
Giriş
Bu çalışma, gemi tamir ve bakım hizmeti sunan ancak hizmet bedelini alamayan bir alacaklının, gemi sahibinden bu ücreti tahsil etmek için hangi hukuki yollara başvurabileceği sorusuna yanıt vermek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışma, sunulan çeşitli yargı kararlarının sentezlenmesiyle oluşturulmuştur. Amaç, alacaklının izlemesi gereken adımları, dikkat etmesi gereken kritik noktaları ve karşılaşabileceği potansiyel zorlukları ortaya koyarak kapsamlı bir yol haritası sunmaktır.
1. Alacağın Hukuki Niteliği: Deniz Alacağı
İncelenen kararların tamamına yakınında, gemi tamir ve bakımından doğan alacakların hukuki niteliği konusunda tam bir fikir birliği bulunmaktadır. Bu alacaklar, TTK’nın 1352. maddesi kapsamında “deniz alacağı” olarak tanımlanmaktadır.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi (2015/13591 E.) bu durumu net bir şekilde ortaya koyar: “6102 sayılı TTK’nın 1352/1. maddesinde ‘Deniz alacağı; aşağıda sayılan hususların birinden veya birkaçından doğan istem anlamına gelir:’ ve aynı maddenin 1-m bendinde ‘Geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılması.’ hükümleri mevcuttur.” Bu niteleme, alacaklıya ihtiyati haciz gibi özel koruma mekanizmalarından yararlanma ve uyuşmazlığın özel yetkili bir mahkemede görülmesi gibi önemli avantajlar sağlamaktadır.
2. Görevli Mahkeme: Denizcilik İhtisas Mahkemesi
Alacağın “deniz alacağı” olarak kabul edilmesi, doğrudan görevli mahkeme konusunu gündeme getirmektedir. Çok sayıda karar, bu tür davaların genel mahkemelerde değil, özel yetkili mahkemelerde görülmesi gerektiğini ısrarla belirtmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi (2019/1221 E.), davanın “denizcilik ihtisas mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” diyerek bu kuralı açıkça ifade etmiştir. Görevsiz bir mahkemede dava açılması durumunda ne olacağını İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi (2017/746 E.) kararı göstermektedir: “davacının dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, davaya bakmakla mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemelerin Deniz Ticaret davalarına bakmakla görevli İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla...” Ancak, bazı kararlarda uyuşmazlığın temelinde bir “eser sözleşmesi” olduğu ve bu nedenle genel Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olabileceğine dair ifadeler de yer almaktadır (ilkDerece-İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi-2018/195 E., ilkDerece-İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi-2019/366 E.). Bu durum, bir çelişki gibi görünse de, kararların genel eğilimi ve TTK’nın özel hükümleri, gemiye yapılan onarım ve bakımdan kaynaklanan alacak davaları için Denizcilik İhtisas Mahkemelerinin görevli olduğu yönündedir.
3. Alacağının Tahsil Edemeyen Kişinin İzleyeceği Hukuki Yollar Nelerdir
a) İcra Takibi ve İtirazın İptali Davası: Kararlarda en sık karşılaşılan yol, öncelikle alacak için ilamsız icra takibi başlatılmasıdır. Borçlu gemi sahibi bu takibe itiraz ederse, takip durur. Bu durumda alacaklının, itirazın haksız olduğunu ispatlamak için itirazın iptali davası açması gerekir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (2020/457 E.) bu süreci özetler: “Davacı (takip alacaklısı) tarafından davalı (takip borçlusu) aleyhine […] asıl alacağın tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı” ve itiraz üzerine “itirazın iptali davası” açıldığı belirtilmiştir.
b) İhtiyati Haciz: Alacağı dava sonuçlanmadan güvence altına almanın en etkili yolu, gemi üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmektir. Deniz alacaklarında bu talep için ispat kolaylığı sağlanmıştır. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi (2024/1905 E.), “alacağın deniz alacağı olduğunun ve miktarının yaklaşık ispatı yeterli görülmüştür.” diyerek bu kolaylığı vurgulamaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (2016/10499 E.) ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (2018/66 E.) kararları, sunulan teklif formları, sözleşmeler ve faturaların ihtiyati haciz kararı için yeterli delil olarak kabul edilebileceğini göstermektedir. Ancak, ihtiyati haciz talep eden alacaklının teminat yatırma zorunluluğu da bulunmaktadır: “deniz alacağını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesi isteyen alacaklının 10.000 özel çekme hakkı tutarında teminat vermesi zorunludur.“ (Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi-2024/1905 E.)
4. İspat Yükümlülüğü, Deliller ve Muhtemel Savunmalar
Davanın kazanılması, alacağın varlığının ve miktarının şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanmasına bağlıdır.
Deliller: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi (2014/1017 E.) kararında, “gemi çarkçı başısı tarafından imzalanan ‘Yapılan işler ve verilen sarf malzemeleri’ne ait belge“ gibi belgelerin delil olarak kabul edildiği görülmektedir. Faturalar, sözleşmeler, iş teslim formları, mail yazışmaları ve bilirkişi raporları en temel kanıt araçlarıdır.
Eksik/Ayıplı İş Savunması: Gemi sahibinin en sık başvuracağı savunmalardan biri, yapılan işin eksik veya ayıplı (kusurlu) olduğudur. Bu durumda mahkeme, bilirkişi incelemesi ile durumu tespit eder. İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi (2019/409 E.) kararında, “Yapılmayan işlerle ilgili olarak davacının ücrete hak kazandığı iddia edilemeyeceğinden;…bu bedeli davacının talep edemeyeceği kabul edilmiştir.” denilerek, ispatlanamayan veya eksik yapılan iş bedelinin istenemeyeceği belirtilmiştir.
Delil Yetersizliği: Delillerin zayıf olması davanın reddine yol açabilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (2012/4985 E.) kararında, faturaların tebliğ edildiğinin ispat edilememesi ve tamirata ilişkin belgelerin olmaması gibi nedenlerle davanın reddedilmesi, ancak Yargıtay’ın bu kararı delillerin toplanmaması nedeniyle bozması, delil sunmanın ve toplanmasını talep etmenin önemini göstermektedir.
Sonuç
Ödeme yapmayan bir gemi sahibinden tamir ve bakım ücretini tahsil etmek isteyen bir servis sağlayıcının izlemesi gereken hukuki yol haritası, incelenen kararlar ışığında şu adımları içermektedir:
Alacağı Belgelendirme: Yapılan işlere dair sözleşme, faturalar, gemi yetkilisince imzalanmış servis raporları ve diğer tüm yazışmaları eksiksiz bir şekilde bir araya getirin.
İhtiyati Haciz Talebi: Alacağı güvence altına almak için, eldeki belgelerle birlikte görevli Denizcilik İhtisas Mahkemesi’ne başvurarak gemi üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep edin. Gerekli teminatı yatırmaya hazır olun.
İcra Takibi Başlatma: Alacağın tahsili için borçlu gemi sahibi aleyhine ilamsız icra takibi başlatın.
İtirazın İptali Davası Açma: Borçlunun icra takibine itiraz etmesi halinde, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde, görevli Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nde “itirazın iptali” davası açın.
Dava Süreci: Dava sırasında tüm delillerinizi sunun, mahkemenin talep etmesi halinde bilirkişi incelemesi için gerekli masrafları karşılayın ve gemi sahibinin “ayıplı iş” gibi savunmalarına karşı hazırlıklı olun.
Tüm bu süreçlerin teknik detaylar içermesi ve hak kaybına uğramamak adına, deniz ticareti hukuku alanında uzman bir avukattan profesyonel hukuki destek alınması şiddetle tavsiye edilir. Bir yazı önerisi.

Neden Tuzla Uzman Avukat Desteği Gerekli?
Gemi tamir ve bakım hizmetlerinden doğan alacakların tahsili süreci, hem Türk Ticaret Kanunu’nun özel hükümlerine hem de deniz ticareti hukukunun kendine özgü usul ve delil kurallarına tabidir. Bu süreçte, ihtiyati haciz talebinden görevli mahkemeye başvuruya, icra takibi prosedüründen dava delillerinin sunulmasına kadar birçok teknik detay vardır. Herhangi bir aşamada yapılacak küçük bir hata bile, alacağın tamamen kaybedilmesine neden olabilir.
Özellikle Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Gebze, Çayırova, Tepeören ve Orhanlı gibi İstanbul ve çevresindeki tersane bölgelerinde faaliyet gösteren gemi bakım firmaları için, alacakların zamanında ve eksiksiz tahsil edilmesi, işletmenin sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle Tuzla’da deniz ticareti alanında uzman bir avukattan hukuki destek alınması sadece öneri değil, pratik bir gereklilik hâline gelmiştir.
Alanında deneyimli bir Tuzla avukat, hem ihtiyati haciz sürecini hızla başlatabilir hem de teknik savunmalara karşı gerekli hukuki argümanları güçlü biçimde sunabilir. Böylece hem zaman kaybı önlenir hem de alacağın tahsil edilme olasılığı artar. Bu nedenle, deniz ticareti hukuku konusunda uzmanlaşmış bir hukukçuyla çalışmak, sürecin başarıyla sonuçlanmasında kritik rol oynar.

