
Giriş
Gemi üzerindeki ihtiyati haciz, deniz ticareti hukukunda alacaklıya güçlü bir teminat sağlarken, borçlu gemi maliki veya donatanı için ticari faaliyetleri durma noktasına getirebilen ciddi bir hukuki tedbirdir. Bu nedenle, haksız veya usulsüz bir ihtiyati hacizle karşı karşıya kalan borçlunun başvurabileceği hukuki yolların bilinmesi kritik öneme sahiptir. Sunulan çeşitli mahkeme kararları, borçlunun ihtiyati haczi kaldırmak için izleyebileceği farklı stratejileri ve bu yolların başarı şansını etkileyen faktörleri detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu çalışma Yargı Kararları Işığında Gemi Üzerindeki İhtiyati Haczin Kaldırılmasına Yönelik Hukuki Yollar Nelerdir? sorusuna söz konusu yargı kararlarını sentezleyerek, borçlunun gemisi üzerindeki ihtiyati haczi kaldırmak için hangi hukuki yollara başvurabileceğini kapsamlı, tutarlı ve bilgilendirici bir şekilde analiz etmektedir.
1. İhtiyati Haczin Kaldırılması İçin İhtiyati Hacze İtiraz (İİK m. 265)
Borçlunun en temel hakkı, İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 265. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararına itiraz etmektir. Bu itiraz, kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde ve belirli sebeplere dayanılarak yapılmalıdır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin (2024/1134 K.) kararında bu hak şöyle ifade edilir: “İİK’nın 265/1.maddesi ‘Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.’ hükmünü içermektedir.” Ancak, itiraz sebepleri sınırlıdır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin bir başka kararında (2022/1128 K.) belirtildiği üzere, “kusura ve zararın miktarına ilişkin hususlar itiraz kapsamında dinlenemez.” Bu tür iddialar, esas hakkında açılacak bir davada tartışılmalıdır. İtirazın kabul edilmesi halinde, mahkeme ihtiyati haczi kaldırabilir. İtirazın reddi durumunda ise istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
2. Teminat Göstermek Suretiyle Haczin Kaldırılması (TTK m. 1371, İİK m. 266)
Borçlu için en kesin ve hızlı çözümlerden biri, alacağı karşılayacak bir teminat göstermektir. Bu yol, geminin ticari faaliyetlerine devam edebilmesi için kritik öneme sahiptir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (2023/1537 K.) bu yolu TTK bağlamında şöyle açıklar: “geminin maliki veya borçlu, geminin değerini geçmemek kaydıyla, deniz alacağının tamamı, faizi ve giderler için yeterli teminat göstererek, ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin (2016/7959 K.) kararında ise önemli bir usuli detaya dikkat çekilir: “takibe başlandıktan sonra bu yetkinin icra mahkemesine geçeceği” vurgulanmıştır. Dolayısıyla, borçlu, talebini takibin hangi aşamada olduğuna göre ya ihtiyati haciz kararını veren mahkemeye ya da icra mahkemesine yöneltmelidir.
3. Görev ve Yetki İtirazı
İhtiyati haciz kararının görevli veya yetkili olmayan bir mahkeme tarafından verilmesi, kararın esasına girilmeksizin kaldırılması için yeterli bir sebeptir.
Görev İtirazı: Adana Bölge Adliye Mahkemesi (2024/588 K.), yabancı bayraklı bir gemide çalışan gemi adamının alacağının İş Mahkemesi’nin görev alanına girdiğini, bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati haciz kararının “dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine” karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Benzer şekilde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi (2022/1556 K.), görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesince verilen haciz kararının kaldırılması gerektiğine hükmetmiştir.
Yetki İtirazı: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (2013/11007 K.), yetkisiz bir mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının, İİK m. 265 uyarınca yapılan itiraz üzerine kaldırılması gerektiğine karar vermiştir.
4. Alacağın “Deniz Alacağı” Olmadığı İddiası
TTK’nın 1353/3. maddesi, bir gemi hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilmesini “deniz alacağı” şartına bağlamıştır. Eğer alacak bu nitelikte değilse, haciz kararı haksızdır. İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (2022/756 K.) kararında bu durum net bir şekilde ifade edilir: “Takibe konu alacak deniz alacağı niteliğinde bulunmadığından gemilerin 6100 sayılı TTK nın 1353/1. Maddesi gereğince gemilerin ihtiyati haczi mümkün değildir.” Bu gerekçeyle İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvurularak ihtiyati haczin ve seferden men kararının kaldırılması mümkündür.
5. Mülkiyet Değişikliği ve Cebri İcra
Geminin mülkiyetinin el değiştirmesi, ihtiyati haczin kaldırılması için karmaşık ancak etkili bir argüman olabilir.
Mülkiyetin Devri: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (2015/8273 K.), TTK m. 1369/1-a uyarınca, deniz alacağı doğduğunda geminin maliki olan kişinin, ihtiyati haczin uygulandığı sırada da malik olması gerektiğini belirtmiş ve mülkiyet devredildiği için ihtiyati haczin kaldırılmasına karar vermiştir.
Cebri İcra Yoluyla İktisap: Geminin yabancı bir ülkede cebri icra yoluyla satılması durumunda, satışın yapıldığı ülke hukukuna göre geminin tüm takyidatlardan (yükümlülüklerden) ari olarak alıcıya geçip geçmediği önem kazanır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (2021/1266 K.), Cebelitarık hukukuna göre geminin üzerindeki tüm rehin hakları sona erdiği için ihtiyati haczin kaldırılması gerektiğine hükmetmiştir.
6. Alacaklının Yasal Sürelere Uymaması
İhtiyati haciz, alacaklıya süresiz bir hak tanımaz. Alacaklının belirli usuli işlemleri öngörülen sürelerde yapmaması, ihtiyati haczin kendiliğinden kalkmasına neden olur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin (2016/2438 K.) kararında İİK m. 264’e atıfla, borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde alacaklının, itirazın tebliğinden itibaren yedi gün içinde itirazın kaldırılması veya iptali davası açmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Bu sürelere uyulmaması halinde “ihtiyati haciz hükümsüz kalır”. Benzer şekilde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (2023/1756 K.), TTK m. 1376’daki bir aylık hak düşürücü süreye dikkat çekmiştir.
7. Tarafların Anlaşması (Sulh)
Uyuşmazlığın mahkeme dışında çözülmesi her zaman bir seçenektir. İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (2024/686 K.) kararında, tarafların mahkemeye bir sulh protokolü sunarak anlaştıklarını bildirmeleri üzerine, mahkemenin ihtiyati haciz teminatı olarak alınan teminat mektubunu iade ettiği ve davanın sulh nedeniyle sonuçlandığı görülmektedir. Bu, ihtiyati haczin kaldırılması için en az çekişmeli yoldur.

Sonuç
İncelenen yargı kararları, borçlu gemisi üzerindeki bir ihtiyati haczi kaldırmak için tek bir standart yol olmadığını, aksine duruma özgü birden çok stratejinin bulunduğunu göstermektedir. Borçlu, İİK ve TTK’nın kendisine tanıdığı hakları kullanarak;
İhtiyati Hacze İtiraz: Borçlunun, haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine veya alacaklının yatırdığı teminata karşı süresi içinde itiraz etmesi en yaygın yoldur.
Teminat Göstermek Suretiyle Haczin Kaldırılması: Borçlu, alacak tutarını, faiz ve masrafları karşılayacak yeterli teminatı (nakit, banka mektubu vb.) mahkemeye veya icra dairesine sunarak gemiyi serbest bırakabilir.
Görev ve Yetki İtirazı: İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin görevsiz (örn: Asliye Ticaret Mahkemesi yerine İş Mahkemesi’nin görevli olması) veya yetkisiz olması, haczin kaldırılması için güçlü bir gerekçedir.
Alacağın Niteliğine İlişkin İtirazlar: Hacze konu alacağın Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) tanımlanan bir “deniz alacağı” olmaması durumunda, gemi hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği ileri sürülebilir.
Mülkiyet Değişikliği ve Cebri İcra Argümanı: Geminin mülkiyetinin, deniz alacağı doğduktan sonra fakat ihtiyati haciz uygulanmadan önce değişmesi veya geminin cebri icra yoluyla tüm takyidatlardan ari olarak iktisap edilmesi, haczin kaldırılmasına imkân tanıyabilir.
Alacaklının Yasal Sürelere Uymaması: Alacaklının, ihtiyati haczi takiben yasal süreler içinde (örn: itirazın iptali davası açma süresi) gerekli işlemleri yapmaması, ihtiyati haczin hükümsüz kalmasına yol açar.
Tarafların Anlaşması (Sulh): Tarafların aralarında anlaşarak bir sulh protokolü imzalaması ve bunu mahkemeye sunması, ihtiyati haczin kaldırılması için en pratik yollardan biridir.
Hangi hukuki yolun izleneceği; ihtiyati haczin dayanağı olan alacağın niteliğine, kararı veren mahkemenin doğru belirlenip belirlenmediğine, geminin mülkiyet durumuna ve alacaklının takip işlemlerindeki titizliğine bağlı olarak değişecektir. Bu nedenle, borçlunun karşılaştığı ihtiyati haciz karşısında en doğru stratejiyi belirleyebilmesi için somut olayın tüm detaylarıyla birlikte bir hukuki değerlendirme yapması elzemdir. Kitap önerileri.
Neden Tuzla Avukat Desteği Gerekli?
Gemiye yönelik ihtiyati hacizler, yalnızca teknik bir icra işlemi değildir; aynı zamanda deniz ticareti, teminat rejimi ve icra hukuku bakımından kapsamlı analiz gerektirir. Tuzla gibi İstanbul’da denizcilik faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde, bu süreci doğru yönetmek ancak yerel uygulamalara hâkim, deniz hukuku ve icra hukuku konusunda uzman bir Tuzla avukatı ile mümkündür.
Tuzla’daki uzman bir avukat, ihtiyati haczin dayanağını, uygulanma şekli ve sürecin hangi mahkemede devam edeceği gibi detayları analiz ederek en etkili çözüm yolunu belirleyebilir. Ayrıca Pendik, Kartal, Maltepe, Gebze, Yalova gibi bölgelerde faaliyet gösteren denizcilik firmaları için de, yerel mahkeme pratiğini bilen bir avukat ile çalışmak, geminin gereksiz yere alıkonulmasının önüne geçebilir.
📌 Bu konunun detaylarına ve örnek yargı kararlarına dayalı kapsamlı değerlendirmelere ulaşmak için 2M Hukuk Bürosu’nun ilgili makalelerine göz atabilirsiniz:


