Giriş

Bu çalışma, satın alınan bir ürünün ayıplı (kusurlu) çıkması durumunda alıcının sahip olduğu hakları ve satıcının ürünü iade almayı reddetmesi halinde başvurabileceği hukuki yolları, sunulan çeşitli mahkeme kararları ışığında analiz etmektedir. Çalışma, Türk Borçlar Kanunu (TBK), Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ve Türk Ticaret Kanunu (TTK) çerçevesinde alıcının seçimlik haklarını, bu hakları kullanabilmek için yerine getirmesi gereken usuli şartları ve uyuşmazlık çözüm mekanizmalarını inceleyerek bütüncül bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır.

1. Ayıplı Üründe Alıcının Seçimlik Hakları

Neredeyse tüm kararlarda atıf yapılan Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesi, ayıplı malla karşılaşan alıcıya dört temel seçimlik hak tanımaktadır. Bu haklar, alıcının içinde bulunduğu duruma en uygun çözümü seçmesine olanak tanır.

Sözleşmeden Dönme: Alıcı, ürünü iade etmeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeyi feshedebilir ve ödediği bedelin iadesini talep edebilir.

Bedelde İndirim İsteme: Alıcı, ürünü elinde tutarak, maldaki ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılmasını talep edebilir.

Ücretsiz Onarım İsteme: Alıcı, aşırı bir masraf gerektirmediği sürece, tüm masraflar satıcıya ait olmak üzere ürünün ücretsiz olarak tamir edilmesini isteyebilir.

Ayıpsız Misli ile Değiştirme: İmkan varsa, alıcı ayıplı ürünün aynı veya benzer özelliklerdeki ayıpsız bir yenisiyle değiştirilmesini talep edebilir.

Bu hakların kullanımı konusunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bir kararı önemli bir detaya işaret etmektedir: Bu haklar “inşai nitelikte olup kullanılmakla son bulduğundan bundan rücu edilemez.” Yani tüketici, örneğin değişim talep ettikten sonra keyfi olarak bu talebinden dönerek bedel iadesi isteyemez.

2. Hukuki Sürecin Başlatılması: Ayıp İhbarı Yükümlülüğü

Alıcının yukarıda belirtilen hakları kullanabilmesi için öncelikle ayıbı satıcıya bildirmesi (ihbar etmesi) gerekmektedir. İncelenen kararlar, bu ihbarın süresinde ve usulüne uygun yapılmasının kritik önem taşıdığını göstermektedir.

Ticari Satışlarda Süreler: Alım satım işlemi tacirler arasında ise, TTK madde 23/1-c uyarınca süreler daha katıdır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin kararında belirtildiği gibi; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu ihbar etmesi, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceletmesi ve aynı süre içerisinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerekir.” Gizli ayıplar ise ortaya çıktığı anda derhal bildirilmelidir.

Ticari Satışlarda İhbar Usulü: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bir kararı, ticari uyuşmazlıklarda sözleşmeden dönme ihbarının şekil şartına tabi olduğunu vurgular. TTK madde 18 gereği, bu ihbarın noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile” yapılması gerekmektedir. Sözlü ihbar yeterli görülmeyebilir.

3. Satıcının İadeyi Reddettiği Durumda Başvurulacak Hukuki Yollar

Satıcının iş birliğine yanaşmaması ve iadeyi kabul etmemesi halinde alıcı, hakkını aramak için yargısal yollara başvurabilir.

Tüketici Hakem Heyeti ve Tüketici Mahkemesi: Alıcı tüketici ise, uyuşmazlığın parasal sınırına göre öncelikle Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurabilir. Heyet kararlarının uygulanmaması veya uyuşmazlığın doğrudan mahkemelik olması durumunda Tüketici Mahkemesi’nde dava açılabilir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bir kararında olduğu gibi, tüketici “ayıplı malın geri alınarak bedel iadesi istemi” ile dava açabilir.

Asliye Ticaret veya Asliye Hukuk Mahkemesi: Taraflar tacir ise veya uyuşmazlık ticari bir nitelik taşıyorsa görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Davalar “satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası” veya “Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)” şeklinde açılabilir.

Arabuluculuk: Birçok ticari davada olduğu gibi, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak bir dava şartıdır.

İcra Takibi ve İtirazın İptali Davası: Alıcı, ödediği bedelin iadesi için doğrudan icra takibi başlatabilir. Satıcının bu takibe itiraz etmesi durumunda, alıcı “itirazın iptali davası” açarak takibin devamını ve alacağının tahsilini sağlayabilir. Bu davalarda mahkeme, alıcının haklı bulunması halinde satıcıyı “inkar tazminatına” mahkum edebilir

4. İspat Yükü ve Bilirkişi Raporlarının Rolü

 İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararında açıkça belirtildiği gibi, satın alınan ürünlerin ayıplı olduğu, ödenen bedelin iadesinin gerektiği hususlarının ise davacı alıcı tarafından ispatlanması gerekmektedir.” Bu ispat sürecinde en önemli delil, mahkemeler tarafından atanan bilirkişilerin hazırladığı raporlardır. Neredeyse tüm kararlarda mahkemelerin hükümlerini bilirkişi raporlarına dayandırdığı görülmektedir. Örneğin, bir kararda “bilirkişi raporunda dava konusu lastiklerin ayıplı olduğu belirtilmiştir” ifadesi, raporun belirleyici rolünü göstermektedir.

Mahkemenin Takdir Yetkisi: Alıcı sözleşmeden dönerek tam bedel iadesi talep etse dahi, mahkeme her zaman bu talebi kabul etmek zorunda değildir. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında vurgulandığı üzere, “alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” Bu durum, mahkemenin hakkaniyeti gözeterek daha uygun bir çözüme hükmedebileceğini göstermektedir.

Müteselsil Sorumluluk: Tüketiciyi koruyan önemli bir ilke, müteselsil (zincirleme) sorumluluktur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bir kararında belirtildiği gibi, imalatçı, üretici, satıcı, bayi, acenta, ithalatçı…ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur.” Bu, tüketicinin hakkını ararken sadece malı aldığı satıcıya değil, üretim ve dağıtım zincirindeki diğer aktörlere de başvurabilmesini sağlar.

Zararın Kapsamı: Alıcının talebi sadece ödenen bedelle sınırlı kalmayabilir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, satımın feshi durumunda satıcının alıcıya ödediği bedeli faiziyle iade etmesinin yanı sıra, ayıplı mal teslim etmesinden doğrudan doğruya tekeffül etmiş olan zararı da ayrıca tazmin etmeye mecbur” olduğu belirtilmiştir. Bu, alıcının uğradığı diğer zararları (örneğin, noter masrafı, kar kaybı vb.) da talep edebileceği anlamına gelir. Bir makale önerisi.

Sonuç

Sunulan yargı kararlarının bütüncül analizi, satın alınan bir ürünün ayıplı çıkması durumunda alıcının kanunlar tarafından güçlü bir şekilde korunduğunu göstermektedir. Alıcı; sözleşmeden dönme, bedel indirimi, ücretsiz onarım veya ürünün değiştirilmesi gibi önemli seçimlik haklara sahiptir.

Ancak bu hakların etkin bir şekilde kullanılabilmesi, belirli usuli yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlıdır. Özellikle ticari satışlarda süresinde ve doğru usulle yapılan ayıp ihbarı, davanın temelini oluşturmaktadır. Satıcının iadeyi kabul etmemesi durumunda alıcı, uyuşmazlığın niteliğine göre Tüketici Hakem Heyeti, Tüketici Mahkemesi veya Ticari Mahkemeler gibi yargısal yollara başvurabilir. Bu süreçte, ayıbın varlığını bilirkişi raporu gibi delillerle ispatlamak, davanın kazanılmasında kilit rol oynamaktadır. Sonuç olarak, yasal prosedürlere dikkat edildiği ve haklılık ispatlandığı sürece, alıcının ayıplı ürün karşısında mağduriyetinin giderilmesi için etkili hukuki mekanizmalar mevcuttur.

Ayıplı Ürün Davalarında Tuzla Avukat Desteği Neden Gerekli?

Ayıplı ürünle karşılaşan alıcı, sahip olduğu seçimlik hakları kullanabilmek için hem yasal sürelere uymalı hem de şekil şartlarına dikkat etmelidir. Özellikle ticari satışlarda yapılan küçük bir ihbar hatası bile dava kaybına yol açabilir.

Yerel mahkeme kararlarında da görüldüğü üzere, satıcının iadeyi reddetmesi halinde izlenecek hukuki yol, uyuşmazlığın niteliğine göre değişiklik göstermektedir. Bu süreçte alıcının hangi merciye başvuracağı, ispat yükünü nasıl yerine getireceği ve hangi delillerle hakkını savunacağı önemlidir.

İstanbul, Tuzla avukat, Pendik avukat, Maltepe avukat, Kartal avukat, Gebze avukat, Aydınlı avukat ve Orhanlı avukat, Tepeören Avukat, Darıca Avukat, Bayramoğlu avukat, Çayırova avukat gibi bölgelerde görülen bu tür davalarda, yerel yargı uygulamalarına hâkim bir Tuzla avukat ile çalışmak; sürecin doğru yönetilmesi, hatalardan kaçınılması ve hak kaybının önlenmesi açısından büyük avantaj sağlar.