Giriş

Yurt Dışı Bandıralı Bir Gemide Yapılan Tamir ve Bakım Hizmetinden Doğan Alacak İçin Geminin İhtiyati Haczi Mümkün Mü? İşte Bu çalışma, yurt dışı bandıralı bir gemiye verilen tamir ve bakım hizmetlerinden kaynaklanan bir alacağın hukuki niteliğini, bu alacağın tahsili amacıyla gemi üzerine ihtiyati haciz konulup konulamayacağını ve bu sürecin şartlarını, sunulan mahkeme kararları ışığında incelemektedir. Deniz ticareti, uluslararası niteliği ve kendine özgü dinamikleri sebebiyle özel hukuki düzenlemelere tabidir. Türkiye’de bu alan, temel olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile düzenlenmiş olup, gemi alacakları ve bu alacakların teminat altına alınması için öngörülen ihtiyati haciz kurumu, alacaklılar için kritik bir hukuki koruma mekanizması sunmaktadır.

Çalışma, öncelikle tamir-bakım alacağının bir “deniz alacağı” olup olmadığını tespit edecek, ardından bu nitelikteki bir alacak için geminin ihtiyati haczinin mümkün olup olmadığını ana bulgularla ortaya koyacaktır. İnceleme bölümünde ise ihtiyati haciz kurumunun şartları, uygulamadaki farklılıklar, usuli gereklilikler ve mahkemelerin dikkat ettiği kritik noktalar, ilgili kararlardan alıntılarla detaylandırılacaktır. Sonuç bölümünde ise elde edilen tüm bulgular özetlenerek net bir sonuca varılacaktır.

1. Alacağın “Deniz Alacağı” Olarak Nitelendirilmesi

TTK’nın 1352. maddesi, hangi alacakların “deniz alacağı” sayılacağını sınırlı sayıda (numerus clausus) ilkesine göre belirlemiştir. İncelenen kararlar, gemiye verilen tamir, bakım, onarım, malzeme tedariki ve benzeri hizmetlerin bu listede yer aldığını teyit etmektedir. Örneğin, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bir kararında “6102 sayılı TTK’nın 1352/1-m bendi gereğince geminin yapımı ve onarımına ilişkin alacakların deniz alacağı niteliğinde bulunmasına” (2017/1600 E.) dikkat çekmiştir.

Ancak, her gemiyle ilgili alacağın deniz alacağı sayılmayacağının altı çizilmelidir. Mahkemeler, alacağın kaynağını dikkatle incelemektedir. Örneğin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, bir şirket ortağının ortaklık haklarının ihlaline dayanan talebinin TTK m. 1352 kapsamında bir deniz alacağı olmadığına ve bu nedenle gemiye ihtiyati haciz konulamayacağına karar vermiştir (İstanbul BAM 14. HD, 2020/1336 E.). Bu, ihtiyati haciz talebinde bulunmadan önce alacağın TTK m. 1352’deki tanımlardan birine uyduğunun netleştirilmesi gerektiğini göstermektedir.

2. Geminin İhtiyati Haczinin Şartları

İhtiyati haciz kararının alınabilmesi için alacaklının birden fazla koşulu aynı anda sağlaması gerekmektedir.

a) Yaklaşık İspat Kuralı: Alacaklının, alacağının varlığını ve miktarını kesin olarak ispatlaması beklenmez. Mahkemeler için “yaklaşık ispat” yeterlidir. Bu, alacağın varlığına dair hâkimde kuvvetli bir kanaat oluşturacak delillerin sunulması anlamına gelir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, alt derece mahkemesinin “alacak miktarının kanı uyandıracak kadar somutlaştırılmaması” gerekçesiyle verdiği ret kararını bozarken, ihtiyati haciz taleplerinde tam bir ispat değil yaklaşık ispatın yeterli olduğu, liman hizmetlerinin bedelsiz verilemeyeceği gözetilerek ihtiyati haciz kararı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken…” diyerek yaklaşık ispat kuralının önemini vurgulamıştır (2014/9364 E.).

Buna karşın, delillerin yetersiz veya şüpheli bulunması halinde talep reddedilebilir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, taraflar arasındaki organik bağ ve alacağın muvazaalı olabileceği şüphesi nedeniyle, dosya kapsamındaki belgelerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı” gerekçesiyle verilen ihtiyati haciz kararını kaldırmıştır (İstanbul BAM 13. HD, 2019/699 E.).

b) Teminat Yükümlülüğü: TTK, borçluyu haksız ihtiyati hacizlere karşı korumak amacıyla alacaklıya teminat yatırma zorunluluğu getirmiştir. TTK m. 1363 uyarınca, Deniz alacağını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyen alacaklının, 10.000 Özel Çekme Hakkı (SDR) tutarında teminat vermesi zorunludur.” Bu husus, Antalya BAM 11. Hukuk Dairesi‘nin (2017/561 E.) ve Sakarya BAM 7. Hukuk Dairesi‘nin (2023/846 E.) kararlarında da açıkça belirtilmiştir.

c) Borçlunun ve Geminin Mülkiyetinin Rolü (TTK m. 1369): Bu, ihtiyati haciz taleplerinde en sık karşılaşılan engelleyici şartlardan biridir. Kural olarak, alacak doğduğunda geminin maliki veya kiracısı sıfatıyla borçtan sorumlu olan kişinin, ihtiyati haciz uygulandığı sırada da geminin maliki olması gerekir.

Adana Bölge Adliye Mahkemesi bu kuralı net bir şekilde uygulamıştır: gemi alacağının doğumundan sonra dava konusu geminin 3.kişiye devir edildiği ve ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle dava konusu geminin 3.bir kişiye ait olduğu anlaşıldığından bu kişi hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün değildir.” (Adana BAM 9. HD, 2022/1530 E.). Benzer şekilde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, navlun sözleşmesinden doğan alacak için, sözleşmenin tarafı olmayan gemi maliki aleyhine ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğine hükmetmiştir (2013/12716 E.). Bu nedenle, ihtiyati haciz talep edilmeden önce geminin güncel mülkiyet durumunun ve borçlu ile olan ilişkisinin tespiti hayati önem taşır.

d) Usuli Şartlar ve Görevli Mahkeme: Deniz ticaretine ilişkin davalar özel uzmanlık gerektirdiğinden, bu davalara bakmakla görevli mahkemeler “Denizcilik İhtisas Mahkemeleri”dir. İhtiyati haciz talepleri de bu mahkemelere yöneltilmelidir (İstanbul 19. ATM, 2019/211 E.). Ayrıca, ihtiyati haciz kararının infazı için kararın verildiği tarihten itibaren üç iş günü içinde icra dairesine başvurulmalı, aksi halde karar kendiliğinden kalkar (İstanbul BAM 4. HD, 2020/11 E.).

3. Geminin İhtiyati Haczinin Sonucu: Seferden Men

Kararlar arasında dikkat çeken bir diğer önemli ayrım, ihtiyati haciz ve seferden men arasındaki ilişkidir. Alacaklı, mahkemeden doğrudan “seferden men” talep edemez; talep “ihtiyati haciz” ile sınırlı olmalıdır. Ancak, mahkeme ihtiyati haciz kararı verdiğinde, bu kararın doğal ve zorunlu bir sonucu olarak icra müdürlüğü gemiyi seferden men ederek muhafaza altına alır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi bu durumu şu şekilde açıklamıştır: ihtiyati haczine karar verilen bütün gemiler, bayrağı ve hangi sicile kayıtlı oldukları dikkate alınmaksızın, icra müdürü tarafından seferden menedilerek muhafaza altına alınır.” ve “Seferden men bir muhafaza işlemi olup, haczin doğal bir sonucudur.” (2016/10721 K.). Bu nedenle alacaklının ayrıca seferden men talep etmesine gerek yoktur.

Sonuç

İncelenen yargı kararları bütünüyle değerlendirildiğinde, aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:

Yurt dışı bandıralı bir gemiye verilen tamir, bakım ve onarım gibi hizmetlerden doğan alacak, Türk Ticaret Kanunu m. 1352 uyarınca bir “deniz alacağı”dır. Bu nitelikteki bir deniz alacağını teminat altına almak için alacaklının başvurabileceği temel hukuki yol, TTK m. 1353 uyarınca geminin “ihtiyati haczi”dir. Ancak geminin ihtiyati haczi mutlak bir hak olmayıp, başarısı şu kritik şartların yerine getirilmesine bağlıdır: Alacaklı, alacağının varlığını ve miktarını yaklaşık ispat kuralına uygun delillerle (fatura, sözleşme, imzalı iş emirleri vb.) mahkemeye sunmalıdır. Alacaklı, mahkeme veznesine TTK m. 1363 uyarınca 10.000 SDR karşılığı teminat yatırmalıdır. En kritik şart olarak; alacağın doğduğu sırada borçtan sorumlu olan kişinin (malik, kiracı vb.), ihtiyati haczin uygulandığı esnada da geminin maliki olması gerekmektedir (TTK m. 1369). Geminin el değiştirmesi, ihtiyati hacze engel teşkil edebilir. Başvuru, Denizcilik İhtisas Mahkemesi‘ne yapılmalı ve usuli sürelere (kararın 3 iş günü içinde infazı gibi) riayet edilmelidir.

Tamir ve Bakım Alacağı Bir “Deniz Alacağı”dır: Yurt dışı bandıralı bir gemiye verilen tamir, bakım, onarım veya donatım hizmetlerinden kaynaklanan alacaklar, TTK’nın 1352. maddesi kapsamında “deniz alacağı” olarak kabul edilmektedir. Mahkemeler, bu tür alacakları sıklıkla maddenin (l), (m) veya (e) bentleri altında değerlendirmektedir.

Deniz Alacağı İçin Geminin İhtiyati Haczi Mümkündür: TTK, deniz alacaklarının teminat altına alınması için özel bir geçici hukuki koruma yolu öngörmüştür: geminin ihtiyati haczi. Alacağın bir deniz alacağı olması, tek başına ihtiyati haciz sebebi sayılmaktadır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi‘nin vurguladığı gibi: “Deniz alacaklarının teminat altına alınması için, geminin sadece ihtiyati haczine karar verilebilir. … Alacağın, 1352 nci maddede sayılan bir deniz alacağı olması, ihtiyati haciz sebebidir.” (Antalya BAM 11. HD, 2017/561 E.)

İhtiyati Haciz Mutlak Bir Hak Olmayıp Belirli Şartlara Bağlıdır: Bir alacağın deniz alacağı olması, ihtiyati haciz için yeterli olsa da, kararın verilebilmesi ve uygulanabilmesi için kanunda belirtilen maddi ve usuli şartların tamamının yerine getirilmesi zorunludur. Bu şartlar arasında; yaklaşık ispat, teminat yatırma, borçlu-malik ilişkisinin tespiti ve yetkili mahkemeye başvuru gibi kritik unsurlar bulunmaktadır. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, bu durumu net bir şekilde ifade etmiştir: “6102 sayılı TTK’nın 1352. Maddesinin 1.Fıkrasının (l) bendinde ‘Geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan eşya, malzeme… ve bu amaçlarla verilen hizmetlerin’, (m) bendinde ise ‘Geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılmasının’, deniz alacağı sayılacağı hükümleri düzenlenmiştir.” (İzmir BAM 14. HD, 2023/1806 E.)

Sonuç olarak, tamir-bakım alacaklısı, yurt dışı bandıralı bir gemiyi Türkiye’de ihtiyaten haczettirme imkanına sahiptir; fakat bu süreç, kanunun aradığı sıkı maddi ve usuli şartlara titizlikle uyulmasını gerektiren, detaylı bir hukuki hazırlık ve takip zorunluluğu getirmektedir.

Neden Tuzla Avukat Desteği Gerekli?

Yurt dışı bandıralı gemilere verilen tamir ve bakım hizmetlerinden kaynaklanan alacakların tahsili, Türk Ticaret Kanunu’nun 1352 ve devamı maddelerinde düzenlenen karmaşık ve teknik bir sürece tabidir. Özellikle gemiye ihtiyati haciz uygulanabilmesi için hem maddi hem de usuli birçok şartın eksiksiz şekilde yerine getirilmesi gerekir. Bu süreçte yapılacak bir hata, alacağın tahsilini tamamen imkânsız hale getirebilir.

Bu nedenle, Tuzla avukat arayışında olan kişi veya şirketlerin, özellikle deniz ticareti ve gemi alacakları konusunda deneyimli hukukçularla çalışması büyük önem taşır. Tuzla gibi tersaneler bölgesine yakın bir lokasyonda faaliyet gösteren gemi tamir firmalarının, hukuki haklarını koruyabilmeleri için alanında uzman bir Tuzla deniz hukuku avukatı ile süreci yürütmesi tavsiye edilir.

Ayrıca benzer ihtiyati haciz işlemlerinde: İstanbul avukat, Gebze avukat, Yalova avukat, Pendik avukat
desteğiyle yerel mahkemelerde hızlı ve etkin sonuç alınması mümkün olabilir. Gemi alacaklarına ilişkin dava ve ihtiyati haciz işlemlerinde; Borçlunun gemi üzerindeki mülkiyeti, Teminatın doğru hesaplanması, Yaklaşık ispat ilkesine uygun belge sunumu, Görevli ve yetkili mahkemeye zamanında başvuru
gibi tüm detayların uzmanlıkla ele alınması gerekir.

Bu nedenle, Tuzla ve çevresinde deniz ticareti ve gemi ihtiyati haczi alanında uzman bir avukatla çalışmak, hem alacağın güvence altına alınması hem de sürecin sorunsuz ilerlemesi açısından kritik önemdedir. Unutmayın, bir Tuzla gemi alacağı avukatı yardımıyla zamanında alınan bir ihtiyati haciz kararı, alacağınızın tamamını güvence altına alabilir.