Giriş

Bu çalışma, “araç mahrumiyet (yatış) bedeli” kavramını, sigorta şirketlerinin bu zarara ilişkin sorumluluğunu, hesaplama yöntemlerini ve zarardan sorumlu olan kişileri, sunulan yargı kararları ışığında analiz etmek amacıyla hazırlanmıştır. Analiz edilen kararlar, Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemeleri ve İlk Derece Mahkemeleri’nin konuya ilişkin yaklaşımlarını ortaya koymaktadır.

Tanım: Araç mahrumiyet bedeli, trafik kazası sonucu hasar gören bir aracın, onarımı için gereken makul süre boyunca kullanılamamasından kaynaklanan zararı ifade eder. Bu zarar, ikame araç kiralama masrafı veya ticari araçlar için kazanç kaybı şeklinde ortaya çıkabilir.

Sorumlu Kişiler: Yargı kararlarında istikrarlı bir şekilde, araç mahrumiyet bedelinden öncelikli olarak kazada kusurlu olan aracın sürücüsü ve işleteninin (malikinin) müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmektedir.

Sigorta Şirketlerinin Sorumluluğu: En tartışmalı konu sigorta şirketlerinin sorumluluğudur. Kararların büyük çoğunluğu, araç mahrumiyet zararının “dolaylı zarar” niteliğinde olduğu ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Genel Şartları uyarınca teminat kapsamında bulunmadığı yönündedir. Ancak, Kasko sigorta poliçesinde “ikame araç klozu” gibi özel bir teminat bulunması halinde sigorta şirketinin sorumlu olabileceği belirtilmektedir.

Hesaplama Yöntemi: Araç mahrumiyet bedeli, aracın serviste fiilen kaldığı süreye göre değil, hasarın objektif olarak onarılabileceği “makul tamir süresi” esas alınarak hesaplanır. Hesaplamada, hasarlı araca emsal nitelikte bir aracın kiralama bedeli temel alınır. Ancak bu bedelden, aracın kullanılmaması nedeniyle tasarruf edilen yakıt, bakım, amortisman gibi giderlerin düşülmesi gerektiği Yargıtay kararlarında vurgulanmaktadır.

1. Araç Mahrumiyet Bedelinin Tanımı ve Hukuki Niteliği

İncelenen tüm kararlarda araç mahrumiyet bedeli, haksız fiil sonucu aracını kullanamayan malikin uğradığı bir zarar olarak kabul edilmektedir. Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (2024/699) kararında bu durum, Davaya konu kaza nedeniyle davacının aracında oluşan hasarın onarımı için gerekli makul sürede, davacının ikame araç temin etmek ve bu suretle masraf yapmak zorunda kalacağı, bu zararının da tazmininin gerektiği açıktır.” şeklinde ifade edilmiştir. Yargıtay kararları ise bu zararın Borçlar Kanunu çerçevesinde talep edilebileceğini belirtmektedir.

2. Sigorta Şirketlerinin Sorumluluğu

Yargı kararlarında sigorta şirketlerinin sorumluluğu konusunda belirgin bir ayrım göze çarpmaktadır:

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Yönünden: Kararların ezici çoğunluğu, ZMSS’nin bu zararı karşılamadığı yönündedir. Gerekçe olarak, bu zararın doğrudan bir zarar olmayıp “dolaylı zarar” kabul edilmesi gösterilmektedir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin (2019/428) kararında bu husus net bir şekilde ortaya konulmuştur: “araç mahrumiyetine ilişkin zarar, gerçek zarar kapsamında olmayıp, dolaylı zararlardan olduğundan, bu zarar kaleminden davalı sigorta şirketi sorumlu değildir. Davacı araç mahrumiyetine ilişkin zararını dava dışı araç işleteni ve/veya sürücüsünden talep edebilir.” Benzer şekilde, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi (2014/1608) de ZMSS Genel Şartları’nın “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesine atıf yaparak sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığına hükmetmiştir.

Kasko Sigortası Yönünden: ZMSS’nin aksine, Kasko poliçeleri bu zararı teminat altına alabilir. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (2023/1359) kararında, “taraflar arasında kasko poliçesinde ikame araç klozu bulunduğundan davacı araç mahrumiyet bedelini talep edebileceği” belirtilerek sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilmiştir. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi (2022/673) kararı da bu durumu destekleyerek, ikame araç teminatının ek prim ödenerek poliçeye eklenebileceğini vurgulamıştır.

3. Araç Mahrumiyet Bedelinin Hesaplanması

Hesaplama yöntemi, yargı kararlarında belirli ilkelere bağlanmıştır:

Makul Süre Esası: Zarar, aracın tamirde kaldığı fiili süreye göre değil, hasarın niteliğine göre belirlenecek makul onarım süresine göre hesaplanır. Araç pert (total loss) olmuşsa, bu süre “emsal nitelikte yeni bir araç alması için gereken süre” olarak kabul edilir (Yargıtay 17. HD – 2015/5643).

Emsal Araç Kira Bedeli: Hesaplamanın temeli, hasar gören araçla aynı vasıflardaki bir aracın makul tamir süresi boyunca kiralanması için gerekli bedeldir.

Tasarruf Edilen Giderlerin Mahsubu: Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, belirlenen brüt kiralama bedelinden, davacının kendi aracını kullanmadığı için tasarruf ettiği yakıt, bakım, amortisman gibi giderlerin düşülmesi gerekmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin (2016/87) kararında bu ilke şöyle ifade edilmiştir:“…davacının aracını kullanamadığı döneme ilişkin olarak bakım giderleri, amortisman vs. tasarruf ettiği miktarlar da gözetilerek saptanacak araç mahrumiyet bedelinin ne olacağı… konularını da irdeleyen ayrıntılı, denetime açık, gerekçeli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken…”

İspat Külfeti: Davacının fiilen araç kiraladığına dair bir belge sunamaması, talebinin tamamen reddedilmesini gerektirmez. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi (2011/11664), bu durumda mahkemenin Borçlar Kanunu uyarınca hakkaniyete uygun bir bedel belirlemesi gerektiğini içtihat etmiştir.

4. Sorumlu Kişiler: Zararı Kim Öder?

Kararlar, sorumluluk sıralamasında net bir tablo çizmektedir. ZMSS’nin teminat dışı bıraktığı durumlarda, araç mahrumiyet bedelinden kazada kusurlu olan aracın sürücüsü ve işleteni (maliki) müştereken ve müteselsilen sorumludur. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (2020/527) kararındaki, “araç mahrumiyet bedelinden ise davalı araç işleteni ve sürücünün sorumlu olduğu, sigorta şirketinin araç mahrumiyet bedelinden sorumluluğunun bulunmadığı…” şeklindeki hüküm, bu genel kuralı özetlemektedir.

Sonuç

Sunulan yargı kararları doğrultusunda, araç mahrumiyet bedelinin, haksız fiil sonucu aracını kullanamayan kişinin uğradığı gerçek bir zarar olduğu ve tazmin edilmesi gerektiği açıktır. Ancak bu zararın tazmininde sorumluluğun kime ait olduğu kritik bir önem taşımaktadır. Genel kural olarak, bu zarar “dolaylı zarar” kabul edildiğinden Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası teminatı dışındadır ve doğrudan kusurlu sürücü ile araç işleteninden talep edilmelidir. Sigorta şirketinin sorumluluğunun doğması için, genellikle Kasko poliçesi kapsamında bu zararı açıkça teminat altına alan bir “ikame araç” klozu gibi özel bir hükmün bulunması gerekmektedir. Zararın hesaplanmasında ise makul tamir süresi, emsal araç kira bedeli ve tasarruf edilen giderlerin mahsubu gibi teknik kriterler dikkate alınmalıdır. Bir yazı önerisi

Neden Tuzla Avukat Desteği Gerekli?

Araç mahrumiyet bedeline ilişkin davalar, çoğu zaman teknik hesaplamalar, sigorta poliçelerinin detaylı incelenmesi ve farklı yargı kararlarının yorumlanması gibi karmaşık unsurlar içerir. Özellikle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Kasko poliçeleri arasındaki farkların doğru tespit edilmesi, davanın sonucunu doğrudan etkileyebilir. Ayrıca, araç mahrumiyet bedelinin makul süre, emsal araç kira bedeli ve tasarruf edilen giderlerin mahsubu gibi kriterlere göre hesaplanması, uzman bilirkişi raporlarıyla desteklenmesi gereken bir süreçtir.

Bu nedenle İstanbul, Tuzla avukat, Pendik avukat, Kartal avukat, Maltepe avukat, Aydınlı avukat, Orhanlı avukat, Gebze avukat, Çayırova avukat, Tepeören avukat, Darıca avukat, Bayramoğlu avukat gibi bölgelerde, Tuzla’da deneyimli bir avukattan hukuki destek almak; hem sigorta şirketleriyle yürütülecek süreçlerde hak kaybı yaşamamak, hem de dava sürecinde doğru hukuki stratejiyi belirlemek açısından kritik öneme sahiptir. Avukat desteği, zararın doğru şekilde hesaplanarak talep edilmesini, sigorta şirketlerinin haksız itirazlarının bertaraf edilmesini ve yargılamada lehe karar alınmasını sağlayabilir.