Gerekçeli karar, nihai mahkeme kararının arka planını gösteren bir ayna vazifesi görür. Çünkü gerekçe adaletin düzgün bir şekilde yerine getirildiğini görünür kılar. Dahası gerekçe, yargılamada keyfiliği önler ve kararın denetimini mümkün kılar.

Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının tartışmasız bir gereğidir. Çünkü gerekçe adaletin düzgün bir şekilde yerine getirildiğini görünür kılar. AİHM de gerekçeli karar hakkını Sözleşme’nin 6/1. fıkrasında düzenlenen hakkaniyete uygun yargılanma hakkının zımni unsurları arasında kabul etmekte ve mahkemelerin kararlarını gerekçeli olarak vermeleri gerektiğini özellikle vurgulamaktadır.(Ruiz Torija/İstanya, 1994, pr.29; Higgins ve Diğerleri/France, 1998, pr.42)

  Gerekçeli karar hakkında geçen “gerekçe” ifadesini uyuşmazlığın çözümü olarak ortaya konulan nihai kararın arka planını gösteren bir ayna olarak nitelendirebiliriz. Dahası gerekçe hem taraflar açısından hem de kamu açısından kararın meydana geliş sürecine ışık tutar. Çünkü ideal bir gerekçe uyuşmazlığın ve uyuşmazlığa konu olguların ne şekilde nitelendirildiğini, verilen kararın hangi nedenlere ve hangi düzenlemelere dayandığını gösterir. Uyuşmazlığa konu maddi olgular ile verilen karar arasında mantıksal bağlantıyı akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun olarak kuran hukuki değerlendirmeleri içerir. Gerekçe taraflara iddialarının dinlendiğini gösterir. Bu özellikleri taşıyan bir gerekçe o kararın daha adil olmasını sağlar. Kararın adil olması da dava taraflarını ve kamuyu tatmin eder. Bunların yanında gerekçe, yargılamada keyfiliği önler ve kararın denetimini mümkün kılar. (Suominen / Finlandiya, 2003, pr.36‑37)

  Diğer taraftan bir gerekçede genel ve basmakalıp ifadelerin yer alması, varılan neticenin hukuki/yasal dayanaklarının gösterilmemesi, maddi olgular ile karar arasında nedensellik bağlantısının kurulmaması, sunulan delillerin hangi gerekçelerle kabul edilmediğinin belirtilmemesi gibi hallerde gerçek, yeterli ve tatmin edici bir gerekçesinin varlığından bahsedilemez. (Buzescu/Romanya, 2005, pr.67; Ruiz Torija/İstanya, 1994, pr.30)

AYM ve AİHM Başvurularında Neden Uzman Avukat Desteği Gerekli?

Gerekçesiz veya yetersiz gerekçeli mahkeme kararları, hem Anayasa Mahkemesi (AYM) hem de AİHM önünde bireysel başvuruya konu olabilecek ciddi bir hak ihlali oluşturur. Ancak bu tür başvuruların başarıya ulaşabilmesi için: İhlalin açık biçimde tespit edilmesi, AİHM ve AYM içtihatlarına uygun hukuki bir yapı kurulması, Dosyadaki eksikliklerin ve çelişkilerin etkili şekilde ortaya konulması gerekir.

Bu da ancak bireysel başvuru konusunda deneyimli bir avukatın profesyonel desteğiyle mümkündür. Aksi hâlde başvuru, şekli eksiklikler veya yetersiz gerekçelendirme nedeniyle reddedilebilir.

Uzman avukat; Hak ihlaline konu kararı teknik yönden analiz eder, Delil ve gerekçe ilişkisini kurarak başvuruyu yapılandırır, Gerekçesizliğin ne şekilde adil yargılanma hakkını zedelediğini etkili biçimde sunar. Bu nedenle, özellikle gerekçeli karar hakkına yönelik ihlallerde bireysel başvuru yapmadan önce, alanında uzman bir avukatla çalışmak, başvurunun kabul edilebilirliği ve başarısı açısından kritik öneme sahiptir.