Mahkeme harcına ilişkin adli yardım talebinin yalnızca kişinin avukatla temsil edildiği gerekçesiyle reddedilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin güvence altına aldığı mahkemeye erişim hakkının ihlali anlamına gelir. Bu tür bir değerlendirme, adil yargılanma hakkının özünü zedelemekte ve kişilerin ekonomik durumları araştırılmadan yapılmaktadır.

Adli yardım taleplerinin, başvurucunun bir avukatla temsil edilmesi nedeniyle reddedilmesi, genellikle şu varsayıma dayanmaktadır: “Avukatı olan bir kişi mali durumu elverişli kişidir.” Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bu varsayımı hukuki olarak geçerli görmemekte, yalnızca avukatla temsil edilmenin başvurucunun ödeme gücüne karine oluşturamayacağını açıkça belirtmektedir. Bu bağlamda, AİHM içtihatlarına göre, kişilerin mali durumu değerlendirilmeden yapılan her red kararı, mahkemeye erişim hakkını ihlal eder.

Gerçek yaşamda, bir kişi tanıdığı bir avukattan hatır için yardım alabilir, akrabalık nedeniyle ücret ödemeden vekalet verebilir ya da avukatlık ücretinin davanın sonucuna göre ve yalnızca davanın sonunda ödenmesini kararlaştırmış olabilir. Bu gibi durumlarda kişinin avukatla temsil ediliyor olması, mali olanaklara sahip olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla mahkemelerin, sırf vekil aracılığıyla başvuru yapıldığı gerekçesiyle adli yardım talebini reddetmesi, kişi hak ve özgürlüklerine aykırı düşmektedir.

Bu husus, AİHM’in Mehmet ve Suna Yiğit/Türkiye (2007), Kaba/Türkiye (2011) ve Bakan/Türkiye (2007) kararlarında açıkça vurgulanmıştır. İlgili davalarda, mahkemeye erişim hakkı, sadece avukatla temsil gerekçesiyle adli yardımın reddedilmesi nedeniyle ihlal edilmiş kabul edilmiştir.

Bireysel Başvurularda Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?

Bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi ya da AİHM nezdinde hak arama sürecinin en hassas aşamalarından biridir. Bu süreçte;

  • Başvurunun kabul edilebilirliğine ilişkin teknik kriterler,
  • Önceki içtihatlarla uyumlu bir hukuki argümantasyon,
  • Delil ve olayların etkin sunumu

gibi konular uzmanlık gerektiren hassas başlıklardır. Eksik veya hatalı yapılan başvurular, şekli nedenlerle reddedilme riski taşır ve kişinin hak arama süreci ciddi şekilde zarar görür.

Özellikle adli yardım, makul süre, ifade özgürlüğü, mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı gibi karmaşık hukuki alanlarda, uzman bir avukatın yönlendirmesi olmadan yapılan bireysel başvurular genellikle başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Çünkü AİHM ve Anayasa Mahkemesi, yalnızca mağduriyet değil, hukuki değerlendirme ve dayanakların açıkça ortaya konulmasını da şart koşar. Bu nedenle, bireysel başvuruların hukuki gerekçelerle desteklenmesi, delillerin etkili sunulması ve önceki içtihatlarla uyumlu bir şekilde hazırlanması için alanında uzman bir avukatın desteği vazgeçilmezdir.