Konkordato İlan Eden Şirketten Alacak Nasıl Tahsil Edilir?

Giriş

Bu çalışma, konkordato ilan eden bir şirketten alacakların nasıl tahsil edileceğine ilişkin yargı kararlarının analizini sunmaktadır. İcra ve İflas Kanunu (İİK) çerçevesinde şekillenen tahsilat süreci, konkordato sürecinin hangi aşamada olduğuna (geçici mühlet, kesin mühlet, tasdik, fesih veya iflas) ve alacağın niteliğine (adi, rehinli, çekişmeli) göre farklılık göstermektedir. Analiz edilen kararlar, alacaklıların haklarını korumak için izlemesi gereken yolları, karşılaşabilecekleri riskleri ve başvuru mekanizmalarını ortaya koymaktadır.

Standart Tahsilat Yolu: Konkordato projesinin mahkemece tasdik edilmesiyle alacaklılar, projede belirtilen tenzilat ve takvime göre ödemelerini alırlar. Bu süreçte icra takipleri durur ve faiz işlemesi kısıtlanır.

Çekişmeli Alacaklar: Borçlu tarafından itiraza uğrayan alacaklar için alacaklı, tasdik kararının ilanından itibaren bir ay içinde İİK m. 308/b uyarınca alacak davası açmalıdır. Bu dava, alacağın projeye dahil edilerek tahsilini sağlar.

Ödemelerin Yapılmaması: Borçlu şirket, tasdik edilen projeye uygun ödemeleri yapmazsa, alacaklı İİK m. 308/e uyarınca konkordatonun kendisi yönünden kısmen feshini talep edebilir. Fesih kararı, alacaklıyı projenin bağlayıcılığından kurtararak icra takibi hakkını iade eder.

Konkordatonun Başarısız Olması: Konkordato talebinin mahkemece reddedilmesi veya sürecin iflasla sonuçlanması durumunda, koruma tedbirleri kalkar. Alacaklılar, genel hükümlere göre icra takibi başlatabilir veya alacaklarını iflas masasına kaydettirerek tahsilat yoluna gidebilirler.

Prosedürel Kısıtlamalar: Konkordato mühleti boyunca alacaklıların icra takibi başlatması engellenir ve rehinle temin edilmemiş alacaklara faiz işlemesi durur. Bu kural, alacaklıların tahsilat imkanlarını geçici olarak sınırlar.

1. Konkordato Sürecinin Normal İşleyişi ve Tahsilat Usulü

Konkordato ilan eden bir şirketten alacak tahsilatının temel yolu, mahkemece tasdik edilen konkordato projesine uymaktır. İİK m. 308/c uyarınca, tasdik kararı bağlayıcı hale gelir ve alacaklılar projede belirtilen ödeme planına tabi olurlar. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2024/366 sayılı kararında bu durum, …konkordatoya tabi borçlarını projesinin tasdik kararının ilanından sonra 31.05.2024 tarihinde başlamak üzere: Her bir alacak tutarının 3 ayda bir 5 eşit taksitle geçici mühlet tarihinden itibaren %20 oranında faiz uygulanarak ÖDENMESİNE… şeklinde somutlaştırılmıştır.

Bu süreçte alacaklıların hakları önemli ölçüde kısıtlanır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2024/1350 sayılı kararında vurgulandığı üzere, İİK m. 294/3 gereği, “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.” Bu kural, geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğurması nedeniyle geçici mühlet tarihinden itibaren uygulanır. Alacaklılar, bu dönemde yeni takip başlatamaz ve mevcut takipler durur. Tahsilat, yalnızca tasdik edilen projenin uygulanmasıyla mümkün olur.

2. Çekişmeli Alacakların Tahsili

Alacaklının bildirdiği alacağın borçlu şirket tarafından kabul edilmemesi durumunda, alacak “çekişmeli” hale gelir. Bu durumda alacaklının tahsilat için izlemesi gereken yol, İİK m. 308/b’de düzenlenmiştir. Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/518 sayılı kararında belirtildiği gibi, Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren 1 ay içinde dava açabilirler.” Bu bir aylık süre, hak düşürücü olmamakla birlikte, konkordato projesinden pay alabilmek için kritik öneme sahiptir. Süresi içinde dava açmayan alacaklı, bu hakkını kaybeder.

Dava sonucunda alacağın varlığı tespit edilirse, bu alacak da konkordato projesinin ödeme koşullarına dahil edilir. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/10 sayılı kararında, mahkemece tespit edilen eksik alacağın, “…tasdik kararında belirtilen ödeme planındaki şekilde… davalıdan alınarak davacıya verilmesine” hükmedilmiştir. Bu, çekişmeli alacakların dahi ancak projenin yapılandırma koşulları çerçevesinde tahsil edilebileceğini göstermektedir.

3. Konkordato Projesine Uyulmaması Halinde Tahsilat Yolları

Borçlu şirketin tasdik edilen projeye rağmen ödemelerini yapmaması, alacaklıya önemli bir hak tanır: konkordatonun kısmen feshi. Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/964 sayılı kararında bu mekanizma net bir şekilde açıklanmıştır: Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.”

Fesih kararı, alacaklıyı projenin kısıtlamalarından kurtarır ve alacağının tamamı için icra takibi yapma hakkını geri verir. Kararda belirtildiği üzere, “Konkordatonun kısmen feshi ile birlikte alacaklı artık projenin mecburiliğinden kurtulmakta, adeta eski hale dönerek tüm alacağına geri kavuşmaktadır.” Ancak bu yola başvurabilmek için, Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/378 sayılı kararında işaret edildiği gibi, konkordato tasdik kararının kesinleşmiş olması bir ön şart olarak aranmaktadır.

4. Konkordato Talebinin Reddi veya Sürecin İflasla Sonuçlanması

Konkordato süreci her zaman başarıyla sonuçlanmaz. Borçlunun projesinin gerçekçi bulunmaması veya mali durumunun iyileşme göstermemesi halinde mahkeme, konkordato talebini reddedebilir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2025/1262 sayılı kararında, borçlunun sunduğu projenin kaynaklarının gerçekçi olmadığı değerlendirilerek “konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı” gerekçesiyle talep reddedilmiştir.

Talebin reddedilmesiyle birlikte, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/591 sayılı kararında olduğu gibi, “Davacı hakkında konkordato nedeniyle verilen tedbirlerin kaldırılmasına” karar verilir. Bu durumda alacaklılar için konkordato koruması sona erer ve standart icra yolları yeniden açılır. Eğer borçlu iflasa tabi şirketlerden ise, mahkeme İİK m. 292 uyarınca doğrudan iflas kararı verebilir. Bu senaryoda alacaklılar, alacaklarını iflas masasına kaydettirerek sıra cetveline göre yapılacak dağıtımdan pay almaya çalışırlar (Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2024/818).

Sonuç

Konkordato ilan eden bir şirketten alacak tahsili, çok aşamalı ve dinamik bir süreçtir. Alacaklıların haklarını etkin bir şekilde kullanabilmeleri için süreci yakından takip etmeleri, yasal sürelere riayet etmeleri ve doğru hukuki yollara başvurmaları zorunludur. Tahsilatın anahtarı; alacağın süresinde bildirilmesi, çekişmeli hale gelmesi durumunda İİK m. 308/b uyarınca dava açılması ve borçlunun ödeme yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde İİK m. 308/e kapsamında kısmi fesih yoluna gidilmesidir. Konkordato sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması ise alacaklıları genel icra ve iflas hukuku yollarına geri döndürmektedir. Her bir senaryo, alacaklı için farklı stratejiler ve riskler barındırmaktadır. Bir yazı önerisi.

Neden Konkordato Uzmanı Avukat Desteği Gereklidir?

Konkordato ilan eden bir şirketten alacak tahsili; geçici mühlet, kesin mühlet, tasdik, çekişmeli alacak davası, kısmi fesih ve iflas gibi çok katmanlı prosedürler içerdiği için hukuki açıdan oldukça teknik bir süreçtir. Mahkeme kararları, süreçte yapılacak küçük bir hatanın bile alacaklının yıllarca beklemesine, alacağını eksik almasına hatta tamamen kaybetmesine neden olabileceğini açıkça göstermektedir. Bu nedenle konkordato dosyalarının, özellikle finansal analiz ve İİK uygulamaları konusunda uzman bir konkordato avukatı tarafından yürütülmesi kritik önem taşır.

Uzman bir konkordato avukatı, alacaklının haklarını etkin biçimde korur ve şu konularda stratejik destek sağlar:

Alacağın süresinde ve usule uygun bildirilmesi,

Çekişmeli alacaklar için İİK m.308/b uyarınca doğru zamanda dava açılması,

Borçlu projeye uymadığında kısmi fesih başvurusunun İİK m.308/e kapsamında yapılması,

Tasdik sonrası ödeme takvimlerinin ve faiz sınırlamalarının denetlenmesi,Konkordato reddi veya iflas hâlinde alacağın masaya doğru şekilde kaydettirilmesi,

Sürecin tamamında hak kayıplarını önleyen hukuki yol haritasının çıkarılması.

İstanbul’da ticari faaliyetlerin yoğun olduğu Tuzla (Organize Sanayi Bölgesi), Pendik, Kartal, Maltepe, Ataşehir Finans Merkezi, Ümraniye, Kadıköy, Şişli, Levent, Maslak, Bakırköy, ayrıca sanayi bölgeleri olan Gebze, Dilovası, Çayırova, Darıca, Şekerpınar gibi lokasyonlarda konkordato süreçleri özellikle daha karmaşık ve yüksek meblağlı olmaktadır. Bu sebeple bölgesel tecrübe ve konkordato odaklı uzmanlık, başarı ihtimalini doğrudan etkiler.

2M Hukuk Avukatlık Bürosu, İstanbul–Tuzla merkezli yapısıyla; Pendik, Kartal, Maltepe, Ataşehir, Kadıköy, Ümraniye, Beşiktaş, Şişli, Maslak, Levent ile Kocaeli bölgesi olan Gebze, Darıca, Dilovası, Çayırova ve Tepeören’de konkordato alacaklarının tahsili konusunda uzmanlaşmış kadrosuyla profesyonel hukuki danışmanlık sunmaktadır.

Read More

Konkordatonun süresi ne kadardır, sürenin aşamaları nelerdir?

Giriş

Konkordatonun süresi ne kadardır, sürenin aşamaları nelerdir? Bu çalışma, konkordato sürecinin yasal sürelerini ve bu sürelerin hangi aşamalardan oluştuğunu, sunulan literatür kaynakları temelinde incelemektedir. İncelemeler, 7101 sayılı Kanun ile 2018 yılında yapılan değişiklikler sonrası şekillenen mevcut konkordato mühlet sistemini esas almaktadır. Çalışma, konkordato sürecinin geçici mühlet, kesin mühlet ve tasdik aşaması olmak üzere üç temel zaman diliminde ele alınacağını göstermektedir.

Literatürdeki bilgilere göre konkordato süreci, birbirini takip eden ve uzatma imkanları bulunan aşamalardan oluşmaktadır. Süreç, mahkemenin vereceği geçici mühlet kararı ile başlar, kesin mühlet ile devam eder ve tasdik yargılaması ile son bulabilir.

1. Konkordato Sürelerinin Aşamalı Yapısı

2018 yılında yapılan yasal düzenlemeler, konkordato mühletini ikili bir yapıya kavuşturmuştur: geçici mühlet ve kesin mühlet. Bu değişiklik öncesinde konkordato mühleti tek bir aşamadan oluşmaktaydı. 2018 değişikliğinden önce mühlet m. 287’de geçici ve kesin ayrımı olmaksızın “mühlet” başlığı altında düzenlenmişti. Şartların mevcut olması halinde İcra Hukuk Mahkemesi tarafından borçluya üç ay mühlet verilmekteydi. Komiserin teklifi üzerine bu süre iki ay uzatılabilmekteydi. Dolayısıyla mühlet beş aydan oluşmaktaydı. Ancak 2018 değişikliğiyle mühlet ikiye ayrılarak “geçi mühlet” m. 287’de, “kesin mühlet” m. 289’da düzenlenmiştir. Bu aşamalı yapı, borçlunun mali durumunun daha detaylı incelenmesine ve konkordatonun başarı şansının daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanımaktadır.

2. Geçici Mühlet Aşaması

Konkordato sürecinin ilk adımı olan geçici mühlet, İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 287. maddesinde düzenlenmiştir.

Süre ve Uzatma: Süre, kural olarak 3 aydır. İcra ve İflâs Kanunu’nun 287. maddesinin dördüncü fıkrasında, geçici mühlet olarak üç aylık süre tanınacağı, eğer gerekli ise, bu sürenin iki ay daha uzatılabileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla geçici mühlet en çok beş ay olabilir.

Uzatma Talebi: Uzatma talebinde bulunma yetkisi sınırlıdır. Alacaklının geçici mühlet süresinin uzatılmasını talep etme yetkisi yoktur. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez. Uzatma talebi borçlu veya geçici komiser tarafından yapılabilir. Borçlunun talepte bulunması halinde geçici komiserin görüşü alınır.

3. Kesin Mühlet Aşaması

Geçici mühlet sonunda konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması üzerine mahkeme, borçluya kesin mühlet verir.

Süre ve Uzatma: İİK m. 289 uyarınca kesin mühlet süresi bir yıldır. Mahkeme, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu kanaatine varırsa, bu durumda borçluya bir yıllık kesin mühlet verir. Bu süre, “güçlük arz eden özel durumlarda” komiserin gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Bu durumda kesin mühlet toplamda 18 aya ulaşır.

Bir Yıllık Sürenin Niteliği Üzerine Tartışma: Literatürde, mahkemenin vereceği bir yıllık kesin mühletin azami bir süre mi yoksa sabit bir süre mi olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.

Sabit Süre Görüşü: Bazı yazarlar, kanunun “borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir” şeklindeki açık ifadesinin takdir yetkisi tanımadığını savunur.

Azami Süre Görüşü: Diğer bir görüşe göre ise bu süre azami olarak kabul edilmeli ve mahkeme daha kısa bir süreye hükmedebilmelidir. İcra ve İflâs Kanunu’nda yer alan düzenleme, mahkeme tarafından her konkordato başvurusunda doğrudan bir yıl kesin mühlet verileceği şeklinde anlaşılmamalı; Kanun’da sürenin üst sınırının düzenlendiği kabul edilmelidir. Bu görüş, borçlunun rehavete kapılmasını önlemeyi amaçlamaktadır.

4. Tasdik Yargılaması ve Toplam Süre

Kesin mühlet içerisinde alacaklılar toplantısı yapılır ve konkordato projesi oylanır. Projenin kabul edilmesi halinde mahkemeden tasdiki talep edilir. Bu yargılama süreci de konkordato mühletinin toplam süresini etkileyebilir. Bu yirmi üç aylık toplam geçici ve kesin mühlet sürelerinin yanı sıra mahkeme tarafından İİK m. 304 f. 2 kapsamında konkordatonun tasdiki hususunda gerçekleştirilen yargılamada altı ayı aşmamak üzere konkordatonun tasdiki hakkında karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilmesi mümkündür. Bu ek süre, özellikle karmaşık dosyalarda yargılamanın mühlet süreleri içinde tamamlanamaması ihtimaline karşı bir güvence sağlamaktadır.

Sonuç

Sunulan literatür kaynakları ışığında, konkordato sürecinin süresi ve aşamaları şu şekilde özetlenebilir:

Aşamalar: Konkordato süreci, 2018 yılındaki yasal değişikliklerle “geçici mühlet” ve “kesin mühlet” olmak üzere iki temel aşamaya ayrılmıştır.

Süreler:

Geçici Mühlet: 3 ay + 2 ay uzatma = Azami 5 ay.

Kesin Mühlet: 1 yıl + 6 ay uzatma = Azami 18 ay.

Tasdik Yargılaması: Mühlet hükümlerinin 6 ay daha uzatılması imkanı.

Toplam Süre: Tüm uzatma imkanları kullanıldığında, konkordato mühletinin tasdik kararına kadar olan toplam süresi azami 29 aya ulaşabilmektedir. Bu süre, borçlunun mali durumunu iyileştirmesi ve alacaklılarla bir anlaşmaya varması için tasarlanmış kapsamlı bir zaman dilimini ifade etmektedir. Literatürde, kesin mühletin başlangıç süresinin sabit mi yoksa azami mi olduğu yönünde bir doktrin tartışması da mevcuttur. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?

Konkordato süreci; geçici mühlet, kesin mühlet, uzatmalar, komiser denetimi, alacaklılar toplantısı ve tasdik yargılaması gibi çok aşamalı ve teknik bir yapıya sahiptir. Hem hukuki hem finansal açıdan yüksek uzmanlık gerektiren bu süreçte yapılacak küçük bir hata bile konkordatonun reddine, hatta borçlunun doğrudan iflasına yol açabilmektedir. Bu nedenle konkordato başvurularının mutlaka uzman bir konkordato avukatı tarafından hazırlanması ve yönetilmesi gerekir.

Uzman bir konkordato avukatı:

Geçici ve kesin mühlet sürelerinin doğru yönetilmesini,

Konkordato ön projesinin kanuna tam uygun hazırlanmasını,

Mali tabloların ve eklerin hatasız olmasını,

Alacaklı çoğunluğunun sağlanması için stratejik planlamayı,

Komiser raporları ve bilirkişi süreçlerinin doğru yönlendirilmesini,

Tasdik aşamasında mahkemenin aradığı kriterlere uygun savunma yapılmasını sağlar.

Bu profesyonel yaklaşım olmadan, konkordato sürecinin karmaşık mühlet sistemi içinde hata yapma ihtimali çok yüksektir.

2M Hukuk Avukatlık Ofisi,
İstanbul – Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Gebze, Darıca, Çayırova, Dilovası, Şekerpınar ve Tepeören bölgelerinde konkordato başvurusu, geçici mühlet, kesin mühlet ve tasdik süreçlerinde uzman konkordato avukatlarıyla profesyonel hukuki danışmanlık sunmaktadır.

Ofis; konkordato ön projesinin hazırlanmasından komiser sürecinin yönetimine, mühlet stratejisinden tasdik davasına kadar tüm süreçleri etkin biçimde yürüterek konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalini önemli ölçüde artırmaktadır.

Read More

Konkordato başvurusu reddedilirse ne olur?

Giriş

Bu çalışma konkordato başvurusunun mahkeme tarafından reddedilmesi durumunda borçlunun karşılaşacağı hukuki sonuçları ve başvurabileceği yasal yolları, sunulan yargı kararları analizleri ışığında incelemektedir. Analizler, konkordato talebinin reddinin borçlunun hukuki statüsüne (iflasa tabi olup olmamasına) göre farklı sonuçlar doğurduğunu göstermektedir. Başlıca sonuçlar arasında borçlunun iflasına karar verilmesi, konkordato sürecinde sağlanan koruma tedbirlerinin kaldırılması ve alacaklıların takibatlarına devam edebilmesi yer almaktadır. Bununla birlikte, borçlunun ret kararına karşı istinaf ve temyiz gibi kanun yollarına başvurma, belirli şartlar altında yeniden konkordato talep etme veya mahkeme dışı anlaşma yollarını deneme gibi imkanları da bulunmaktadır.

1. Konkordato Talebinin Reddi Sonrası Hukuki Sonuçlar

Yargı kararları, konkordato talebinin reddi halinde borçlunun hukuki ve mali durumuna göre farklılaşan sonuçlar ortaya koymaktadır.

a. İflas Kararı Verilmesi İflasa tabi borçlular (genellikle şirketler) için en sık karşılaşılan sonuç, konkordato talebinin reddiyle birlikte iflaslarına karar verilmesidir. Mahkemeler, konkordato projesinin başarıya ulaşamayacağının anlaşılması, borçlunun borca batık olması veya malvarlığının korunması gerekliliği gibi durumlarda İİK m. 292 uyarınca bu kararı re’sen vermektedir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında bu durum, “Konkordato talebinin reddi durumunda borçlunun da iflasına karar verileceği aynı maddede düzenlenmiştir. Borçlu borca batık olmasa da İİK’nun 292. maddesi gereğince konkordato talebi reddedildiğinde iflas kararının verilmesi gerekir” şeklinde net bir dille ifade edilmiştir (bam-Ankara 23. HD-2025/1130). Benzer şekilde, birçok ilk derece ve Yargıtay kararı, talebin reddiyle birlikte doğrudan iflas kararı verildiğini teyit etmektedir (yargitay-6. HD-2021/4143; ilkDerece-Ankara 1. ATM-2023/185).

b. İflas Kararı Verilmeyen Durumlar Bununla birlikte, ret kararı otomatik olarak iflas anlamına gelmemektedir. Borçlunun hukuki statüsü bu noktada belirleyicidir. İflasa tabi olmayan gerçek kişiler için konkordato talebi reddedilse dahi iflas kararı verilemez. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında, “iflasa tabi olmayan gerçek kişi yönünden kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir (ilkDerece-Bakırköy 3. ATM-2022/219). Ayrıca, iflasa tabi bir şirket olsa dahi, mahkeme yaptığı incelemede şirketin borca batık olmadığı kanaatine varırsa iflas kararı vermeyebilir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında, borçlu şirketin “borca batık olmadığı da gözönüne alınarak” iflas kararı verilmediği vurgulanmıştır (bam-İstanbul 17. HD-2025/429).

c. Koruma Tedbirlerinin Kaldırılması ve Diğer Sonuçlar İflas kararı verilsin veya verilmesin, konkordato talebinin reddedilmesiyle birlikte borçluya sağlanan tüm korumalar sona erer. Mahkemeler, “geçici mühlet kararının kaldırılmasına”, “tedbir kararlarının kaldırılmasına” ve “Konkordato komiserler kurulunun görevine son verilmesine” karar verir (ilkDerece-Ankara 1. ATM-2023/185). Bu durum, alacaklıların durmuş olan icra takiplerine devam etmelerine ve yeni takipler başlatmalarına yol açar. Nitekim bir kararda, konkordato talebinin reddi sonrası icra takibine devam edildiği görülmektedir (ilkDerece-Antalya 4. ATM-2020/340).

2. Borçlunun Başvurabileceği Hukuki Yollar ve Diğer Seçenekler

Konkordato talebi reddedilen borçlu, karara karşı çeşitli hukuki yollara başvurabilir.

a. Kanun Yolları: İstinaf ve Temyiz Borçlunun en temel hakkı, ret kararına karşı kanun yollarına başvurmaktır. Kararlar, ret kararının tebliğinden itibaren genellikle iki hafta içinde istinaf yolunun açık olduğunu belirtmektedir (ilkDerece-Sakarya ATM-2023/198; ilkDerece-Kayseri 1. ATM-2025/324). İstinaf başvurusunun da reddedilmesi halinde ise Yargıtay nezdinde temyiz yolu açıktır. Bir Yargıtay kararında, “Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir” ifadesiyle bu süreç açıkça görülmektedir (yargitay-15. HD-2021/640). İstinaf başvurusu, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını sağlayabilir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında, ilk derece mahkemesinin ret kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak konkordato talebinin kabul edildiği ve projenin tasdik edildiği bir örnek bulunmaktadır (bam-Ankara 23. HD-2025/854). Ayrıca, yargılama sırasında “konkordato talep eden borçlu şirketlerin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkemeye çağrılarak dinlenmediği” gibi usuli hatalar, kararın üst mahkemece bozulmasına neden olabilmektedir (yargitay-15. HD-2021/2921).

b. Yeniden Konkordato Başvurusu Yargı kararları, konkordato talebinin reddinin kural olarak yeni bir başvuruya engel olmadığını göstermektedir. Bir mahkeme kararında, “Konkordato talebinden feragat durumunda veya reddi durumunda kural olarak aynı borçlu için yeniden konkordatoya başvurma önünde engel bulunmamaktadır” denilmiştir (ilkDerece-İstanbul Anadolu 1. ATM-2025/43). Ancak bu hakkın kötüye kullanılmaması gerekir. Özellikle önceki başvurunun borçlunun dürüst olmayan davranışları nedeniyle reddedilmesi halinde yeniden başvuru yapılamayacağı ve mahkemenin yeni başvuruyu incelerken “daha titiz olması gerektiği” belirtilmiştir (bam-Sakarya BAM 7. HD-2024/1062).

c. Mahkeme Dışı Anlaşma Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararı, borçlunun başvurabileceği alternatif bir yola işaret etmektedir. Buna göre borçlu, “Resmi makamları sürece katmaksızın alacaklılar ile tek tek görüşerek borç ödeme konusunda karşılıklı anlaşma yapabilirler.” Bu yol, “mahkeme dışı konkordato” olarak adlandırılmakta ve borçluya alacaklılarıyla doğrudan müzakere etme imkanı tanımaktadır (bam-Erzurum BAM 3. HD-2021/1891).

Sonuç

İncelenen yargı kararları, konkordato başvurusunun reddedilmesinin borçlu için ciddi sonuçlar doğurduğunu, ancak bu sonuçların tek tip olmadığını ortaya koymaktadır. İflasa tabi şirketler için en olası sonuç iflas kararı iken, iflasa tabi olmayan gerçek kişiler veya borca batık durumda olmayan şirketler için sadece koruma tedbirlerinin kaldırılması söz konusu olabilmektedir. Her durumda borçlunun, ret kararına karşı istinaf ve temyiz gibi etkili kanun yollarına başvurma hakkı bulunmaktadır. Yargılama sürecindeki usuli hatalar, kararın bozulması için önemli bir zemin oluşturabilmektedir. Ayrıca, şartların oluşması halinde yeniden konkordato başvurusu yapmak veya alacaklılarla mahkeme dışında anlaşma yoluna gitmek de borçlu için değerlendirilebilecek seçenekler arasındadır. Bir makale önerisi.

Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?

Konkordato başvurusunun mahkeme tarafından reddedilmesi; iflas kararı, mühlet ve koruma tedbirlerinin kaldırılması, icra takiplerinin yeniden başlaması ve borçlunun mali açıdan ciddi zararlara uğraması gibi çok ağır sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle konkordato, sıradan bir borç yapılandırma süreci değil; İcra ve İflas Kanunu’na sıkı sıkıya bağlı, ileri düzey hukuki ve finansal uzmanlık gerektiren özel bir prosedürdür.

Yargı kararları, hatalı hazırlanmış konkordato ön projelerinin, eksik belgelerin, yanlış düzenlenmiş karşılaştırmalı tabloların, mali analiz hatalarının veya eşitlik ilkesine aykırı ödeme planlarının başvurunun doğrudan reddine yol açtığını açıkça göstermektedir.

Bu nedenle uzman bir konkordato avukatının rehberliği, sürecin başarısı için hayati öneme sahiptir.

Uzman konkordato avukatının sağladığı kritik katkılar:

Dava şartı niteliğindeki tüm belgelerin eksiksiz ve usule uygun hazırlanması

Mali tabloların doğru, güncel ve gerçeğe uygun sunulması

Kaynaklarla orantılı, uygulanabilir ve mahkemelerin aradığı kriterleri taşıyan bir konkordato projesi oluşturulması

Alacaklı çoğunluğunun doğru hesaplanması ve stratejik yönetilmesi

Komiser raporlarının doğru yönlendirilmesi

Tasdik aşamasında mahkemenin re’sen araştırdığı tüm kriterlerin karşılanması

Başvuru reddedildiğinde ise, istinaf–temyiz kanun yollarının doğru kullanılması, yeni başvuru stratejisinin belirlenmesi ve gerekirse mahkeme dışı borç yapılandırma seçeneklerinin değerlendirilmesi ancak uzmanlıkla mümkündür.

2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul–Tuzla merkezli olup Pendik, Kartal, Maltepe, Ataşehir, Kadıköy, Şekerpınar, Darıca, Çayırova, Dilovası, Gebze ve Tepeören bölgelerinde konkordato başvurusu, mühlet ve tasdik süreçlerinde profesyonel hukuki destek sunmaktadır.

Deneyimli konkordato avukatları, dosyanın hazırlanmasından tasdik yargılamasına kadar sürecin tüm aşamalarını yöneterek konkordatonun başarı ihtimalini maksimum seviyeye çıkarmaktadır.

Read More

Konkordato Süreci Nasıl İşler? Başvuru, Mühlet ve Tasdik Aşamaları Nelerdir?

Giriş

Bu çalışma, konkordato sürecinin işleyişi ve aşamaları hakkında sunulan yargı kararları analiz yanıtlarının incelenmesiyle hazırlanmıştır. İcra ve İflas Kanunu (İİK) çerçevesinde şekillenen konkordato, borçlarını vadesi geldiğinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan dürüst borçluların, mahkeme denetiminde alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını yeniden yapılandırmasını sağlayan bir hukuki müessesedir. Yargı kararları, bu sürecin başvuru, mühlet, alacaklılar toplantısı, tasdik ve tasdik sonrası denetim gibi birbirini takip eden net aşamalardan oluştuğunu ortaya koymaktadır. Sürecin temel amacı, borçlunun ticari faaliyetini sürdürmesini sağlarken alacaklıların da iflas tasfiyesine göre daha avantajlı bir tahsilat yapmasını temin etmektir.

1. Konkordatoda Başvuru ve Mühlet Aşaması

Konkordato süreci, İcra ve İflas Kanunu’na göre, “Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu”nun mahkemeye başvurmasıyla başlar. Borçlunun bu başvurusuna, borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini gösteren bir “konkordato ön projesi” ile mali durumunu gösteren belgeleri eklemesi zorunludur.

Mahkeme, belgelerin eksiksiz olduğuna kanaat getirdiğinde derhal üç aylık bir geçici mühlet kararı verir ve bu süre en fazla iki ay daha uzatılabilir. Bu aşamada, borçlunun faaliyetlerini denetlemek ve projenin başarı olasılığını değerlendirmek üzere bir veya daha fazla konkordato komiseri atanır. Geçici mühlet süresince borçlu, alacaklıların takiplerine karşı korunur. Nitekim bir Danıştay kararında, mühlet süresince borçlu aleyhine “…hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı…” hükmü vurgulanmıştır.

Komiserin sunacağı rapor doğrultusunda, mahkeme “konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet” verir. Bu süre de güçlük arz eden durumlarda altı aya kadar uzatılabilmektedir. Projenin başarı şansı görülmezse, mahkeme geçici mühleti kaldırarak talebi reddedebilir ve borçlunun iflasına karar verebilir.

2. Konkordatoda Komiser İşlemleri ve Alacaklılar Toplantısı

Kesin mühlet sürecinde konkordato komiserinin rolü merkezidir. Komiser, alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet eder, borçlunun mali durumunu denetler, raporlar hazırlar ve sürecin en kritik adımlarından biri olan alacaklılar toplantısını düzenler. Bu toplantıda, borçlunun sunduğu konkordato projesi alacaklılar tarafından müzakere edilir ve oylanır.

Projenin kabul edilmiş sayılması için kanunda nitelikli bir çoğunluk aranmaktadır. Birçok yargı kararında tekrarlandığı üzere bu çoğunluk şartı şöyledir: “Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.” Bu çoğunluğun sağlanamaması, projenin tasdik edilmesinin önündeki en temel engellerden biridir ve talebin reddine yol açar.

3. Konkordatonun Tasdik Yargılaması ve Karar

Alacaklılar tarafından kabul edilen proje, komiserin gerekçeli raporuyla birlikte mahkemeye sunulur ve tasdik yargılaması aşaması başlar. Bu aşama, bir Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği gibi, “maddi hukuk yargılaması olmayıp, kendine özgü bir tasdik işlemi niteliğindedir.” Mahkeme, re’sen araştırma ilkesiyle hareket ederek sürecin kanuna uygun yürütülüp yürütülmediğini ve İİK’nın 305. maddesinde belirtilen tasdik şartlarının kümülatif olarak gerçekleşip gerçekleşmediğini denetler.

Yargı kararlarında öne çıkan temel tasdik şartları şunlardır:

Teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması.

Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması.

Projenin kanunda öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması.

İmtiyazlı alacakların tam olarak ödenmesinin ve borçlunun konkordato giderlerini karşılayacak teminatın gösterilmesi.

Mahkeme, tüm bu şartların sağlandığına kanaat getirirse konkordatonun tasdikine karar verir. Aksi halde, konkordato talebini reddeder ve borçlunun iflasa tabi olması ve iflas şartlarının oluşması halinde doğrudan iflasına hükmedebilir.

4. Konkordato Tasdik Sonrası Süreç ve Denetim

Konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hale gelir. Bir Asliye Ticaret Mahkemesi kararında bu durum, “Konkordato; geçici mühletin verilmesi ile başlayan ve tasdik edilen konkordato projesinin uygulanmasına ve taksit ödemelerinin tamamlanmasına kadar devam eden… yaşayan bir süreçtir” şeklinde tanımlanmıştır. Tasdik kararından sonra, projenin uygulanmasını denetlemek üzere bir gözetim kayyımı atanır. Bu aşamada alacaklılar için de bazı haklar doğmaktadır. Örneğin, alacağı borçlu tarafından kabul edilmeyen alacaklılar için bir yargı yoluna işaret edilmiştir: “Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler.”

Ayrıca, borçlunun tasdik edilen projeye uymaması, yani ödemelerini yapmaması durumunda, alacaklılar konkordatonun feshini talep etme hakkına sahiptir. Bir kararda belirtildiği üzere, “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı… kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.”

5. Özel Bir Durum: İflas İçi Konkordato

Yargı kararlarında, iflasına hükmedilmiş borçlular için de bir konkordato imkanı olduğu belirtilmektedir. Bu süreç, normal konkordatodan önemli farklılıklar içerir. Talep, iflas etmiş borçlu veya bir alacaklısı tarafından yapılır. Süreçte konkordato komiseri atanmaz; bu görevi iflas idaresi üstlenir. Geçici veya kesin mühlet gibi koruma süreleri bulunmaz. Teklif, ikinci alacaklılar toplantısında oylanır ve kabul edilirse tasdik için mahkemeye sunulur. Mahkemenin tasdik kararı vermesi ve bu kararın kesinleşmesi üzerine, “iflâs idaresi iflâsa hükmeden mahkemeden iflâsın kaldırılmasını ister” ve borçlu iflas durumundan kurtulur.

Sonuç

Yargı kararları bütüncül olarak incelendiğinde, konkordato sürecinin borçluya mali durumunu düzeltmesi için bir fırsat tanırken, alacaklıların haklarını da korumayı amaçlayan, sıkı usul kurallarına ve mahkeme denetimine tabi, aşamalı bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. Süreç; geçici ve kesin mühlet ile borçluya koruma sağlanması, komiser denetiminde şeffaf bir yönetim sergilenmesi, alacaklıların iradesinin alacaklılar toplantısıyla sürece dahil edilmesi ve nihayetinde mahkemenin yasal şartları denetleyerek verdiği tasdik kararı ile işlemektedir. Tasdik sonrası denetim ve fesih mekanizmaları ise projenin uygulanabilirliğini güvence altına almaktadır. İflas içi konkordato ise, iflas tasfiyesine bir alternatif sunarak borçlunun ekonomik hayata yeniden kazandırılmasına olanak tanıyan özel bir yol olarak öne çıkmaktadır. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?

Konkordato süreci; başvuru, geçici mühlet, kesin mühlet, komiser denetimi, alacaklılar toplantısı, tasdik yargılaması ve tasdik sonrası gözetim gibi birbirine bağlı, hukuki ve finansal açıdan son derece teknik aşamalardan oluşur. Her bir aşamada yapılacak küçük bir hata, projenin reddedilmesine, hatta borçlunun doğrudan iflasına kadar gidebilecek ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle konkordato süreci, alanında uzman ve tecrübeli bir konkordato avukatı tarafından yürütülmesi gereken özel bir prosedürdür.

Uzman bir konkordato avukatı; konkordato ön projesinin kanunun aradığı tüm unsurlara uygun hazırlanmasını, mali tabloların doğru ve güncel sunulmasını, komiser raporlarının doğru yönlendirilmesini ve alacaklı çoğunluğunun sağlanması için stratejik bir planlama yapılmasını sağlar. Ayrıca tasdik yargılamasında mahkemelerin titizlikle incelediği “kaynaklarla orantılılık”, “iflas hâline göre avantajlılık”, “eşitlik ilkesi” ve “başarıya ulaşma ihtimali” gibi kriterlerin proje içeriğine doğru şekilde yansıtılması, profesyonel hukuki bilgi olmaksızın mümkün değildir.

Bu süreç hem hukuki hem finansal açıdan ileri düzey uzmanlık gerektirdiğinden hatasız ilerletilmesi zordur. 2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Şekerpınar, Darıca, Çayırova, Dilovası, Gebze ve Tepeören bölgelerinde konkordato başvurusu, mühlet talebi ve tasdik süreçlerinde profesyonel hukuki destek sunmaktadır. Ofis, dava şartı niteliğindeki belgelerin hazırlanmasından konkordato projesinin kurgulanmasına, denetim raporu uyumluluğundan tasdik davasının yürütülmesine kadar tüm aşamalarda işletmelere kapsamlı danışmanlık sağlayarak konkordatonun başarı şansını önemli ölçüde artırmaktadır.

Read More

Konkordatonun Tasdiki İçin Aranan Şartlar Nelerdir? Yargı Kararları ve İİK m.305 Kapsamında Kısa Analiz

Giriş

Bu çalışma, konkordatonun tasdik şartlarını, sunulan ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararları ile Yargıtay içtihatları temelinde analiz etmektedir. Analiz edilen kararlar, konkordatonun tasdikinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 305. maddesinde düzenlenen şartlara sıkı sıkıya bağlı olduğunu göstermektedir. Yargı kararlarına göre bu şartlar kümülatif nitelikte olup, tamamının aynı anda gerçekleşmesi zorunludur. Mahkemeler, kamu düzenine ilişkin kabul edilen bu şartların varlığını re’sen (kendiliğinden) araştırmakla yükümlüdür ve bu süreçte komiser raporları yol gösterici olsa da mahkeme bu raporlarla bağlı değildir. Alacaklıların projeyi kabul etmiş olması, tasdik için tek başına yeterli bir sebep teşkil etmemekte, mahkemenin kanuni şartların tamamını ayrıca denetlemesi gerekmektedir.

1. Konkordato Tasdik Şartlarının Niteliği ve Mahkemenin Rolü

Yargı kararları, tasdik şartlarının kümülatif niteliğini ve mahkemenin bu konudaki denetim yetkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Şartlardan herhangi birinin eksikliği, diğer tüm şartlar sağlanmış olsa dahi, tasdik talebinin reddi için yeterlidir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bir kararında bu durum, Konkordatonun tasdiki için İİK m. 305 hükmünde sayılan konkordatonun tasdiki şartlarının tümünün gerçekleşmesi aranır. Bu sebeple, kanuni şartlardan birinin mevcut olmadığının anlaşılması halinde konkordatonun tasdiki talebi, bütün tasdik şartları hakkında tek tek karar verilmesine gerek olmaksızın reddedilebilir” şeklinde ifade edilmiştir.

Mahkemenin rolü, alacaklıların iradesiyle sınırlı değildir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nin belirttiği gibi, Konkordatonun alacaklılarca kabulü başlı başına konkordatonun tasdiki sonucunu doğurmayacaktır. Mahkeme ancak 305. maddede öngörülen koşullar varsa konkordatoyu tasdik edecektir.” Bu bağlamda mahkeme, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bir kararında da vurgulandığı üzere, kamu düzenine ilişkin bu şartları re’sen araştırarak borçlu, alacaklılar ve kamu menfaati arasında bir denge kurmakla yükümlüdür.

2. Konkordato Tasdikinin Maddi ve Usuli Şartların Değerlendirilmesi

Projenin Kabulü İçin Gerekli Çoğunluk (İİK m. 305/c): Kararlarda en sık karşılaşılan ret sebeplerinden biri, İİK’nın 302. maddesinde belirtilen çoğunluğun sağlanamamasıdır. Adana Bölge Adliye Mahkemesi kararında alıntılanan kurala göre projenin kabulü için iki alternatifli çoğunluk aranır:”Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.” Bu nisapların sağlanamaması, tasdik şartlarının oluşmadığı anlamına gelmekte ve talebin doğrudan reddine yol açmaktadır (Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2023/713).

Kaynaklarla Orantılılık ve Menfaat Dengesi (İİK m. 305/b): Bu şart, projenin gerçekçi ve uygulanabilir olmasını temin eder. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararı, bu ilkenin önemini göstermektedir. Mahkeme, borca batık olmayan ve ödeme gücü bulunan bir şirketin, borçlarını uzun vadeye yayarak faizsiz ödemeyi teklif etmesinin kaynaklarla orantılılık şartına aykırı olduğuna hükmetmiştir:”Borca batık olmayan ödeme gücü olan şirketin faizsiz ödeme yani tenzilat konkordatosu talebini kabul etmek İİK’nın 305/1-b maddesinde ifade edilen teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartına aykırılık teşkil eder.” Benzer şekilde, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de ödeme süresinin uzunluğu nedeniyle alacaklılar aleyhine menfaat dengesini bozan projelerin reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Harç ve Giderlerin Yatırılması (İİK m. 305/e): Bu şart, usuli bir gereklilik olmasına rağmen tasdik için mutlak bir ön koşuldur. İncelenen birden fazla ilk derece mahkemesi kararında (İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2018/999 ve 2022/424), borçlunun verilen kesin sürelere rağmen tasdik harcını ve yargılama giderlerini yatırmaması, tek başına konkordato talebinin reddi sebebi olarak kabul edilmiştir.

İmtiyazlı Alacakların Durumu (İİK m. 305/d): İmtiyazlı alacakların, özellikle işçi alacaklarının tam olarak ödenmesi veya teminata bağlanması kritik bir şarttır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında bu husus, “İşçilik alacaklarının ödenmemiş olması da başlı başına konkordato tasdik isteminin reddi gerekçesidir.” şeklinde net bir dille ifade edilmiştir.

3. Konkordatonun Tasdikinde Yargı Kararlarında Öne Çıkan Diğer İlkeler

Projenin Başarıya Ulaşma İhtimali: Kanunda açıkça bir tasdik şartı olarak sayılmasa da, mahkemeler projenin gelecekteki başarısını önemli bir kriter olarak değerlendirmektedir. Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bir kararında bu ilke şöyle vurgulanmıştır:”Konkordatoda mühlet verilebilmesi ve konkordatonun tasdiki için en önemli koşul konkordatonun başarılı olma ihtimali ve borçlunun teklifinin borçlunun kaynakları ile orantılı olmasıdır.”

Dürüstlük ve İyi Niyet: Her ne kadar yasal düzenlemeden “dürüstlük” şartı çıkarılmış olsa da, mahkemeler borçlunun davranışlarını ve iyi niyetini göz önünde bulundurmaya devam etmektedir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararına göre, alacaklılar arasında eşitsizlik yaratan veya malvarlığını kaçırmaya yönelik kötü niyetli davranışlar tasdike engel teşkil edebilir. Benzer şekilde, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, borçlunun mühlet süresindeki davranışlarının ve iyi niyetinin de mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Sonuç

İncelenen yargı kararları bütünüyle değerlendirildiğinde, konkordatonun tasdikinin basit bir alacaklı onayına indirgenemeyeceği; mahkemenin çok yönlü ve titiz bir denetim yaptığı bir süreç olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemeler, İİK’nın 305. maddesinde sayılan beş temel şartın (iflasa göre avantaj, kaynaklarla orantılılık, alacaklı çoğunluğu, imtiyazlı alacakların güvencesi, harçların ödenmesi) kümülatif olarak gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen araştırmaktadır. Bu maddi ve usuli şartların yanı sıra, projenin başarı ihtimali, borçlunun iyi niyeti ve taraflar arasındaki menfaat dengesi gibi ilkeler de tasdik kararında belirleyici olmaktadır. Bu şartlardan herhangi birinin eksikliği, konkordato talebinin reddedilmesi ve borçlunun iflasa tabi olması halinde iflasına karar verilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bir yazı önerisi.

Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?

Konkordato tasdik süreci, yalnızca borçlu ve alacaklı arasında yapılan bir ödeme düzenlemesi değildir; mahkemenin re’sen araştırma yükümlülüğü altında yürüyen, hukuki ve finansal açıdan yüksek teknik uzmanlık gerektiren bir süreçtir. İİK m. 305’teki kümülatif tasdik şartlarının eksiksiz karşılanması, projenin gerçekçi ve kaynaklarla orantılı olması, alacaklı çoğunluğunun doğru hesaplanması, imtiyazlı alacakların güvence altına alınması ve projenin başarıya ulaşma ihtimalinin kanıtlanması gibi unsurlar, profesyonel bir hazırlık gerektirir. Bu nedenle uzman bir konkordato avukatının süreçte yer alması, tasdik ihtimalini doğrudan etkileyen kritik bir gerekliliktir.

Hatalı hazırlanmış mali tablolar, eksik belgeler, yanlış düzenlenmiş karşılaştırmalı tablolar, denetim raporundaki uyumsuzluklar veya eşitlik ilkesini zedeleyen ödeme planları, konkordato taleplerinin ilk aşamada reddedilmesine yol açabilmektedir. Uzman bir konkordato avukatı, mahkemelerin kriterlerine uygun bir proje hazırlanmasını sağlar; komiserle iletişimi, bilirkişi süreçlerini ve dosyanın bütün stratejik yönlendirmelerini profesyonel şekilde yönetir. Böylece hem borçlunun iyi niyeti hem de projenin gerçekçiliği daha etkin bir biçimde ortaya konur.

Bu süreç hem hukuki hem finansal açıdan teknik uzmanlık gerektirdiğinden hatasız ilerlemek zordur. 2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Gebze, Darıca, Çayırova, Şekerpınar ve Tepeören’de konkordato başvurusu, mühlet ve tasdik süreçlerinde profesyonel destek sunmakta; belgelerin hazırlanması, projenin kurgulanması, denetim raporu uyumu ve mahkeme sürecinin yönetimi gibi tüm aşamalarda işletmelere güvenilir hukuki danışmanlık sağlayarak konkordatonun başarı şansını artırmaktadır.

Read More

Konkordato talebinde sunulması zorunlu olan ve birer “dava şartı” niteliği taşıyan belgeler nelerdir?

Giriş

İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 286. maddesi ve bu maddeye dayanılarak hazırlanan “Konkordato Talebine Eklenecek Belgeler Hakkında Yönetmelik” uyarınca, konkordato talebinde bulunan borçlunun dava dilekçesine eklemesi gereken belgeler, yargı kararlarında istikrarlı bir şekilde “özel dava şartı” olarak nitelendirilmektedir. Bu belgelerin eksiksiz, gerçeğe uygun ve usulüne uygun bir şekilde sunulması, talebin ciddiyetini, hazırlığın tamlığını ve borçlunun iyi niyetini göstermesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Mahkemeler, bu belgelerin varlığını ve tamlığını geçici mühlet kararı vermeden önce re’sen incelemekte olup, eksiklik tespiti halinde talebin Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 115/2 uyarınca usulden reddine karar vermektedir. Bu çalışma, incelenen yargı kararları ışığında, konkordato talebinin esasına girilebilmesi için sunulması zorunlu olan belgeleri ve bu konudaki yargısal yaklaşımları detaylı bir şekilde analiz etmektedir.

Konkordato talebinde Sunulması Zorunlu Belgeler ve Ekler

Yargı kararlarında İİK m. 286’ya atıfla detaylı olarak listelenen ve dava şartı kabul edilen belgeler şunlardır:

Konkordato Ön Projesi (İİK m. 286/1-a): Talebin temelini oluşturan bu proje, borçlunun mali durumunu iyileştirme ve borçlarını ödeme niyetini somutlaştıran en önemli belgedir. Kararlarda projenin içeriğine dair şu unsurların bulunması gerektiği vurgulanmaktadır:

Borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceği.

Alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacakları.

Ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağı.

Borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemeleri yapabilmesi için gerekli mali kaynağın nasıl sağlanacağı (sermaye artırımı, kredi temini veya başka bir yöntem).

Borçlunun Malvarlığı Durumunu Gösterir Belgeler (İİK m. 286/1-b): Borçlunun mali fotoğrafını çekmeyi amaçlayan bu belgeler, projenin dayandığı finansal temeli gösterir. Defter tutmaya mecbur borçlular için zorunlu olanlar şunlardır:

Türk Ticaret Kanunu’na göre hazırlanan son bilanço, gelir tablosu ve nakit akım tablosu.

Hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançolar. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/523 E. sayılı kararında, “rayiç değerler üzerinden hazırlanan ara bilançonun sunulmaması” dava şartı eksikliği olarak kabul edilmiştir.

Ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ile e-defter berat bilgileri.

Maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ait olup defter değerlerini içeren listeler.

Tüm alacak ve borçları vadeleri ile birlikte gösteren liste ve belgeler.

İİK m. 286/3 uyarınca, sunulan mali tabloların tarihi başvuru tarihinden en fazla 45 gün öncesine ait olmalıdır.

Alacaklılar Listesi (İİK m. 286/1-c): Bu liste, konkordato sürecinden etkilenecek tüm tarafları ve alacakların niteliğini göstermelidir. Listede “Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren” bilgiler yer almalıdır.

Karşılaştırmalı Tablo (İİK m. 286/1-d): Alacaklıların menfaatini korumaya yönelik en önemli belgelerden biridir. Bu tabloda, “Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak” gösterilmesi zorunludur.

Makul Güvence Veren Denetim Raporu (İİK m. 286/1-e): Projenin uygulanabilirliğine dair objektif bir değerlendirme sunar. Bu raporun;

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bir bağımsız denetim kuruluşu tarafından,

Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanması,

Konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceğine dair “makul güvence” vermesi ve dayanaklarını içermesi gerekmektedir. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2024/794 E. sayılı kararında, “sunulan makul güvence raporunun davacı adına düzenlenmediği, davacının ortağı olduğu şirket hakkında düzenlenen makul güvence raporunun davacı gerçek kişi için geçerli olamayacağı” belirtilerek, raporun talebe özgü olması gerektiği vurgulanmıştır.

1. Belgelerin “Dava Şartı” Niteliği ve Sonradan Giderilememesi

    İncelenen tüm kararlarda, İİK m. 286’da sayılan belgelerin sunulmasının bir “dava şartı” olduğu konusunda tam bir fikir birliği mevcuttur. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi bu durumu, “…söz konusu belgelerin dava dilekçesine eklenmesi iflas dışı konkordato davası yönünden özel dava şartı niteliğinde olduğu” şeklinde ifade etmiştir. Bu nitelendirme, belgelerin eksikliği halinde mahkemenin davanın esasına giremeyeceği ve talebi usulden reddetmek zorunda kalacağı anlamına gelir. Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/721 E. sayılı kararında yer alan “söz konusu dava şartının da sonradan giderilmesi mümkün dava şartlarından olmayışı” ifadesi, bu konuda katı bir yoruma işaret etmektedir. Ancak Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2023/4010 E. sayılı kararı ve birçok ilk derece mahkemesi kararı, mahkemelerin eksikliklerin giderilmesi için HMK m. 115/2 uyarınca borçluya “kesin süre” verdiğini göstermektedir. Bu durum, dava şartı eksikliğinin mutlak anlamda giderilemez olmadığını, ancak mahkemece verilen kesin süreye riayet edilmemesinin davanın usulden reddiyle sonuçlanacağını ortaya koymaktadır.

    2. Belgelerin Sadece Sunulması Değil, İçerik Olarak da Gerçeği Yansıtması Zorunluluğu

    Yargı kararları, belgelerin sadece şeklen sunulmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda içerik olarak doğru, tutarlı ve gerçeği yansıtan veriler içermesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/332 E. sayılı kararında bu husus net bir şekilde ortaya konulmuştur: “İİK 286 maddesi gereğince konkordato talebine maddede sayılan belgelerin eklenmesi gerektiği, sunulan bilgilere göre gerçek verileri içermeyen belgelerin konkordato talebine eklenmiş olmasının İİK 287/1 maddesi kapsamında belgelerin sunulmuş olmasından söz edilemeyeceği, 286. Maddede sayılan belgelerin sunulmuş olmasının konkordato talebinde dava şartı olduğu…” Bu yaklaşım, mahkemenin geçici mühlet aşamasında dahi belgeler üzerinde asgari bir içerik denetimi yaptığını, yanıltıcı veya çelişkili belgelerle yapılan başvuruların ciddiyetten uzak kabul edilerek reddedileceğini göstermektedir.

    3. Borçlunun Niteliğine Göre Farklılaşan Yükümlülükler

    Kanun ve yönetmelik, borçlunun hukuki statüsüne göre sunulacak belgelerde bazı farklılıklar öngörmektedir:

    Küçük İşletmeler: İİK m. 286/1-e bendinde yer alan makul güvence raporu sunma zorunluluğu küçük işletmeler için uygulanmaz. Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/642 E. sayılı kararında küçük işletme tanımı, ilgili KOBİ Yönetmeliği’ne atıfla “50 kişiden az yıllık işçi istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 25.000.000,00.-TL’yi aşmayan işletmeler” olarak belirtilmiştir. Bu kriterleri aşan borçluların raporu sunması zorunludur.

    İflasa Tabi Olmayan Gerçek Kişiler: Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2025/195 E. sayılı kararında belirtildiği üzere, iflasa tabi olmayan borçluların “konkordato ön projesi” ve “alacaklı ve alacak listesi” ile “uygun düştüğü ölçüde malvarlığının durumunu gösterir belgeleri” sunması yeterli görülmektedir.

    Sonuç

    Konkordato talebinin mahkeme tarafından ciddiye alınması ve geçici mühlet kararı verilebilmesi için İİK m. 286 ve ilgili yönetmelikte belirtilen belgelerin eksiksiz, güncel, gerçeğe uygun ve usulüne uygun olarak dava dilekçesi ekinde sunulması mutlak bir zorunluluktur. Yargı kararları, bu belgelerin “özel dava şartı” niteliğinde olduğunu, eksikliklerinin ise talebin esasına girilmeksizin usulden reddine neden olacağını istikrarlı bir şekilde vurgulamaktadır. Başvurunun hazırlık aşamasında, özellikle konkordato ön projesinin kanunun aradığı tüm unsurları içermesi, mali tabloların güncel ve tutarlı olması ve borçlunun niteliğine uygun olarak (küçük işletme, tacir olmayan vb.) tüm belgelerin temin edilmesi, sürecin sağlıklı bir şekilde başlayabilmesi için hayati önem taşımaktadır. Belgelerin sadece şeklen değil, içerik olarak da talebin ciddiyetini ve projenin uygulanabilirliğini destekler nitelikte olması, yargı mercileri nezdinde olumlu bir ilk izlenim bırakılması açısından kritiktir. Bir yazı önerisi.

    Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gereklidir?

    Konkordato süreci, hem hukuki hem de finansal açıdan yüksek teknik bilgi gerektiren, hata kabul etmeyen bir yargısal süreçtir. İşte bu nedenle, bir konkordato talebinin doğru hazırlanması ve başarıya ulaşması için uzman konkordato avukatı desteği zorunluluktur.

    1. Belgelerin Eksiksiz ve Usule Uygun Hazırlanması Teknik Uzmanlık Gerektirir

    Konkordato talebinde sunulması zorunlu belgelerin her biri, mahkemeler tarafından özenle incelenir. Eksik veya yanlış hazırlanmış bir bilanço, hatalı alacaklı listesi, tarih kriterine uymayan tablolar veya yanlış düzenlenmiş bir denetim raporu, konkordato talebinin HMK m. 115/2 gereğince reddiyle sonuçlanır. Uzman bir konkordato avukatı, hem İİK m. 286’da hem de yargı içtihatlarında aranan tüm kriterlere uygun bir dosyanın hazırlanmasını sağlar.

    2. Sürecin Stratejik Yönetimi ve Mahkeme/Komiser İletişimi Profesyonellik Gerektirir

    Konkordato, yalnızca belge sunmaktan ibaret değildir; sürecin her aşamasında mahkeme, komiser ve alacaklılarla doğru iletişim kurmak gerekir. Denetim raporunun kapsamı, projenin ekonomik gerçeklerle uyumu ve karşılaştırmalı tablonun hazırlanışı, hukuki ve mali tecrübe gerektirir. Bu aşamalarda yapılacak stratejik hatalar, konkordato projesinin başarı şansını ortadan kaldırabilir.

    3. Yargı Kararlarında Aranan Kriterlere Uygun Plan Oluşturmak Profesyonel Destek Olmadan Mümkün Değildir

    Mahkemeler, konkordato projelerini değerlendirirken “kaynaklarla orantılılık”, “eşitlik”, “gerçekleştirilebilirlik”, “iyi niyet” ve “iflas halinde alacaklıların elde edeceği tutardan daha iyi bir sonuç sağlama” gibi kriterleri dikkate almaktadır. Bu kriterleri karşılamayan projeler reddedilmekte veya üst mahkemelerde bozulmaktadır. Uzman konkordato avukatları, projenin tüm unsurlarını yargı içtihatlarında belirlenen standartlara uygun şekilde hazırlayarak ret riskini en aza indirir.

    2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Gebze ve Tepeören bölgelerinde konkordato başvurusu, mühlet ve tasdik süreçlerinde profesyonel hukuki danışmanlık sunmaktadır. Deneyimli konkordato avukatlarımız, dava şartı niteliğindeki belgelerin hazırlanmasından projenin kurgusuna, denetim raporunun uyumluluğundan mahkeme sürecinin yönetimine kadar tüm aşamalarda işletmelere destek vererek konkordatonun başarıya ulaşmasını sağlar.

    Read More

    Konkordato projeleri kapsamında alacaklılara sunulan ödeme planlarının içermesi gereken zorunlu hususlar nelerdir?

    Giriş

    Bu çalışma, konkordato projeleri kapsamında alacaklılara sunulan ödeme planlarının içermesi gereken zorunlu hususları, İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümleri ve güncel yargı kararları ışığında analiz etmektedir. Analiz, imtiyazsız alacaklılara yönelik tenzilat, vade, taksitlendirme ve ödeme periyotları gibi temel unsurların mahkemeler tarafından nasıl değerlendirildiğini ortaya koymaktadır. Çalışma İİK m. 305’te düzenlenen tasdik şartları olan; teklifin iflasa göre avantajlı olması, borçlunun kaynaklarıyla orantılılık, alacaklılar arasında eşitlik ve projenin nitelikli çoğunlukla kabulü gibi zorunlu unsurların uygulamadaki yansımalarını incelemektedir.

    Planların Çeşitliliği: Yargı kararları, “tenzilat konkordatosu”, “vade konkordatosu” ve bu ikisinin birleşiminden oluşan “karma konkordato” olmak üzere çeşitli ödeme planı yapılarını ortaya koymaktadır. Planlar, %0’dan %50’ye varan tenzilat oranları, faiz eklemeleri, faizden feragat, birkaç aydan on yıla yayılan vadeler ve farklı ödeme periyotları (aylık, üçer aylık, altı aylık) gibi geniş bir yelpazede çeşitlilik göstermektedir.

    Temel Tasdik Şartları (İİK m. 305): Mahkemeler, bir ödeme planını tasdik ederken değişmez olarak şu kümülatif şartları aramaktadır:

    İflasa Göre Avantajlı Olma: Teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması zorunludur.

    Kaynaklarla Orantılılık: Plan, borçlunun mevcut ve gelecekteki nakit akış projeksiyonları ile uyumlu, yani gerçekleştirilebilir olmalıdır.

    Alacaklılar Arasında Eşitlik: Plan, benzer hukuki durumdaki tüm alacaklılara adil, dengeli ve eşit muamele sağlamalıdır.

    Mahkemenin Re’sen Düzeltme Yetkisi: Mahkemeler, alacaklılar tarafından kabul edilmiş olsa dahi, bir ödeme planını İİK m. 305/son fıkrası uyarınca re’sen düzeltme yetkisine sahiptir. Özellikle vadenin uzunluğu, ödemesiz dönemin hakkaniyete aykırılığı veya enflasyonist ortamda alacaklı aleyhine oluşan “örtülü tenzilat” gibi durumlarda mahkemeler, vadeyi kısaltarak, ödeme periyodunu sıklaştırarak veya ödeme başlangıç tarihini öne çekerek plana müdahale etmektedir.

    Red ve Bozma Gerekçeleri: Planların reddedilmesinin veya istinaf/temyiz aşamasında bozulmasının en yaygın nedenleri; alacaklılar arasında eşitlik ilkesinin ihlali, teklifin borçlunun kaynaklarıyla orantısız olması, aşırı uzun vadelerle konkordatonun “ucuz kredi aracı” olarak kullanılması ve projenin gerçekleştirilebilirliğine dair ciddi şüpheler bulunmasıdır.

    1. Konkordato Projesindeki Tenzilat Oranı ve Faiz Uygulamaları

    Yargı kararları, tenzilat oranının borçlunun mali durumuna göre esneklik gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bazı kararlarda %20 (Bakırköy 1. ATM – 2020/447), %30 (Ankara Batı ATM – 2019/785) veya %50 (Bakırköy 1. ATM – 2022/215) gibi net tenzilat oranları kabul edilirken, birçok projede %0 tenzilat ile anaparanın tamamının ödenmesi taahhüt edilmektedir.

    Ancak faizsiz ve uzun vadeli ödeme planları, mahkemeler tarafından “örtülü tenzilat” olarak değerlendirilmektedir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi, bu durumu “yıllık bazda borçlardan faiz oranı kadar örtülü tenzilat yapıldığı” şeklinde ifade ederek, borca batık olmayan bir şirketin bu yola başvurmasının kaynaklarla orantılılık ilkesine aykırı olduğuna hükmetmiştir (Antalya BAM – 2024/345). Benzer şekilde Yargıtay, yüksek enflasyon ortamında teklif edilen düşük faiz oranlarını menfaat dengesini bozucu nitelikte bularak eleştirmiştir: “ülkemizdeki enflasyon oranı dikkate alınarak yüksek seyreden enflasyona rağmen alacaklıların zararına olacak şekilde aylık %1 faiz işletilmesi ve 4 yıl gibi uzun bir sürede ve her yıl bir taksit olmak üzere ödemenin kararlaştırılmış olması (Yargıtay 6. HD – 2025/2139).

    Buna karşılık, bazı mahkemeler anaparanın %100’üne ek olarak faiz ödenmesini öngören planları tasdik ederek alacaklı lehine bir denge kurmuştur. Örneğin, bir kararda Konkordatoya tabi borçların %100’ünün, ek olarak %20 faiz ile ödenmesi” şeklindeki teklif, borçlunun kaynaklarıyla orantılı bulunarak kabul edilmiştir (Bakırköy 1. ATM – 2024/366).

    2. Vade, Ödemesiz Dönem ve Taksit Yapısı

    Ödeme planlarındaki vade süreleri, projenin niteliğine göre büyük farklılıklar göstermektedir. 15 aylık kısa vadelerden (Bakırköy 1. ATM – 2024/366), 10 yıllık uzun vadelere (İstanbul BAM 45. HD – 2021/560) kadar geniş bir aralık mevcuttur. Ancak mahkemeler, özellikle uzun vadeleri alacaklıların aleyhine bir durum olarak görme eğilimindedir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 60 aylık faizsiz bir ödeme planını şu gerekçeyle reddetmiştir: “Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasına göre bu kadar uzun ödeme süresi konkordatonun amacına aykırı olup, alacaklıları zararlandıracak niteliktedir.” (Ankara BAM 23. HD – 2024/1607).

    Ödemesiz dönemler de sıkça karşılaşılan bir unsurdur. 6 ay, 1 yıl veya 24 aya varan ödemesiz dönemler teklif edilebilmektedir. Ancak mahkemeler, bu dönemlerin alacaklı-borçlu menfaat dengesini bozmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi, 6 ay ödemesiz ve 48 ay faizsiz bir planı “alacaklılar ile borçlu arasındaki menfaat dengesini borçlu lehine bozar mahiyettedir” diyerek reddetmiştir (Bursa BAM 5. HD – 2024/1358).

    Taksit yapıları ise genellikle eşit aylık, üçer aylık veya altı aylık periyotlar şeklinde düzenlenmektedir. Bununla birlikte, şirketin nakit akışına uygun olarak kademeli artan ödeme planları da (örneğin, ilk yıl %10, ikinci yıl %20, üçüncü yıl %30, dördüncü yıl %40) kabul görmektedir (Bursa 1. ATM – 2022/153).

    3. Alacaklılar Arasında Eşitlik İlkesi

    Eşitlik ilkesi, ödeme planlarının en kritik zorunlu unsurudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun belirttiği gibi, “konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması” esastır (YHGK – 2023/620).

    Bu ilkenin ihlali, planın reddi için tek başına yeterli bir sebeptir. Özellikle küçük alacaklılara erken veya tam ödeme teklif edilip büyük alacaklıların uzun vadeye yayılması, mahkemelerce “eşitlik ilkesine aykırı” ve “kabul nisabını etkilemeye yönelik” bir manevra olarak görülmektedir. Yargıtay bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Somut olayda, tasdik edilen konkordato projesinde davacı şirketten düşük oranda alacağı bulunan ile yüksek oranda alacağı bulunan alacaklılar arasında ayrım yaratacak şekilde bir ödeme planı öngörüldüğü ve eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı görülmektedir.” (Yargıtay 6. HD – 2022/1994).

    Benzer şekilde, bazı alacaklılarla özel protokoller yaparak onlara daha avantajlı ödeme koşulları sunmak da eşitlik ilkesinin açık bir ihlali olarak kabul edilmekte ve projenin kötü niyetli olduğu sonucuna varılabilmektedir (Ankara BAM 23. HD – 2023/309).

    4. Kaynaklarla Orantılılık ve Gerçekleştirilebilirlik

    Bir ödeme planının tasdik edilebilmesi için borçlunun mali tabloları, nakit akış projeksiyonları ve faaliyet potansiyeli ile uyumlu olması şarttır. Mahkemeler bu değerlendirmeyi komiser ve bilirkişi raporlarına dayanarak yapar. Raporlarda, “teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartının sağlanmış olacağı” (Bakırköy 1. ATM – 2024/366) veya “projedeki ödeme planı davacı şirketin işletme potansiyeli ve nakit akım öngörüsüne uygun hazırlanmıştır” (Bursa 1. ATM – 2022/153) gibi tespitler, planın gerçekleştirilebilirliğini teyit eder.

    Tersine, şirketin borca batık olması, mali tablolarının çelişkili olması veya hedeflenen kârların yakalanamaması gibi durumlar, planın kaynaklarla orantısız olduğuna işaret eder ve talebin reddine yol açar (İstanbul Anadolu 1. ATM – 2021/918; Ankara Batı ATM – 2019/785).

    Sonuç

    Alacaklılara sunulan bir konkordato ödeme planının tasdik edilebilmesi için, İİK m. 305’te belirtilen kümülatif şartları eksiksiz olarak karşılaması zorunludur. Yargı kararları, bu şartlar arasında özellikle “alacaklılar arasında eşitlik” ve “kaynaklarla orantılılık” ilkelerine büyük önem atfedildiğini göstermektedir. Bir ödeme planı, sadece alacaklıların çoğunluğu tarafından kabul edilmesiyle değil, aynı zamanda adil, dengeli, ekonomik gerçeklerle uyumlu ve gerçekleştirilebilir olmasıyla hukuki geçerlilik kazanır. Mahkemeler, konkordato kurumunun amacından saptırılarak borçluya haksız avantaj sağlayan veya alacaklıları aşırı zarara uğratan planları re’sen düzeltme veya reddetme yetkisini aktif olarak kullanarak menfaatler dengesini korumaktadır. Bu nedenle, bir ödeme planı hazırlanırken tüm bu zorunlu hususların titizlikle gözetilmesi, projenin başarısı için hayati önem taşımaktadır. Bir makale önerisi.

    Neden uzman konkordato avukatı desteği gereklidir?

    Bu çalışma, konkordato projeleri kapsamında alacaklılara sunulan ödeme planlarının içermesi gereken zorunlu unsurları, İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümleri ve güncel yargı kararları çerçevesinde incelemektedir. Mahkemelerin konkordato planlarını değerlendirirken özellikle tenzilat oranı, vade, faiz, eşitlik ilkesi, kaynaklarla orantılılık ve planın gerçekleştirilebilirliği gibi kriterlere sıkı şekilde bağlı kaldığı görülmektedir. Uygulamada birçok konkordato talebi, yalnızca bu unsurlardan birinin eksikliği nedeniyle reddedilmekte veya tasdik edilse dahi üst mahkemelerde bozulmaktadır.

    Yargı kararları açıkça göstermektedir ki, konkordato planının başarısı teknik ve stratejik bir hukuk bilgisini gerektirir. Her konkordato planı yalnızca borç ödeme takvimi değil, aynı zamanda borçlunun ekonomik varlığını sürdürme iradesini hukuken geçerli bir zemine oturtan bir projedir. Bu süreçte yapılan küçük bir hesap hatası, eksik belge ya da eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme, konkordato talebinin tamamen reddine neden olabilir. Bu nedenle, hem borçluların hem de alacaklıların menfaatlerini koruyacak şekilde hazırlanacak bir konkordato planının, uzman konkordato avukatlarının gözetiminde oluşturulması zorunluluk haline gelmiştir.

    2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul, Tuzla, Pendik, Maltepe, Umraniye, Kartal, Maltepe, Gebze ve Tepeören bölgelerinde faaliyet gösteren işletmelere konkordato sürecinin her aşamasında profesyonel danışmanlık sağlamaktadır. Deneyimli konkordato avukatlarımız, ödeme planlarının yasal şartlara uygun hazırlanması, mahkeme ve komiser denetiminde kabul edilebilir bir yapı oluşturulması ve tasdik sürecinin başarıyla tamamlanması için kapsamlı hukuki destek sunmaktadır. Doğru yapılandırılmış bir ödeme planı, sadece borçtan kurtulmanın değil, aynı zamanda işletmenin yeniden yapılanmasının da temel adımıdır — bu nedenle konkordato sürecinin her aşamasında uzman avukat desteği hayati önem taşır.

    Read More

    Konkordatonun Tasdiki Nedir? İİK m.305’e Göre Tasdik Şartları ve Mahkeme Denetimi

    Giriş

    Bu çalışma, konkordatonun tasdikine ilişkin literatürdeki görüşleri ve yasal şartları analiz etmektedir. Konkordato sürecinin nihai ve en önemli aşaması olan tasdik, alacaklılar tarafından kabul edilen projenin mahkeme tarafından onaylanarak tüm alacaklılar için bağlayıcı hale gelmesini ifade eder. Literatürdeki genel kanı, tasdik kararının verilebilmesi için İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 305. maddesinde belirtilen şartların kümülatif olarak gerçekleşmesinin zorunlu olduğu yönündedir. Bununla birlikte, doktrin ve Yargıtay kararları, kanunda açıkça sayılmayan ancak kurumun özünden kaynaklanan bazı ek şartların da varlığını kabul etmektedir. Mahkemenin bu süreçteki rolü, yalnızca alacaklı çoğunluğunun iradesini onaylamak değil, aynı zamanda projenin kanuni şartlara uygunluğunu, adil olup olmadığını ve başarıya ulaşma potansiyelini re’sen denetlemektir.

    Konkordatonun Tasdik Şartları

    Literatürdeki kaynaklar, konkordatonun tasdik şartlarını temel olarak iki ana başlık altında incelemektedir: İİK m. 305’te açıkça düzenlenen şartlar ve kanunda açıkça yer almamakla birlikte konkordato kurumunun ruhundan ve genel hukuk ilkelerinden doğan şartlar.

    1. İcra ve İflas Kanunu Madde 305’te Düzenlenen Şartlar

    İİK m. 305, konkordatonun tasdiki için “hep birlikte bulunması gereken beş şarta” yer vermektedir. Bu şartlar kümülatif nitelikte olup, birinin dahi eksikliği tasdik talebinin reddine neden olur.

    Teklif Edilen Tutarın, Borçlunun İflası Halinde Alacaklıların Eline Geçecek Muhtemel Miktardan Fazla Olması: Bu şart, konkordatonun alacaklılar için iflastan daha avantajlı olmasını temin eder. Bu bakımdan teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı halinde her bir alacaklının eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, tasdik şartı olarak düzenlenmektedir. Gerek adî konkordato bakımından yeni getirilen bu şart, gerekse malvarlığının terki suretiyle konkordatoda var olan bu şart, borçlunun gerçekte iflâsa tâbi bir kimse olmasını gerektirmeyip, varsayımsal olarak, borçlu iflâs etseydi, alacaklılarının elde edeceği payın hangi miktarda olacağını tespite yöneliktir.

    Teklif Edilen Tutarın Borçlunun Kaynakları ile Orantılı Olması: Bu koşul, borçlunun mali durumu ile sunduğu teklif arasında makul bir denge kurulmasını amaçlar. Borçlunun ödeme kapasitesini aşan veya kaynaklarının çok altında kalan bir teklifin tasdiki mümkün değildir.

    Konkordato Projesinin İİK m. 302’de Öngörülen Çoğunlukla Kabul Edilmiş Bulunması: Konkordato projesinin tasdik edilebilmesi için öncelikle alacaklılar toplantısında kanunun aradığı nisapta kabul edilmesi gerekir. Konkordato projesinin Kanunda öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması mevcut düzenlemedekinin aksine, açıkça konkordatonun tasdik şartlarından birisi olarak sayılmaktadır.

    İmtiyazlı Alacakların Tamamen Ödenmesinin ve Mühlet İçinde Doğan Borçların İfasının Güvence Altına Alınması: Konkordato, kural olarak adi alacaklıları etkiler. Bu nedenle imtiyazlı alacakların ve komiser onayıyla mühlet içinde doğan borçların tam olarak ödeneceğine dair yeterli teminatın gösterilmesi zorunludur. Bu koşulun öngörülmesi ile konkordatonun tasdik edilen koşullara göre yerine getirilmesini mümkün kılmak ve bu sayede borçluyu ifa edemeyeceği taahhütlerde bulunmaktan alıkoymak hem de bazı alacaklılara ödeme garantisi sağlamak amaçlanmaktadır.

    Gerekli Giderlerin ve Harçların Mahkeme Veznesine Depo Edilmesi: Tasdik yargılaması ile ilgili masrafların ve konkordato tasdik harcının borçlu tarafından peşin olarak ödenmesi bir tasdik şartıdır.

    2. İİK Madde 305 Dışında Kalan ve Kurumun Özünden Doğan Şartlar

    Literatür, İİK m. 305’te sayılanların dışında, konkordato kurumunun temel mantığından ve genel hukuk prensiplerinden kaynaklanan başka tasdik şartlarının da bulunduğunu kabul etmektedir. Konkordatonun tasdiki için gerekli şartlar 305. maddede beş bent halinde sıralanmışsa da konkordatonun tasdiki şartları bu bentlerde sıralananlardan ibaret değildir. Konkordatoya ilişkin diğer hükümlerden ve konkordato kurumunun özünden de çıkarılabilecek tasdik şartları bulunmaktadır.

    Borçlunun Dürüst Olması: Kanunda açıkça bir tasdik şartı olarak sayılmasa da, dürüstlük ilkesi konkordato müessesesinin temelini oluşturur. Yargıtay da güncel tarihli kararlarında “Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.” ifadelerine yer vermek suretiyle, konkordatonun dürüst borçlular için getirilmiş bir müessese olduğuna işaret etmektedir.” Mahkeme, borçlunun mühlet içindeki faaliyetlerini ve niyetini bu çerçevede değerlendirmelidir.

    Konkordatonun Başarıya Ulaşmasının Mümkün Olması: Kesin mühlet verilebilmesi için aranan bu şartın, sürecin nihai aşaması olan tasdikte de aranması gerektiği kabul edilmektedir. Başarıya ulaşma ihtimali kalmamış bir projenin tasdik edilmesinde hukuki bir yarar yoktur. Ahmet Karakaya (2022) bu konuda, “Kesin mühlet için gerekli bu şartın, konkordatonun nihai aşaması olan tasdik aşamasında da dikkate alınması gerektiği açıktır. Zira başarıya ulaşması mümkün görülmeyen konkordatonun tasdikinde hiçbir fayda yoktur” demektedir.

    Konkordatonun tasdiki sürecinde mahkemenin rolü kritik bir öneme sahiptir. Mahkeme, tasdik şartlarının varlığını re’sen araştırmakla yükümlüdür, zira bu şartlar kamu düzenine ilişkindir. Bu süreçte konkordato komiserinin hazırladığı gerekçeli rapor önemli bir delil niteliği taşır, ancak mahkeme bu raporla bağlı değildir. Mahkeme, komiseri dinledikten ve varsa itirazları değerlendirdikten sonra kararını verir.

    Şartların kümülatif olması, bir tanesinin bile eksikliği halinde mahkemenin tasdik talebini reddetmek zorunda olduğu anlamına gelir. Tasdik talebinin reddi durumunda, eğer borçlu iflasa tabi kişilerden ise ve doğrudan doğruya iflas nedenlerinden biri mevcutsa, mahkeme borçlunun iflasına karar verebilir.

    Mahkemenin takdir yetkisi de bulunmaktadır. Örneğin, projeyi yetersiz bulması halinde re’sen veya talep üzerine gerekli düzeltmenin yapılmasını isteyebilir. Bu durum, mahkemenin sadece bir onay makamı olmadığını, aynı zamanda projenin adil ve uygulanabilir hale getirilmesinde aktif bir rol üstlendiğini göstermektedir.

    Sonuç

    Literatürdeki kaynaklar ışığında, konkordatonun tasdiki, alacaklılar tarafından kabul edilen bir projenin basitçe onaylanmasından çok daha fazlasını ifade eden, kapsamlı bir yargısal denetim sürecidir. Bu denetim, İİK m. 305’te sayılan beş kümülatif şartın yanı sıra, borçlunun dürüstlüğü ve projenin başarıya ulaşma potansiyeli gibi kurumun özünden doğan ilkeleri de içerir. Mahkeme, komiser raporu, alacaklıların iradesi ve varsa itirazları dikkate alarak, tüm bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen araştırır. Şartların tamamının varlığı halinde tasdik kararı verilirken, birinin dahi eksikliği talebin reddini ve iflasa tabi borçlular için iflas sonucunu doğurabilir. Bu süreç, konkordato müessesesinin amacına uygun olarak, dürüst borçluların mali durumlarını düzeltmelerine imkân tanırken, alacaklıların haklarının da iflasa nazaran daha avantajlı bir şekilde korunmasını sağlamayı hedefler. Bir yazı önerisi.

    Neden Uzman Konkordato Avukatı Desteği Gerekli?

    Konkordato tasdik süreci, teknik, mali ve hukuki yönleri iç içe geçmiş son derece karmaşık bir süreçtir. Tasdik şartlarının eksiksiz yerine getirilmemesi, tüm sürecin reddine ve borçlunun doğrudan iflasına yol açabilir. Bu nedenle, borçlunun mali yapısını doğru analiz edecek, projenin yasal dayanaklarını sağlamlaştıracak ve mahkeme önünde etkin temsil sağlayacak uzman konkordato avukatı desteği hayati önem taşır.

    2M Hukuk Avukatlık Ofisi, İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Gebze ve Tepeören bölgelerinde faaliyet gösteren işletmeler için konkordato başvuru, mühlet, komiser ve tasdik süreçlerinde profesyonel danışmanlık sunmaktadır. Deneyimli ekibimiz, dürüst borçluların ticari faaliyetlerini sürdürmesini sağlarken, alacaklıların menfaatlerinin de korunmasını hedeflemektedir.

    Read More

    Konkordato Başvuru Dilekçesi Nasıl Hazırlanır? Mahkeme Süreci, Belgeler ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

    Ekonomik dalgalanmalar, döviz kurlarındaki sert artışlar ve tedarik zinciri sorunları birçok işletmenin mali dengesini bozmakta, borç ödeme gücünü geçici olarak zayıflatmaktadır. Bu durumda konkordato, borçluya faaliyetlerini sürdürme ve alacaklılara daha yüksek oranda tahsil imkânı tanıyan en etkili hukuki koruma mekanizmasıdır. Ancak konkordato sürecinin başarısı, sürecin ilk adımı olan başvuru dilekçesinin doğru, eksiksiz ve stratejik biçimde hazırlanmasına bağlıdır. Aşağıda, 2M Hukuk Avukatlık Bürosu tarafından uygulamada edinilmiş deneyim ve yargı kararları ışığında, örnek konkordato başvuru dilekçesinde yer alması gereken tüm unsurlar ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.

    1. Şirketin Mali Durumunun ve Faaliyetlerinin Gerçekçi Sunumu

    Konkordato talebi, dürüstlük kuralına (TMK m.2) uygun, samimi bir iyileştirme iradesine dayanmalıdır. Dilekçede;

    Şirketin kuruluş yılı, faaliyet alanı, ekonomik katkısı ve istihdam ettiği kişi sayısı açıkça belirtilmelidir.

    Şirketin karşılaştığı ekonomik zorluklar somut verilerle açıklanmalıdır: döviz kuru artışı, hammadde fiyatlarındaki yükselme, büyük bir müşterinin iflası, beklenmedik proje iptalleri gibi sebepler gerçekçi biçimde gerekçelendirilmelidir.

    Şirketin borca batık durumda olmadığı, sadece geçici likidite sıkıntısı yaşadığı belirtilmelidir. Bu husus konkordato için yeterli dayanak oluşturur. Amaç, mahkemeyi konkordato talebinin kötü niyetli olmadığa, tersine ekonomik olarak kurtarılabilir bir işletmeye ait olduğuna ikna etmektir.

    2. Konkordato Talebinin Hukuki Niteliği ve Amacı

    Konkordato, yalnızca icra takiplerinden kaçış aracı değil, alacaklıların menfaatini koruyan bir kamusal denetim sürecidir. Bu nedenle dilekçede şu hususlar açıkça yer almalıdır:

    Talebin dayanağı: İİK m.285–309 hükümleri, ayrıca HMK ve TTK’nın ilgili düzenlemeleri,

    Konkordatonun amacının alacaklıları korumak ve işletmenin sürdürülebilirliğini sağlamak olduğu,

    Sürecin şeffaf şekilde, mahkeme denetiminde yürütüleceği,

    Alacaklıların, iflas durumuna göre daha avantajlı koşullarda alacaklarına kavuşacağı,

    Başvurunun dürüstlük kuralına uygun olarak yapıldığı.

    3. Konkordato Ön Projesi ve Başarı Kriterleri

    Konkordato ön projesi, dilekçenin çekirdeğidir. Mahkemelerce yalnızca niyet beyanı değil, uygulanabilir bir “finansal iyileşme planı” olarak değerlendirilir. Bu nedenle proje, İstanbul BAM 45. HD – 2020/1450 E. kararında belirtildiği şekilde “sürekli ve kalıcı iyileşme olasılığını inanılır kılmalıdır.”

    Projenin içermesi gereken unsurlar:

    Mali Durumun Şeffaf Beyanı: Tüm borçlar, kefaletler ve garantörlükler tam olarak beyan edilmelidir. Eksik veya yanıltıcı bilgi konkordato talebini geçersiz kılar.

    Finansman Kaynakları: Sermaye artırımı, atıl varlıkların satışı, yatırımcı katkısı veya yeni finansman kredileri gibi kaynaklar belgelerle desteklenmelidir.

    Sermaye Artırımı: Ortaklar tarafından taahhüt edilen sermaye tutarları dilekçede belirtilmeli ve taahhüt belgeleri eklenmelidir.

    Varlık Satışı: Şirketin faaliyetlerini etkilemeyecek taşınmaz veya ekipman satış planı, rayiç değerler ve takyidat durumu ile açıklanmalıdır.

    Ödeme Planı: İmtiyazsız alacaklıların alacaklarından yapılacak indirim oranı, taksit sayısı, başlangıç süresi ve periyotlar açıkça belirtilmelidir. Plan, mali projeksiyonlarla uyumlu olmalıdır.

    4. İİK m.286 Gereği Sunulması Zorunlu Belgeler

    Konkordato talebine eklenmesi zorunlu belgeler, dava şartı niteliğindedir. Eksik sunulmaları halinde mahkeme konkordato talebini doğrudan reddeder. Bu belgeler şunlardır:

    Konkordato Ön Projesi, Bağımsız Denetim Raporu ve Dayanak Belgeleri, Bilanço, Gelir ve Nakit Akım Tabloları, Ticari Defter Açılış/Kapanış Tasdikleri veya e-Defter Beratları, Alacaklı Listesi, Alacak Miktarları ve İmtiyaz Durumları, Konkordato Projesi ve İflas Halindeki Karşılaştırmalı Tablo, Maddi ve Maddi Olmayan Duran Varlık Listeleri, Vergi Levhası, Ticaret Sicil Gazetesi, İmza Sirküleri vb.

    Bu belgeler, şirketin finansal durumunun tam, doğru ve denetlenebilir biçimde mahkemeye sunulmasını sağlar.

    5. Geçici Mühlet Talebi ve Komiser Atanması

    Konkordato dilekçesinde mutlaka geçici mühlet kararı talebi bulunmalıdır.
    İİK m.287’ye göre mahkeme, talebin başarıya ulaşma ihtimalini görürse borçluya üç aylık geçici mühlet verir. Bu sürede:

    Borçlu aleyhine yeni icra takibi başlatılamaz,

    Devam eden takipler durur,

    Borçlunun malvarlığı koruma altına alınır,

    Mahkeme bir veya birden fazla geçici konkordato komiseri atar.

    Komiser, mahkemenin “uzanan eli” olarak süreci denetler; borçlunun ticari faaliyetlerini kontrol eder, alacaklılarla iletişimi sağlar ve raporunu mahkemeye sunar. Bu nedenle dilekçede, komiser atanmasının gerekliliği, sürecin şeffaflığı ve malvarlığının korunması bakımından hukuki gerekçeleriyle açıklanmalıdır.

    6. Tasdik Süreci ve Başarı Ölçütü

    Kesin mühlet aşamasında, komiserin hazırladığı rapor doğrultusunda alacaklılar toplantısı yapılır.
    Projeye, alacaklı sayısı ve alacak miktarı bakımından İİK’da öngörülen çoğunlukla onay verilirse, mahkeme tasdik yargılaması yapar. Mahkeme;

    Teklif edilen ödeme oranının, borçlunun iflası hâlinde alacaklıların elde edeceği tutardan fazla olup olmadığını,

    Projenin borçlunun kaynaklarıyla orantılı olup olmadığını re’sen inceler.

    Şartlar sağlanmışsa konkordato tasdik edilir ve karar, tüm alacaklılar için bağlayıcı hale gelir.

    7. Dilekçede Talep Edilmesi Gereken Hususlar

    Başvuru dilekçesinin sonunda, mahkemeden şu kararlar talep edilmelidir:

    Adi konkordato talebinin kabulü,

    Derhal 3 aylık geçici mühlet verilmesi,

    Geçici mühlet süresince icra-iflas takiplerinin durdurulması, ihtiyati hacizlerin uygulanmaması,

    Bir veya birden fazla konkordato komiserinin atanması,

    Geçici mühletin kesin mühlete çevrilmesi ve konkordato projesinin tasdiki,

    Kararın Ticaret Sicil Gazetesi ve Basın-İlan Kurumu portalında ilan edilmesi.

    Bu taleplerin eksiksiz ve sistematik biçimde belirtilmesi, mahkeme açısından dilekçenin ciddiyetini ve hazırlığın profesyonelliğini gösterir. Bir makale önerisi.

    Sonuç: Başarılı Bir Konkordato, Titiz Hazırlanmış Bir Dilekçeyle Başlar

    Konkordato süreci, mali, hukuki ve idari unsurların iç içe geçtiği karmaşık bir yapıdır. Bu nedenle başarı, sadece finansal planın değil, dilekçenin stratejik bütünlüğünün de doğru kurgulanmasına bağlıdır. Her ifade, her belge ve her atıf, mahkemenin güvenini pekiştirmelidir.

    2M Hukuk Avukatlık Bürosu, İstanbul, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Çayırova, Darıca, Gebze ve Tepeören bölgelerinde konkordato başvuru, mühlet, komiser ve tasdik süreçlerinde hem borçlular hem de alacaklılar için uzman hukuki danışmanlık sunmaktadır. Deneyimli konkordato avukatlarımız, her dosyada mali dengenin korunması, yargısal gerekliliklerin eksiksiz yerine getirilmesi ve işletmenin sürdürülebilirliğinin sağlanması için titizlikle çalışmaktadır.

    Read More

    Konkordato Süreci Nasıl İşler? Başvuru, Mühlet, Tasdik ve Komiser Aşamaları Nelerdir?

    Giriş

    Konkordato Süreci Nasıl İşler? Başvuru, Mühlet, Tasdik ve Komiser Aşamaları Nelerdir?Literatürdeki kaynaklara göre konkordato, borçlarını ödemede zorluk yaşayan bir borçlunun, mahkeme denetiminde alacaklılarıyla bir anlaşma yaparak borçlarını yeniden yapılandırması ve muhtemel bir iflastan kurtulmasını amaçlayan bir cebri icra kurumudur. Temel amacı, mali durumu bozulmuş ancak iyileştirilme potansiyeli bulunan borçluların ticari faaliyetlerine devam etmelerini sağlamaktır. Konkordato “borçlunun kanunda öngörülen şartları karşılamak kaydıyla alacaklılarıyla ödeme şekli konusunda anlaşarak borçlarını tasfiye etmesi” olarak tanımlanabilir.

    Konkordato Sürecinin Aşamaları

    Literatürdeki bilgiler ışığında, iflas dışı adi konkordato süreci temel olarak aşağıdaki aşamalardan oluşmaktadır:

    1. Başvuru Aşaması Konkordato süreci, yetkili ve görevli mahkemeye (Asliye Ticaret Mahkemesi) yapılan bir taleple başlar. Bu talep, borçlu veya iflas talebinde bulunabilecek alacaklılardan biri tarafından yapılabilir. Başvuru sırasında mahkemeye sunulması gereken temel belgelerden biri konkordato ön projesidir. Ön proje, borçlunun konkordato sürecinin başında sunduğu geçici bir proje olup, konkordato prosedürü devam ederken borçlu tarafından re’sen veya alacaklıların talebi üzerine değiştirilebilmesi mümkündür. Bu proje, borçlunun mali durumunu nasıl düzelteceğini ve borçlarını hangi koşullarda ödemeyi planladığını içerir.

    2. Geçici Mühlet Aşaması Mahkeme, başvuruyu ve ekindeki belgeleri inceledikten sonra, talebin başarılı olma ihtimalini görürse borçluya üç aylık bir “geçici mühlet” kararı verir. Bu aşamanın amacı, kesin mühlet için bir hazırlık ve değerlendirme süreci oluşturmaktır.

    Amacı:  “borçlunun konkordato teklifinin tasdik edilip edilmeyeceği veya süreç sonunda borçlunun mali durumunu iyileştirip iyileştiremeyeceğini ilk aşamada açıklığa kavuşturacak” bir temel oluşturmaktır.

    İşlevi: Borçlunun malvarlığının tespitinin yapıldığı ve mahkemeye ibraz ettiği belgelerin gerçeğe uygun olup olmadığının incelendiği bir aşamayı oluşturur.

    Sonuçları: Geçici mühlet kararıyla birlikte borçlu aleyhine başlatılmış takipler durur, yeni takip yapılamaz ve borçlunun malvarlığı koruma altına alınır. Mahkeme ayrıca süreci denetlemek üzere bir “geçici konkordato komiseri” atar.

    3. Kesin Mühlet Aşaması Geçici mühlet içerisinde yapılan incelemeler olumlu sonuçlanırsa ve konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali görülürse, mahkeme borçluya genellikle bir yıllık “kesin mühlet” verir. Bu süre, zorunlu hallerde altı ay daha uzatılabilir.

    Amacı: Bu aşama, konkordato projesinin olgunlaştırıldığı ve alacaklılarla müzakerelerin yürütüldüğü asıl süreçtir. Kesin mühlet aşamasında ise borçlu, ön projede yer alan bütün tedbirleri alarak malî durumunu iyileştirmeye ve alacaklılarla uzlaşmaya çalışmaktadır.

    Önemli İşlemler: Alacaklıların alacaklarını bildirmesi, alacaklılar toplantısının organize edilmesi ve konkordato projesinin alacaklıların oyuna sunulması gibi kritik işlemler bu dönemde gerçekleşir.

    Hukuki Koruma: Konkordato mühleti içinde takip yasağı getirilmek suretiyle, borçlunun rahatsız edilmeden konkordato için gerekli hazırlıkları yapabilmesi amaçlanmıştır. Bu koruma, borçlunun işletmesini ayakta tutarak iyileşme sürecine odaklanmasını sağlar.

    4. Alacaklılar Toplantısı ve Projenin Kabulü Kesin mühlet içerisinde konkordato komiseri tarafından organize edilen toplantıda, alacaklılar borçlunun sunduğu konkordato projesini oylarlar. Projenin kabulü için İİK’da belirtilen kayıtlı alacaklı sayısı ve alacak miktarı çoğunluğunun sağlanması gerekir.

    5. Tasdik Yargılaması ve Karar Aşaması Alacaklılar tarafından kabul edilen proje, konkordato komiserinin gerekçeli raporuyla birlikte mahkemeye sunulur. Ticaret mahkemesi konkordatonun tasdiki yargılaması yaparak konkordato talebine ilişkin nihai kararını verir. Mahkeme, projenin İİK’da aranan tasdik şartlarını (örneğin, teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçecek tutardan fazla olması, projenin borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması vb.) taşıyıp taşımadığını re’sen inceler. Şartların sağlandığına kanaat getirirse “konkordatonun tasdikine” karar verir. Bu karar, projeyi kabul etmeyen alacaklılar için de bağlayıcı hale gelir.

    Konkordato Komiserinin Rolü Konkordato komiseri, sürecin merkezinde yer alan kilit bir aktördür. Borçlu ile alacaklıların ve hatta kamunun menfaatlerini korumak ve dengelemekle görevlendirilmiş bir kamu görevlisidir. Komiser, borçlunun faaliyetlerini denetler, projenin geliştirilmesine katkı sağlar, alacaklılar toplantısını düzenler ve mahkemeye rapor sunar. Mahkemenin “uzayan kolu” olarak nitelendirilen komiser, sürecin şeffaf ve kanuna uygun ilerlemesini temin eder.

    “Başarıya Ulaşma” Kavramının İkili Anlamı Literatür, konkordatonun “başarıya ulaşması” kavramının iki farklı anlama gelebileceğini vurgulamaktadır. Başarıya ulaşma kavramından kastedilen hususun konkordato neticesinde mali durumun düzelmesinin mümkün olup olmadığı veya konkordatonun tasdiki şartlarının yerine gelip gelmeyeceği olduğu ifade edilmiştir. Buradan çıkan sonuç da konkordato ile ya iyileşmenin ya da konkordatonun tasdik edilmesinin amaçlanabileceğidir. Buna göre, borçlunun mali durumu tam olarak iyileşmese bile, alacaklıların çoğunluğunun kabul ettiği ve kanuni şartları taşıyan bir projenin tasdik edilmesi de sürecin başarıya ulaştığı anlamına gelebilir.

    Konkordato Türleri ve Süreç Farklılıkları Sürecin işleyişi, konkordato türüne göre farklılık gösterebilir.

    İflas Dışı (Adi) Konkordato: Yukarıda detaylandırılan standart süreçtir.

    İflas İçi Konkordato: Borçlu iflas ettikten sonra başvurulan bir yoldur. İflâs içi konkordatoda konkordato mühleti ve konkordato komiseri gibi kavramlar bulunmamaktadır. Bu süreçte iflas tasfiyesi devam ederken, sadece malların paraya çevrilmesi ertelenir.

    Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato: Borçlunun, malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara veya üçüncü bir kişiye devrederek borçlarından kurtulmasını amaçlar. Bu türde, tasdik sonrası iflas tasfiyesine benzer bir süreç işler.

    Sonuç

    Literatürdeki kaynaklar, konkordato sürecinin; başvuru, geçici mühlet, kesin mühlet ve tasdik yargılaması olmak üzere yapılandırılmış ve mahkeme denetiminde ilerleyen aşamalardan oluştuğunu göstermektedir. Sürecin temel amacı, borçluya mali durumunu düzeltmesi için bir “moratoryum” sağlamak, bu süreçte alacaklıların haklarını korumak ve nihayetinde borçların yeniden yapılandırılmasını sağlayarak hem borçlunun ticari varlığını sürdürmesine hem de alacaklıların alacaklarını iflasa göre daha avantajlı koşullarda tahsil etmesine olanak tanımaktır. Konkordato komiserinin denetleyici ve düzenleyici rolü, sürecin adil ve etkin bir şekilde yürütülmesinde kritik bir öneme sahiptir. “Başarıya ulaşma” kavramının hem işletmenin fiili iyileşmesi hem de projenin hukuken tasdik edilmesi anlamlarına gelmesi, kurumun esnekliğini ve borç tasfiyesi amacını da ortaya koymaktadır. Bir yazı.

    Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?
    Konkordato, ciddi mali ve hukuki riskler içeren karmaşık bir süreçtir. Belgelerin eksiksiz hazırlanması, sürelere dikkat edilmesi ve komiserle uyumlu şekilde hareket edilmesi gerekir. Bu nedenle sürecin her aşamasında İstanbul, Tuzla, Kartal, Pendik, Gebze ve Tepeören bölgelerinde faaliyet gösteren deneyimli konkordato avukatlarından profesyonel destek alınması hayati önemdedir.

    2M Hukuk Avukatlık Ofisi, konkordato başvurularının hazırlanmasından tasdik aşamasına kadar tüm süreçte borçlulara, alacaklılara ve işletmelere kapsamlı hukuki danışmanlık sunmaktadır. Uzman ekibimizle, mali dengenin korunmasını ve en uygun yeniden yapılandırma stratejisinin uygulanmasını sağlıyoruz.

    Read More