Giriş

Bu çalışma, aile konutu şerhinin hukuki niteliği, tesis edilme şartları, etkileri, başvuru ve kaldırma usullerini, sunulan çok sayıda Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararını temel alarak detaylı bir şekilde incelemektedir. Bu inceleme ile aile konutu şerhinin konulması veya kaldırılmasının şartları nelerdir sorusuna cevap aranmaktadır. Aile konutu, Türk Medeni Kanunu (TMK) ile koruma altına alınmış, eşlerin ortak yaşamlarını sürdürdükleri ve anılarla dolu merkezi bir yaşam alanıdır. Aile konutu şerhi ise bu korumayı tapu sicilinde alenileştirerek üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale getiren önemli bir hukuki mekanizmadır. İncelenen kararlar, bu kurumun uygulanmasına ilişkin temel ilkeleri, mahkemelerin rolünü ve sürecin işleyişini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

1. Aile Konutu Şerhi Verilebilmesinin Şartları Nelerdir?

Aile konutu şerhi konulabilmesi için temel şartlar şunlardır:

Resmi Evlilik Birliğinin Varlığı: Şerh, yalnızca resmi olarak evli olan eşler arasındaki konutlar için geçerlidir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/334 sayılı kararında belirtildiği gibi, evliliğin boşanma ile sona ermesi durumunda taşınmazın “aile konutu olma vasfı kalmayacak” ve koruma sona erecektir.

Taşınmazın Aile Konutu Niteliği Taşıması: Şerh konulacak taşınmazın, eşlerin yaşam faaliyetlerini merkezileştirdiği, düzenli olarak ikamet ettikleri yer olması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (HGK) 2011/556 sayılı kararında bu durum, “aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu bir alan” olarak tanımlanmıştır. Yazlık gibi geçici olarak kullanılan konutlar genellikle bu kapsama girmez (Yargıtay 2. HD, 2003/4352).

Talep: Malik olmayan eşin, şerhin konulması için talepte bulunması gerekir.

2. Aile Konutu Şerhinin Etkisi Nasıl Olur?

Şerhin en temel ve en çok vurgulanan etkisi, hukuki korumayı alenileştirmesidir.

Açıklayıcı (Bildirici) Nitelik: İncelenen kararların neredeyse tamamında vurgulanan en önemli ilke, aile konutu şerhinin “kurucu değil, açıklayıcı” olduğudur. Yani bir konut, tapuya şerh konulduğu için aile konutu olmaz; aile konutu olduğu için tapuya şerh konulabilir. Bu durum, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/879 sayılı kararında net bir şekilde ifade edilmiştir: “Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir.” Bu ilke, şerh olmasa dahi konutun TMK m. 194 kapsamındaki korumadan yararlanacağı anlamına gelir.

Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması: Şerhin temel etkisi, malik olan eşin tasarruf yetkisini diğer eşin “açık rızasına” bağlamasıdır. TMK m. 194 uyarınca malik eş, diğer eşin açık rızası olmaksızın aile konutunu satamaz, devredemez, üzerindeki hakları sınırlayamaz (örneğin ipotek tesis edemez) veya kira sözleşmesini feshedemez. Rıza olmadan yapılan işlemler geçersizdir.

Üçüncü Kişilerin İyiniyet İddiasını Ortadan Kaldırması: Şerh tapu siciline işlendiğinde, konutla ilgili işlem yapan üçüncü kişiler (alıcı, banka vb.) konutun aile konutu olduğunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği varsayılır. Bu nedenle, tapudaki şerhe rağmen işlem yapan üçüncü kişiler, TMK m. 1023’teki “tapuya güven ilkesinden” yararlanamaz ve iyiniyetli olduklarını iddia edemezler.

Korumadaki Sınırlama: Şerh, malik eşin iradi tasarruflarına karşı bir koruma sağlar. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin 22/9/2016 tarihli kararında da atıf yapıldığı üzere, malik eşin borçlarından dolayı yapılan icra takibi sonucu konutun satılmasına engel teşkil etmez.

3. Aile Konutu Şerhi Nasıl Konulur?

İncelenen kararlar, şerhin konulması için iki temel yol olduğunu göstermektedir:

İdari Başvuru Yolu (Tapu Müdürlüğüne): Malik olmayan eş, evlilik cüzdanı ve konutun aile konutu olduğunu gösteren muhtarlıktan alınmış ikametgâh belgesi gibi evraklarla doğrudan ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü’ne başvurarak şerhin konulmasını talep edebilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/1311 sayılı kararında da belirtildiği gibi, bu yolun öncelikli olarak denenmesi beklenir.

Yargı Yolu (Dava Açma):

Taraflar arasında konutun aile konutu olup olmadığı konusunda bir anlaşmazlık varsa,

Tapu Müdürlüğü’nün talebi hukuki veya fiili bir nedenle yerine getirmemesi halinde,

Malik eşin rızası olmaksızın konut devredilmiş veya üzerinde ipotek gibi bir hak tesis edilmişse, malik olmayan eş dava açarak hem bu işlemin iptalini hem de tapuya aile konutu şerhi konulmasını talep edebilir.

4. Aile Konutu Şerhini Hangi Mahkeme Koyar ve Kaldırır?

İncelenen istisnasız tüm kararlarda, aile konutu şerhinin konulması, kaldırılması ve bu konuttan kaynaklanan (örneğin ipoteğin fekki, tapu iptal ve tescil) davalarda görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu açıkça belirtilmiştir (Örnek: Yargıtay 2. HD, 2015/26117; 2015/23709; 2016/4565).

5. Aile Konutu Şerhi Nasıl Kaldırılır?

Şerhin kaldırılması, konulmasını gerektiren şartların ortadan kalkmasına bağlıdır ve bu durumlar şunlardır:

Evlilik Birliğinin Sona Ermesi: Boşanma veya eşlerden birinin ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinde, taşınmaz “aile konutu” vasfını yitirir ve şerh “yolsuz tescil” haline gelir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2024/7818 sayılı kararında, “evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise taşınmazın aile konutu olma vasfı kalmayacak” ve korumanın sona ereceği belirtilmiştir. Bu durumda, malik olan eş veya mirasçıları, boşanma kararının kesinleşme şerhini veya ölüm belgesini Tapu Müdürlüğü’ne ibraz ederek şerhin terkinini (silinmesini) isteyebilir. Tapu Müdürlüğü’nün işlemi yapmaması halinde, müdürlüğe karşı tespit davası açılabilir (Yargıtay 2. HD, 2008/20347).

Eşlerin Ortak Rızası: Evlilik devam ederken her iki eşin de rızasıyla şerh kaldırılabilir.

Mahkeme Kararı: Evlilik devam ederken şerhin kaldırılmasını gerektiren haklı bir nedenin varlığı halinde (örneğin yeni bir aile konutu edinilmesi), Aile Mahkemesi’ne dava açılarak şerhin kaldırılması talep edilebilir. Ancak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/23709 sayılı kararında vurgulandığı gibi, eşlerden birinin konutu terk etmesi gibi tek taraflı durumlar, şerhin kaldırılması için yeterli bir sebep olarak görülmemektedir.

Cebri İcra Yoluyla Satış: Taşınmazın, malik eşin borcu nedeniyle cebri icra yoluyla satılması halinde, şerh de terkin edilir.

Sonuç

Sunulan yargı kararları, aile konutu kurumunun temel felsefesini ve uygulama prensiplerini tutarlı bir şekilde ortaya koymaktadır. Kararlarda en sık yinelenen ve kurumun özünü oluşturan ilke, şerhin “açıklayıcı” nitelikte olduğudur. Bu, kanun koyucunun korumayı doğrudan konutun “aile konutu” vasfına bağladığını, şerhi ise bu vasfı alenileştiren bir araç olarak gördüğünü göstermektedir. Bu sayede, tapuda şerh olmasa dahi, durumu bilen veya bilmesi gereken kötü niyetli üçüncü kişilere karşı aile konutunun korunması mümkün hale gelmektedir.

Kararlar, Aile Mahkemelerinin bu alandaki merkezi rolünü de teyit etmektedir. Gerek şerhin tesisi, gerek kaldırılması, gerekse şerhe rağmen yapılan geçersiz işlemlerin iptali gibi tüm uyuşmazlıklar Aile Mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Bu durum, aile hukukuna özgü hassasiyetlerin ve ilkelerin bu davalarda dikkate alınmasını sağlamaktadır.

Ayrıca, şerhin kaldırılmasına ilişkin kararlar, bu korumanın keyfi olarak sona erdirilemeyeceğini göstermektedir. Evlilik birliği devam ettiği sürece, haklı ve kanıtlanmış bir gerekçe olmaksızın veya diğer eşin rızası bulunmaksızın şerhin kaldırılmasına izin verilmemesi, kurumun amacına hizmet ettiğini kanıtlamaktadır.

Aile konutu şerhi, aile birliğinin ekonomik temelini ve eşlerin barınma hakkını güvence altına alan, modern aile hukukunun en önemli koruma mekanizmalarından biridir. Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihatları, bu kurumun amacına uygun şekilde işlemesi için sağlam bir hukuki zemin oluşturmaktadır. Bir makale önerisi.

Neden Tuzla Avukat Desteği Gerekli?

Aile konutu şerhi konulması ya da kaldırılması süreci, basit bir idari işlem gibi görünse de, uygulamada çeşitli hukuki uyuşmazlıkları ve hak kayıplarını beraberinde getirebilir. Tapu müdürlüklerinde yaşanabilecek ret durumları, konutun aile konutu olup olmadığına ilişkin ihtilaflar veya rıza alınmadan yapılan işlemlerin iptali gibi konular uzman desteği gerektirir.

Bu nedenle Tuzla avukatı, Aydınlı avukatı, Orhanlı avukatı, Pendik avukatı, Kartal avukatı, Maltepe avukatı ya da Gebze avukatı gibi bölgesel tecrübesi olan bir hukukçudan destek almak; özellikle Aile Mahkemeleri nezdinde yürütülecek dava ve başvurularda büyük avantaj sağlar. Aile konutu hakkının kaybedilmemesi ve doğru bir koruma sağlanabilmesi için aile hukuku alanında uzman bir avukatla çalışılması tavsiye edilir.