AİHM bir temyiz mahkemesi değildir. Bu nedenle AİHM yerel mahkemelerce yapılan fiili veya hukuki hataları incelemez ve nihai kararın adilliği ile ilgilenmez. Ancak “keyfilik” ve “açık hata” bu yaklaşımın iki istisnasıdır.

AİHM bir temyiz mahkemesi değildir. Bu nedenle kural olarak delil değerlendirmesi yapamaz. Ancak “keyfilik” ve “açık hata” AİHM’in temyiz mahkemesi olmama kuralının istisnalarıdır.

Dolayısıyla AİHM, ulusal mahkeme tarafından kabul edilen yorumu keyfi veya açıkça hatalı görmesi durumunda iç hukuka kendi yorumunu katabilmektedir. Burada “hiçbir dikkatli hâkim bu hatayı yapamaz ve dolayısıyla yargılamanın hakkaniyetine zarar veremez” düşüncesinden hareket edilmektedir

AİHM bir temyiz mahkemesi değildir. Olağan uygulamada AİHM, Sözleşme ile güvence altına alınan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece, yerel bir mahkeme tarafından yapılan  fiili veya hukuki hataları incelemenin kendi görev alanına girmediğini sıkça dile getirmektedir. Buna karşın AİHM’in son zamanlarda verdiği bazı kararlarından ulusal mahkemedeki yargılamanın esasına ilişkin usulü hatalarla veya yargılama sonucunun adilliğiyle ilgilenmeme yaklaşımını esnekleştirdiği görülmektedir. Buna göre AİHM, yerel mahkeme “keyfi olması” veya “açıkça hatalı bulgulara dayanılarak makul olmayan bir kararın verilmesi” halinde inceleme yapmaktadır. Diğer bir ifadeyle “keyfilik” ve “açık/bariz hata” halleri AİHM’in bir temyiz mahkemesi olmama kuralının istisnalarını oluşturmaktadır. Ancak AİHM’in bu inceleme yapma istisnası, ulusal hâkim tarafından yapılan fiili veya hukuki bir hatanın “açık” olarak nitelendirilmesi noktasında anlaşılır olduğu durumları kapsamaktadır. Bu anlamda “hiçbir dikkatli hâkim bu hatayı yapamaz ve dolayısıyla yargılamanın hakkaniyetine zarar veremez” düşüncesinden hareket edilmektedir. Bu bağlamda AİHM, ulusal mahkeme tarafından kabul edilen yorumu keyfi veya açıkça hatalı görmesi durumunda iç hukuka kendi yorumunu katabilmektedir. (Dulaurans/Fransa, 2000, pr.33-34 ve 38; Khamidov/Rusya, 2007, pr.174; Anđelković/Sırbistan, 2013, pr.27; Carmel Saliba/Malta, 2016, pr.79; Bochan/Ukrayna, (No. 2) [BD], 2015, pr.61; Tel/Türkiye, 2017, pr.59. Anheuser-Buschlnel/Portekiz, BD, 2007, pr.83-87) Bir yazı önerisi.

AYM ve AİHM Bireysel Başvurularında Neden Uzman Avukat Desteği Gereklidir?

Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan bireysel başvurular, olağan yargı yollarından tamamen farklı bir teknik yapıya sahiptir. AİHM’in açıkça belirttiği üzere, AİHM bir temyiz mahkemesi değildir; bu nedenle yerel mahkemelerin fiilî veya hukuki hatalarını düzeltmek gibi bir görevi bulunmaz. Ancak “keyfilik” veya “açık/bariz hata” hâllerinde istisnai şekilde müdahalede bulunur. Bu hassas ayrım, başvurunun kabul edilebilirliği ve esastan incelenmesi açısından kritik önem taşıdığından, uzman bir avukat tarafından doğru şekilde yapılmadığında başvurunun reddedilmesi kaçınılmazdır. AYM’de de aynı şekilde, ihlalin doğru tespit edilmesi, başvuru yollarının usulüne uygun tüketilmesi ve hak ihlalinin Anayasa hükümleriyle ilişkilendirilmesi ileri seviyede bir hukuk tekniği gerektirir.

Bireysel başvuru dilekçelerinde yapılacak en küçük hata —olayın yanlış nitelendirilmesi, sürenin kaçırılması, iç hukuk yollarının hatalı tüketilmesi, hangi hakkın ihlal edildiğinin teknik olarak gösterilememesi— başvurunun “kabul edilemez” bulunmasına neden olur. AİHM’in “temyiz mercii olmama” ilkesi, ancak yerel mahkeme kararının hiçbir dikkatli hâkimin kabul edemeyeceği derecede açık hata veya keyfilik içermesi hâlinde aşılabildiğinden, başvurunun içtihatlarla uyumlu şekilde kurulması uzmanlık ister. Bu çerçevede başvuru yapılırken Dulaurans/Fransa, Khamidov/Rusya, Carmel Saliba/Malta, Bochan/Ukrayna, Tel/Türkiye gibi kararlara hâkimiyet başvurunun başarı şansını doğrudan etkiler. Benzer şekilde AYM sürecinde “kanun yolu şikâyeti yasağı” ilkesi gereği mahkemeden mahkeme gibi değerlendirme değil, ihlalin normatif temelinin ortaya konması gerekir; bu da yalnızca alanında uzman avukatlarca doğru bir argüman yapısı ile sağlanabilir.

Tam da bu nedenle AYM ve AİHM bireysel başvurularında uzman avukat desteği, özellikle İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Kadıköy, Ataşehir, Ümraniye, Gebze, Dilovası ve Çayırova gibi yoğun yargı trafiğine sahip bölgelerde kritik önem taşımaktadır. 2M Hukuk Avukatlık Bürosu olarak, bireysel başvurularda hem iç hukuk içtihatlarına hem de AİHM’in güncel kararlarına hâkimiyetimiz, hak ihlalinin doğru temellendirilmesi, hukuki argümanın doğru kurulması ve sürecin usul hatası yapılmadan yürütülmesi açısından büyük avantaj sağlar. AYM ve AİHM başvurularında başarı, yalnızca maddi haklılığa değil, usul ve teknik yetkinliğe dayanır. Bu nedenle uzman avukat desteği, bireyin devlet karşısındaki en etkili hak arama yolunun doğru şekilde işletilmesini sağlayan vazgeçilmez bir unsurdur.