
Bir davayla ilgili yazılı-görsel basında yer alan haberlerin, karşıt/düşmanca bir kampanyaya dönüşmesi “tarafsız mahkemede yargılanma hakkı” ve “masumiyet karinesi”nin ihlalini gündeme getirir. Bir ceza davasına konu suçun özel niteliği veya özel hukuk uyuşmazlığının önemi veyahut davanın taraflarının konumu ve sıfatı ya da herhangi bir nedenden dolayı basının o davaya yoğun bir ilgisi olabilir. Ancak basının yoğun ilgisi bazı durumlarda kamuoyunu ve davaya bakacak yargıçları da etkileyecek şekilde karşıt bir kampanyaya dönüşebilir. Böyle bir karşıt ve düşmanca kampanya yargılamanın adilliğini ihlal edebilir. AİHM de Sözleşme kurumlarının içtihadına göre, şiddetli bir basın kampanyasının bazı durumlarda kamuoyunu etkileyerek yargılamanın adilliğine zarar verebileceğini belirtmektedir. Çünkü kampanyaya dönüşen haberlerin yargıçlar üzerinde oluşturacağı baskı onların uyuşmazlığı çözüme kavuşturma noktasındaki tercihlerini değiştirebilir. Dahası basının karşıt kampanyasıyla kamuoyu nezdinde o davayla ilgili oluşturulan algı veya kanaatin aksine bir kararın neden olacağı toplumsal tepki yargıçlar üzerinde baskı ve çekincelere yol açabilir. Böylelikle, karşıt/düşmanca bir basın kampanyası, 6/1. fıkrası uyarınca mahkemenin tarafsızlığına ve 6/2. fıkrası uyarınca masumiyet karinesine etki etme riski taşımaktadır.(Bkz.Craxi/İtalya, 2003, No.1, pr. 96-108 ; Priebke/İtalya (k.k.), no. 48799/99, 5 Nisan 2001, yayınlanmamış; D’ Urso ve Sgorbati / İtalya (k.k.), No. 52948/99, 3 Nisan 2001, yayınlanmamış; Del Giudice / İtalya (k.k.), No. 42351/98, 6 Temmuz 1999, yayınlanmamış).