Giriş

Arabuluculuk hangi davalarda zorunludur, arabuluculuk süreci nasıl işler? Bu çalışma, arabuluculuğun hangi davalarda zorunlu veya ihtiyari olduğu ve arabuluculuk sürecinin işleyişine ilişkin yargı kararlarının analizini sunmaktadır. İncelenen kararlar, arabuluculuğun Türk hukuk sisteminde, özellikle iş ve ticaret hukuku alanlarında, bir dava şartı olarak yerleştiğini ve sürecin usulüne uygun yürütülmesinin kritik önem taşıdığını göstermektedir.

Çalışma, arabuluculuğun kapsamını, sürecin adımlarını, tarafların yükümlülüklerini ve bu yükümlülüklere uyulmamasının sonuçlarını Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemeleri ve İlk Derece Mahkemeleri kararları ışığında detaylandırmaktadır.

Arabuluculuk Türleri: Yargı kararları, arabuluculuğu “zorunlu (dava şartı)” ve “ihtiyari” olarak ikiye ayırmaktadır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıklarında ihtiyari arabuluculuğa başvurulabilir.

Zorunlu Arabuluculuk Kapsamı:

İş Hukuku: 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca, kanuna veya sözleşmeye dayanan işçi/işveren alacağı, tazminat ve işe iade talepli davalarda arabuluculuğa başvuru dava şartıdır. Ancak iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları bu kapsamın dışındadır.

Ticaret Hukuku: 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli ticari davalarda arabuluculuk dava şartıdır. 7445 sayılı Kanun ile bu kapsama 01.09.2023’ten itibaren “itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları” da eklenmiştir.

Sürecin İşleyişi:

Başvuru Zamanı: Zorunlu arabuluculuğa, dava açılmadan önce başvurulmalıdır. Bu şartın dava açıldıktan sonra tamamlanması mümkün değildir.

Son Tutanak: Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur.

Usule Uyulmamasının Sonuçları:

Arabulucuya hiç başvurulmadan dava açılması halinde, mahkeme başka bir işlem yapmaksızın davayı “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddeder.

Arabuluculuk son tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi durumunda, mahkeme davacıya eksikliği gidermesi için bir haftalık kesin süre verir. Bu sürede eksiklik giderilmezse dava yine usulden reddedilir.

Anlaşmanın Bağlayıcılığı: Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca yeniden dava açılamaz. Bu kuralın istisnaları, irade fesadı halleri gibi durumlardır.

1. Arabuluculuğun Kapsamı: Zorunlu ve İhtiyari Haller

Yargı kararları, arabuluculuğun temel ayrımını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararlarında belirtildiği gibi, arabuluculuk “zorunlu” ve “ihtiyari” olarak ikiye ayrılır. İhtiyari arabuluculuk, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığında başvurabilecekleri bir yöntemken, zorunlu arabuluculuk kanunla belirlenmiş uyuşmazlıklar için bir dava şartıdır.

a. Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk: Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk, en sık karşılaşılan uygulama alanıdır. Çok sayıda ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararı, TTK m. 5/A’ya atıf yapmaktadır. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin kararında bu durum şöyle ifade edilmiştir: konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Bu kapsamın fikri mülkiyetten kaynaklanan tazminat taleplerini (İstanbul BAM 16. HD) ve kooperatifler hukukundan doğan alacak davalarını (Adana BAM 9. HD) da içerdiği görülmektedir.

b. İş Hukuku Davalarında Zorunlu Arabuluculuk: İş hukukunda zorunlu arabuluculuk, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararlarında vurgulandığı üzere, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesi ile düzenlenmiştir. Kararlarda şu hüküm sıklıkla alıntılanmaktadır: Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, aynı maddenin “İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat” davalarını bu zorunluluktan istisna tuttuğunu belirtmektedir.

c. İstisnalar ve Özel Durumlar: Kararlar, zorunlu arabuluculuğun uygulanmayacağı bazı durumları da ortaya koymaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi, iflas davalarının dava şartı arabuluculuğa tabi olmadığını belirtmiştir. Ayrıca, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında vurgulandığı gibi, “özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmayacağı” belirtilmiştir.

2. Arabuluculuk Sürecinin İşleyişi ve Usul Hükümleri

Arabuluculuk sürecinin usulüne uygun işletilmesi, davanın esasına girilebilmesi için hayati önem taşımaktadır.

a. Başvuru ve Son Tutanağın Sunulması: Sürecin en temel kuralı, başvurunun dava açılmadan önce yapılmasıdır. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, “arabuluculuk dava şartının sonradan giderilebilecek dava şartlarından olmadığı” yönünde hüküm kurarak bu kuralın katı niteliğini vurgulamıştır. Sürecin sonunda düzenlenen “anlaşamama” son tutanağının dava dilekçesine eklenmesi zorunluluğu, 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesine dayanmaktadır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararında, bu tutanağın eklenmemesi halinde mahkemenin davacıya bir haftalık kesin süre vereceği, bu sürede eksikliğin giderilmemesi halinde davanın usulden reddedileceği belirtilmiştir.

b. Sürecin Yürütülmesi ve Gizlilik: Sürecin nasıl yürütüleceğine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, 6325 sayılı Kanun’un 15. maddesini alıntılayarak arabulucunun rolünü şöyle tanımlar: “Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.” Sürecin usulüne uygun yürütülmesinin önemi, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında ortaya çıkmaktadır. Bu kararda, görüşmelerin ne şekilde yapıldığının belirsiz olması ve tutanağın usulüne uygun düzenlenmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

c. Anlaşmanın Hukuki Niteliği ve Sonuçları: Tarafların arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varmaları, uyuşmazlığı nihai olarak sona erdirir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin de belirttiği gibi, 6325 sayılı Kanun’un 18/5. maddesi uyarınca, Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” Anayasa Mahkemesi’nin 10.01.2024 tarihli kararında ise, bu anlaşma belgesine mahkemeden “icra edilebilirlik şerhi” alınabileceği ve bu şerhi içeren belgenin ilam niteliğinde sayılacağı belirtilmiştir.

d. Sürece İlişkin Diğer Hususlar (Maliyet ve Katılım): Arabuluculuk giderleri, sürecin zorunlu veya ihtiyari olmasına göre farklılık gösterir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, zorunlu arabuluculuk giderinin yargılama gideri olarak kabul edilerek davanın sonucuna göre taraflara yükleneceği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 14.03.2024 tarihli önemli bir kararı ise, geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmayan tarafın, davada haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmasını öngören kuralı, mahkemeye erişim hakkını orantısız şekilde sınırladığı gerekçesiyle iptal etmiştir.

Sonuç

İncelenen yargı kararları bütünüyle değerlendirildiğinde, arabuluculuk kurumunun Türk hukuk sisteminde, mahkemelerin iş yükünü azaltma ve uyuşmazlıkları barışçıl yollarla çözme amacıyla yerleşmiş, usul kuralları katı bir şekilde uygulanan bir dava şartı olduğu sonucuna varılmaktadır. Özellikle ticari ve iş uyuşmazlıklarında dava açmayı planlayan bir tarafın, öncelikle arabuluculuk yoluna başvurması ve bu süreci usulüne uygun olarak tamamlaması mutlak bir zorunluluktur. Arabuluculuğa başvurulmaması veya sürecin hatalı yürütülmesi, davanın esasına girilemeden usulden reddedilmesi gibi ağır bir sonuç doğurmaktadır. Anlaşmayla sonuçlanan bir arabuluculuk süreci ise, taraflar için bağlayıcı ve kural olarak dava yolunu kapatan nihai bir çözüm niteliği taşımaktadır. Yargı organları, kanun koyucunun bu amacını gerçekleştirmek adına arabuluculuk şartını titizlikle uygulamaktadır. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli? (İstanbul – Tuzla – Pendik – Kartal – Maltepe – Kadıköy – Ataşehir – Ümraniye – Gebze)

Arabuluculuk süreci, özellikle zorunlu arabuluculuk kapsamında iş ve ticaret davalarında dava şartı niteliği taşıdığı için, en küçük bir usul hatasında bile dava esastan değil, usulden reddedilmekte ve hak kayıplarına neden olmaktadır. Yargı kararları, arabuluculuk sürecine ilişkin hataların büyük bölümünün yanlış başvuru, eksik son tutanak, yanlış uyuşmazlık türü seçimi, usule uygun yürütülmeyen görüşmeler ve tutanağın hatalı düzenlenmesi gibi teknik ayrıntılardan kaynaklandığını açıkça ortaya koymaktadır.

Bu nedenle, İstanbul başta olmak üzere Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Kadıköy, Ataşehir, Ümraniye ve Gebze gibi yoğun iş ve ticaret trafiğinin bulunduğu bölgelerde arabuluculuk sürecinin mutlaka deneyimli bir avukat tarafından yönetilmesi kritik önem taşır.

Uzman avukat desteği neden zorunludur?

Arabuluculuk başvurusunun yanlış uyuşmazlık türüyle yapılması davanın tamamen reddine yol açabilir.

Son tutanağın eksik düzenlenmesi, mahkemenin davayı hiç incelemeden usulden reddetmesine neden olur.

İş hukuku ve ticaret hukukunda hangi uyuşmazlıkların zorunlu, hangilerinin ihtiyari olduğu ancak profesyonel hukuki bilgiyle doğru değerlendirilebilir.

Arabuluculuk sürecinde yapılan açıklamalar gizlilik kapsamındadır; yanlış beyanlar ileride hak kayıplarına yol açabilir.

Anlaşma metninin yanlış düzenlenmesi, taraflar için bağlayıcı yeni uyuşmazlıklar doğurabilir.

Ticari davalarda 7445 sayılı Kanun ile gelen yeni zorunlu arabuluculuk alanları profesyonel takip gerektirir.