağlamalıdır.
Kısmi yolculuk çarteri ve kırkambar sözleşmelerinde, eşyanın bir kısmına ilişkin engellerden dolayı fesih hakkı bulunmaz (TTK, m. 1219/2). Örneğin kırkambar sözleşmesinde, taşıtan eşyanın taşınması engellense dahi diğer taşıtanların hakları dikkate alınarak sözleşme feshedilemez.
bbb. Kaptanın Haklı Bir Sebeple Rotadan Sapması
Kaptanın denizde can veya mal kurtarmak gibi haklı bir nedenle rotadan sapması, tarafların hak ve yükümlülüklerini değiştirmez. Bu durum taşıyanı, bu sapma nedeniyle doğabilecek zararlardan sorumlu tutmaz (TTK, m. 1220/1). Örneğin bir geminin kaptanı, yolculuk sırasında rotadan saparak bir başka gemiye yardım ederse, bu durumda taşıtan taşıyandan herhangi bir zarar tazmini talep edemez. Türk Medeni Kanunu’nun dürüstlük kurallarını düzenleyen 2. maddesi burada uygulanabilir. Dürüstlük kuralları çerçevesinde kaptanın haklı bir gerekçe sunması beklenir (TTK, m. 1220/2). Örneğin kaptanın rotadan sapmasının zorunlu ve acil bir durumda gerçekleştiği, iyi niyetle hareket ettiği ispatlanmalıdır.
ccc. Geminin Yolculuk Sırasında Tamir Gereksinimi
Yolculuk sırasında geminin tamir edilmesi gerekirse, taşıtan, navlun ve diğer alacakların ödenmesi ya da teminat verilmesi koşuluyla eşyanın boşaltılmasını talep edebilir veya tamir sürecini bekleyebilir. Ancak zaman üzerine kararlaştırılmış navlunda, tamir süresi hesaba katılmaz (TTK, m. 1221/1). Örneğin geminin motorunda arıza meydana geldiğinde, taşıtan tamir süresince yükünü boşaltma hakkına sahiptir. Boşaltma işlemleri, ilgili diğer mevzuata uygun yürütülmelidir (TTK, m. 1221/2). Örneğin taşıtan, boşaltma sırasında taşınan malların güvenliğinden sorumludur.
Kısmi yolculuk çarteri veya kırkambar sözleşmelerinde tamir sırasında eşya boşaltılmışsa, taşıtan navlunu ve diğer alacakları ödemek koşuluyla eşyayı geri alabilir (TTK, m. 1221/3).
cc. Diğer Sebeplerin Fesihe Etkisi
Yolculuğun Gecikmesi; Yolculuk, bu Kanun’da öngörülenler dışında bir doğal olay ya da beklenmeyen bir durum nedeniyle gecikirse, tarafların hak ve yükümlülükleri değişmez. Ancak gecikme, sözleşmenin belli bir amacını tamamen ortadan kaldırmışsa, taraflara fesih hakkı doğabilir. Ayrıca, uzun süreli gecikmelerde taşıtan, eşyanın boşaltılmasını talep edebilir. Bu durumda, eşyanın yeniden yüklenmesi ve taşınması giderleri taşıtana aittir. Eşyanın yeniden yüklenmemesi hâlinde, taşıtan navlun bedelini ödemek ve boşaltma kaynaklı zararları karşılamak zorundadır (TTK, m. 1222/1). Örneğin uzun süreli bir karantina nedeniyle yolculuğun amacının ortadan kalkması hâlinde taşıtan, yükünü boşaltmayı talep edebilir.
Kamu tasarrufundan kaynaklanan gecikmelerde, zaman üzerine kararlaştırılmış navlun işlemez (TTK, m. 1222/2). Örneğin limanda uygulanan karantina tedbirleri nedeniyle bekleme süresi uzayan gemide, zaman esasına dayalı navlun tahsil edilmez.
Kısmi yolculuk çarteri ve kırkambar sözleşmelerinde, taşıtan geçici boşaltma hakkını yalnızca diğer taşıtanların onayı ile kullanabilir (TTK, m. 1222/3). Örneğin diğer taşıtanların muvafakati olmadan kırkambar sözleşmesi kapsamında yük boşaltılamaz.

14.Fesih Hakkının Kullanılması
a) Feshin Bildirimi
Fesih hakkı, yazılı bir bildirimle kullanılmalıdır. Bu bildirim; e-posta, faks veya benzeri teknik araçlarla yapılabilir. Ancak bildirim yazılı olmalı ve taraflar arasında belgelenebilir bir şekilde iletilmelidir. Bu, hukuki güvenceyi sağlamak ve fesih işlemine dair olası ihtilafların önüne geçmek için önemlidir. Örneğin taşıtan, sözleşmenin sona erdirilmesi için taşıyana yazılı bir e-posta göndererek fesih bildiriminde bulunabilir (TTK, m. 1224).
b) Fesih Hakkının Hüküm ve Sonuçları
aa. Sözleşme Yolculuk Başlamadan Önce Feshedilmişse
Eğer navlun sözleşmesi, yolculuk başlamadan önce feshedilmişse, taraflar birbirine tazminat ödemekle yükümlü olmaz. Ancak fesih anına kadar doğmuş borçlar ifa edilmelidir. Bu hüküm, tarafların zarar görmesini engellemek amacıyla getirilmiştir. Örneğin gemi yüklenmeden önce ihracat yasağı nedeniyle fesih gerçekleşirse, yalnızca o ana kadar yapılan yükleme hazırlıkları gibi masraflar ödenir (TTK, m. 1225)
bb. Sözleşme Yolculuk Başladıktan Sonra Feshedilmişse
Yolculuk başladıktan sonra fesih hakkı kullanıldığında, taşıyana fesih anına kadar doğmuş olan alacaklarının yanı sıra, yolculuk için mesafe navlunu da ödenir. Mesafe navlunu, eşyanın yola çıktığı limana geri getirilmiş olsa bile, 1210. madde uyarınca yolculuk mesafesi, süresi, zorluk derecesi ve risklerine göre hesaplanır. Örneğin yolculuk sırasında fesih gerçekleşirse, taşıyana fesih anına kadar olan mesafe navlunu ödenmek zorundadır (TTK, m. 1226/1).
Fesih sırasında eşya, geminin bulunduğu veya en yakın olduğu limanda boşaltılır. Ancak, kısmi yolculuk çarteri ve kırkambar sözleşmelerinde boşaltma işlemi diğer taşıtanların muvafakati olmadan gerçekleştirilemez. Taşıtan, bu durumda boşaltma işleminin sebep olduğu masraf ve zararları karşılamakla yükümlüdür. Örneğin bir kırkambar sözleşmesinde taşıtan, diğer taşıtanların onayı olmadan yolculuğun durmasını talep edemez. Ancak, masraf ve zararları karşılayarak bu talebini yerine getirebilir (TTK, m. 1226/2)
cc. Kaptanın Yükümlülüklerinin Devamı
Fesih sonrasında kaptanın, eşyanın güvenli bir limanda depolanması veya başka bir gemiyle taşınmasını sağlama gibi yükümlülükleri devam eder. Bu yükümlülükler, kaptanın yükle ilgili menfaatleri koruma sorumluluğundan kaynaklanır. Bu kapsamda kaptan, gerektiğinde eşyayı güvenli bir şekilde aktarmak için uygun önlemleri alabilir. Ayrıca, taşıyan ve donatan, kaptanın bu yükümlülüklerini yerine getirirken oluşabilecek zararları tazmin etmekle sorumludur (TTK, m. 1226/3). Örneğin fesih sonrası gemide kalan yüklerin kaptan tarafından en yakın limanda güvence altına alınması sağlanmalıdır. Bu süreçte kaptanın yükü koruma yükümlülüğü devam eder.
ÖNEMLİ HATIRLATMA
Navlun sözleşmeleri, deniz ticareti hukukunun kapsamlı ve özel düzenlemelerine tabidir. Navlun sözleşmesinin kurulması, tarafların yükümlülükleri, fesih süreçleri ve sorumlulukların belirlenmesi gibi hususlar, Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen ayrıntılı yasal gerekliliklere uygun olarak yürütülmelidir. Hak ve menfaatlerinizin korunması, olası uyuşmazlıkların önüne geçilmesi ve sürecin eksiksiz tamamlanması için bir avukat veya deniz ticareti hukukuna vakıf bir uzmandan profesyonel destek almanız önemlidir. Navlun sözleşmesi kapsamında taşınacak yükün başlangıç ve varış noktası ister İzmir, ister Mersin, ister İstanbul, isterse Zonguldak, ister Kocaeli, ister Tuzla, ister Dilovası olsun fark etmez; bu süreçlerde uzman desteği almanız, haklarınızın korunması açısından kritik öneme sahiptir.