Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlarken dikkat edilmesi gereken en önemli unsurları ve bu protokollerde mal paylaşımı, nafaka ödenmesi ile çocukların velayeti konularında sıklıkla karşılaşılan sorunlar, Yargıtay kararları ışığında incelemektedir. Anlaşmalı boşanma, evlilik birliğini sonlandırmak isteyen eşlerin, boşanmanın tüm sonuçları üzerinde mutabakata vararak mahkemeye başvurmaları esasına dayanır. Ancak bu sürecin sorunsuz ilerlemesi ve gelecekte yeni hukuki ihtilaflara yol açmaması için protokolün titizlikle hazırlanması büyük önem taşımaktadır.

1. Anlaşmalı Boşanma Protokolün Kapsamı ve Açıklığı

 Protokol, boşanmanın mali sonuçları (mal paylaşımı, maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası) ve çocukların durumu (velayet, kişisel ilişki, iştirak nafakası) gibi tüm fer’i konularda tarafların tam ve açık anlaşmasını içermelidir. Ayrıca, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında yahut bundan bağımsız olarak bir kısım gayrimenkulün yahut sicile kayıtlı olan menkullerin tescili, menkullerin teslimi, bir miktar paranın ödenmesi, hisse devri ve bunun gibi bir çok hususu anlaşma boşanma protokolüne derc edebilirler.

Protokolde yer alan “herhangi bir mal paylaşımı ile ilgili bir isteğim yoktur” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi-2013/827-2013/12674) veya “Evlilik birliğinde edinmiş olduğumuz eşyaları rızaen paylaştık, sonradan her iki taraf da bir talepte bulunmayacaktır” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi-2013/9389-2014/4769) gibi genel ifadeler, mal rejiminin tasfiyesini kapsamayabilir ve sonradan dava konusu olabilir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi (2013/827-2013/12674) bu konuda, “düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça belirlemiş olmaları gerekir” vurgusunu yapar.

Protokol Hükümlerinin Karara Eksik Yansıtılması: Mahkemenin, protokolde anlaşılan tüm hususları kararın hüküm fıkrasına açıkça ve eksiksiz geçirmesi zorunludur. Aksi takdirde “infazda tereddüt” yaşanabilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (2012/25949-2013/11249) “protokole atıf yapılmakla yetinilmemesi, anlaşılan bütün hususlara ayrıca kararın hüküm fıkrasında da yer verilmesi gerekir” demektedir. Benzer şekilde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (2023/28-2023/3252) “protokolde taraflarca kararlaştırılan iştirak nafakasının hükümde açıkça yazılmaması… kararın icrasında tereddüt uyandırmaktadır” tespitinde bulunmuştur. Protokol maddelerinin eksik veya değiştirilerek hükme geçirilmesi (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-2024/2311-2024/2340) de ciddi sorunlara yol açar.

2. Anlaşmalı Boşanmada Tarafların İradesi ve Hakimin Rolü:

Tarafların protokolü özgür iradeleriyle imzalamış olmaları ve hakimin bu iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirerek protokolü uygun bulması şarttır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi (2013/827-2013/12674) “Hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek protokolü uygun bulması şarttır” ilkesini hatırlatır. Tarafların duruşmada bizzat beyanlarının alınması bu sebeple önemlidir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-2024/5860-2024/8178).

İradeden Dönme: Anlaşmalı boşanma kararı kesinleşinceye kadar taraflar irade beyanlarından dönebilirler. Bu durumda dava çekişmeli boşanmaya dönüşür (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-2024/2108-2024/1835, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-2023/4736-2024/3599). Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (2024/1117-2024/8212) “Anlaşmalı boşanma yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici bir hüküm bulunmamaktadır” der.

Zorla İmzalatma İddiaları: Protokolün zorla imzalatıldığı iddiası, anlaşmalı boşanmanın geçersizliğine yol açabilir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-2006/16394-2007/5066).

Hakimin Taleple Bağlılığı ve İstisnaları: Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK md. 26/1). Ancak iştirak nafakası gibi kamu düzenine ilişkin konularda veya çocuğun üstün yararı gerektirdiğinde resen hareket edebilir veya düzenlemede değişiklik yapabilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu-2017/1894-2019/918). Ancak bu, “talep olmadığı halde yılda bir kereye mahsus olmak üzere müşterek çocuk için ayrıca 6000 TL’ye hükmedilmesi” gibi talep dışı kalemlere hükmedileceği anlamına gelmez.

3. Mal Paylaşımı (Mal Rejiminin Tasfiyesi):

 Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin anlaşmaların protokolde açıkça yer alması, hangi malların kime kalacağının belirtilmesi önemlidir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi (2012/4834-2012/5060) boşanma protokolündeki genel beyanların “mal rejimini kapsamamaktadır” diyerek bu ayrımı vurgular.

Mal Rejiminin Kapsanmaması: Protokolde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin açık bir düzenleme yoksa, boşanmanın fer’ilerine (nafaka, tazminat) ilişkin genel feragat beyanları mal rejiminden kaynaklanan alacakları (katılma alacağı, katkı payı vb.) kapsamaz ve bu konuda ayrıca dava açılabilir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi-2012/4834-2012/5060, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi-2014/12747-2015/1086).

Doğmayan Haktan Feragat Olmaz” İlkesi: Özellikle mal rejiminden kaynaklanan alacaklar boşanma kararı kesinleşmeden tam olarak doğmadığından, bu haklardan peşinen yapılan genel feragatlerin geçerliliği tartışmalıdır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi (2014/5316-2014/11905) “boşanma davasında, tazminat ve nafaka talebinden vazgeçildiğine ilişkin beyan, hakkın doğumundan önce feragat mümkün olmadığından geçerli değildir” şeklinde önemli bir tespitte bulunur.

İyi Niyet ve Sözleşmeye Bağlılık: Tarafların protokolde mal paylaşımına ilişkin açık beyanlarda bulunup sonradan dava açmaları iyi niyet kurallarına aykırı bulunabilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (2022/9961-2023/1778) davacının “bilerek ve isteyerek protokolle karşı tarafa bir takım maddî olanaklar sağlayan” bir kişi olarak, boşanma sonrası bu olanakları geri istemesinin kabul edilemez olduğunu vurgulamıştır.

Kişisel Mallar ve Edinilmiş Mallar Ayrımı: Protokolde paylaşımı kararlaştırılan malların niteliği (kişisel mal/edinilmiş mal) önemlidir. Davalının kişisel malı niteliğindeki bir pay üzerinde diğer eşin alacak hakkı bulunmayabilir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi-2014/16757-2015/4903).

4. Nafaka (Yoksulluk ve İştirak):

Nafaka miktarı, artış oranı ve süresi protokolde net bir şekilde belirtilmelidir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (2024/1343-2024/8709) kararında “… iştirak nafakasına, nafakaların gelecek yıllarda memur maaş zam oranında artırılmasına” şeklinde bir düzenlemeden bahsedilmektedir

Miktarın Belirsizliği veya Eksikliği: Protokolde nafaka konusunda hüküm bulunmaması veya miktarın hükme geçirilmemesi sorun yaratır.

Artış Şartlarının Uygulanabilirliği: Artış oranlarının net olmaması gelecekte ihtilafa neden olabilir.

Mali Durumun Değişmesi: Protokolle belirlenen nafaka kesinleşse dahi, TMK m. 176/4 uyarınca “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi-2015/19705-2016/2083).

5. Çocukların Velayeti ve Kişisel İlişki:

Çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetin kime verileceği ve diğer ebeveynle kişisel ilişkinin nasıl kurulacağı ayrıntılı olarak düzenlenmelidir. Tarafların anlaştığı velayet düzenlemesi çocuğun menfaatine aykırı ise hakim müdahale edebilir. Kişisel ilişkinin günleri, saatleri, özel günler gibi detayların belirsiz olması uygulamada sorun yaratır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (2009/17648-2010/19842) kararında “velayeti anneye verilen çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin protokole uygun düzenlenmemesi” bir eksiklik olarak belirtilmiştir.

Sonuç

Anlaşmalı boşanma protokolleri, evlilik birliğini sonlandırmanın en barışçıl ve hızlı yollarından biri olmasına rağmen, içeriğinin titizlikle hazırlanmaması durumunda yeni ve karmaşık hukuki sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle, protokol hazırlanırken:

Açıklık ve Kesinlik: Tüm mali sonuçlar (mal paylaşımı, nafakalar, tazminatlar) ve çocuklarla ilgili düzenlemeler (velayet, kişisel ilişki) hiçbir yoruma veya belirsizliğe yer vermeyecek şekilde açık ve ayrıntılı olarak belirtilmelidir.

Mal Rejiminin Tasfiyesi: Mal paylaşımına ilişkin hususlar, hangi malların kime ait olacağı, mal rejiminden kaynaklanan alacaklardan (katılma alacağı, katkı payı, değer artış payı) feragat ediliyorsa bunun açıkça yazılması kritik öneme sahiptir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin (2013/827-2013/12674) vurguladığı gibi, malların “tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça” belirlenmesi idealdir.

Özgür İrade ve Bilgilendirme: Tarafların protokolün tüm maddelerini anladıklarından ve özgür iradeleriyle kabul ettiklerinden emin olunmalıdır.

Hukuki Destek: Protokolün hazırlanması aşamasında uzman bir hukukçudan destek almak, olası hak kayıplarının ve gelecekteki ihtilafların önlenmesi açısından büyük fayda sağlayacaktır. Bu unsurlara dikkat edilmesi, anlaşmalı boşanma sürecinin amacına uygun olarak, tarafların haklarını koruyarak ve adil bir şekilde sonuçlanmasını temin edecektir. Diğer makalelerimiz

Neden Uzman Avukat Görüşü Gerekli? | Tuzla Avukat

Anlaşmalı boşanma süreci basit gibi görünse de, protokolde yapılacak küçük bir eksiklik bile ileride mal paylaşımı, nafaka veya çocukların velayeti gibi konularda dava açılmasına yol açabilir. Özellikle Tuzla, Pendik, Kartal gibi yoğun nüfuslu ve artan boşanma oranlarına sahip ilçelerde, yerel mahkemelerin uygulamaları ve Yargıtay kararları konusunda bilgi sahibi olmak büyük avantaj sağlar.

✅ Mal rejiminin doğru biçimde protokole aktarılması,
✅ Nafaka artışları ve süresi gibi detayların net yazılması,
✅ Velayet ve kişisel ilişki düzenlemelerinin çocuğun menfaatine uygun planlanması gibi konularda,
Tuzla’da boşanma hukuku alanında uzman bir avukatla çalışmak, hem hak kayıplarını önler hem de protokolün mahkeme tarafından kabul edilme şansını artırır. Uzman avukat desteğiyle hazırlanan bir protokol, sizi yıllar sürecek ihtilaflardan korur ve sürecin kısa sürede, huzurla tamamlanmasını sağlar. Bu konuda yazı önerisi